ÇILGINİSPARİ Arkadasimiz daha once bu bilgileri gondermisti ama forum duzenlendigi icin simdi tekrar onun icin ekliyorum.... En büyük deniz balığı: Bir balinanın uzunluğu yaklaşık olarak 15 m.'dir. Büyük beyaz köpekbalığının uzunluğu ise 12 m.'dir En büyük nehir balığı: Güney Amerika nehir sularında görülen Arapaima balığı, 2 m. uzunluğunda ve 111 kg. ağırlığındadır. En küçük balık: Filipinler'de yaşayan bir kaya balığı 1 cm. boyundadır. En uzun yaşayan balık: Karadeniz'de yaşayan Mersinmorina'ların 120 yıl kadar yaşadığı görülmüştür. Bu balıkların ağırlıkları bir tondan fazladır. En az yaşayan balık: Afrika ve Güney Amerika nehirlerinde en fazla bir yıl yaşayan 26 cins balık vardır. Yağmurlu mevsim sonunda nehirler kuruduğu zaman ölürler. Ölmeden önce, kuraklığa dayanıklı yumurtalarını yumurtlarlar. Yağmurlu mevsim başladığı zaman yumurtalardan yavrular çıkar. Bu balıklar bir yıldan daha az yaşarlar. En hızlı balık: Yelken balığının saatte 68 mil (109 km.) hızla yüzdüğü bilinmektedir. En zehirli balık: Hint Okyanusu'nda ve Büyük Okyanus'ta yaşayan taşbalıkları en zehirli balıklardır. Son derece acı veren zehirleri altı saat içinde ölüme sebep olur. Fakat bütün sokmalar öldürücü değildir Elektrikli yılanbalığında kaç volt elektrik vardır? Elektrikli yılanbalığında 550 voltluk elektrik vardır. En yükseğe sıçrayan balık: Bir tarponun 5 m. yükseğe sıçradığı ve 9 m.'lik yay yaptığı bilinmektedir. En büyük balık sürüsü: Ringa balığı sürüsünde 300 milyon balık bulunur. Kılıçbalığını tanıyor musunuz? Bir kılıçbalığı kılıcının; bakır zırhı 10 cm.'lik levhayı, 30 cm.'lik beyaz meşe kerestesini, 65 cm.'lik sert meşeyi delip geçtiği bilinmektedir. Oltayla tutulan en büyük balık: 1959'da Güney Avustralya açıklarında 1.208 kg. ağırlığında bir büyük beyaz köpekbalığı yakalandı. Yaprak balığını tanıyor musunuz? Güney Amerika'da yaşar ve rengi kahverengidir. Tehlike yaklaştığında kendini bırakır, ölü bir yaprak gibi yüzer. Burnunda yaprak sapına benzeyen kısa bir uzantı vardır. Balıkların hızlarını biliyor musunuz? Mandagöz mercan balığı 2 km/s Dikence balığı 10.9 km/s Tatlı su kayabalığı 11.2 km/s Yılanbalığı 12 km/s Sazan 12.2 km/s Barbunya 12.8 km/s Sazancık 13.1 km/s Sarıbalık 14.9 km/s Kızılkanat 16 km/s Tatlı su levreği 16.4 km/s Bıyıklı bayık 17.7 km/s Levrek 19.3 km/s Turna balığı 32.9 km/s Alabalık 37 km/s Som balığı 40.2 km/s Pamuk balığı 42.6 km/s Tarpon 56.3 km/s Uçan balık 56.3 km/s Ton (Orkinoz) 70.8 km/s Kılıç balığı 96.5 km/s Yelken balığı 96.5 km/s Balıkların hızlarını vücut biçimleri etkiler. Sazan ve sarıbalık gibi yavaş haraket eden balıklarda yüzgeçler sırtın ortasındadır. Turna balığı ve yelken balığı gibi daha hızlı haraket eden balıklarda yüzgeçler vücutlarının iyice gerisindedir.
BİRDE HALİÇ GERÇEGİMİZ VAR DİMİ: HALİÇ GERÇEĞİ Haliç’te olup biten Halktan ve Sivil Toplum Örgütlerinden saklanıyor. Açık açık kaç para harcandı neler yapıldı söylenmiyor. İSKİ’nın yayınlattığı “ Gerçekleşen Düş Haliç “ kitapçıkta anlatılanlar ise masal gibi Levrek Balığı Deversal bir balık olup artık temiz denizlerde bile olmuyor , sadece yetiştiriliyor. Haliç’in kıyılarına hatta Halka kapalı adasına bir diyeceğimiz yok gerçekten yemyeşil ama deniz sapsarı Haliç’te yaşam olduğu kısmen doğrudur ancak nereye kadar olduğunu söyleyen yok Yeşilköy kıyılarında “ Dikkat Kolibasili var , Denize girilmez “ diye tabela var Belediyenin görevi Halkı uyarmak Yeşilköy’de ve pek çok sahilde bu tür uyarı levhaları varken Haliç kıyılarında olmaması düşündürücü. Haliç’te yaşam Eminönü Köprüsü ile Unkapanı Köprüsü arasında Deniz akıntılarının fazla olması deniz trafiğinin yarattığı pervane darbeleriyle oksijen ortamının artması burada plajik türde balıkların yaşaması için ortam oluşturuyor ancak bu Unkapanı’ndan sonra geçerli değil. Ayrıca Haliç’e zaman zaman büyük balık sürüleri de girebilir buda özellikle balıkların göç zamanında büyük balıklardan kaçan , diğer balıkların canlarını kurtarmak için Haliç’e girmelerinden başka bir şey değil. İnsanlar canlarını kurtarmak için eli silahlı birinden kurtulmak için neresi olursa oraya sığınması gibi bir şey bu. Böyle bir balık hareketlerini bile çarpıtıp Haliç’e balık sürüleri geri döndü. Deyip rant elde edenler var. Biz yıllardır Haliç’i izliyoruz Haliç’te koku kalmadı , etrafı yemyeşil , peki Haliç’in kirliliği Marmara Denizine boşaltıldığı için Marmara’dan kaybolan Orkinos, Lüfer, Barbunya, Torik ve diğer balık türlerine ne oldu bunları kim geri getirecek. DOGA SAVAŞÇILARI DERNEGİ.....
DENİZLERİMİZİ TEHDİT EDEN OLAYLAR ''Bu dünya herkesin ihtiyacına yeterlidir ama kimsenin açgözlülüğüne değil'' - Mahatma Gandhi Denizlerimiz, yeryüzünün üçte ikisini kaplamaktadır ve mikroskopik planktonlardan dev balinalara kadar yaşamın %80'ini sağlamaktadır. Dalgaların altında dünyanın en yüksek dağları ve en uzun şelaleleri yatmaktadır. Dünyamızın ihtiyacı olan oksijenin yarısı denizlerden gelmektedir. Sadece birkaç yüzyıl önceye kadar denizler ve içindeki canlılar ulaşılamazdı: sonsuz mesafeleri, müthiş derinliği ve zorlu koşulları sayesinde korunarak. Ama artık değil! Denizlerin kendini temizleme ve doğal dengesini koruma yeteneğini bozacak kimyasalların geliştirilmesi ve denize boşaltımı ile fosil yakıtların yakılması ile daha da katlanan deniz yaşamını yoketmeye yönelik yepyeni gemi ve malzemeler kullanılmaya başlandı. ANA TEHDIT KAYNAKLARI Endüstriyel balıkçılık - denizlerimizi kurutmak Endüstriyel balıkçı tekneleri, güçlü sonarlar kullanarak, ürkütücü bir hız ile yanılma payı olmadan balık sürülerini yakalayabilmekteler. Pekçok yerde balık uğruna yaşanan adeta modern 'altına hücum', denizlerin kendini yenileme yeteneğininin çok üstündedir. Büyük balıklar azaldıkça ve yokoldukça bir alt boydaki balığı hedeflemeye ve bu şekilde en aşağıya doğru inmektedir. Şu anda dünyadaki büyük boy balıkların 90% nının bittiği tahmin edilmektedir. Tahrip edici balıkçılık - deniz yaşamını harcamak Modern balıkçılık inanılmaz bir şekilde atık yaratmaktadır. Örneğin karides endüstrisi ağlara takılanların 90%'nını geri atmaktadır. Bu istenmeden yakalanan veya yanlışlıkla yakalanan avlar bilindiği gibi anlaşılmaz bir şekilde yasaklanmış değildir. Her yıl, 300,000'nin üzerinde balina, yunus ve memeli ağlarda ölmekte ve 100,000 albatros uzun olta kancalarına takılmaktadır. Kaplumbağalar, foklar ve köpekbalıkları da rasgele yapılan, bilinçsiz balıkçılık uygulamalarının kurbanı olmaktadırlar. Dip trolleri yüzünden değerli habitatların yokedilmesi an meselesidir. Adeta balıkçılığın buldozeri gibi tanımlanabilecek bir şekilde yüzyıllık mercanları ezipve bir seferde üzerlerindeki tüm yaşamı silip süpürürken, sadece birkaç balık uğruna bir yağmur ormanı kadar yaşamı barındıran deniz dağlarını da yok ederler. Haksız balık avcılığı- ''yemek çalmak'' Kuzeydeki balıkçılık bölgeleri artık tükendiğinden, oralardaki tekneler Afrika ve Pasifik gibi diğer ülkelerin sularında seyretmeye başladılar. Dünyadaki en büyük trol teknesi bir ayda, 7000 yerel küçük balıkçının bir yılda avlayabileceği kadar balık yakalamaktadır. Lisansı olmadan veya izinlerinin dışında avlanan korsan balıkçı tekneleri, en basit deyimle korkunç miktarlarda balığı çalıyor, deniz yaşamını mahvediyor, insanların tabaklarından yemeklerini alıyor ve sahil ekonomilerini batırıyor. Yasal çalışan tekneler bile yakaladıklarının değerinin çok altında bir yüzde ödeyerek ülkeleri milyonlar değerinde kandırıyorlar. Balık üretme çiftlikleri- ekim değil, hasat Balık çiftlikleri, veya diğer adıyla kültür balıkçılığı, çoğunlukla aşırı balık avcılığına çözüm olarak sunulmaktadır. Oysa bu gerçek cevaptan son derece uzaktır. Karides kültür üretimi sanayi belki de dünyadaki en yıkıcı, sürdürülemez ve adaletsiz ve vicdansız balık endüstrisidir. Sadece balık çiftliği yapmak için Mangrovların (tropikal bir bitki) katliamı, balıkçılığın yarattığı tahribat, cinayet ve yerel toprakların katledilmesi gibi olaylar neredeyse bir düzineden fazla ülkede insan hakları ve çevreci gruplar tarafından raporlanmıştır. 1 kg somon balığı üretebilmek için yem olarak 4 kg balığın doğadan avlanması balık çiftliklerinin anlamsızlığına bir başka örnektir. Iklim Değişikliği - denizlerimizi değiştirmek Denizlerimizi yokeden yalnızca tahrip edici balıkçılık değildir. Karadaki faaliyetlerimiz de denizlerimize ve deniz yaşamına zarar vermektedir. Iklim değişikliği, buzullları eritmekte, denizleri ısıtmakta, akıntıları değiştirmekte ve deniz seviyesini yükseltmekte. Deniz yaşamının ana besin kaynakları -plankton ve kriller - bir bütün olan besin zinicirinin altından çekilerek ısı değişikliklerinden ciddi anlamda etkilenmeye başladılar bile. Çok sayıda mercan beyazlaşmaya ve ölüme terk edildi. 1998'de dünya mercanlarının 16% sı ciddi anlamda zarar gördü, Güney Asya ve Hint Okyanusun'daki resifler mercanlarının yarısını kaybetti. Kirlilik - Denizlere kabul edilemez boşaltım Deniz kirliliği çeşitli şekillerde oluşabilir. En bilineni tanker kazalarından meydana gelendir. Her ne kadar haber başlıklarını doldursalar da, aslında kimyasallar, petrol,plastikler, kanalizasyon, endüstriyel deşarjlar, bilinçli boşaltım, madencilik ve denizlere dökülen genel çöp sorunlarına göre sorunun yalnızca küçük bir parçasıdırlar. Plastiğin suda çözünmesi 1,000 yılı bulmaktadır ve genellikle kuşların, balıkların, deniz memelilerinin derilerine veya midelerine yapışmış olarak bulunmaktadırlar. Denizde görülen kirliliğin neredeyse yarısı karadan kaynaklanmaktadır. Denizlerde olanlar karada olsa tolare edilmezdi. Denizlerimizin savunulmaya ihtiyacı var ve bir küresel -deniz rezervleri denilen- deniz parkları ağı şu anki endüstriyel yıkımdan korunmalarını ve kendilerini yenilemeleri için gereken zamanı sağlayacaktır. Greenpeace denizlerin 40% ının deniz rezervi olması gerektiğine inanmaktadır. Karadaki doğal parklar ulusal hazine olarak görülmektedir; artık denizleri de aynı şekilde korumanın zamanıdır.
Denizlerimizi Ve Dogayi Koruyalim Kollayalim. Yaşamak Için Ihtiyaç Duydugumuz Oksijenin %70 Ni Denizlerin Sagladiğin. Kanser Ilaçlarini %65 Nin Deniz Canlilarindan Ve Bitkilerinden Yapildiğini. Denize Saatte %50 Si Plastik Olmak Üzere 675.000 Kg.çöp Atildiğini. Türkiyede Sanayi Tesislerinin %98 Inde,belediyelerin %95 Inde,turizm Tesislerinin %81 Inde Atik Aritma Tesisi Olmadiğini. Her 20 Kişiden 1 Kişi 1 Kere Kirli Denize Girmekten Hastalanabildiğini. Her Yil Yaklaşik 250 Milyon Kişinin Kirli Denizlere Girdiği Için Mide-bağirsak Enfeksiyonu Ve Üst Solunum Yollari Hastaliklarina Yakalandiğini. Ticari Olarak Avlanabilen Balik Türlerinin En Az %70 Inin Gereğinden Fazla Yada Tamamen Tüketildiğini. 1 Cam Şişenin 1 Milyon Yilda, 1 Plastik Şişenin 450 Yilda Denizde Kaybolduğunu. Denizlerdeki Çöplerin Her Yil 1 Milyondan Fazla Deniz Kuşunu Öldürdüğünü. Akdeniz Havzasinin Dünyadaki 34 Sorunlu Bölge Içindeki 3. Sirada Yer Aldiğini. Deniz Kirliliğinin Küresel Isinmanin Ana Nedeni Oldugunu. Biliyormuydunuz.?
Akdeniz'de balık soykırımı Karadeniz, Marmara ve Ege'de avlanamayan kaçak gırgırcılar, Akdeniz'de su altındaki canlılara kelimenin tam anlamıyla bir soykırım uyguluyorlar. 5 bin voltun üzerindeki ampullerle balıkları kör eden gırgırcılar, bir gecede 5-7 bin kasa balık avlıyor. Akdeniz Balıkçılık Kooperatifi Başkanı Cahit Göktepeli, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada kaçak gırgırların Akdeniz'de balık katliamı yaptıklarını söyledi. Karadeniz, Marmara ve Ege denizlerinde ‘‘kör eden’’ ampullerle avlanamayan gırgırcıların Akdeniz'e geldiklerini belirten Göktepeli, bu yöntemle bir gecede 5-7 bin kasa balık avladıklarını bildirdi. Göktepeli, ‘‘Kaçak gırgırlar jeneratörlerine 5 bin voltluk ampulleri takıp deniz dibine tutarak balıkları mıknatıs gibi yukarı çekiyorlar. Daha sonra da bu tuzağa düşen balıkları diğer tekneyle ağ atarak çekiyorlar’’ dedi. Akdeniz'deki balıkların katledilmesine yetkililerin duyarsız kaldıklarını ifade eden Göktepeli, ‘‘Kaçak gırgırcılar, bölgelerinde bu yöntemle balık avlamaları denetim altına alındığından bizim bölgeye hücum ediyorlar. Tüm şikayetlerimize rağmen, bunların önüne geçilemedi. Böyle giderse Akdeniz'de balık biter. Biz de teknelerimizin anahtarlarını yetkililere teslim ederiz’’ diye konuştu
Biz unutmayalım ama başlığı açan arkadaşımız bizi unutalı yıl olmuş son Aktivitesi: 05-06-2006 05:43 AM
Ben bilmem Tanju bilir İyi ki gündeme gelmiş bakın Yanlış bilgilendirme varsa düzeltme şansımız olacak
Mehmet yine gelir Mehmet abi. O bir asker, o bir gecesi ve gündüzü olmayan web tasarımcısı, o bir çalışkan... O nedenle aramızda değil ama gelir, iyi bir arkadaşımızdır. Sitenin yenilenmesinde de çok katkıları vardır.
Guzel bir konu Bu konu gecen sene Mehmetc rumuzlu arkadasim tarafindan paylasilmis.Kanimca bu paylasim her aydin amator oltacinin dogal hayatin korunmasina yonelik dagarcigini genisletebilcegi degerli bilgilerle dolu. Uzun olmasina ramen kolaylikla okunuyor. Siteye benim gibi son zamanlarda uye olan arkadaslar icin kacirilmasinin kayip oldugunu dusunerek bu yorumu yazdim.Sizlerde yorumlarinizla konuyu bir sure guncellerseniz sanirim daha pek cok kimse kolayca bu degerli yazidan faydalanabilir.Ayni sekilde eklemek istediginiz bu konuyla ilgili bilgileride vermeniz paylasimin zenginligini arttiracaktir. Saygilarla
güzel bilgier var doğruluğu ispat edilmesede namık abi diyor ben onun yalancısıyım ama bu güne kadar kimse neden mesaj atmamış acaba
