Çılgın Proje balıkçılığı nasıl etkiler?

Birincisi deniz trafiğini o kanala kaydırmak hukuken mümkün değildir. Boğazlarımızın tabi olduğu rejim Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile belirlenmiştir. Boğazlarımızdan serbest geçiş hakkı bulunmaktadır. Siz "Arkadaş oradan geçme, bu kanaldan ücreti mukabilinde geç" diyemezsiniz.

İBB Başkanı Topbaş'a göre bu proje için 10 milyar dolardan fazla para harcanacakmış. Bu kadar para harcayıp suni bir kanal açmaya, o bölgedeki doğayı katletmeye değer mi?


Bir de bundan 100-150 yıl önce Süveyş ve Panama gibi kanallar açılmış, bu kanallara gemi asansörü gibi fantastik yapılar inşa edilmişken günümüzde bir kanal kazmanın neresi çılgınlık onu da anlayabilmiş değilim.


Not: Yazdıklarımın siyasi düzleme çekilmemesini, doğa-ekoloji ve teknoloji bakımından algılanmasını rica ederim. Selamlar....

 

aynen katılıyorun ve daha cok yazılcak sey varda neyse bunlar oraları gezmemıs anlasılaan havadan kus bakısı bakmıslar anlasılan bazılarına ballı lokma olacak bu proje

 

Ben olaya Ahmet oğlu Mehmet mi yapmış yoksa Hatice kızı Zeynep mi yapmış diye bakmam , arkadaşlar bu bir siyasi yaklaşımın yada sempatizanlığın verdiği tepkilerle şartlanmış bakılacak bir konu değil.Bunda insanımız ve çevre ne kaybeder yada kazanır diyerek değerlendirmeler yapılıp görüş beyan edilmeli, projeye göre derinlik 25 metre olacak bu derinlik boğazdaki derinliğin yanında bir şey sayılmaz, benim korkum doğal olarak gerçekleşen boğaz akıntısının açılacak bu kanalla olumsuz etkilenmesi ki zaten Karadenizin dibi doğal yaşama uygun değil dahada kötüleşip ölü bir su kütlesine dönüşebilir. Birde tersinden düşünelim; ya bu açılacak kanal boğaz akıntısını etkilemeden yeni bir akıntı oluşturursa ve bu akıntı Karadenize ummadığı bir kendini yenileme şansı doğurursa , buna hangimiz hayır diyebiliriz. Bazı dostlarımız Karadeniz ile Marmarayı farklı diye nitelendirmiş , doğrudurda fakat bir o kadarda benzer vede birlikte paylaşımlarıda var örneğin tuzluluk oranları 1000. de 18. ikiside aynı orandalar, sıcaklık değerleride 1. 2. derecelik farklılıklar göstersede ki bu durum Karadenizin kendi içerisinde bile farklılıklar gösteriyor. Gelelim çevre katliamına , ağaçlar bizlerin bir nevi akciğeridir, ya denizler evet denizler, soluduğumuz oksijenin % 60 ila 70 ini denizler üretiyor, yani güzel bakımlı bir deniz koca ormanlardan bile kat be kat oksijen üretiyor, akabinde ağaç ve yeşillik planlamasıda yapılıp yeniden düzenlenebilir lakin böyle hayati önem taşıyan projeler önümüze yada hizmetimize kolay kolay gelmez. Şayet denizlerimize olumsuz bir etkisi olmayacak ise ben bu projenin en büyük destekçilerindenim, düşünsenize hiç bir olumsuzluk olmaz ise İstanbul Menhatına benzemiş, böyle bir değişim beyinlerimizde belki kolay kolay kabul görmeyebilir bunada saygı duyarım bazı insanlar klasik kalmayı yeğleyebilir , ben güzel olan olumlu olan zararsız olan yenilikleri destekliyorum.Hem bu proje hemen hayata geçirilmeyecekmiş, 2 yıllık bir etüt çalışması yapılacakmış , umarım bu etütler yapılırken doğa bilimcilerininde görüş ve fikirleride değerlendirilir.


Ayrıca bu projenin ne kadar sayıda insanımıza istihdam alanı sağlıyacağını , kaç kişinin burada çalışıp evine ekmek parası götüreceğinide düşünün, bizim ülkemiz ağır sanayiisi olan bir ülke değil , bizde ekonomi turizim inşaat ve tekstil üzerinde gidiyor, yani biraz yaşadığımız ülkeyi ve yapısını bilerek yazarsak gerçekleri görüp yüzleşirsek ne demek istediğimi daha kolay anlarsınız. Saygılarımla.

 

Projenin kamuoyuna benimsetilmesi icin ornek olarak verilen Suveys Kanali`nin cevre uzerindeki etkileri icin asagidaki Wikipedia kaynakli bilgileri incelemekte fayda var. Bu konuyla dogrudan ilgili Turkce kaynak bulamadigim icin malesef Ingilizcesini kopyaliyorum. Iki ornek bire bir kiyaslanamaz suphesiz, fakat bir fikir verebilir.

======================================

Suez Canal - Environmental Impact

The opening of the Suez Canal in 1869 created the first salt-water passage between the Mediterranean and Red seas. Although the Red Sea is about 1.2 m (4 ft) higher than the eastern Mediterranean, the current between the Mediterranean and the middle of the canal at the Bitter Lakes flows north in winter and south in summer. The current south of the Bitter Lakes is tidal, varying with the height of tide at Suez. The Bitter Lakes, which were hypersaline natural lakes, blocked the migration of Red Sea species into the Mediterranean for many decades, but as the salinity of the lakes gradually equalised with that of the Red Sea, the barrier to migration was removed, and plants and animals from the Red Sea have begun to colonise the eastern Mediterranean. The Red Sea is generally saltier and more nutrient-poor than the Atlantic, so the Red Sea species have advantages over Atlantic species in the salty and nutrient-poor eastern Mediterranean. Accordingly, most Red Sea species invade the Mediterranean biota, and only few do the opposite. This migratory phenomenon is called Lessepsian migration (after Ferdinand de Lesseps) or Erythrean invasion. Also impacting the eastern Mediterranean, starting in 1968, was the operation of Aswan High Dam across the River Nile. While providing for increased human development, the project both reduced the inflow of freshwater and ended all natural nutrient-rich silt from entering the eastern Mediterranean at the adjacent Nile Delta. This provided less natural dilution of Mediterranean salinity and ended the higher levels of natural turbidity, additionally making conditions more like those in the Red Sea.

Invasive species originated from the Red Sea and introduced into the Mediterranean by the construction of the canal have become a major component of the Mediterranean ecosystem, and have serious impacts on the Mediterranean ecology, endangering many local and endemic Mediterranean species. Currently about 300 species from the Red Sea have been identified in the Mediterranean Sea, and there are probably others yet unidentified. The Egyptian government's intent to enlarge the canal has raised concerns from marine biologists, fearing that this will worsen the invasion of Red Sea species in the Mediterranean.

Construction of the Suez Canal was preceded by cutting a small fresh-water canal from the Nile delta along Wadi Tumilat to the future canal, with a southern branch to Suez and a northern branch to Port Said. Completed in 1863, these brought fresh water to a previously arid area, initially for canal construction, and subsequently facilitating growth of agriculture and settlements along the canal.

KAYNAK: http://en.wikipedia.org/wiki/Suez_Canal#Environmental_impact

 

balık tutucağımız bir boğazımız daha olur..D

 

Dogu ve güneydoğu ilgi bekliyor kardeş..ilgi.. yoksa ilerde çok köyü şeyler olacak..Türkiye sadece İstanbul değil..yazıktır bu ülkeye..ordaki işsizleri trakyaya istanbula çekmenin ne anlamı var. devlet bu parayı uzaklara harcasın..insana yatırım yapsın daha iyi olmazmı..

 

Canım abim elbetteki Doğusundan Batısına , Kuzeyinden Güneyine bu vatan hepimizin. Doğuya yapılan yatırımı bir düşün abim benim, Gap , ne kadar para harcandı, o coğrafyada yaşayan kaç milyon insanımız var , kişi başına bu parayı bir bölelim , birde İstanbulda kaç milyon insanımız yaşıyor ve bu proje ne kadara mal olacak ve kişi başına ne kadar masraf düşüyor değerlendirelim. İstanbul demek tabiki Türkiye demek değil , fakat nerede ise ülkemizin nüfusunun 4/1 i İstanbulu kendine yurt etmiş, buna paralel olarak ticaretinide bu şehirden gerçekleştirir olmuş , bu yatırım kervan geçmez kuş konmaz it bağlasan durmaz bir yere değil tüm memleketimizin faydalandığı , neredeyse her insanımızın bir kere bile olsa ziyarete geldiği bir metropol ve mega şehirden bahsediyoruz, bu neden bu kadar hafifsenirki, bizler hem doğamıza etkisine hemde insanımıza ne kadar faydalı olacak bu şekilde değerlendirmeliyiz.

Şimdi herkese soruyorum ; bu konuda hangimiz uzmanız , hangimiz doğa bilimciyizki, bu kadar rahat tepki veriyoruz, sadece karşıyım demek ne kadar doğru, yada evet bu çok harika bir proje , hadi gelin destekleyelim demek doğru.

Lütfen ideolojik görüşlerimizin bizleri yönlendirmesine müsade etmeyelim , önümüzde 2 yıl gibi bir süreç var bu süreçte doğrular ve yanlışlar görülecektir, hem başbakan ve onun kabine arkadaşları bu memleketin düşmanlarımı ki bizlerin için olumsuz olacak hayati kararlara imza atsınlar.

 

balıkçılığı bilmem ama YGS de verilen sözü ALES de unutanların 12 sene sonrası için söylediklerini tartışmak akıl sağlığını olumsuz etkiler bence.

 

selamlar....Bende fikrimi söyleyeyim...Bu proje tamamen seçim yatırımıdır...Kanmayın...önce çanakkaleye köprü yapamayan zihniyet tam seçim arefesinde bunu öne sürmesi normaldir.. kaldıki artıları eksileri nelerdir düşünmek lazım çünkü artık dünyada 10 veya 15 yıllık projeler rantabl değildir ..iyi akaşamlar

 

Koray efendi, yazdıklarının konuyla ne alakası var anlayamadım.

 

aynen istanbul hem turizmin hemde ticaretin kalbi türkiyenin ve en fazla nufus alan şehrimiz.zaten doğu ya ve iç anadolu bölgelerimize gap gibi projelerimiz işliyor.muhakkak inceleniyordur artıları eksileri kimse körü körüne bu kadar büyük ve pahalı işler yapıp zararlı pozisyona düşmek isdemez.eee neden doğu deilde istanbul diye yadırgayanlar istanbula böle bir proje yapıldığını niçin yadırgıyo anlamadım.2023 e kadar tek projeylemi bitircek ülkemiz hayır...çitf katlı boğaz köprüsü,tüp tüneller,vesayre büssürü proje var. suyu görmeden paçaları sıvamak niye?? eğer deniz akıntıları etkilenmezde boğazdaki gibi ortam hazırlanabilirse işde bu büyük bir başarı olur.etüt çalışmaların bitmesini beklemek gerek. eğer boğazdaki trafiği bu yapay kanalla taşınırsa boğazımız bir nebze gürültüden o gemi atıklarından vesayre rahat nefes alır.çıkıp türkiyenin başbakanı bunu diyorsa muhakkak bir şeye dayanarak söylüyolardır ( boğaz anlaşmasını kasdediyorum )

 

beyfendi siyasi boyutunu bir kenara bırak kimse egosunu tatmin etmeye çalışmasın.burda yazılanlarla insanların doğru bildiklerinin nasıl değişebileceğini düşünüyorsunda kanmayın diyorsun???burda şahsi deil istanbul için atılan büyük bir projeyi tartışıyoruz.egolarınızı başka yerde tatmin etmeye çalışırsan sevinirim....

 

Google amcanın marifeti, anca bu kadar.
Süveyş Kanalı - Çevresel Etki

1869 yılında Süveyş Kanalı'nın açılması, Akdeniz ve Kızıl Deniz arasında ilk Tuzlu su geçit oluşturdu. Kızıldeniz olmasına rağmen yaklaşık 1,2 m (4 ft) Doğu Akdeniz daha yüksek, Akdeniz ve Acı Göl de kanalın orta arasında geçerli yaz aylarında güney ve kış aylarında kuzey akar. Bitter Göller şimdiki güney Süveyş'te dalganın yüksekliği ile değişen gelgit olduğunu. hypersaline doğal göl vardı Acı Göl, ancak onlarca yıl boyunca Akdeniz'e Kızıldeniz türlerinin göç bloke giderek Kızıldeniz'in o ile eşitlendi göllerin tuzluluk gibi, göç için engel çıkarıldı, bitki ve Kızıldeniz hayvan doğu Akdeniz kolonize etmeye başlamışlardır. Kızıldeniz genellikle tuzlu ve fazla besin yoksul Atlantik daha, bu yüzden Kızıldeniz türlerinin tuzlu ve besin yoksul Doğu Akdeniz'deki Atlantik türler daha avantajlıdır. Buna göre, en Kızıldeniz türlerinin ve Akdeniz biyota istila sadece birkaç tersini yapıyorlar. Bu göç olgusu Lessepsiyen göç denir ya Erythrean işgali (Ferdinand de Lesseps sonra). Ayrıca Nil Nehri boyunca Asvan Barajı'nın operasyon oldu, 1968 yılından itibaren Doğu Akdeniz etkileyen. artan insani kalkınma, proje için sağlarken hem de tatlı su girişi azalır ve komşu Nil Deltası de Doğu Akdeniz giren tüm doğal besin açısından zengin silt sona erdi. Bu Akdeniz tuzluluk az doğal seyreltme sağlanan ve doğal bulanıklık yüksek seviyelerde sona erdi, ayrıca Kızıldeniz'de olduğu gibi daha fazla koşul yapma.

Istilacı türler Kızıldeniz kökenli ve Akdeniz ekosisteminde önemli bir bileşeni haline gelmiştir kanal inşaatı ile Akdeniz girmiş ve birçok yerel ve endemik türler tehlikeye Akdeniz Akdeniz ekoloji üzerinde ciddi etkiler var. Kızıldeniz'den Şu anda yaklaşık 300 tür, Akdeniz'de tespit edilmiştir diğerleri muhtemelen henüz tanımlanamayan vardır. kanal büyütmek için Mısır hükümetinin niyeti bu Akdeniz'de Kızıldeniz türlerinin işgali kötüleşeceğini korkusuyla, deniz biyologları gelen endişeleri artırdı.

Süveyş Kanalı İnşaatı Süveyş bir güney kolu ve Port Said için bir kuzey şube ile, gelecekte kanal için Wadi Tumilat boyunca Nil deltasında küçük bir tatlı su kanalı keserek önce geliyordu. kanal inşaatı için ilk olarak önceden kurak alana bunların getirdikleri tatlı su, ve, 1863 yılında tamamlanan sonra tarım ve yerleşim kanal boyunca büyümesini kolaylaştırmak.

 

Bence doğanın işine karışmamak gerekiyor orada bi kanala ihtiyac olsaydı. doğa bunu kendi kendine yapardı. İnsanın doğaya yaptıgı mudahaleler hep olumsuz sonuclar doğurmustur. Ayrıca buraya ayrılacak kaynagın İstanbul altyapısını düzenlemeye ve önümüzdeki istanbul deprenime binaları ınsanları hazırlamaya ayrılmasının daha yararlı olcagını düşünüyorum.. Benim kanal hakkındaki düşüncelerim bunlar balıklar bu kanal hakkında ne düşünyor proje hayata gectikten sonra anlayacagız... saygılar

 

ne kadar popüler bir konu oldu bu? hayret ettim. burası bir forum sayfası, herkes tabi ki fikrini söyleyecek. ben de söyleyeceğim. ama kimse de kimseyi eleştirmesin lütfen.
şimdi yazılanları okuyorum da, bazı arkadaşlarım panama ve süveş kanallarını örnek vermiş. o kanallar bağlantılı denizleri ilk kezz birleştirdi. bu kanal ise zaten boğaz yolu ile birleşen iki denizi tekrar birleştiriyor. ne değişecek anlamadım.

zaten yaşam kendine her zaman bir yol buluyor. belki ufak çaplı popülasyon değişiklikleri olabilir ama bu katliam olmaz arkadaşlarım. balıkçılığı da çok fazla etkilemez diye düşünüyorum. belki olumlu da olur. bunun sonuşlarını önceden kestirmek mümkün değil. üniversiteler de yapamaz bunu. bu yüzden de böyle bir projeye karşı çıkmak doğru değil. bu ankara izmir arasına otoban yapılırsa hayvan popülasyonu nasıl etkilenir ya da ankara tunceli arasına demir yolu döşenirse kara avcılığı ne olur demek gibi bir şey.

bazı arkadaşlarım da olayı sosyo politik ele almış. gariban köylüye faydası neymiş falan.. arkadaşım burası balık avı forumu. balıkçılık dışında varsa bir söyleyeceğin, konu ile ilgili bir forum sitesinde paylaşırsın görüşlerini. lütfen kimse bu forumu siyasi düşünceleri ile kirletmesin.

sürcü lisan ettiysem affedin.

ümit yeng-izmir

 

Sevgili İbrahim kardeşim Suveyş kanalı ve Panama kanalının açılması neticelerinde ortaya çıkan bazı olumsuzlukları bizlere yabancı bir dildede olsa sundu, Nuri abimde Türkceye çevirip servis yaptı, her ikisinede emekleri için teşekkür ederim. Bakın bir şeyi gözden kaçırıyoruz, nasılki hiç birimizin anatomisi birbirine benzemez ise , kıyaslama yapmaya çalıştığımız örneklerde yapılması düşünülen bizim kanal ile örtüşmüyor, nedenine gelince. Panama kanalı iki farklı dünyalara sahip okyanusların bu kanalla birleştirilmesi , farklılık her alanında kendini gösteriyor , örnek olarak iki okyanusun rakım olarak birbirinden farklı olması . Bir okyanustan diğerine geçebilmek için bölmeli havuzlara giren gemiler bu havuzun suyu belirli bir seviyeye yani bir sonraki havuzun seviyesine erişene kadar suyun pompalanmasını beklemek zorunda, bunun gibi birçok havuzu geçerek diğer okyanusa ulaşıyor , dönüş yolunda ise tam tersi durum gerçekleşiyor. Kızıl deniz ile Akdenizde birbirlerinden bağımsız olan denizlerdi , yani Panama kanalının bir benzeri, bizde ise durum çok farklı, Marmara ve Karadeniz zaten boğaz yolu ile birbirine ilintili, sıcaklık değerleri açısındanda hemen hemen aynı şartlara sahipler , tuz oranlarıda aynı derecelerde , işin anlaşılmayan bir noktası ise Karadenize arkadan su yükleyecek başka bir denizin olmaması yada tam tersi Karadenizden ileriye gidilecek bir büyük su kütlesinin olmaması. Bu nedenlerle ben umudumu hep olumlu yönde tutmaya çalışıyorum .Bu yüzden Karadeniz için olmak yada olmamak projesi gözüyle görüyorum.

 

Kanala giren suyun her iki taraftan -yani karadan- giriş rakımları farklı olabilir ki galiba kastedilen bu.

Dünya yüzeyinde tüm okyanus ve denizlerin rakımı aynıdır.

 

Abi benim anlattığım tam tersi, Dünyanın tam bir top şeklinde olmayışı yani yumurtaya benzemeside ister istemez uzak mesafeler de bu farkı ortaya çıkarıyor bir denizin su seviyesi diğerinden yüksek olabiliyor , şimdi kafa karışıklığına yol açabilirim, rakımdan kastım birbirinden farklı bağımsız olan iki büyük denizin yapay yollarla birleştirilmesi neticesinde ortaya çıkan durum.

 

bu kanala 5-6 tane halic benzeri kucuk kanallarda ilave edrlerse guzel olur,istanbul adasi denir artik bu sehir canavari olmus yere,tamamiyle yesil bir sehir insa edilse bu kanalin etrafina,mafyaya,yagmacilara gecit vermeden,a dan z eye tamamiyle bisikletli-toplu ulasim temelli bir sehir,dunyaya ornek teskil edecek,butun binalarinda gunes enerjisi sistemleri olan,parklarin,okullarin,sanayinin yerleri onceden planlanmis,konutlarin 5 kati gecmedigi,ilk once alt yapisi,metrosu vs insa edilmis bir sehir,hayali bile guzel

 

Schindlerin listesi ile ilişiklendirme de bende alaka bulamadım doğrusu..Yoksa bizim balıklar yahudimi