Çinekop Katliamı Son Hızıyla Başladı

Konu, 'Tekneden Balık Avcılığı' kısmında sarızeybek tarafından paylaşıldı.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Hırsızların soyduğu her yerin gayette sağlam kilitleri olduğunu düşünemiyorsan, elbette ki benim söylediğimi de anlayacak kadar mantık yoktur sende..

    Hangi hırsızın kilit dinlediğini gördün ki sen?
     
  2. roy

    roy roy

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Hangi akliselim sahsin dittir et girecek hirsiz nasilsa girer diye kapisini kitlemeden uyudugunu yada tatile gittigini gördün ki serdar abi? Laf ola beri gele söylenmis tiriskadan laflar onlar. Kasaba git koyun pirzola ucuz, kuzu kalem pirzola fiyat olarak pahalidir niye? Lezzetlidir. O zaman lezzetli kiraça da pahali olsun. Düz mantik yürüttüm. Defne yapragi en pahali balik olsun. Ama olmuyor iste :) bu konu bitmeden Türkiyede lüfer biter foruma tek raporu newyorktan semih kardesimiz atar bak yazdim buraya:)
     
  3. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    İlla hırsız girmesi gerekiyor mu roy? Karşı dairenin haylaz oğluda, kapıcıda, aslen hırsız olmadıkları halde, açık gördüğü kapıdan dalıveremez mi?

    Kilit kapıyı bu gibi durumlardan korur. Ama hırsız denen adam kafayı senin eve takmışsa, o kilitin çok faydası olmaz. Olsaydı, kimse evine alarmlar vs. yaptırmazdı.

    Lafın altında yatan gerçeği görmekten kaçtığınız sürece, tırığkadan laflar olacaklardır, elbette.

    Ama şurada bu aman yasa, yok şu, yok bu gibi tırışkadan lafları ettiğinizi ve bu saydıklarınız bilfiil varken, dediğin gibi konu bitmeden lüferin soyunun tükeneceği belliyken, hala o tırışkadan lafları üretiyorsunuz.

    İşte roy, hepsi ortada. tırışkadan laflarınız, aman yasa olsun, zart zurt olsun diyerek hiç bir halt olmuyor, görmemek için kör olmak lazım. Yok mu sizin oralarda şöyle iyi bir göz hastanesi filan?

    boyuna aha şu, aha bu, tırışkadan nağmelerinizi okuyorsunuz. Bu nağmelerde lüferin cenaze marşı olmaktan öteye gidemiyor. Size olması gerekeni gösterenede, boyuna yok öyle yok böyle. Neden? yoksa sizde aslında balığın geleceği umrunda olmayıp, aç karnını doldurmak derdinde olanlardan mısınız? gırgırların balığı yok etmesi değilde, size beleş balık koymaması mı zorunuza gidenlerdensiniz?

    Neyse. Olay ortada. Sizin bu tırışkadan nağmeleriniz her yerde çınlıyor, ama kafa ütülemekten başka hiç bir halta yaramıyor. İşte olay bu sadece. Ne zamanki bunu gördünüz, nağmelerinizi değiştirip, ekosistem sorununu öne koydunuz, ancak o zaman lüfer için bir umut ışığı doğacak.

    Ha, bu arada bakana kalem yolluyoruz. Haberiniz var mı?

    http://www.greenpeace.org/turkey/tr/campaigns/defending-our-mediterranean/bakanakalem/
     
  4. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Abi, Yassah hemşerim diye bir şey yok. Kurallar var sadece. 20 cm boy limiti konulmuş sen bunu 20 cm'in altında balık yakalamak yasak diye de düşünebilirsin, 20 cm'in üzerinde balığı yakalamak serbest diye de değerlendirebilirsin. Sonuçta çeşitli kurallarla balık neslinin devamı sağlanmalıdır. Bu konuda en medeni dediğimiz ülkelerde bile tek motivasyon gelecek senelerde de balıktan mahrum kalmamaktır. Sen de zaten Çünkü o kuzuyu biz yetiştiriyoruz, o bizim denetimimizde. ama balık bizim değil. O doğanın bir parçası. Özetle bunu ifade eden bir şeyler söylerdim. diyerek bazı şeyleri kabul eder gibi oldun. Görüldüğü gibi yenilen hayvanın çoğalması bizim kontrolümüzde olduktan sonra yaşama hakkıymış, çoğalma hakkıymış filan senin gözünde de fasa fiso. Önemli olan biz insanların gelecekte de bu kaynaktan mahrum kalmayacağı şekilde faydalanmak.
     
  5. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Yok böyle bir şey Aret...

    Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, balıkçılık kuralları, beslenecek balık değil, var olan popülasyonun sağlıklı olarak sürmesi üzerine yapılır. Kafa karıştırmaya çıkmak abesle iştigal.

    Bugün gelişmiş ülkelerin düzenlemeleri, gıda ihtiyacı değil, tamamen ekosistemin korunması üzerine yapılır. Bu "aman et işte.." düzenlemesini en son terkeden ülke Norveç oldu hatta. Adamlar et yığını diye bakarken, neye uğradıklarını şaşırdılar.

    Kanada ve Alaska'da eskimolar, indigolar filan yaşar. Bu adamların doğal yemekleri balinalardır. Ama avlamalarına izin verilmez, bu yüzden boyuna kavgalar çıkar oralarda.

    Buyur, bir göster hangi ülkeymiş o, "amanda yarın yiyecek balığımız kalmaz ha, az tutun, tutumlu olun" diyen?
     
  6. roy

    roy roy

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Ben o balikçilik konusunda ve diger muhtelif konularda gelismis bir ülkedeyim zaten. Adalarin ilerisindeki dünyada yani :) burda tezgahta en ufak balik sardalya olur o da 15cm civari olur. Yavru mezgit istavrit pisi dil kalkan levrek çupra vs.. olmaz. Niyedir bilirmisin serdar abi? Balikçi hale getirirse elinde ceza makbuzuyla eve dönecegini bilir onun için takim taklavati ona göredir. Bu yasadigim ülkenin insani hem cimridir hem tirsaktir. Ufak tefek baliga para vermezler satan da ceza yerim diye korkarlar. Ben durumu anlattim var muhasebesini sen yap.
     
  7. roy

    roy roy

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Var olan popülasyonun sagligini korumaya stoklari koruma politikasi deniyor bu arada
     
  8. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    İşte o duruma gelmenin yolu da olaya öncelikle bir ekosistem sorunu olarak bakmaktan geçiyor.

    Bilmiyorum hangi ülkedesin. ama pek çok ülkede bu işler Gıda bakanlığından değil, çevre veya benzeri deniz vs. bakanlığından sorulur. Mesela bu işler ABD'de bakanlık vs. değil, bir komisyon tarafından yürütülür. Federal kural ve kotalar belirlenir, eyaletler buna göre kendi düzenlemelerini yapar.

    Ve ilginç düzenlemeler de olur. Örneğin, lüfer için, ilk 10 balıkta herhangi bir boy kısıtlaması filan yoktur. ama 10 balıktan sonra tutacağınız beş lüfer belli boyun üzerinde olmak zorundadır. Toplam 15 tane kotanız var, alıp götürmek üzere...

    Olayın gelişimi her ülkeye göre farklı ama çokta ilginç. Aslında bu olay, durun balıkları koruyalım mantalitesi ile başlamış değil tam olarak. Her ülkede/yörede farklı gelişmeler, olayı bahsedilen noktaya götürüyor. Örneğin, bir kaç gölde yakala bırak mecburi yapılıyor. Sebebi, balıkları değil insanları korumak, çünkü göl zehirli.

    Yurtdışında bazı yerlerde fly ve sahte yem işinin alıp başını gitmesinin sebebi de böyle bir sebep. Zira normal yemle balık tutmak yasak, insan sağlığı açısından...

    Fakat bu gibi daha olmadık sebeplerden başlayan balıkları yemek olarak görmeme süreci, zamanla yaygınlaşıp şimdiki ekosistem meselesi durumuna geliyor. İnsanlar, olayı bir gıda sorunu olarak gördükleri sürece, bu sorunun aşılamayacağını bir şekilde yaşayarak öğreniyorlar.

    Bundan son payını alan ülke, dediğim gibi Norveç. En son 2008 yılında kanunlarını iyice değiştirdiler. Daha önce normal karşılanan ve "iyide ne yiyeceğiz peki, açlıktan mı ölelim" savunmasıyla yapılan, küçük balina avcılığı gibi hususlarda da kısıtlamalar getirdiler.

    Şu anda gelişmiş ülkelerde de bu iş tam olarak çözülebilmiş değil. Örneğin, kutupta yaşayan inuitlerin (eskimo gibi bir takım insanlar) temel besinlerinden biri tek boynuzlu balinalardır. Avları kısıtlamaya tabidir. Ama küresel ısınma kısıtlamaları zora sokmaktadır. İkilem gerçekten zordur. Bu balinaların avlanması daha azaltılırsa, adamlar açlıktan ölebilir. Gel çık işin içinden...

    Şu anda, gelişmiş ülkelerde bu hususlarda gıdaya yönelik bakış kabul görmüyor. Bu bürokrasi içinde, halk içinde geçerli. Yani oralarda kokoş çıkıp, "Amanda halkın sofrasındaki çinekopa dokunamazsınız" diye zırlayamaz. Zira bu lafı ettiği anda, ekosistemciler onu lafı ettiğine derhal pişman eder.

    Olay karmaşık değil aslında. Balıkçının küçük balığı tezgaha koyarsam ceza yerim kaygısına sahip olması, sorunun küçük bir parçası. Zira şu da var, eline dinamit alırsın, atarsın, büyükleri alır, küçükleri bırakıverirsin.

    Yani bu bahsedilen yasaklar bu sorunu gidermez. Ve dediğim gibi, balığa gıda olarak bakanlar için, gıdaya giden her yol meşru oluverir. Denetleme gibi bir çözüm olamaz ortada, maalesef.

    Bu yüzden olaya artık yemek boyutundan daha öte bakabilmek gerekiyor. Senin yaşadığın yerde de, balık gıda olmaktan, yani gıdadan ibaret görülmekten kurtulduğu için böyle sıkı denetlemeler var, emin olabilirsin.

    Balıkçılık düzenlemeleri, yani regülasyonlar sağlıklı bir balık popülasyonunun varlığını sağlamak için yapılır. Bu "niçin" sorusunun cevabıdır. Bu amaçla, stok yönetimi, yani yakalanacak balıkların miktarı/kendisi üzerinde denetim yapmak ise "nasıl" sorusunun cevabıdır. Şu anda biz nasıl sorusuna cevap veremiyoruz. Daha doğrusu cevap versekte, cevap filan olamıyor, martaval olarak kalıyor.

    Çünkü biz henüz niçin sorusuna doğru cevabı veremiyoruz. Olay basit:

    - 5 cm kıraça yakaladım.
    - Sal onu geri.
    - Niçin?

    İşte burada ne cevap verirsin? Bin kere bu hususu dile getirdik, ama kıvırıp kaçıp, bu sorunun cevabını bir türlü getirip koymuş değilsiniz.

    Buraya öyle bir cevap koymalısınız ki, ilerleyen dialogta, o adamın 5 cm kıraçayı doldurup gitmek için bulacak bir bahanesi kalmasın. İşte tüm mesele bu.

    Adamlar stok yönetimi yapıyor. Bu nasıl sorusunun cevabı. Başka cevaplarda olabilirdi, diyelim ki kültür balıkçılığı, yapay resifler, rezerv alanlar vs. gibi. Ama bu olay, niçin sorusuna cevap ise, cevap bellidir: Sağlıklı bir balık nüfusunun var olmasını sağlamak. Ha, sağlık, bireysel sağlık değil, bütün nüfusun sağlığı demek elbette. Burada hastalıktan değil, ekosistemdeki varlık açısından üreme, çoğalma, besin bulma kaygısı olmayan bir nüfustan bahsediliyor olmaktadır elbette.
     
  9. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Biz o niçin sorusuna defalarca cevap verdik. 5 cm. kıraçayı sal çünkü o henüz yumurta dökmemiş bir balıktır. Yumurta dökmemiş balığı yakalarsan o balığın nesli azalır ve giderek yok olur. Türlerin devamlılığını sağlamak açısından her balığa en az bir kez yumurta dökme şansı verilmelidir.

    Eğer sen tüm savunmayı bu balık bir canlı, ekosistemin bir parçası diye yaparsan o zaman 5 cm değil 20 cm istavridin de salınması gerektiğini savunmuş olursun. Öyle ya 5 cm'lik balık ekosistemin parçası da 20 cm olan değil mi?
     
  10. roy

    roy roy

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    pek matah biyerde degilim gerçi :) frank diyari :) burda politikacilar masa kullanmaya bayilir. butce açigini kapatalim saglik sigortasinin açigini kapatalim diye once gazi sivil toplum kuruluslarina verir sonra vergiyi hasirt diye geçirir. 5 senede sigara 2ye katladi mesela. balik stoklarinin korunmasi için avlanma kurallarinin hal kurallarinin yanisira ithalata da onem veriyorlar. ag baligi levrek kilosu 16euro fakat yunanistandan veya ispanyadan ithal çiftlik levregi kilo 9 euro. çupra için de ayni fiyat orantisi mevcut. fransiz balikcilar bol bol uskumru tutar onda da kotasi limiti falan bellidir. dip baliklarina meraklidir halk. pisi fener baligi bunlarin basta gelenlerinden. fiyatlari oyle tipi bozuk diye ucuz degildir. halk birde deniz boceklerine karidese kabuklulara ( tarak midye vs.. ) meraklidir. çogu çiftliktir hatta bildigim kadari ile sadece çiftlikte yetistirilenlerinin satisina izin veriliyor. hallerde muazzam kontrol mekanizmasi var. hale gelen her kasa en basta saglik hijyen kontrolunden geçer. geçen bir mesajda yazmistim benim 200 metre ilerimden sein nehri akiyor. tahlillerde su kalitesinin paris çevresinde yetersiz oldugu ve baliklarin çesitli toksik maddelerle dolu oldugu çikiyor. sayfa sayfa gazetelerde ve televizyonda haberlerde yayinlanir her ay. dolayisi ile tutulan baliklarin yenilmesi gibi bir durum ortadan kalkiyor. her gun elinde kamis atan ugrasan gorurum ama 2-3 sefer hariç hiç gidip olta atasim gelmedi. geçen arete bir video gostermistim merakli biri youtube koymus 50-60 kiloluk sazanlarla resim çekmis video koymus tam da burnumun dibi.

    birde su dinamit konusuna deginelim tam olsun. yahu bu dinamit nerden bulunur. burda her aklina esen oyle malzemeleri bulamaz. madenlerde falan bildigim kadariyla ciddi onlemler alinilarak kullaniliyor bu tip malzemeler. dinamiti atip ufak buyuk ne varsa telef edene degil onu bulabilmesine olanak taniyan duzene laf etmek gerek bence
     
  11. roy

    roy roy

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    daha da anlasilir olmasi için sunu da belirteyim.. koca koca sazanlar irili ufakli sehrin orta yerinde yuzuyor ama kimse avlamiyor. halk balik dedinmi protein diye algiliyor fakat onune yavru balik konulmasi engelleniyor. devlet ithalata tanidigi cazip sartlarla asiri ve vasfina uygun olmayan avlanmanin onune geçiyor fiyatlarin yukari çekilmesine veya assaga indirilmesine musamaa gostermiyor.
     
  12. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Hah Aret, bak işte bu ekosistemci yaklaşımdır. Dediğimizde budur.

    Ve evet, 20cm'lik istavritte salınır, salınmaması için hiç bir sebep yoktur. Ki benim öylelerini saldığımda çok olmuştur, bilhassa yeterince yem varsa elimde.

    Ama şu verilen cevapsa, o zaman işin içinden çıkılmaz: "Onun nesini yiyeceksin?"

    Aradaki fark gerçekten fark yaratır.

    Zorda olsa, artık balığı yumurtlama hakkı olan bir canlı olarak görebildiğini görmek sevindirici. Çok fazla sürmez bundan sonra, balık büyük ve leziz olsada gayet büyük bir zevkle salınabilecek olduğunu görmen.
     
  13. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Kusura bakma da ben 20 cm istavridi salalım diye bir şey demedim, sen balık ekosistemin parçasıdır diye savunursan adam 5 cm'i de salmaz, çünkü 20 cm'i zaten hiç kimse salmıyor diyorum. Tamam sen ve senin gibi bazı amatör balıkçılar salabilir, gerçekten takdir edilesi bir davranış. Önemli olan bu değil ki. Önemli olan profosyonel balıkçının ne yaptığı. Adam balık avlamak, para kazanmak için denize çıkmış. Yakaladığı balığı niye salsın? Küçük büyük ne bulursa dolduruyor kasaya. Denetim olmayınca da satabiliyor diyoruz. Sen bunu engellemek için ne yapacaksın onu söyle. Balığın yaşam hakkıymış, yumurtlama hakkıymış bunlar etkili olur mu?

    Düşün adamın biri ağaca çıkmış kendi bindiği dalı kesiyor. Sence ağacın bir canlı olduğunu, ekosistemin parçası olduğunu söyleyerek mi o adamı durdurmak mantıklıdır, yoksa "ne yapıyorsun kardeşim düşeceksin" demek mi mantıklıdır. Günlerdir tartıştığımız bu maalesef.
     
  14. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Emin ol çok daha etkili olur, en başından beri ne anlatıyoruz burada?

    O adamı küçük büyük ne varsa toplama hakkından, karşısına ancak balığın yaşama hakkını koyarak vazgeçirebilirsin. Kaç defa daha tekrar edeceğiz bunu?

    Burada elbette gene bir tür indirgemecilik yapıyorsun. İnsanlara diyoruz, balıkçılara değil. Haber yapan gazeteciye, balık alıp vatandaşa, sokaktaki adam, bürokrata, zabıtaya, hepsine..

    Sen sadece balıkçı ile uğraşarak, onu kendince tornaya sokup, hizaya getirerek bu sorunu çözebileceğini düşünüyorsun, kaba tarifle. Ama bunu ne yapabilirsin, ne de uygulayabilirsin. Fakat balıkçı dahil insanları, balığı et olarak görmekten, bir canlı olarak görmeye doğru yönlendirebilirsin. İşte o zaman karşındakine verecek bir cevabın olur, tutarlı, itiraz edilemeyen.

    Şu anda adam et toplama hakkını kullandığını düşünüyor. Bu apaçık ortada. Ve sizin koyduğunuz yasağı bu hakkın gaspı olarak görüyor.

    Ama eğer kendisinin aslen balığın yaşama hakkını gaspettiğini gösterebilirsen, itiraz edecek bir yeri kalmaz. Kendisine bile hak iddia edemez.

    Size defalardır gösteriyorum. Adam hakkı elinden alınmış gibi davranıyor açıkca. Görmedin mi gırgırları vs. yi, çıkıp utanmazca eylem yapıp, haklarının iadesini isteyebiliyorlar. Daha bundan açık olabilir mi bu olay?
     
  15. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Abi sen ne anlatıyorsun? Bu ülkede insanların bile yaşam hakkına saygı yokken sen gelmiş balığın yaşam hakkına saygı gösterilmesini bekliyorsun. Elin Japon'u kalkmış Dünya'nın öbür ucundan hiç tanımadığı insanlara yardım etmek için Van'a gelmiş. Kendi ülkesinde 9 şiddetinde depremi atlatmış bu hekim, evinde olsa masasındaki resim çervesi bile düşmeyecek 5,6 şiddetindeki depremcikte yıkılan duvarların altında kalıp can veriyor. Haberi yapan spiker yıkılan duvarın betonlarını eline alıyor un gibi parçalıyor eliyle. Nedir tüm bu kepazeliğin sebebi? Binayı yapan inşaatçının 3 kuruş fazla para kazanmak için ucuz malzeme kullanması. Sağlam bina yapmayı bırak, depremde hasar almış üflesen yıkılacak binaya bile sağlam raporu verip içinde insan yatmasına müsaade ediyorlar. Doğru düzgün bir denetim ve ceza mekanizması olsa bu olaylar yaşanır mı? Şimdi bu olay insanları biraz olsun utandıracak da bundan sonraki binalar sağlam mı yapılacak? Sen de biliyorsun öyle olmayacağını, verirler Japon'un adını boktan bir caddeye, ailesine bir plaket yollarlar, sonra aynı tas aynı hamam devam ederler. 1999'da onbinlerce insan çürük binaların altında can verdi de ne oldu? 10 yıl geçmiş hala aynı yerdeyiz. Bir işi sırf insanların iyi niyetine bırakırsan bir arpa boyu yol gidemezsin. İşte insan hayatının değerinin sıfır olduğu bir ülkede sen balığın hayatına saygı bekliyorsun. Ne diyelim, çok beklersin daha.
     
  16. mufi

    mufi Muvaffak İŞMEN

    Mesajlar:
    3.332
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    kıyı balıkçılıgı standart malzeme oltakamışı ve makine
    Favori Makine:
    Daiwa GS 9
    En İyi Avı:
    her av iyidir yeterki usule uygun olsun
    Hala halledemedizmi konuyu?? :rolleyes:

    Bir ila iki arasında gidip geliyorsunuz yahu.:D :D :D :D

    Bir, bilinçli toplum... (önce)

    İki , kurallar ve denetim..(sonra)

    bilinçli topluma kural gerekirmi? derseniz gerekir..

    Bizde eksik olan Bir... bir olmayınca , İki işe yaramıyor..
     
  17. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Pufff vede uffff..

    Aret, japon gelmiş depremde ölmüşte...

    Artık bir geç bunları. Boyuna kafanızdan var olmayan, hayali durumlar uydurup, bunlara göre bir takım şeyler uyduruyorsunuz...

    Biz burada somut bir olaydan bahsediyoruz. Aha kokoş, onun temsil ettiği bir güruh. Olay ortada. Herşey somut, açık ve net. Görmemek için kör olmak lazım, ta o kadar ortada.

    Ve bizde sana bu tiplere karşı uygulayabileceğin taktiği söylüyoruz. Sen hala, yok japon gelmişte ölmüşte.... Geç artık bir bunları.

    Senin bahsettiğin lakırdılar, zaten şu an var olan durumu ortaya çıkaran şeyler. Bizde sana çözümünü gösteriyourz.

    Efenim insan hayatına saygı göstermeyen... Eee, ne yapacağız o zaman?

    Kaçıyorsunuz elinizi taşın altına sokmaktan. Bir şeylerden feragat etmekten. Biz adam olmayız zaten deiyp, güya tepki koyup, bildiğiniz gibi devam etmekten yanasınız.

    Biz adam oluruz, hiç merak etme. Avrupalı veya Amerikalı gökten zembille inip adam olmadı, olduysa eğer. Yeterki sen, adam olmak için bir şeylerden feragat etmeye, taşın altına elini sokmaya hazır ol.

    Şikayetlenip, ah vah edip, zırlayıp, sonrada bir şey yokmuş gibi, devam edip gidiyor işte böyle.

    Biz burada çözümü söylüyoruz. Bunu yapmazsan, bu düzen böyle sürecek. Başka yolu yok. Var diyorsna buyur getir. Ama lütfen, hayali şeylerle gelme. MEsela "amanda kurla yok" diye gelme. Amanda denetim yok diye gelme. Kurla yoksa, niye yok, hiç buna bakıyor musun? Denetim yoksa niye yok, buna bakıp öyle gel. Eh, bizim insanımız böyleymiş, ondan öyle oluyormuş. Peki tamam, o halde bunu çözmek için fikrin ne, bununla gel.

    Bak daha açık yazayım:

    1. Bu memlekette balık satışı yapılan her yerde, gereken denetimi yapacak kadar zabıta, polis, jandarma vs. var. gidip sokak sokak aramak gerekmiyor, yeri yurdu belli, ayakaltında olan yerler zaten. Ama denetim var mı: YOK.

    2. Kural var mı? Evet var, ama uyan var mı: YOK...

    Hah işte, şimdi senden beklediğimiz bu. O denetimlerin olabilmesi, kuralların daha iyi olması için ne yapılması gerekiyor, buyur onu söyle. Bilmediğimiz bir şey söyle bize. Bizde biliyoruz milletimizin ne olduğunu. Sorunları herkes biliyor. Sen bize çözümünü söyle.

    Senin şu ana kadar koyabildiğin tek çözüm, amanda kural olsun, denetim olsun... Peki bu nasıl olacak ta olacak? Hiç bundan bahsettiğin yok.
     
  18. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Peki nasıl olacak o bilinçli toplum? Oturup bizden adam olmaz diye sızlanınca, topluma gökten bilinç mi yağacak?

    Bu bilinici yerleştirecek, yaygınlaştıracak olan kim? Fransızlar veya Almanlar mı gelip bizi bilinçlendireverecek? Yoksa japonların bir bilinçlendirme makinası icat etmesini, milleti de o makineye sokup çıkarmayı mı bakliyoruz? Yada bakarsınız BASF bir kimya icat ederde, içme suyuna katarız, içen bilinçli adam oluverir diye mi umut ediyoruz?

    Bilinci verecek, ortaya koyacak olan bizleriz. Kimden bekliyoruz bundan ötesini?

    İşte şurada açıkca, bu bilinçlendirmenin nasıl olabileceğini, nasıl bir şeyler yapılabileceğini kaç sayfadır yazıyoruz döküyoruz. Ama şikayetlenmeden başka bir cevap alabiliyor muyuz?
     
  19. 33orfoz

    33orfoz Mustafa

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    368
    Şehir:
    MERSİN
    Favori Makine:
    Makina kullanmam , balık ile aramda misinadan başka bir şey istemem...
    En İyi Avı:
    Ceylan - 6,5 kg , 8 Tane Barracuda
    Serdar abicim , bilinçlenmek için şunu yapalım , bunu yapalım , şöyle bilinçlenelim , böyle bilinçlendirelim diye yıllardır vırvırvır konuşup duruyoruz .

    Yıllar geçiyor , denizler - karalar çöle dönüşüyor , nesiller tükeniyor , biz hala vırvırvır konuşuyoruz .

    Farkındamısınız bilmiyorum dönme dolap gibi konuları evirip çevirip usanmadan , bıkmadan vırvırvır konuşuyoruz .

    Konuşuyoruz, konuşuyoruz , konuşuyoruz ....

    Sonuç : Koca bir hiç ... İlerleme sıfır ... Geriye dönüş son sürat ....

    Bir hastalığı yenmek istiyorsak önce hastalığı kabul etmeliyiz ....

    Kronikleşen hastalığımızı ....

    Yani bilinçsizliğimizi .....

    Kabul edelim artık şunu Bİ-LİNÇ-Sİ-ZİZ

    Sen , ben , o .... Hepimiz bilinçsiziz ....

    Utanmayalım , ezilip büzülmeyelim , çıkalım bu kafa yapısından uzaklara , farklı kafa yapılarına , çok farklı coğrafyalara .... Bırakın balığı , canlının- cansızın yaratılmış herşeyin kutsal sayıldığı toplumlara ....

    Onların görebildiği ama bizim göremediğimiz neymiş , onu araştıralım ....
     
  20. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Bununla ilgili görüşleri çeşitli kereler yazdık. Kısaca yetkili makamlara tekrar tekrar başvurarak var olan kuralları çalıştırmaları istenmelidir. Nasıl olur bu, imza kampanyalarıyla, yürüyüşlerle, gazete ilanları ile ve buna benzer pek çok kampanya ile olur. Buradaki arkadaşların çoğu 174 hattını arayarak veya çeşitli yerlere mailler göndererek yavru balık yakalayanları şikayet ediyor. Ben de ediyorum. Herkes elinden geldiğince mücadelesini sürdürmelidir.

    Benim önerdiğim çözümler bunlar. Senin önerdiğin çözümler sahilde büyük balık yakalayıp insanların gözüne baka baka salmak ve burada yakalanan balıklara afiyet olsun dememek. Bunların hangisi daha iyi sonuç verir, tabii test etme şansımız yok ama bence etkili olacak olanlar benim dediklerimdir.
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.