Konya İl Genel Meclisi Beyşehir Gölü Araştırma Komisyonu üyesi Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, yağış durumu, buharlaşma ve su salımının bugünkü şekliyle devam etmesi halinde 3-5 yıl sonra Beyşehir Gölü diye birşey kalmayacağını belirtti. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Babaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yağışların yetersizliği ve su salımının fazla olması nedeniyle Beyşehir Gölü alanının bugün 65 bin hektardan 50-55 bin hektara kadar düştüğünü bildirdi. Yağışların artması için yapılacak bir şey bulunmadığını, ancak bunun ardından gelen en büyük sorun olan gölden su salımının azaltılmasının mümkün olduğunu ifade eden Babaoğlu, "Gölde yılda yaklaşık 850 milyon metreküp buharlaşma olurken, 360 bin metreküp de su salımı yapılıyor. Gembos Derivasyonu aracılığıyla göle gelecek 130 milyon metreküp su ve yağışların normal seyretmesi durumunda denge düzelebilir" dedi. Yağış durumu, buharlaşma ve gölden su salımının bugünkü şekliyle devam etmesi halinde 3-5 yıl sonra Beyşehir Gölü diye bir şeyin kalmayacağını vurgulayan Babaoğlu, şöyle konuştu: "Beyşehir Gölü’nün sorunlarına çözüm getirilmezse, birkaç yıl sonra gölün tabanını görmüş olacağız. Göl yerine bir bataklığımız olacak. Gerekli çalışmalar kısa sürede ve zamanında yapılmazsa, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölünde doğal hayat bitme noktasına gelebilir ve bir çevre felaketi yaşanabilir. Artık erteleyecek zaman kalmamıştır. Bundan sonra yapılacak çalışmalarla Beyşehir Gölü’nü koruyabiliriz. Şimdi adım atmazsak ortaya çıkan zarar, şimdi kalanları da geri getiremeyecek boyutlara yükselecektir." Beyşehir Gölü Araştırma Komisyonu Başkanı İzzet Taşçı da bundan sonra alınacak önlemlerle Beyşehir Gölü’nü eski haline getirmenin mümkün olmadığını, yapılacak çalışmalarla ancak mevcut durumunun korunabileceğini söyledi. Gölün çözüm bekleyen en acil sorununun gölden su salımının azaltılması olduğunu ifade eden Taşçı, "Konya Ovası’nda damlama sulama sistemine geçilmesi gerekiyor. Bu şekilde gölden alınan su 5’te 4 oranında azalacaktır. Konya Ovası’nda ilk yapılması gereken, devlet destekli olarak damlama sulama sistemine geçilmesinin zorunlu hale getirilmesi" dedi. Gölün su seviyesinin azalmasının yanı sıra büyük çapta kirlilik yaşandığını bildiren Taşçı, şunları kaydetti: "20 köy ve 30 beldenin kanalizasyon atıkları göle akıyor. Diğer sorun da erozyonla göle taşınan çamur. Gölün çevresindeki tarlalarda yılda 9 bin ton kimyasal gübre kullanıldığını tespit ettik. Bu gübrenin bir kısmı yağmur sularıyla göle akıyor. Bu da hızlı bir şekilde otlanma artışına neden oluyor. Bu aşamada devreye yine organik tarım giriyor. Organik tarımla kimyasal gübre kullanımına son verileceği için göldeki otlanma da sona erecektir." Göle bırakılan ve ekonomik değeri olan balıkları yok eden gümüş balığının önüne geçme konusunda ise henüz bilimsel bir araştırma yapılmadığını ifade eden Taşçı, "Tarım Bakanlığı, gölü korumak amacıyla gümüş balığı avcılığını destekliyor. Bu balığa ton başına pirim ödeniyor. Ancak bu yeterli olur mu ya da bir şekilde bunun önüne geçilebilir mi, bu konuda henüz bilimsel bir çalışma yapılmış değil" diye konuştu. alıntı: http://haberler.beysehirgolgazetesi.com/index.php?id=13&tx_ttnews [tt_news]=62&tx_ttnews[year]=2007&tx_ttnews[month]=08&tx_ttnews[day] =07&cHash=53bf39635b Gölümüz elden gidiyor...
Abi bizim buranın yağmurla çok fazla ilişkisi yok (tabiki var ama asıl mesele o deği) Buradan DSİ çok miktarda su çekiyor gölün durumu hiç gözönüne bile alınmıyor Konyada buranın suyuyla adamlar kış günü havalar donmuşken tarla suluyor CNN Türkte haber vardı gözlerimle gördüm.
haklısın Mustafa kardeşim, bilinçsiz sulama (çok sulamayla çok ürün alırım hesabı), kaçak kuyu, siyasilerin göz yumması gibi nedenlerden dolayı hem göllerimiz hem yeraltı sularımız çok riskli bir şekilde yok olma durumundadır. İnşallah Devlet-Vatandaş el ele hızlı ve kapsamlı bir eğitim seferberliği ile hem bilinçli sulamaya hemde ağaçlandırmaya yönelirizde Türkiye mizi çöl olmaktan kurtarırız.Bu arada Forumdaki bütün kardeşlerimin Miraç Kandilini kutlar saygılar sunarım
Günlük yaşamaktan ilerimizi göremez olduk ,çocuklarımızın günahı ne onlara hiç bir şey kalmayacak bu gidişle..
Abi WWF diye bir kuruluş var konya Havzasını yakından inceleyip kurtarmak için çba gösteriyorlar Bende daha tam inceleyemedim ama güzle işler yapıyorlar sanırım geçen akşam yaban tv de yayınlanıyordu.link burda: http://www.wwf.org.tr/wwf-tuerkiye-hakkinda/nerede-calisiyoruz/konya-kapali-havzasi/beysehir-goelue/
herkes suanı dıkkate alıyor ilerısını düşünen yok bu bilinçsizlikle daha çok sıkıntı cekerız tek temennım susuzlukla cekmeye basladıgımız bu sıkıntılar aklımızı bıraz basımıza getırırde artık bilinçli işler yapar daha kotu duruma gelmeden atlatırız bunları
üstad allah yardımcımız olsun , çok kötü ama bunun bu şekilde olmasının sebebide insanoğlu, kendimiz edip kendimiz buluyoruz.bu kaonu hakkında göstermiş olduğun hassiyetten ötürü seni kutluyorum
Kardeşim bugün siteye Beyşehirin fotoğraflarını eklemiştim en son fotoğraflar annemlerin evin balkonundan çekildi. Hergün bu güzelim gölün yokoluşunu öyle yukarıdan görmek beni kahrediyor. http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=9722&page=3
Helaaal yıllardır ova sulayacaz diye koskoca Eber gölünü,Akşehir gölünü kuruttular sıra Beyşehir gölünde brawo bunlara işleri güçleri hazırdakilerde alıp sulamak başka şeye kafaları basmıyor.O kadar nehir dere yıllarca boşa aktı gitti onları hiç düşünmediler eh niye düşünsünlerki hazırda dolmuş göller barajlar var değilmi?
Isparta nın ve Şarkikaraağaç gibi göle yakın olan Isparta ilçelerininde göle etkisini gözardı etmeyelim...Bu konuda herkes KENDİNDEN sorumlu değil ,herkes GÖLDEN sorumlu olmalı...
Yaklaşık bir ay önce Beyşehir Gölü'nü görme fırsatım oldu .Gerçekten harika bir göl .Umarım tedbirler zamanında alınırda diğer yok olan tatlı su göllerinin akibetine uğramaz.
Beyşehir Gölünü Kurtarmak için İlk adım... İnşallah gerisi gelir... Konya İl Genel Meclisi Beyşehir Gölü Araştırma Komisyonu Başkanı İzzet Taşçı, yaptığı açıklamada, komisyon olarak, su seviyesi azalan, otlanma ve kirlilik sorunuyla karşı karşıya olan Beyşehir Gölü'nün kurtarılması için, bilim adamlarına çok ayrıntılı bir rapor hazırlatıldığını söyledi. Taşçı, kuraklık yaşayan Türkiye'de en büyük tatlı su kaynağını kurtarmak için hazırlanan bu raporun İl Genel Meclisi'ne sunulduğu, konunun burada tartışılarak, gölün kurtarılmasına yönelik neler yapılması gerektiğini öngören 16 maddelik karar metninin kabul edildiğini bildirdi. Gölün en büyük sorununun tarımsal amaçlı aşırı su çekilmesi olduğunu ifade eden Taşçı, ''Beyşehir Gölü'nden her yıl tarımsal sulama için ortalama 450 milyon metreküp su alınıyor. Alınan bu su, zaten kuraklık nedeniyle yetersiz beslenen gölü bitme noktasına getiriyor. Halen göldeki su seviyesi, kapaklardan su tahliyesinin yapıldığı 1121.03 eşik kotu seviyelerinde. Bu kotun inilirse gölden su alınamıyor'' dedi. -YÜZDE 90 SU TASARRUFU SAĞLANABİLİR- Taşçı, İl Genel Meclisi'nde kabul edilen 16 maddelik karar metnindeki en önemli unsurun gölden çekilen su miktarının azaltılması olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: ''Gölden çıkan en fazla su, tarımsal amaçlı olarak Çumra Ovası'na aktarılıyor. Çiftçilerimizin artık, (tarlayı bildiğim gibi sularım) anlayışından kurtulmasını, damlama ve yağmurlamaya geçmesini istiyoruz. Çiftçinin daha az su sarfiyatı yapan su sistemleri kullanabilmesi için de destek sağlanması kararlaştırıldı. Bugün yılda 450 milyon metreküp su gölden çekiliyor. Gerekli önlemleri aldığımızda, çiftçiyi hiç bir şekilde mağdur etmeden, çekilen bu su miktarını yüzde 90 oranında azaltabiliriz. Gölde kalacak su ise Beyşehir Gölü'nün kurtulmasına yetecek.'' Alınan kararların bununla sınırlı kalmadığını belirten Taşçı, tarımsal gübre kaynaklı gölün kirlenmesi, göl kenarındaki yerleşimler için arıtma tesisleri inşa edilmesi gibi çok sayıda tedbirin uygulamaya konma kararı aldıklarını, ancak bunun için Çevre ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kuruluşların yardımına ihtiyaç duyulacağını anlattı. -EŞİK KOTU DEĞİŞECEK, GÜMÜŞ BALIĞI BİTİRİLECEK- Alınan kararların bununla sınırlı kalmadığını belirten Taşçı, İl Genel Meclisi'nde kabul edilen önemli kararları şöyle sıraladı: ''Göl eşik kotu, 1123 metre olarak kabul edilecek. Bu kotun altından su çekilemeyecek. Bölgedeki suya daha az ihtiyaç duyan bitkilerin ekilmesi teşvik edilecek. Yosun ve ot miktarı artan göl, makinelerle fiziksel olarak temizlenecek. Göldeki balık popülasyonunu artırmak için, diğer balıkların yumurtalarını yiyerek çoğalmalarını önleyen gümüş balığının gölden arındırılması sağlanacak.'' Taşçı, kabul edilen bir başka önemli kararın ise Mavi Tünel Projesi ile Göksu'dan Konya Ovası'na akıtılacak suyun, mevcut sulama projeleri dışında başka amaçlarla kullanılmaması olduğunu vurguladı. -''YENİ BİR ERGENOKON YAZILMAK ZORUNDA KALINMASIN''- Taşçı, 16 Ağustosta, İl Genel Meclisi'nin tavsiye kararı doğrultusunda Konya Valisi Osman Aydın başkanlığında Konya Ovası Koordinasyon Kurulu'nun da kurulacağına ifade ederek, ''Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini düşünüyorsak, gerekli önlemleri bir an önce almalıyız. Çünkü Konya'yı taşıyacağımız başka bir yer bulamayız. Ayrıca, insanımıza yeni bir Ergenekon Destanı yazdırmaya kimsenin hakkı yok'' dedi. Kaynak:http://www.konhaber.com/?syf=ktgr&ktgr=18&hbr=BEhVjSPop2
Beyşehir Gölü’nün kurtulması için tarihi karar Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nün kurtulması için tarihi bir karar alındı. Beyşehir Gölü’nden artık eskisi gibi tarım arazilerinin sulanması amacıyla çok miktarda su alınamayacak. Beyşehir Gölü’ne 1905 yılından 2007 yılına kadar ne doğallığı, ne tabiat varlığı, ne de milli park gözlüğü ile bakıldığını dile getiren Tekinöz; “Dönemimizde biz mühendislerle, siyasetçilerimizle, geçmişteki yönetimlerin yapmış olduğu işlerden de yararlanarak belli bir mesafe kat ettik. 21 Ağustos 2007 Beyşehir için, Beyşehir Gölü için, ülkemiz için, insanlık için çok önemli bir tarihtir. Ben buna yüzyılın kararı diyorum. Beyşehir Gölü bugüne kadar tespit edilemeyen bir su alma kotuna sahipti. DSİ Genel Müdürlüğü’nün daha önce tespit etmiş olduğu 1121.03 kotu minimumdu. Ancak ne var ki bu kot, bugüne kadar ne Çevre Bakanlığı, ne Tarım Bakanlığı, ne Bayındırlık Bakanlığı ne de Kültür Bakanlığının belirlemiş olduğu bir kottu. Biz buradan yola çıktık. Bu kotun mutlaka belirlenerek, Beyşehir Gölü’nün bir su alma kotunun olması gerekiyordu. Buna uygun değerde su alma kotu diyoruz. Bu kota uyulmadığı takdirde, gölün suyunun azalması ve sulanan arazilerin susuz kalması söz konusu olacaktır. Neticede 21 Ağustos günü Konya Kültür Ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü, bilim ve akılda önde gitmiştir. Duygusallıktan öteye çok önemli bir karar almışlardır. Bu kararlarından dolayı kurul üyelerine teşekkür ederek, müdürlüğü Türkiye’ye örnek gösteriyorum” dedi. Gölden su alınmasının hemen kesilmeyeceğini, bu sürenin üç yıla yayılarak gerçekleştiğini ifade eden Tekinöz; “Beyşehir Gölü’nün su alma kotuna 1121’den 1122.40 olarak karar verildi. Dolayısıyla suyumuzun kotu 140 cm artırılmış oldu. Tabi bu hemen 140 cm’nin artamayacağından dolayı, 2008 yılında 1121.80, 2009 yılında 1122.10 ve 2010 yılında da nihai karar olan 1122.40 kotunun altında su alınamayacak. Elbette Çumra’daki tarım arazilerinin ülke ekonomisine katkısı büyük. Bizde su varken oradaki arazilerin sulanmaması gibi bir durum söz konusu olamaz” dedi. Alıntı:Konhaber Hadi hayırlısı bakalım İnşallah böyle giderse birşeyler olmaya başlayacak sanırım.