Beyler, tavuk katlimalarını, inek katliamlarını, koyun katliamlarını vs. görmek ister misiniz? Elinize bir bıçak alıp fokları öldürmekle, kuzuları öldürmek arasındaki fark ne? Katliam demek başka bir şey. Bunlara katliam demek doğru değil. Bu maalesef hayatın bir gerçeği.
Hepimiz ciddi olarak takipçisi olacağız. esasen 24 mt. bile yetersizdir. Bugün gırgır ağlarının yüksekliği 60-120 kulaç (110 mt - 220 mt) arasında değişmektedir. 90 kulaçtan sonrası ise orkinos avcılığı dışında yasaktır. Bilinç sahibi herkesi, 24 mt. derinliğe salınan minimum 110 mt. yüksekliğinde ve minimum 1100 metre uzunluğunda daire şeklinde, kurşun yakası tonlarca ağırlıkta olan bir ağın, altı kapandığında minimum 180 metre çapında bir daire içinde yer alan her türlü balık ve deniz canlısı popülasyonunu sona erdirdiğini görmeye davet ediyorum. Çok sert yaptırımlarla ve sürekli denetlemeler ile kontrol altına alınması gerekli bir katliam yıllardır sürmektedir. Teknelerin müsadere edilmesi, hapis cezaları ve çok ağır para cezaları ile bu katliamın üzerine gidilmesi gereklidir. Belli başlı meralarda, hem bu tür avcılığın önüne geçmek için hemde ekosistemin canlandırılması için tamamen temizlenerek hurda gemiler ve tekneler sistematik olarak batırılmalıdır. Bir zaman sonra bu sualtı sporlarına dayalı bir turizmi de başlatacaktır. Sadece marmara'da gemlik körfezi ve izmit körfezi tamamen bitirilmiştir. Ağ özellikleri dahil olmak üzere kullanılan sonar sistemlerine, tekne boylarına ve mekanik düzeneklere sınırlama getirilmelidir. Artık herbirimizin cebinde bir telefon var. Hiçbirşey 20 yıl önce olduğu gibi değil. Tüm arkadaşlarımı vatandaşlık görevlerini davet ediyorum. Saat önemli değil inanın. Gördüğünüz herhangi bir şeyi ihbar ettiğinizde büyük bir ciddiyetle anında müdahale ediyorlar. Kooperatifler ve sivil toplum kuruluşları olarak da mücadelemizi sonuna dek sürdürmemiz gerekli. Eğer bunu yapmaz isek elimizde denizlerimizin canına okuyan çiftlik balıklarından başka birşey kalmayacak...
Onları ancak balık çiftliklerindeki çipuralarla levreklerle kıyaslayabilirsin. Doğal hayatın tümüyle yok edilmesi çok farklı bir konu. Ormanları yakmak gibi bir şey...
Aret doğru tabiri, doğru yerde kullanmak önemlidir. Doğal hayatı yok etmek başka, katliam başka. Doğal hayatı yok etmeden, sürdürülebilir ve ekonomik avcılık hem beslenme hemde gelir için zaruri bir husus. Bu konuyu önce bir ayırmak lazım, önce doğayı yoketmeyecek bir çerçeve çizilir, bu çerçeve içinde de bu avcılık yapılır. Tartışılacak şey çerçeve iken, avcılığı tartışıyor olmak, bir fayda getirmez. Aksine elinizi zayıflatır. Trol mesela, çok verimli, iyi bir avcılık yöntemidir, ama alıp balık yuvalarının olduğu yerlerde kullanırsan, dibi kazırsan bir katliam aracına döner. Bu gibi hususlar ayrılmalıdır önce. Trol balık katliamı değil, doğa katliamı yapar. Fakat bu videodaki gibi balık yakalayan ve doğru kullanılırsa hem çok verimli hemde doğaya zararsız olan gırgırı katliamcı ilan etmek hakkaniyete sığmaz.
Arkadaşlar, Bugün gırgır balıkçılığında şans daima 2. plandadır. Gırgır sonarları balığın derinliğini, sürünün yoğunluğunu, balık büyüklüğünü, sürünün kapladığı alanı, tecrübe ile de harmanlayıp net olarak tespit eder. Şamandıra teknesi bırakılmadan önce reis kazanacağı parayı bilir. Eğer derin suda balık dipli ise ya sabırla bekler ki sürü havalansın. Yada illegal yöntemlerle sürüyü havalandırır. Eğer sürü dağınık ise sonar yardımı ile sabırla takip eder ve toplar. Eğer suda balık var ise hiçbirşey şansa bağlı değildir. Kendi teknesinin alamayacağı kadar büyük bir sürü mevcut ise yardım ister. Kimi zaman sahil güvenlik teknesini peşine takmak için hileye başvurur. Sahil güvenlik kendisini izlerken ortak hareket ettiği bir diğer tekne ava kaldığı yerden devam eder. Balık Hallerindeki yada Balıkçı Limanlarındaki çoğu tezgah sahibinin yada balık toptancısının birden fazla teknesi vardır tam donanımlı olarak. Bu son derece büyük bir sektördür. Amaç balık mevsiminde mümkün olan en büyük parayı kazanmaktır. Etik kurallarla hareket eden reis sayısı çok azdır. Teknede çalışanlar maaş değil yakalanan avdan pay alırlar. Teknenin kendi payı bile ayrı hesaplanır. Kimse bu sözler için kusuruma bakmasın ama eski devirdeki korsanlar misali ganimet payı için emek harcar tüm tayfalar. Çünkü yılın yarısı çalışacak kalanında bu kazandığı parayla geçinecektir herkes. Burada kendilerinde değildir suç... Kuralların bilinçli olarak koyulması ve istisnasız olarak da uygulanması gerekir. Herbir tekne ve reisi, hangi derinlik ve hangi şartlar sözkonusu olursa olsun eğer balık var ise yakalamak konusunda gerekli donanıma sahiptirler. Ancak, tüm gece avlandıktan sonra sabah kendi evinde sıcak yatağa girmek yada balık yakalamak için çıkılacak uzun yolculuklarda kamarada ranzalarda uyumak arasında yapılacak seçimdir olayın özü. Limandan çıktıktan yarım saat sonra balık çevirmek yada günlerce açık denizde dolaşıp mazot yakmanın maliyetidir belirleyici olan. Uzun yolculuklarda kumanya masrafının fazla olmasıdır bir diğer etken. Alışkanlıklardır esas olan. Ve tekne liman dışında ne kadar az kalırsa, ne kadar nokta atışı yapıp ne kadar çok balık yakalarsa o kadar verimlidir sezon. Balığın nesli kurumuş falan filan önemli değildir. Seneye allah kerim denir... Hiç düşünmeden.......
Serdar Bey, Söylediklerinize tüm kalbimle katılıyorum. Sorun tam anlamıyla bilinç ve sistem sorunudur. Anlatmaya çalıştığım ise tam anlamıyla sizin söyledikleriniz ile aynıdır...
Serdar beye tamamen katılıyorum. :thumb: Devletin verdiği izinle tahrip etmek farklı, KATLETMEK çok farklı kavramlar. 24 metre kısıtlamasının sonucunu da merak etmekteyim. Bakalım devlet baba bu baskılar sonucunda neye karar verecek?
Orman yakmak katliam değil, doğayı tahrip etmektir! Hele devlet izin vermişse tahrip dahi olmayabilir. Denizlerde yapılan katliam ya da foklara yapılanlar ile çiflik tavuklarının durumunu aynı kefeye koymayı başarmışsınız tebrikler. Kaldık ki o da benim nazarımda mevcut haliyle katliamdır. Görmediğimiz bilmediğimizi nereden çıkarttınız onuda anlamış değilim. İnsan ihtiyaçlarını karşılamak için illaki katliam yapmaya gerek yoktur, ihtiyaçlar daha uygun şart ve koşullar sağlanarak da karşılanabilir. Katliamın bir anlamıda kırım değil mi, bu uygulamalar ile yapılan balık ve diğer deniz canlılarının kırımı değildir de nedir? Ayrıca o gırgırların ne bu gün uygulamadaki kurallara ne de bundan önceki yasalar uymadığı hepimizin bildiği bir gerçekken burada yapılanların savunulması bana daha da komik geliyor. İlk mesajımda söyledim, yine söylüyorum, bahsi geçen video üzerinden gitmiyorum, konuyu genel olarak ele alıyorum. Elbette bu işin yapanların içinde istisnalar da vardır. Onları da ayrı tutarak yazdığımı ayrıca belirteyim. Tartıştığımız konuya bakın, katliam mıdır/tahrip midir? Tahrip olsa ne olur, katliam olsa ne, yapılan iş ile bu milletin milli serveti çalınıyor mu evet, buna sebep olanlar belli mi evet, uygulayarak bu işten pay alanlar belli mi evet, bu durumu düzeltmek için kimin kapısının çalınacağı ya da kimden ne isteneceği belli mi evet, biz neyi tartışıyoruz? Deniliyor ki; gırgıcıları suçlamak bizleri asıl hedeften saptırır, iyi de burada gırgırcıların yaptığını katliam olarak nitelendiren kimseler bunun zaten onlardan sormuyor, sebep olanlar kimlerse yine onlardan soruyor, birşeyler yapılacaksa koltukta oturanlardan talep ediliyor, onlardan bekleniyor bu işin düzeltilmesi, sorun ne anlamak güç gerçekten. Kimsenin gırgırlar av yapmasın dediği falan yok zaten, elbette yapacaklar biz de gidip onların yakaladığı balığı satın alacağız, ancak mevcut yasalar ile yapılan işin boyutunun katliam niteliğinde olduğunun altı çizilmek isteniyor. Bunun neresine itirazınız var? Peki mutlu olacaksanız yapılan iş katliam değildir, doğayı tahrip ediyor, balık rezervlerine geri dönüşü imkansız zararlar veriyorlar. Bunu da bizlerin ihtiyaçlarını karşılamak için devlet izni ile yapıyorlar. Şimdi asıl konuya dönmek mümkün olur umarım. Selam ve saygılar.
Yasin beyin bu mesajının tamamına katılmasam da son dört paragrafı sayesinde amaca yöneliriz umarım. Yapılan bu izinli tahrip ya da katliama resmen izin vererek sebep olanlar her kimlerse yine onlardan hesap sormanın, yanlışın düzeltilmesini talep etmemizin yolu buralarda yazıp hızımızı alarak rahatlamak mı olmalıdır? Sorumlu ve sürdürülebilir balıkçılık adına yanlış gördüğümüz her ne varsa benzer sosyal paylaşım imkanlarını kullanıp, ver yansın edip, hızımızı alınca susarak (havanda su döverek) bir yere varılamayacağını acaba ne zaman öğreneceğiz? Tabii ki bu gibi imkanların kullanımı ile fikirler olgunlaşabilir ve bu gibi yanlışlara SORUMLU birer vatandaş olarak verilecek tepkinin organizesi yapılabilir. Ama sonuçta yukarıdaki Yasin beyin mesajında altını çizdiğim, sonuç getirecek eylemi yapmanın yeri burası değil. Hazırlanacak ortak metinlerin topluca, binlerce amatör tarafından ilgili Bakanlığa iletildiğini ve taleplerde diretildiğini düşünüyorum da. :thumb: Ya bizler ne yapmaktayız? Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethederken surların içindeki rahiplerin yaptığı gibi "meleklerin kanatları var mı, yok mu" benzeri bir tartışma içerisindeyiz. Hepimiz belki farklı açılardan bakan ama aynı yolda yürüyen SORUMLU ve SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIĞI amaç edinen AMATÖRLERİZ. Oldukça büyük bir gücüz. Ah bir de organize olabilsek. Saygı ve sevgilerimle. RASTGELSİN.