Bir Maceranin Perde Arkasi

Konu, 'Gerçekleştirilen Organizasyonlar' kısmında DeadPOX tarafından paylaşıldı.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. DeadPOX

    DeadPOX

    Mesajlar:
    110
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Kaçanlar
    BİR MACERANIN PERDE ARKASI

    [​IMG]

    Gece sabaha kadar uyuyamamıştım. İçimde belli belirsiz bir heyecan, merak ve endişe. Tüm dostların başarı dilekleri bir bir gözümün önünden geçiyordu. Sabah olduğunda bir gün önceden hazırladığım bavullarımı aldım kapının önüne koydum. Kısa bir vedalaşma faslından sonra arabada idim. Yirmi dakika sonra Atilla ağabeylerde. Eşyalarımızı onun aracına yükledik. Ankara’daki son vedalaşmalar da orda oldu. Kerem sağ olsun bizi yine yalnız bırakmamış gelmişti. Türk bayrakları, takım rozetleri ve dostluğun pekiştirilmesi adına yanımıza aldığımız İsveç & Türk bayraklı rozetler son bir defa kontrol edildi. Her ne kadar resmi bir görevle gitmiyor olsak da milli bir havaya çoktan bürünmüş ve bunun sorumluluğu ile yola çıkıyorduk. Direksiyonda Atilla ağabey olduğu halde yola başladık. Cankurtaran’a kadar muhabbet devam etti. Oralarda artık gözüm kapanmaya başladı ve yol arkadaşımda ister istemez kendi sessizliğine razı oldu. Bolu batı diyordu tabela telefonum kıpırdanmaya başladığında. Ali Galip ağabey diğer uçta akşama misafirimsiniz başka yolu yok diyordu. Aslında İstanbul’a haber vermemiş orasını da ayaklandırmak istememiştik. Ama Ali ağabey bu, bir yolunu bulup yola çıktığımız zamanı öğrenmişti. Derken Ali Erdoğan diğer uçta; üzülerek gelemeyeceğini yolumuzun açık olmasını temenni ediyordu. Sonra ben yine hülyalara daldım. Sapanca’dan sonra kontrol bende idi. Hızımı alamayıp kafadan Boğaz Köprüsüne dalıncaya değin direksiyonda uyumuşum. Birileri bizim kamyonetin resmini çekmiş olmalı merakla ceza makbuzunu bekliyorum. Boğazı geçince Mecidiyeköy, orada Ali Galip Kaya ile buluştuk. Ver elini Galata, Ali ağabey kafaya koymuştu bize olabildiğince moral yükleyecekti. Köprü altındaki mekanlardan nezih bir yerde bulduk kendimizi. Hava tüm dünyada olduğu gibi mevsim normallerinin üstünde idi, dışarıda oturduk. Çok geçmeden Atilla ağabey’in kayınbiraderi İstanbul’daki elimiz kolumuz ayağımız Özgür kardeşimde bize katıldı.

    [​IMG]

    Bol bol yarışma üstüne konuştuk. Gece boyunca bilgimiz dahilinde olan her şeyi naklettik onlara. Yemek sonrası Eminönü meydanında kısa bir yürüyüşün ardından istirahat etmek üzere evler dağıldık.

    [​IMG]

    Sabah Özgür uyanmış ve kahvaltıyı hazır etmişti . Atilla ağabeyde her zamanki tatlı telaşı gözlemleniyordu. Tek derdi uçağı kaçırmamaktı. Yolda kısa bir süre trafik kilitlendiğinde “ ben size dememiş miydim” diye söylendi bile. Neyse ki havaalanına vaktinden önce vardık. İlk kontrolü geçtiğimizde tam karşımda güleç yüzlü tanıdık bir sima vardı. Ali Galip ağabey bizden önce gelmiş Anadolu Balıkçıları’nın Türkiye ayağını uğurlamak üzere hazır bekliyordu. Hasretle kucaklaştık sanki önceki akşam beraber değilmişiz gibi. Hızlı bir şekilde bavullarımız teslim ettik ve Ali ağabey ile vedalaşıp pasaport kontrolünden geçtik.
    Hava yol boyu açıktı. Görüş mesafesi oldukça fazlaydı. Çok uzunca bir süre Tuna’yı izledim. Kıvrıla kıvrıla ağır fakat kendinden emin bir şekilde akıyordu. Koskoca bir tarih gözümün önünden geldi geçti. İçim ürperdi, duygulandım.

    Yumuşak bir iniş sonrası çok kısa bir sürede Düsseldorf havaalanı dışındaydık. Telefonumu açtım ve Haşim’ e “nerdesin kardeşim ağaç olduk burada” diye çıkıştım. Çok geçmedi aradan karşımızdaydılar. Uzunca bir süredir yazışıyor ancak birbirimizi ilk defa görüyorduk. Takımın Almanya’daki üyeleri Kaptanımız Mürsel Ergen ve atom karıncamız Haşim Gürbüz. Hasretle kucaklaştık. Sanırım Haşim’i biraz fazla kavradığımı sonra fark ettim. Maceranın sonunda kanka olacağımız sanki ilk karşılaşmada belli idi ama o an fark edemedik her ikimizde. Arabaya atladığımız gibi Köln havalimanı. Hakan Alpat, takımın Finlandiya ayağı çok geçmeden meşhur kamış çantası ile tam tekmil karşımızdaydı. Köln’de bizi Mürsel ağabey evinde misafir etti. Akşam yemeğinde balık ve balık yakalamaya dair bir çok konu konuşuldu. Bu sayede bir birimizi daha yakından tanıma şansı elde ettik.

    [​IMG]

    Ertesi gün Takımın Hollanda ayakları Levent Güngör ve Murat Okur aramıza erkenden katıldılar. Hemen kaynaştık. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyorduk. Çok geçmeden Avusturya ayağımız Ercan Göçer’de kafileye katıldı. Yolda gelirken başına gelmedik kalmamış ancak neşesinden bir şey kaybetmemişti. Tam takım Mürsel ağabeylerde son kahvelerimizi içip alışveriş yapmak üzere Köln sokaklarında bulduk kendimizi.

    [​IMG]

    Pazar alışverişinde kendimizi hiç yabancı hissetmedik. Alman pazarcılar tezgahlarının başında 20 kilo sebzeyi sesizce satmayı beklerken bizimkiler hemen göze batıyordu. “Gel hemşerim gel domatesin alası burada”. Türkiye’den geldiğimizi anlayınca pazarcı arkadaşlar ile daha bir kaynaştık. Market alışverişini amca oğlu aldide tamamladıktan sonra doğruca Mürsel kaptanın depoya gittik. Çok geçmeden hararetli bir çalışma başladı. Kilolarca pilker ( ucunda genellikle üçlü kanca buluna demirden yapay balık ) gözden geçirildi ve bir o kadarı paketlendi. Özel fırdöndüler, paket paket yapay kurtcuk, sahte balık koli koli dizildiler. Onlarca kamış çantalarda itina ile yerini aldı. Bir o kadar çıkrık ve spin makine itinayla kutulandı. Oldukça yorucu ve zahmetli bir çalışma neticesinde gece yarsına doğru arabaları yüklemeye başladık. Her iki arabada 1 santimetrekare yer kalmayıncaya dek yerleştirme işlemi sürdü. Gece yarısından sonra İsveç’e doğru yola koyulduk. Almanya’nın nesi güzel derseniz size otobanları diyebilirim. Arada ihtiyaç molaları vererek ağır fakat kendinden emin adımlar ile ilerlemeye devam ederken araçlarımızdan bir tanesi sorun çıkardı. İlk başta elektrik arızası gibi gözüktü. Şarj dinamosunda problem olduğunu hemen anladım ancak sesimi çıkarmadım. Mola yerinde kendi imkanlarımız ile problemi çözemeyince yardım çağrıldı. Hamburg yakınlarında idik ancak tam olarak neredeydik bende bilemiyorum. Yardımın gelmesi uzun sürmedi. Acil gelen çocuk kısa bir kontrolden sonra şarj dinamosunun iflas ettiğini söyledi bize. Sorunlar yolcuğun başında kendini göstermeye başlamıştı ama hazırlıklı idik bu neşemizden en ufak bir şey alamadı. Çağrılan çekicinin gelmesi de uzun sürmedi. Çekiciyle beraber arabanın çekildiği şehre gittik. Gün ağırmaya başlamıştı ve biz kafadan 3-4 saat kaybetmiştik. Kısa bir kahvaltı faslından sonra şarj dinamosunun ancak öğlen saat 14:00 gibi geleceği bilgisini aldık. Hep beraber beklemek yerine diğer arabanın yola devam etmesine karar verildi. Kaptanımız Mürsel ağabey direksiyonda olduğu halde ben, Atilla ağabey ve Haşim diğer ekiple vedalaşarak yola devam ettik. Yolda geçtiğimiz yerlerde Mürsel ağabey çevre hakkında bize kısa kısa bilgiler veriyordu. Doğrusu keyifli bir yolcuk yapıyorduk. Almanya’nın Puttgarden limanında feribot ile Danimarka’nın Rodby limanına geçtik. Bir ülkeden diğerine bu kadar kolay ve elimi kolumu sallaya sallaya geçeceğim aklımın ucundan geçmezdi.
    Rodby limanından Danimarka’nın Helsingör şehrine kadar hafif yağmurlu bir yolculuk yaptık. Helsingör’de ilk dikkatimi çeken şey binaların çok güzel korunduğu ve tarih dolu bir şehir olduğuydu. Arabayla yapılan kısa bir şehir turundan sonra hemen karşımızdaki komşu şehir İsveç’in Helsingborg şehrine geçmek üzere feribota bindik.

    [​IMG]
     
    Son düzenleme: 4 Şubat 2007
  2. DeadPOX

    DeadPOX

    Mesajlar:
    110
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Kaçanlar
    Feribotta iki gün sonra yarışacağımız boğazı inceleme fırsatı buldum. Ancak hava giderek kötüleşiyor ve deniz kabarıyordu. Bu durum bende biraz endişe yaratmıştı.Karşıya geçtiğimizde İsveç polisi bizi güler yüzle karşıladı. Kısa bir pasaport kontrolünden sonra arabadan çıkmadan kalacağımız eve doğru yola koyulduk. Ayaklı gps olan kendim ve Mürsel ağabeyin kuvvetli direksiyonu sayesinde evi rahatça bulduk. Hemen malzemeler eve taşındı. Mutfak yerleştirildi. Atilla abi ve Haşim yemek hazırlıklarına başladılar. Bu arada diğer ekip yeni şarj dinamosunun takılmasını mütakiben çoktan yola çıkmıştı. Çok geçmeden onlarda kafileye katıldılar ve tatlı bir akşam muhabbeti başladı.

    [​IMG]

    Gece oldukça rüzgar esti ertesi sabah şehre indiğimizde deniz hiçte antrenman yapmaya elverişli değildi. Endişelerim iki katına çıktı. Yarışma sekreteryasına uğrayıp kayıtlarımızı kontrol edip evraklarımızı teslim aldık. İçerisi buram buram balık avı kokuyordu. İsveçli, Norveçli, Danimarkalı, Almanyalı, Finlandiyalı, Polonyalı daha sayamadığım bir çok milliyetten avcılar tam tekmil kuşanmış gövde gösterisi yapıyorlardı. Bizim elimizde fazlasıyla olan ve orada satılmakta olan malzemeleri kısa bir gözden geçirdikten sonra limanı dolaştık ve önümüzdeki üç gün boyunca yarışacağımız teknelere baktık. Akşama doğru eve dödüğümüzde ev ahalisi ıslanma pahasına da olsa kısa bir sahil turu atmış ve bir balık yakalamışlardı bile. Akşam yemeği sonrası takımlar tekrardan gözden geçirildi. Mürsel kaptan bize kısa bilgiler verdi ve hazırlıklar tamamlandı. Bu arada Hakan Finlandiya’dan yola çıkmadan bir akşam önce ufak bir kaza geçirmiş eli ezilmişti. O akşam eli hiçte iyi gözükmüyordu.

    [​IMG]

    [​IMG]

    Bu yıl 28’incisi düzenlenen yarışma 1999 yılında gerçekleşen 679 katılımcının 3 gün süre ile yarışması ile Guinness rekorlar kitabında yerini almış köklü bir geçmişe sahip ve Helsingborg Cod Festival adıyla biliniyor. Yarışma Baltık denizini Kuzey denizine bağlayan Danimarka ile İsveç arasındaki Öresund kanalı ve civardaki adaların çevresinde gerçekleşiyor. Bu yıl yarışmada 18 farklı ülkeden 364 katılımcı ve toplamda 168 takım katılmıştır. Yarışmada 9 tekne kullanılmış ve her takım üç gün boyunca 3 farklı teknede yarışmıştır. Her teknede 1 tanesi kaptan olmak üzere iki hakem bulunmuştur.

    19 Ocak 2007 sabahı evdeki tatlı telaşın sesi ile gözlerimi açtım. Çok geçmeden o telaşın içinde buldum kendimi. Yolda oldukça sessizdim. İçim kaynıyor kalbim güm güm atıyordu. Binlerce kilometre uzaktan geliyorduk. Bilmediğimiz bir denizde, daha önce hiç kullanmadığımız takımlar ile daha önce hiç görmediğimiz bir balığın peşinde koşacaktık. Liman’a indiğimizde hava henüz aydınlanmamış ancak ortalık panayır yeri gibiydi. Değişik bir ritüel törene katılmıştık sanki. Herkes bir an önce kendi yarışacağı tekneye malzemelerini taşıma ve yerleşme telaşı içerisindeydi. Her dinden her dilden her ırktan avcılar bir araya gelmiş ve tek bir tutku çerçevesinde bir bütün oluvermiştik. Müthiş bir duyguydu, bir an öylece koşuşturan kalabalığı seyre dalmışım. Atilla ağabeyin gür sesiyle uyandım “sallanmayın hadi malzemeleri yüklenin, bırakın şimdi fotoğraf çekmeyi”. Çok geçmeden Ellinor adlı teknemizde yerimizi aldık.

    [​IMG]

    [​IMG]

    Yarışmacıların teknedeki yerlerini belirlemek üzere kura çekilmeye başlandı. Atilla abi 1 numarayı çektiğinde ilk aklıma gelen bunun ilahi bir mesaj olup olmayacağı idi. Ancak sonra anladım ki teknenin baş kısmanda gün içerisinde epey dalga yiyecek. Ben Takım kaptanımıza bir aralık mesafede kuramı çektim. “Oh bee” rahatlamıştım. Ne de olsa tekneden morina avında takımda iki tecrübeli üye vardı. Levent ağabey ve Kapantımız Mürsel ağabey. O’na yakın olmak biraz olsun heyecanımı aldı. Sağ tarafımda 3 kişi ötede de Haşim kardeşim ile sürekli temas halinde olacaktım ya daha ne isteyim. 45 kişilik teknede süper bir kura çekmiştim. Günler boyu msn de yapılan olta takımı muhabbeti üzerine pek fazla tecrübem olmayan çıkrık makine yerine spin makine tercih yapmış 7000’lik kuvvetli bir makine, 0.18 çekeri yüksek bir ip misina ve köpekbalığı çekecek kadar iki parçalı, kuvvetli, 300 gr atarı olan bir kamış tercih etmiştim. Motorlar çalıştı, tekneler bağlı oldukları halatlardan boşaltıldı. Ağır ağır ve sıra ile limandan çıkarak Öresund boğazına açıldık. Çok geçmeden teknenin gong sesi ile takımlarımızı salıverdik. Yarışmada ancak 4 iğneli bir takım kullanabiliyorduk. Ben üçlü kancası olan mavi tonlarda 400 gr. bir pilker ve takımın bağlandığı klipse takılı yeşil tek kancalı bir kurtçuk ile ava başladım. Çok geçmeden takımım dibi buldu kaptanın anaonsundan 24 metrede derinlikte olduğumuzu öğrendik. Daha üçüncü kez takımımı dibe indirip havalandırmaya başladığımda ipim gerildi. Net iki kısa vuruş aldım. Güp Güp aşağı çekmişti takımı. Sert bir tasma attım arkasından iki vuruş daha. Kalbim acemiliğimin vermiş olduğu heyecan ile atmaya başladı. Kakıç’ın İsveçcesi olan gaf’ı telefuz etmeli miydim? Çok geçmeden kendimi “gaaaaf gaaaff” diye haykırıyorken buldum. Kısa bir süre sonra kakıçla yanıma koşan hakem ile göz göze geldik ve birbirimize tebesümle baktık. Teknenin diğer tarafında hafif bir takım kullanan muhteremin pilkerini yakalamıştım. Takımları bir birinden ayırdım ve bana yöneldiğini tahmin ettiğim bakışlara aldırış etmeden var gücümle tekrar çalışmaya başladım. Bir gece önce rüzgarın hızı saatte 70-80 km’e kadar esmişti. Deniz oldukça kabarık ve tatsız idi. Kah olta atıyor kah gong sesiyle takımları toplayıp yer değiştiriyorduk. Bir süre sonra oldukça yorulduğumu fark etmiş, “hay aksi yarışma öncesi hiç çalışmadın Tuncay” diye kendi kendime hayıflanmıştım. Birden yukarı doğru çektiğim 400 gr pilkerin müthiş bir şekilde ağırlaştığını hissettim. Ciddi efor sarfedip oldukça yorgun düşmek üzereydim. O anda bir morina asılsa yukarı çıkartamam diye düşündüm. Bir an duraksadım, dinlendim ve pilkeri yukarı çektim, yedeğimdeki 300 gr turuncu renklerde olan pilkeri oltamın ucuna taktım ve yarışmaya kaldığım yerden devam ettim…

    [​IMG]

    Tekneden morina avında aynı zamanda sahte balık olan pilkeri, demir ağırlığı dibe indirdikten sonra hafif hafif havalandırmak suretiyle dib ve hemen üstünü tarıyorsunuz. Kamışı kısa ve ani hareketler ile oynatarak sahte yemi yukarı doğru çekiyorsunuz . Tekne akıntıda sürekli aktığı içinde belli bir süre sonra pozisyonunuzu kaybettiğiniz için pilkeri yukarı alıp tekrar atmanız gerekiyor. Tabi bütün bunları yaparken hemen bir metre sağınızdaki ve solunuzdaki yarışmacıların takımları başta olmak üzere diğer yarışmacıların takımlarına takımınızı takdırmamanız gerekiyor. Boğazda akıntıda avlanan balıkçılarımız bilirler, av sırasında problem yaşayıp oltaları karıştırmamak için belirli bir ahenk içerisinde olmak gerekiyor.

    [​IMG]
     
    Son düzenleme: 4 Şubat 2007
  3. DeadPOX

    DeadPOX

    Mesajlar:
    110
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Kaçanlar
    Sonraları ilk yorgunluk ve şaşkınlığı atıp açılmıştım. Kendimi daha iyi hissediyor var gücümle çalışıyordum.Bu arada Mürsel kaptan bir tane takdırır gibi oldu ancak morina olduğunu tahmin ettiğimiz balık takımdan çabuk kurtuldu. Gün boyu Öresund boğazında dolaştık. Misinalar ancak öğleden sonra gerilmeye başladı, bizim takımdan tık yoktu. Gün sonunda epey moralimiz bozuk vaziyette kıyıladık.



    Tartı alanında yakalan balıkları gördüğümüzde biraz olsun rahatladık. Yarışma dahilindeki 9 teknede yarışan 364 katılımcı sayılı balık tutmuştu. İlk günün acemiliği olur diyerek evin yolunu tuttuk. Kritikler yapıldı ilk tecrübeler dillendirildi. Akşam yemeği boyunca ertesi gün muhakkak balık tutacağımıza dair sohbetler yapıldı.

    [​IMG]

    20 Ocak sabahı erkenden kalktı tüm takım. Hızlı bir kahvaltının ardından takımlar bir bir arabalara yerleştirildi. Liman’a vardığımızda ince bir yağmur yağıyordu. Bugün epey ıslanıp epey dalga yiyecektik ancak ne olursa olsun balık tutacaktık. Takımın iletişim sorumlusu olarak bir gece önce yazdığım raporun ardından artık müjdeli bir haber vermeliyim diye düşünüyordum. Bu sefer kendimizden daha emin ve içimizde daha az heyecan olduğu halde yarışacağımız Tarnö adlı teknede yerimizi aldık. Kuralar çekildi, ben yine şanslı bir kura çekip Mürsel kaptanın bir yarışmacı ötesinde yerimi aldım. Limandan çıktığımızda dalgalar tekneye yine vurmaya başladı. Hafif hafif de de ıslanıyorduk. Öğlene doğru hava durmaya yüz tuttu ardından yağmur kesti. Derken Atilla ağabeyin bir tane takdırdığı haberi geldi. Limitlerde bir morina almıştı. Bu haberi duyunca o gün değiştirdiğim ve daha hafif olan takımım ile var gücümle çalışmaya devam ettim. Çok geçmeden sağ yanımda yarışan Mürsel Kaptan 3 kilo bir morinayı yukarı alırken fotoğraf makinesinin kayıt düğmesine çoktan basmıştım.

    Mürsel Ergen ve İlk balığın görüntüsü için

    İçimdeki umut aniden yeşerdi. Olacaktı, burada Türk’ün adını andıracaktık. O da ne Atilla ağabey bir tane daha takdırmıştı, haber tez ulaştı. Tekne yer değiştirirken tebrik etmek için hemen yanına koştum ve o anları fotoğrafladım. Hava aniden açtı, uzaklarda bir gökkuşağı kendini gösterdi. İçimizdeki sevinç sanki havaya yansımıştı. Bu arada sohbetçi babamız Levent ağabeyin sağlam bir tane kaçırdığını öğrendik. Eli giderek şişen ve kötüleşen fakat tüm sabrıyla çalışan Hakanın, Haşim, Murat, Ercan ve benim henüz siftahımız yoktu. Ağabeylerimizin vermiş olduğu ilham ile epeyce uğraştık ancak başarılı olamadık. Gün sonunda Mürsel Kaptan tecrübesini konuşturmuş ve bizim teknedeki en büyük balığı yakalamıştı. En büyük balığı yakalayan olarak tekne birinciliğini de kapmıştı. Toplanan puanlar neticesinde Mürsel ve Atilla ağabeylerin yakaladığı balıklar ile de takım halinde teknedeki en yüksek takım puanını almıştık.

    [​IMG]

    [​IMG]

    Tekneden indiğimizde bu sefer oldukça neşeli idik. Balıkların tartılmasından sonra günün vermiş olduğu tatlı yorgunluk ile eve döndük. Akşam yemeği ve sonrası oldukça neşeli geçti. Yemekten sonra müjdeli haberi vermek üzere hemen pc’nin başına geçtim ve müjdeli haberi Anatolia Forum kanalı ile Türkiye’ye bildirdim.

    [​IMG]

    [​IMG]

    21 Ocak 2007 Pazar sabahı, yarışmanın son günü içimizde bir gün öncesinin vermiş olduğu mutluluk ve umit ile gözlerimizi açtık. Limana vardığımızda güneşin doğmasına daha çok vardı. Malzemelerimizi daha tecrübeli, daha kendinden emin bir şekilde yarışacağımız tekneye taşıdık. Kuralar çekildi, bu kadar olur denen bir kura çektim. Takım Kaptanının ensesindeydim yine. Yerimize geçtiğimizde fark ettik ki aramızdaki yer boş kaldı. Son gün yarışmaya gelmeyen katılımcılar vardı ve haliyle kurada boş kalmıştı. Mürsel kaptanın yanında Murat yerini aldı. Yine bizim gibi Ercan’da sancak tarafında idi. Atilla ve Levent ağabeyler ile Hakan iskele tarafında Haşim ise kıçta tek başına kalmıştı. Yerlerimize malzemelerimizi taşıdık ve yerleştik. Limandan çıkıncaya dek her zaman olduğu gibi tek tek dostlarımın yanına gittim ve ayak üstü muhabbet ederek bir birimize şans diledik. Tekne fazla açılmadan sirenini çaldı ve ava başladık. Dalga boyu yüksekti yine, arada güzel iri dalgalarda geliyordu. Bacağım küpeşteye sıkıştırılmış vaziyette kendimi sağlama alarak dibi taramaya başladım. Çok geçmeden kaptan gong’u çaldı yer değiştirmek için takımları topladık. Bu gün boyu böyle sürdü, genelde hep yer değiştiriyorduk ve çok az olta sallıyorduk. Bir seferinde yine yer değiştiriyoruz Haşim hariç bütün takım kamaraya indik oturuyoruz ve dinleniyoruz. Tekne ön taraftan bir hayli dalga ve takiben su alıyordu. Bu arada kıçta olan Haşim sırtını yaslamış kaçırdığı balığın hayaline dalmış. Bir ara dönüp güverteye doğru bakmış. O da ne gözlerine inanamamış; güverteden aşağı sel akıyor ancak ortalıkta kimsecikler yok, bir an herkesi deniz aldı sanan Haşim kamara aklına geldiğinde rahat bir nefes almış. Yukarı çıktığımızda yaşadığını bana naklettiğinde çok gülmüştüm. Yarışmanın bitimine az bir süre kala Levent ağabey canlı kurt ile bir tane takdırdı. Ardından Atilla ağabey ve Haşim de güzel birer morina yakaladılar. Levent ağabey çok geçmeden bir tane daha aldı. Bu arada yan yana yarışan sancak tarafındaki bizlerde boş durmuyorduk ancak Murat’ın aldığı bir balık ve Kaptan’nın çektiği dört balığın dördü de limit altı olması nedeniyle suya iade edildiler. Ercan’ın oltasına da bir heering takıldı. Bende güzel bir morina takdırdım ve suyun yüzeyine kadar getirdim. Doğrusu bu balık aşağı doğru güzel asılıyor. Kullandığım hafif takım ve ben 2-3 kilo civarında olan bu morina tarafından epey test edildik. Balığı başarıyla su üstüne aldım ancak balığı kakıçlamak için gelen teknemizin kaptanı kakıcı morinanın galsaması yerine pilkere vurunca bu sayede ilk morinamı da kaçırmış oldum. Kakıcın pilkere vurulmasıyla balık iğneden boşalmış ve ait olduğu sulara geri dönmüştü. Bir süre sonra da yarışmanın sona erdiğini bildiren sirenler çalmaya başladı. Bütün tekneler sıra ile sirenlerini çalarak Helsingborg limanına giriş yaptık. Yöre halkı liman girişindeki duvarlarda yerini almış yarışmacıları selamlıyorlardı. Teknemiz limana yanaştı, malzemeleri arabalara taşıdıktan sonra tüm takım tartı alanına gittik. Orada beklerken ben de ilk defa şahit olduğum bu güzel organizasyonun final ayrıntılarına kendimi odakladım. Son gün ilk iki güne nazaran oldukça fazla balık tutulmuştu ve bu durum takımımızın genel sıralamadaki yerini olumsuz yönde etkileyeceğe benziyordu. Bizim tekne sabahtan öğlene kadar balık peşinde gezerken yarışmadaki diğer bir çok tekne sabit kalarak oldukça fazla balık almıştı. Teknede gözüme çarpan bir ayrıntı daha vardı ki daha sonradan oldukça canımı sıktı. Bizim teknede sadece birkaç İsveçli yarışmacı vardı ve tekne yabancı yarışmacı doluydu. Gün boyunca sürekli yer değiştirmek suretiyle bizlere boğaz gezintisi yaptırıldı. Yarışmanın sonuna doğru bizim de balık çekmeye başladığımız yere gittiğimizde orada tamamen İsveçli yarışmacılar ile dolu tekneler olduğunu görmüştük. O güne kadar sıralamada başlarda olan yerimiz son gün bu şekilde değişti.
     
    Son düzenleme: 4 Şubat 2007
  4. DeadPOX

    DeadPOX

    Mesajlar:
    110
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Kaçanlar
    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    [​IMG]

    Balıkların tartım işlemi bittikten sonra bir kısmımız yakındaki kafelere bir kısmımız da limandaki balık avı malzemesi satan dükkana gittiler. Alandan ayrılmak için toplandığımızda yarışmanın organizatörü Hans’ı Atilla ağabey ile yan yana gördüm. Hans’ın yakasında Efkan’ın Türkiye’de yaparak bize verdiği yüzlerce Türkiye & İsveç bayraklı rozet ve Anatolia Fishing Team rozetleri vardı. Rozetleri bir sene boyunca bir dahaki yarışmaya kadar yakasından çıkarmayacağını söylüyordu Hans. İsveç halkının bize karşı oldukça sıcak olduğu gözleniyordu. Biz de ülkemizi en iyi şekilde tanıttık. Takım olarak bir kapı açtığımıza ve sonraki senelerde Türk bayrağının Helsignborg sokaklarında her yarışmada görüleceğine inanıyorum.

    [​IMG]

    Akşam yapılacak törene hazırlanmak için evin yolunu tuttuğumuzda yorumlar ve değerlendirmeler yol boyu devam etti. Eve vardıktan sonra malzemeleri yolculuk için hazırlamak üzere eve taşıdık. Akşam yemeğinden sonra üzerimizde Türk bayraklı formalarımız olduğu halde kupa töreninin yapılacağı salona doğru yola çıktık. Salona girdiğimizde ödül töreni çoktan başlamıştı. Biraz geç kalmıştık. Mürsel kaptan tekne birinciliği ve 36’ıncı büyük balığı ifade eden kupasını aldı. Atilla ağabey Türkiye’den en iyi katılımcı kupasını aldı. Onları podyumda görmek beni oldukça gururlandırdı. Salonda Almanya’dan bireysel olarak katılan Hüseyin bey’in adı okunduğunda yarışma boyunca birbirimizi fark etmediğimizi gördük. Hüseyin bey Almanya’da yaşıyormuş ve seneye de bu yarışmaya katılmayı düşünüyor. Ayak üstü biraz sohbet ettikten sonra vedalaştık ve eve döndük.

    [​IMG]

    Eve girer girmez yolculuk için hummalı bir hazırlık başladı. Kaba hazırlığımız biter bitmezde ilk seferde elde ettiğimiz başarıyı sade bir törenle kutladık. O gece eminim herkes çok iyi uyudu. Sabah erkenden uyandık ve karlı bir İsveç sabahında bir dahaki sene burada şampiyon olmak üzere Helsingborg’a veda ettik.

    [​IMG]

    Yarışma Sonuçları:

    Toplam 364 katılımcı arasından Şampiyon Bireysel Katılımcı 7.32 kilogramlık morinası ile Almanya’dan Stefan Lindlacher
    En yüksek Puanı toplayan yarışmacı İsveç’ten Ingemar Nordström puanı 2182.1
    52.inci Mürsel Ergen puanı 1003
    83.üncü Atilla Beşiroğlu puanı 753,2
    131.inci Levent Güngör puanı 457.0
    190.ıncı Haşim Gürbüz puanı 187,5

    Takım Sonuçları;

    63 ( üçerli takım ) Takım arasından birinci 4476.6 puanla İsveç’ten Team Ise.
    Anatolia Fishing Team I ( Mürsel Ergen, Atilla Beşiroğlu, Tuncay Uyanık ) 1738,2 puanla 23.üncü, Anatolia Fishing Team II ( Haşim Gürbüz, Hakan Alpat, Ercan Göçer ) ise 187.9 puanla 62.inci olmuştur.

    105 ( ikişerli takım ) Takım arasından birinci 3788.8 puan ile İsveç’ten Fishing Brothers.
    Anatolia Fishing Team III ( Levent Güngör, Murat Okur ) 457 puanla 82.inci olmuştur.

    Bizlere destek veren herkese sonsuz teşekkürler.

    Anadolu Balıkçıları Takımı 2007
    Anatolia Fishing Team 2007

    Aktaran: Tuncay UYANIK
    Şubat 2007 Ankara
     
  5. Dicentrarhus Labrax

    Dicentrarhus Labrax

    Yaş:
    42
    Mesajlar:
    126
    Şehir:
    Adana
    Favori Kamış:
    zıpkın vardı beceremedim oltayla idare ediyorum...
    En İyi Avı:
    Tek kelimeyle LEVREK 1 kğ yeter bana :)
    boyle bir organizasyonda Turkiyeyi temsil etmeniz bile guzel... basarilar dilerim...
     
  6. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    sizleri kutluyor,başarılarınızın artarak sürmesini diliyorum:)
     
  7. mcelikkaya

    mcelikkaya murat çelikkaya

    Yaş:
    50
    Mesajlar:
    1.611
    Şehir:
    samsun
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    arkadaki çalılar
    tebrikler teşekkürler
     
  8. orhan1969

    orhan1969 Orhan

    Yaş:
    55
    Mesajlar:
    1.566
    Şehir:
    ADANA
    Favori Kamış:
    İtalcanna Kombat
    Favori Makine:
    Daiwa Saltiga Surf,Daiwa Tournamnet Entoh
    En İyi Avı:
    1,5 mt Sapan ( Kemane )
    Tebrikler,Son gün yapılanlar bizim sıramadaki yerimizi çok gerilere atmış anlaşılan,neyse önemli olan katılmak ve tecrübe kazanmaktı :)
    Seneye Kimsenin şansı yok Türk Takımı karşısında :) :)
    Başarılar.Rastgele
     
  9. Tekrar tekrar tebrik ediyorum.Çok gurur duyduk haberler geldikçe,başarılarınızın daim olması dileğiyle.

    Teşekkürler Anatolia Fishing.
     
  10. derya__kuzusu

    derya__kuzusu Manyak Müjdat :)

    Yaş:
    53
    Mesajlar:
    7.966
    Şehir:
    izmir/bornova
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    yayın 4,5 kg.-4,kg.Lambuka
    Tüm takımı tebrik ediyorum:) bizleri heyecanlandırdınız gururlandırdınız.
    başarılarınızın devamını dilerim.
    sevgiyle kalın:)
     
  11. teşekkürler

    Ellerinize kollarınıza ayaklarınıza sağlık.Türkiye' yi güzel temsil etmişsiniz.Teşekkürler.Başarılar Dileğiyle...
     
  12. emrecan

    emrecan Emrecan

    Yaş:
    37
    Mesajlar:
    555
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    Shimano
    En İyi Avı:
    turna 95 cm
    Anadolu balıkcılarını tebrek eder basarılarının devamını diliyorum.......:D:D:D
     
  13. Mehmet PEKMEZCİ

    Mehmet PEKMEZCİ

    Mesajlar:
    736
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    olta
    Hepinize ayrı ayrı teşekkürler. Umarım ileride daha iyi neticeler alacaksınız. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum.
     
  14. hakanozden

    hakanozden hakan

    Mesajlar:
    1.280
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    420 3 parça dam black panter //390 linefea tuornement surf
    Favori Makine:
    banax sx3000
    En İyi Avı:
    3,5 kg kalkan
    ellerinize kollarınıza sağlık :D
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.