Evvel Zaman icinde, Kalbur Saman icinde, Bir varmis, bir yokmus diye baslayabiliriz aslinda bu Hikayeye! Ama is gerceklere dayandigi icin, Hikayemizi biraz daha Somut Bilgilerle donatmamiz lazim. Uzak Doguda bir Fabrika düsünün. Bu Fabrika Cinde, Tayvanda, Hong Kongda veya Malezyada olabilir. Bu Fabrikanin Mühendisleri yeni bir Kamis Kolleksiyonu üretmek icin Örnekler yaparlar. Bu Örnekleri, Uzak Doguda, belirli zamanlarda olan Fuarlarda sergilerler. Veyahutta, bildikleri, tanidiklari Firmalara Numune olarak gönderirler. Bu Firmalar Amerikada, Avrupada vs olabilir. Sirket ismi istiyorsaniz, bu Sirketler Shakespeare, DAM, Okuma, Cormoran, Zebco, Daiwa vs. olabilir. Bundan sonra Tekkeyi bekleyen Corbayi icer! Yani kim önce Siparis verirse, O bu Ürünü kendi ismiyle Piyasaya sürer! Ama is bu kadariyla bitmiyor. Baska bir Sirket ayni Fabrikadan, ayni Ürünü, baska bir renkle, biraz degisik Porselenle, kendi ismi altinda Piyasaya sürer. Baska bir Misal: Ücüncü bir Sirket gelir, ayni Kamisi, biraz daha albenili duruma getirtir. Mesela Porselenler hakiki Fuji olur. Porselenleri sardiklari ipler farkli renkte olur. Bir kac gümüs veya altin renkli cizgiler ilave edilir ve Edition veya Milenium adi altinda 4 misli Fiyatla Piyasaya sunulur. Burada bilinmesi gereken mevzu, bu 4 misli Fiyatla satilanin, maliyetinin hic bir sekilde 4 misli fazla olmamasidir! Haksizlikta yapmamak lazim. Bir cok Satici Sirket uzun zamanlar hep ayni Üreticiyle calisir. Gelelim Fiyatlara: Üretici Fiyatlari 00,20 $ dan baslar! Yanlis okumadiniz 20 Cent'ten baslar, 35-50 $'a kadar cikar! Daha Somut bir Örnek: Bizim Avrupa'da 50 Euro'ya edindigimiz bir Kamis, Uzak Doguda 4-8 $ arasi Fabrikayi terk eder! Bu Fiyatin üstüne 15-20 Cent arasi Nakliye ve Sigorta gelir. Yani bizim Kamis kendi Gümrügümüze gelinceye kadar 4,20-8,20 $'a ulasir. Buradan sonra Ülkelerin Gümrüklendirme ve Katmadeger vergisine göre, bu Fiyatin üzerine 15-32% bir ekleme olur. Toptanci bu Kamisi 18-25 Euro arasi bir Fiyata Perakendeciye satar. Perakendecide bize 50 Euroya. Simdi gelelim Türkiye Sirkülasyonuna: Türkiyedeki Toptanci, Avrupadan bu Kamisi, Avrupadaki Perakendiciden 25-50% daha ucuza alir! Kendi Perakendecisine tuzlu bir yüklemeyle devreder. Zavalli Perakendecide, kendisine ufak bir kar payi ile bize satar. Iste bizde Avrupada 50 € olan bir Kamisi, Türkiyede 70-100 € arasi almis oluruz Hak yerini bulsun diye bir seyi daha belirtmekte fayda var Kendi Fabrikasi olan Markalar (isim vermiyorum>Amerika ve Malezyada), veya kendi tasarim bölümü olan Markalar (Avrupa ve Amerikada) fiyat konumunda ucuyorlar. 400-500 $'dan baslayan 8-12,000 $ civarinda biraz yavaslayan Fiyatlarla Piyasaya cikiyorlar. Alan olmaz demeyin. Onlarda satiyor! Bir de gecmiste kendi imalati var iken, iyi bir isim yapmis olup, simdilerde Uzak Dogudan ne kadar ucuz okadar kar Felsefesiyle, eski iyi isminden faydalanip, Piyasaya Mal kakaliyan Markalarda var Hepinize Rasgele
O zaman Mürsel Abi bu iş aşağıdaki mesele gibi bir olay Sosyalizm: İki ineğiniz varsa, birini komşuya verirsiniz. Komünizm: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır size süt verir. Faşizm: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır size süt satar. Nazizm: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır sizi kurşuna dizer. Bürokrasi: İki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır, birini öldürür, sütü satar, kovayı da devirir. Demokrasi: İki ineğiniz varsa, ikisi de greve girer. Türkiye senaryoları Türkiye 1: İki ineğiniz varsa ikisini de satar, parasını dövize veya bir başka getiriye bağlarsınız ve geliriyle süpermarketten pastörize süt alırsınız... Türkiye 2: Devlet memurusunuzdur, haliyle ineğiniz yoktur... Hep inek alma hayaliyle çalışırsınız. Emekli ikramiyenizle, parasını dövize yatırmak üzere ineklerini satan birinin ineklerinden ancak birisini satın alabilirsiniz. İnek bir ay sonra ölür.. Türkiye 3: Devlet memurusunuzdur, haliyle ineğiniz yoktur... Hep inek alma hayaliyle çalışırsınız. Emekli ikramiyenizle, parasını dövize yatırmak üzere ineklerini satan birinin ineklerinden ancak birisini alabilirsiniz. Siz ineğin sütünü satarak bir inek daha almak için yırtınırken, parasını ona katlayan dövizsever, süt çiftliği kurar. Ve ineğinizi yarı fiyatına satın almak ister. Siz satmazsınız. İneğinizi bir bacağından vurdurur. İneğinizden sosis yapar.. Türkiye 4: Devlet memurusunuzdur, haliyle ineğiniz yoktur... Hep inek alma hayaliyle çalışırsınız. Emekli ikramiyenizle, parasını dövize yatırmak üzere ineklerini satan birinin ineklerinden ancak birisini satın alabilirsiniz. Siz ineğin sütünü satarak bir inek daha almak için yırtınırken, parasını ona katlayan dövizsever, süt çiftliği kurar. İneğinizi yarı fiyatına satın almak ister. Siz satmazsınız. İneğinizi bir bacağından vurdurur. Reha Muhtar, sizi ve topal ineğinizi üç gün birer saat haber yapar. Siz gazinolarda Kahtalı Mıçı ile şarkı söyler, köşe olur, kazandığınız paralarla inek alırsınız, topal inek de dövizseverin boğasına kaçar..
bu iş her sektörde aynı ben bizim sektörden biliyorum 3-4 firma aynı şirkete yaptırıyor malı sadeca zarfı farklı )))
Pek anliyamadim ama.... Hadi hayirlisi, buradada bir Cingar kopcak gibime geliyor Bana müsaade 12 Dakika sonra burasi Iftar Rasgele
Yok! Yok! Erdemcigim Merhaba, Lafim sana degildi Ben Tasi Numanin kafasina atmistim Biz burada bir Kamisin Dogusundan söz ediyoruz, O bize Mööö'lerden bahsediyor Rasgele
2 Kişilik yer ayarlayarsan Ahmet abi birde bir abimizi kuzu var bahanesi ile getireceğiz durumu çakızlatmasınlar
Kamisin degerini sadece hammaddesi belirlemez. Ulkemizde balik avciliginda kamisin yeri ve onemi halen gercek degerini bulamadi.Bunun nedenini ifade etmeye calisirsam,oncelikle bu noktanin altini cizerek baslamam gerekir. Bizim balikcilik anlayisimiz, balikciliktan beklentimizle, yurt disindaki balikcilik kulturu ve gelisimi derin farkliliklar icerir. Bunu soylerken amacim "onlar ileri, biz geri" seklinde kompleksli bir kliseyi yazimda tutturmek degil.Neyin nicin farklilik gosterdigini biraz acarak kamis bahsine geri donmek. Tarihsel olarak Anglosakson kulturunde asaletli zumre ve halk vardir. Asiller ekonomik olarak hayatlarini garanti altinda bulundurduklarindan yasamak icin uretme derdinde degilerdi. Onlar bos zamanlarini degerlendirmek icin uretme pesindeydiler ve bunu asaletlerini percinleyen, statulerini sergileyen, egosantrik oyunlar icat ederek yaptilar. Bu yuzden Ingilizler'de oyun boldur. Bu balikciliga'da bulasmistir. Ingilizcede balikcilik, angling ve fishing olarak iki ayri kelimeyle ifade edilir. Angling'de balikciligin temeli oyundur, "game". Fishing'de balikciligin temeli uretim , emek ve dolayisiyla istir,"Industry" Anglingde her oyunda oldugu gibi oyunun kurallari ve bu kurallarin dayandigi farkli dinamikler vardir. Soyleki, Angler'in degerini oltasina gelen balikla verdigi savas belirler. Yani baligin igneye takilmasi ile elegecirilmesi arasindaki zaman (oyun bolumu) ne kadar uzunsa o savasin epik degeri o kadar artacaktir.Bu yuzden tuttugu baligin turune gore olabildigince ince takimla olabildigince buyuk balik yakalamak ister.Fishermanin derdi ,balikciligiyla mumkun oldugu kadar yuksek kazanc saglamaktir.Onun balikla oynayacak vakti yoktur. Angler kendisini daha sukseli kilacak daha oyunda avantajli duruma sokacak takimi yaratmayi ve bunun icin yuksek paralari odemeyi goz onune alirken fisherman az maliyetle cok balik yakaliyacak takimin pesindedir. Sozun kisasi bu noktada kamisin rolu baska bir boyut kazanir. Kamis anglerla fisherman arasindaki farktir ve anglerin vazgecilmez takimidir. Boyle bir bakis acisi balikciliga yuzlerce farkli alt katogoriler ve bunlara hizmet edecek yuzlerce degisik islevde olan kamis cinsini kazandirdi.Angling Turkce'ye olta balikciligi olarak cevrilebilir. Ancak bizim olta balikciligimiz Anglinging degerleri uzerine kurulmamistir. Bizde olta balikciligi olta balikciligindan hayatini kazananlarin, en azindan bunu aile butcesine bir katki olarak gorenlerin elinde buyudu. Hic bir zamanda tam anlamiyla angler ve fisherman arasindaki mentalite farkini yasamadi. Iki arada bir derede kaldi. Bu yuzden de kamis bizim balikciligimizda cok uzun zaman kendini beyenmis bir lux olarak algilandi. Bu bakis acisinin izleri yazinizda da var.Demek istedigim kamisin hammaddesinin ne oldugu elbetteki degeri uzerinde bir kistastir. Ancak kucuk bir kistastir.Bir kamisin degerini bugun ne tur bir anglinge hizmet edecegi ve bu islevselligi ona kazandiracak iscilik belirliyor. Bunun icersinde gunumuz anglerinin asil suxse psikolojisine hizmette (!) elbette goz onune alinmasi gereken bir gercek.
Alp abi, al bu yaziyi, biraz susle, "Balikcilik: Tarihsel ve sinifsal analizi. Britanya ve Turkiye eksenlerinde karsilastirmali bir calisma" basligi altinda bir tez yap. Tebrik ve tesekkur ediyorum. Baska konularda da bu tur yorumlarinizi bekliyor ve izliyor olacagim.
Evet ya Onur arkadaşımız haklı yazıların devamını bekliyoruz. Bu arada Yeni Zellanda da neler oluyor,hangi balıklar yakalanıyor hiç bahsetmiyorsun. Bz burda 2 kilo istavrit alsak av raporu yapıyoruz ,kimbilir sen oralarda ne büyük balıklar yakalıyorsundur. Avustralya civarında 2-3 üyemiz var ama hiç av raporu yok.Olmuyor böyle,okyanusun nimetlerinden yararlanıyorsunuz ama paylaşmıyorsunuz
Angler ve fisher(man) arasındaki ayırımı hep merak eder ve öğrenmek isterdim, çok teşekkürler verdiğiniz bilgiler için. İnternette yabancı balık avı veya malzemesi satan sitelerde dolaşırken neden fisher(man) yazılmadığını da bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Bu gun bayagi calistim ilginizi cekecek bir seyler hazirlamaya. Umarim zamaniniz olurda bakarsiniz.Bu arada profilden bu gune kadar yazdigim mesajlara sanirim daha kolay ulasilabiliyor.Yada oralarda bir yerler de bu mumkun.Yorumlariniz ve dostlugunuz benim icin cok degerli. Hersey icin tesekkurler, kalin saglicakla.
