Üniversite çağıma gelmiştim. Başımdan geçen hazin kazadan sonra iyileşmiştim. Ailem özellikle annem iyileşme aşamasında bana çok destek olmuştu. Kazanın üzerinden yaklaşık 2 sene geçmiş olmasına rağmen ailem hemen her istediği istisnasız yapıyordu. Günlerden şubat ayı idi. Ramazan ayı içersindeydik. Her zamanki gibi hafta sonu gelmiş. Balığa gitmek için ailemi bir hafta önceden ayarlayabilmiştim. Annem bizimle balığa pek gelmek istemezdi. Ama beni hiç kıramazdı. Her zaman ki gibi teyzemleri de alarak Foça Köy Hizmetleri kampına gittik. Kamp Müdürü babamın çok yakın arkadaşı idi. Cuma akşamı kampta idik. Kamp Müdürü bizi bir eve yerleştirmişti. Annemler yerleşe dursunlar ben sahile ve iskelelere oltaları yerleştirmeye başlamıştım. O sırada annem seslendi hadi oğlum top patlayacak, yemekler hazır. Gel de ellerini yıka bir an önce yemeğimizi yiyelim sonra oltalarını atarsın dedi. Ama dinleyen kim cevabım sadece peki anne geliyorum oldu. O sırada oltama vuruş oldu. İlk balık vurmuştu oltama, acele etmeden kalamanın bitmesini bekledim. Misinayı yavaşça elime alıp balığın yemi yemesini bekliyordum. Bir yandan da hadi oğlum top patladı, orucunu boz bakayım derken balık çok iyi bir şekilde ileri atıldı ve ben tasmaladım balık oltanın ucundaydı, ama annem oğlum ezan okunuyor gelmiyor musun? Seslenişi ile ; babam anlamış olacak ki anneme Cem balığı tutmuş çekiyor demiş. Akabinde bende balığı bağırışla babama ve anneme gösteriyordum. 700 gr civarında güzel bir sargozdu. Hemen koşup nasıl yemek yediğimi bilemedim. Yarı aç yarı tok, balık tutmaya koştum. Arkamdan ufak kardeşim Melih ve babam da geldiler. Gece yarısına kadar toplamda 4 sargoz 3 çipura 6 kadar yılan balığı tutmuştuk. Sonra 00:30 gibi yatmaya gittik. Aylardan ramazan olduğu için 04:00 gibi tekrar sahur için ailecek kalkıştık. Epey kalabalıktık. Sahuru yapıp ben balığa gidiyorum dedim. Annem her zaman ki gibi oğlum şaşırma git yat dinlen. Ne akılsız oğlansın, yaşıtlarının kız arkadaşları var senin balık aşkın var derdi. Herkes bu lafa gülüştü. Ben kimseyi dinelemedim. Babam benden feyz alarak dur bende geliyorum dedi. Birlikte çıktık. Üzerimizde eşofmanlarımız vardı. Hava da biraz esiyordu. Ben üşümüştüm. Babama ben üzerime bir şeyler almaya gidiyorum dedim. Babam bana da bir şeyler getir dedi. Gidip gelmem çok çabuk oldu. Üzerimizi değiştik. Babama seslendim. Baba birkaç isparoz tutalım da levreğe atarız. Gün ışımak üzere, bu saatlerde levrek burada çok oynar dedim. O sıra da babam ufak bir isparoz yakaladı. Hemen levrek takımını çıkardım. Hemen dalyanın yakınına giderek, isparozu oltama takıp dalyanın aynasına fırlattım. Çok iyi bir atış yapmıştım. Oltam dalyan aynasının en iyi yerine düşmüştü. Oltama işaret olsun diye bir taş bağlamıştım, sonra 7 kulaç kalama yere serptim ve üzerine misinanın uçmaması için biraz kum attım. Arkasından da kasnağı orta büyüklükte bir kaya parçasına saracakken, işaret olarak sardığım taş bir mermi gibi suya fırlamıştı. Verdiğim kalama o kadar hızlı boşalıyordu ki, elimde ki kaya parçasına 2 tur misinayı sarmıştım, ben o 2 turu açana kadar 7 kulaç kalama son bulmuştu ve hala balık gitmek istiyordu. Anladım ki balık çok iriydi, hiç acele etmeden elimde saldım, misinayı 30 metre kadar çekti. Bir an durdu. Durunca içimden bir ses tasmalama zamanı dedi ve orta hızla balığı tasmaladım. O zaman mücadele başladı. Ama yanımda kepçe yoktu. Avazım çıktığı kadar babama bağırıyordum. Ama nafile babam duymuyordu. Aramız 50 metre kadardı ama duymuyordu. Levreğin kafasını bana doğru çevirmiştim. Balık şanstan mı, yoksa ecelinin geldiğinden midir bilinmez, benim sağıma doğru yüzmeye başladı. Eğer diğer yöne gitseydi, dalyanın iplerine dolanıp misinayı koparabilirdi. Yaklaşık 25 dakika misinayı sevme yöntemi ile balığı kenara kadar çektim. Ama kepçem olmadığı için balığı bir türlü sudan kesemiyordum. Tüm cesaretimi toparlatıp kış kıyamet demeyip, bende sulara girdim. Dizime kadar suyun içersindeydim. Tek bir şansım vardı. Balığı yanaklama yöntemi ile sudan kesmek. Yavaşça balığa yaklaştım. Solungacına elimi soktum ve balığı sudan kestim. Arkamı döndüğümde babam da gelmişti. Beni suda levrekle görünce şaşırdı. Oğlum nasıl yakaladın dedi. Kıyıya çıkar çıkmaz. Balığın ağzından iğneyi çıkardı. Babama ya duymuyor musun? Yarım saattir bağırıyorum. Kepçeyi al gel diye. Sen duymayınca bende sulara girdim. Balığı böyle yakaladım dedim. Babam hemen takımı toparlamıştı. Babamın geliş amacı ikinci isparozu yakalamış bunu da at demek için levrek takımı ile gelmişti. Ama ben levreği zaten o gelmeden yakalamıştım. O isparozu da attık. Ben balığı yıkayıp üstümü değişmek üzere kaldığımız eve doğru gittim. Eve girince bir haykırdım ki tüm ev halkı ayaklandı. Ne oldu diye bakıyorlardı. Annem oğlum ne oldu sulara mı girdin. Hasta olacaksın hiç akıl yok sende diyordu ama arkamdaki levreği görünce şaşkınlıkları artmıştı. Kardeşim Melih, boynuma sarılmış, aslan ağabeyim benim diyordu. Arkamdan babam geldi. Balığı ölçü biçti. Herkes yoruma başlamıştı. Kimisi ızgarası güzel olur, kimisi ise pilakisi güzel olur babam nasıl olursa olsun. Rakısız gitmez bu diyordu. Levreği gören şaşırıyordu. Saat 11 gibi levrekle birlikte balık haline gittik. Babamın yakın arkadaşı ve balıkçı olan Ahmet amcaya balığı gösterdik. Ahmet amca aferin Cem yine yapacağını yapmışsın dedi. Balığı alıp tarttı. Yaklaşık 5,200 gr gelmişti. Böylece hafta sonum bu heyecanla bitmişti.
Cem eline klavyene sağlık ne güzel anlatmışsın ben bunu daha önce senden dinlemiştim teşekkürler kardeşim . Allaha emanet ol.
sonunda yayınladın abi.Dedim sana bu güzel hikaye paylaşılmalı... güzel bir anlatım güzel bir paylaşım ve güzel bir balık.Tebrikler eline sağlık...
Off çok uzun bir yazı derken ilk satırı gözüme çarptı ,arkasından ikinci satır ,bir solukta yaşayarak okudum Ne güzel bir anlatım bu Cem Tam bir balık avı hikayesi ,dört dörtlük bir paylaşım Tebrikler ve teşekkürler Emeğine sağlık
Ben hikayeyi dün okuma şansına sahip oldum ama bugün tekrar okudum. Çünkü anlatımı akıcı ve heyecanlı. Paylaştığın için teşekkürler Cem, fotoğraflarla süsleyince anlatım daha bir güzel oluyor. Eline ve emeğine sağlık Levrek de gerçekten güzelmiş, sanırım ben de aynı durumda olsam iftarı 5 dakika erteleyebilirdim
Sevgili CNK, öncelikle aramıza hoşgeldin Ağabeyini tanıyoruz ama seni de tanırsak daha güzel olur değil mi ? Bunun için profilinden imza ayarlarını yaparak isim, doğum tarihi, bulunduğun şehir ve kan grubunu yazarsan seviniriz. Böylelikle hitapta da kusur etmemiş oluruz. Ağabey mi diyeceğiz, kerdeş mi, amca mı ? Değil mi ?
hepinize slm arkadaşlar herkese slm arkadaşlar hafta sonu planı olan herkese rasgele avınız bereketli olsun..
tüm dost ve arkadaşlarımı teşekkürü bir borç bilirim. Bu yazımı yayımlamakta emeği geçen tüm dostlarıma teşekkür ederim. Saygılarımla
abı inanın agzım bır karıs acık ıkı defa okudum.sanki ben yakalamısım gıbı gok sevindim abi.abi sen cocukken boyle balık alıyorsan sımdı yı hıc dusunemıyorum.yazı mukemmel,anlatım mukemmel,balık mukemmel ne dıyeyım darısı bızım basımıza ıssallah
Tebrikler Tebrikler dostum Bir anlatım ancak bu kadar güzel olabilir Adeta ben de suya girdim sabah sabah Allah herkeze böyle bireysel avlar ve mücadeleler nasip etsin Yanlız tabirler tam oturmuş ! Saygılar