Kerem merhaba, Umut kırıcı olmak istemem lakin, aşağıdaki veriler ışığında TÜDAV'ı özellikle de sayın başkanının çeşitli süpekülasyonlara çanak tutucu savlarını bir gözden geçirmek lazım.
Nuri Bey, merhabalar. banghead Yahu, bu memlekette işini düzgün yapmaya çalışan herhangi bir oluşum, sivil örgüt, vakıf, kuruluş vs. var mı acaba? Bazılarının gavur diye nitelediği ülkelerde herşey tıkır tıkır işler, insan ve her türlü yaşam formunun varlığını sürdürebilme hakkı gözetilirken, bizimki gibi Müslüman bir ülkede bunların olamaması... Söyleyecek söz bulamıyorum. cry
tabii ki de yok! bu ülkede sadece tek adam vardır! bizim adada bi kaymakam vardı... gırgır mırgır geldiğinde yapışır adamları tutabildiği kadar içerde tutar... teknelerine de kanun gereği el koydururdu... sırf bu yüzden yedi tane emniyet müdürü değişti adada... bu durumu çözmek için ankaradan millet vekilleri geldi... dokunulmazlıkları olmasa onları da içeri tıkacaktı! üç ay içinde tek bir gırgır bile kalmadı bilmem kaç mil adalarıma yaklaşabilen... üç sene içinde yeniden ada balıkları yeşermeye başladı... bizim kaymakamı sürmedikleri vilayet kalmadı... bütün davaları kazandı... şimdi mi ne yapıyor? adanalı olmasına rağmen adalar belediye reisi seçildi! ben mi ne yaptım bu olanlar karşısında? hiiç... şerefine kadehimi kaldırdım!
Biz bu ülke olarak sivil toplum örgütlerinin gücünü yeni anlamaya başladı. Yani henüz oturmuş sivil toplum örgütümüz yok. Benim umudum olta balıkçıları derneklerini bir araya toplayan yeni kurulmuş federasyonda. Ama onunda söz sahibi olabilmesi için güçlenmesi gerek bu da zamanla ilgili olsa gerek. Ha o zamana kadar balık kalır mı orasını bilemem.
Bugün TÜDAV'a telefon açtım. Konuşma aşağı yukarı şöyleydi; Ben: İyi günler. Yetkili bir kişiyle yasadışı avlanma konusunda görüşmek istiyorum. Telefona çıkan: Hmmmm. Bir dakika lütfen... (yaklaşık 3 dakikalık bir beklemeden sonra) TÇ: Adınız nedir? Ben: Kerem Çorbacıoğlu TÇ: Bir dakika lütfen... (yine bekliyorum) TÇ: Ne için aramıştınız? Ben: Beyfendi, sizin zamanınız değerli olmayabilir ama benim değerli. O yüzden neden siz beni direk o soruları sorduğunuz kişiye bağlamıyorsunuz? TÇ: Kimse yok burada ben varım. Yetkili kişi tatilde. Ben: Koskoca vakıf da herkes mi tatilde? TÇ: Burası büyük bir yer değil Ben bu cevap üstüne daha fazla üstelememeye karar verdim. İyi günler dileyip kapattım. Pes diyorum!
tek adaam teeek pes etme... tek adam yapar bu işi... dernek vakıf tırışka! formül şu... önce bir şirket kuruyorsun... ne kadar banka varsa dolandırıyorsun... sonra eğer üçkağıtçı biri değilsen o para ile başlıyorsun savaşa... işin sonunda başarılı ve ölü bir adam olacağın kesin... her iki şekilde de seni şakşaklayıp bu tarihin sayfalarına altın harflerle yazıp... adına heykeller ve kutlamalar yapacağımız kesin... yani sen şutlandıktan sonra öbür tarafa...
Kerem bey fikirleriniz çok güzel ama bu ülkede uygulaması hakikaten çok zor. Ben açıkçası ümidimi kestim denizlerin kurtuluşu konusunda. Balıkçı tezgahlarındaki hamsi kadar sarı kanatların, bamya kadar minekopların bile cezasının kesilmediği bir ülkede yaşıyoruz. Ve artık iyi niyetli düşünemiyorum, bir ülke kendi denizlerine bu kadar duyarsız olamaz. Kötü niyetli düşünüyorum çünkü, bence Türk insanı çiftlik balıkçılarının tekeline kalacak çok yakın zamanda. Ve denizlerin baronları ceplerini bol bol dolduracak, istedikleri fiyata besleme balıkları satacaklar. Anlayacağınız istediğimiz kadar çığlık atalım, ihbar edelim. Birileri bu yazdıklarımızı okuyup sürekli gırgır geçecek bizlerle. Ayrıca seninki kaç santim kampanyasının isim babalarının da ileri zekalarını kutluyorum gerçekten. Büyük çoğunluğu muhafazakar olan bir toplumdayız, televizyonda haber var, alt yazı seninki kaç santim. Adam seyreder mi ailesinin yanında o haberi. Ha arada takılan da olur habere ama balıklarla ilgili olduğunu görünce, ulen ben de başka bir şey sanmıştım der geçer haberi. Sigaranın zararları veya özürlülerle ilgili nasıl tanıtım yapılıyorsa denizler için de aynı karamsar tabloyu gösterecek reklam filmleri çekilmeli.
Bu vakıf yöneticilerimizde denizlerimizi araştırmış, hangi deniz, hangi plaj, hangi kumsal ve.............. tatile çıkmışlar. Daha ne yapsınlar ? İşleri bu zaten. :hungry: :hungry:
faliyet raporlarını araştırmak lazım. Bencede çok faal değillerki ben isimlerini duymadım. Ama bi tema vakfı böyle değil öğle değil mi?
Aslında şu an halihazırdaki kurumlar söylemlerinde hep ideali söylerler. Ancak uygulamalar farklı olur. Sahi bu lüferin daha eskilerde 20 cm olan avlanma boyunun 14 cm e indirilmesinde kimin etkisi oldu acabahihi hihi hihi Bana göre sesin duyurulmasında etkin çözüm belli bir ekonomik yapıya ulaşmış STK lar olacaktır. 20.000-30.000 civarı bir üye sayısı ve bu üyelerden her ay alınan çok çok cüzi (bir sigara parası) bir rakamla bu konularla etkin mücadele edecek bir kurum oluşturulabilir. bu dernek ve vakıf olabilir vakıf olmasında daha fazla yarar bulunmakta. kurumun etkinliği ve tüzüğü bile hazırlanabilir. yoksa diğer tarzda düşünülen tüm söylemler kısa zamanda etkinliğini yitirecektir. böyle büyük sorunlarda sivil insiyatife dayalı güçlü kurumlar oluşturmak her zaman daha etkili ve güçlü olacaktır. Bunlar benim nacizane düşüncelerim
iş bankası kullandığımız ekonomik düzende bu şekli ile ne vakıf ne de dernekler uzun vadeli işleyebilir... ismi ne olursa olsun şirket gibi yönetilmelidirler... yani vakıf başkanlarının değil maaşlı genel müdürlerin yönetiminde! vakıf başkanları da sadece kasım kasım gerilip dolaşsalar ortalıkda daha hayırlı olur... bunun için de zaten kanunlar değiştirilmiş ve dernek vakıflara ticaret yapma izni verilmiştir... olay her zamanki gibi ekonomiktir... size iş bankasını incelemenizi öneririm.... iş bankası grubu bir vakıf değil ticari bir işletmedir amaaa... atatürk altın hisselerinin bir vasiyeti vardır... 7 yönetim kurulu üyesinin 4 ü işbankası bilmemne vakfınındır... 3 yönetim kurulu üyesini de chp seçer... ama hiçbiri ya da en azından benim bildiğim chp adlı parti asla kar dağıtımında zırnık alamaz... alır ama bunu harcayamaz ve sermaye arttırımında kullanır... asla bankayı kendi çiftliği gibi yönetemez... üyeler çok kısa bir süre için seçilir... parti bi saçmalık yapmaya kalksa... 4 üye yüzünden vakıf canlarına okur... canım atatürk böööle kurmuş düzeni... iş bankasının sermayesi kurtuluş savaşında komünist rusyanın atatürke verdiği paraların bir kısmından cukkalanmıştır... evet atatürk bir kısım parayı cukkalayıp kendine bir evcik ve gemicik alacağına bir bankacık yaratmıştır yurdum türkiyeme! bankayı gerekli görmüş ve bunu hem savaşı hem de savaş sırasında bir devletin temellerini attığı için savaş gereği olarak görmüştür... iş bankası grubu durmadan büyür... halkın payı dışında hemen hemen hiç kar dağıtımı yapmaz... böyle bir sistem ile ister 1 milyon çocuk okutur... isterseniz tüm türkiye çocuklarını doğum günlerinde pastaya ve palyaçoya bularsınız! yani... kapitalist rejimlerde dernek ve vakıflar tırışkadır... her zaman batmaya mahkumlardır kısa vadede... eğer uzun vadeli bir şey yapacaksanız şirket kurun... koç veya sabancı ya da iş bankası gibi bir kurumun konunuzla ilgili müdürünü transfer edin... bakın bakalım o şirket yüz yıl boyunca çocuklara pasta mı dağıtıyor bisiklet mi... yoksa gemicik mi? iş bankasını inceleyin!
iş bankası kullandığımız ekonomik düzende bu şekli ile ne vakıf ne de dernekler uzun vadeli işleyebilir... ismi ne olursa olsun şirket gibi yönetilmelidirler... yani vakıf başkanlarının değil maaşlı genel müdürlerin yönetiminde! vakıf başkanları da sadece kasım kasım gerilip dolaşsalar ortalıkda daha hayırlı olur... bunun için de zaten kanunlar değiştirilmiş ve dernek vakıflara ticaret yapma izni verilmiştir... olay her zamanki gibi ekonomiktir... size iş bankasını incelemenizi öneririm.... iş bankası grubu bir vakıf değil ticari bir işletmedir amaaa... atatürk altın hisselerinin bir vasiyeti vardır... 7 yönetim kurulu üyesinin 4 ü işbankası bilmemne vakfınındır... 3 yönetim kurulu üyesini de chp seçer... ama hiçbiri ya da en azından benim bildiğim chp adlı parti asla kar dağıtımında zırnık alamaz... alır ama bunu harcayamaz ve sermaye arttırımında kullanır... asla bankayı kendi çiftliği gibi yönetemez... üyeler çok kısa bir süre için seçilir... parti bi saçmalık yapmaya kalksa... 4 üye yüzünden vakıf canlarına okur... canım atatürk böööle kurmuş düzeni... iş bankasının sermayesi kurtuluş savaşında komünist rusyanın atatürke verdiği paraların bir kısmından cukkalanmıştır... evet atatürk bir kısım parayı cukkalayıp kendine bir evcik ve gemicik alacağına bir bankacık yaratmıştır yurdum türkiyeme! bankayı gerekli görmüş ve bunu hem savaşı hem de savaş sırasında bir devletin temellerini attığı için savaş gereği olarak görmüştür... iş bankası grubu durmadan büyür... halkın payı dışında hemen hemen hiç kar dağıtımı yapmaz... böyle bir sistem ile ister 1 milyon çocuk okutur... isterseniz tüm türkiye çocuklarını doğum günlerinde pastaya ve palyaçoya bularsınız! yani... kapitalist rejimlerde dernek ve vakıflar tırışkadır... her zaman batmaya mahkumlardır kısa vadede... eğer uzun vadeli bir şey yapacaksanız şirket kurun... koç veya sabancı ya da iş bankası gibi bir kurumun konunuzla ilgili müdürünü transfer edin... bakın bakalım o şirket yüz yıl boyunca çocuklara pasta mı dağıtıyor bisiklet mi... yoksa gemicik mi? iş bankasını inceleyin! http://www.isbank.com.tr/content/TR/Bizi_Taniyin/Tarihimiz-228-226.aspx
çaylaaar! bu sabah kahvaltıda içtiğiniz çayın bardağı %90 işbankasının üretimidir... işe gideceğiniz arabanın ya da otobüsün şeffaf camı %99 iş bankasının üretimidir... o giydiğiniz beyaz gömlek omo tarafından değil iş bankasının ürettiği soda tarafından yıkanmıştır! evet 30 bin kişi bulunur... ama her ay asla para ödemezler... öderler ama bir kereliğine... bunun adına da sermaye derler!