Tevfik abi, aslında öyle değil. Bir aslanın, kaplanın veya leoparın avlarına bakarsak, zayıf düşmüş, hasta vs. olanların %10 bile olmadığını görürüz. Özellikle hasta olan hayvanlar, aslan gibi yırtıcılara değil de, akbaba gibi leşçilere yarar genelde. Birde kaplan biraz ters bir örnek olur. Zira kaplan, acım tokum filan demez, önüne gelen ve gücünün yettiği her şeyi öldürür, pek çoğundan tek ısırık bile almaz. Ormanın her yeri kaplanın öldürüp bıraktığı leşlerle doludur. Hoş, artık o kadar kaplanda, aavda kalmadı. Yani en azından 50-100 sene öne öyleydi..
Bir yıl olmadı siteye kaydolalı ama 20 küsür yıllık amatör balıkçılık hayatımda almadığım terbiyeyi , vicdanı aldım . Abilerimi okudum , örnek aldım . Daha önce yaptığım birçok vicdansız , birçok vurdumduymaz davranıştan dolayı adeta kendimden utandım . Yanlış anlaşılmam inşallah ama bu sitedeki birçok abiyi , yazılanları çizilenleri, öğretileri , sirküleri vs. takip eden hiçbir amatör balıkçının haddinden küçük balık tutup onu salmama lüksünün olmaması lazım . Ayda en az 2 defa sandalımla , en az 2 defa karadan olta atarım . Sandalımda küçük balık tutana izin vermem , ısrar edenle bir daha balığa çıkmam . İskeleden olta atarken , küçük balık tutan minik amatörlere o balığın ne kadar büyüyebileceğini , aslında onun bir bebek olduğunu anlatıyorum . ''Abi,biz bunları yiyoruz boşa harcamıyoruz'' diyenlere de ''tavuk da yiyoruz ama civciv yemiyoruz '' diyorum . Ne olursa olsun bebek katili olmayalım .
Pardon diyerek giriyorum söze ama bahsetmiş olduğunuz özelliklere sahip bir tane bile hayvan bulamazsınız . O özelliğe sahip ( Zira kaplan, acım tokum filan demez, önüne gelen ve gücünün yettiği her şeyi öldürür, pek çoğundan tek ısırık bile almaz. Ormanın her yeri kaplanın öldürüp bıraktığı leşlerle doludur ) birtek canlı varsa o da insanoğludur .
Lütfen, bir gidin ve kendiniz görün. Yada dilerseniz, NatGeo'nun kaplanları anlatan belgeselleri vardır, oturun bir izleyin. Bu davranışa sahip bir sürü hayvan vardır. Ama bu davranış boşuna evrilmiş değildir. Bunun ardında yatan gerçek şudur: Eğer ava kıt ulaşılabiliyorsa, bu gibi hayvanlar avı hemen öldürüp orada bırakarak, yarın av bulamayacağı güne stok yapmış olurlar. Kaplan gibi rakipsiz olan yırtıcıların çoğunda bu davranış gözlenir. Balıklarda ise en iyi bilinen örnek, lüferdir. Yemeyeceği balığı da öldürüp, ikiye böler ve bırakır. Bu da gayet iyi bilinir. Aslında bunun çok makul bir sebebi vardır. Lüfer büyük sürülerle gezer. Ha bugün biz onları tükettiğimiz için öyle sürüler olmaması başka bir konu. Böyle büyük bir sürüde, yemi çeviren ve ona ulaşan öndeki bireyler, kendileri doyduktan sonra, diğerlerini de öldürürler ki, geride kalan sürünün diğer bireylerine yiyecek çıksın. Ama bu genellikle yemin çoğunun telef olmasına yol açar sadece. Aynı durum insanlar içinde geçerlidir. İnsanlar gökten inen rızkla varolup gelmedi bugünlere. Bugün yediğimiz şeylerin hepis, insanın tarım serüveni ile başlayan bir sürecin ürünü. Bu yediklerimizin doğal versiyonu ne bu kadar bol, ne de besleyici. Doğal bir elma, muşmuladan daha büyük değildir ve pek azdır. Ve insanlık tarihi kıtlıklar, yokluklarla yazılmıştır. Ve atalarımızda içgüdüsel olarak, yiyebileceğinden fazlasını toplayıp, öldürüp stoklama içgüdüsüyle varolmayı becerebilmişlerdir. Zira şimdiki gibi güze garanti olan meyve, tahıl vs. demek olan, her an el altında et demek olan tarım henüz 10 bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Ama insanlar 250 bin yıldır dünya üzerinde yaşıyor. İnsanların avcı toplayıcı olduğu 240 bin yıl boyunca hayatta kalmalarının anahtarı, ihtiyacından fazlasına da tamah etmeleri, bu sayede de kötü zamanlar için stok sağlamalarıdır. Velakin artık o eski günlerde değiliz. Ve insanı hayvandan ayırıyoruz, onu başka bir halde kabul ediyoruz. Hatta canlılar alemini, insan, hayvan ve bitki olarak 3'e bile ayırıyoruz. İşte bu noktada insanı diğerlerinden ayıran, onu farklı kılan özellik, içgüdülerine değil, aklına ve mantığına göre davranabilmesi. Dilediğinz her konuda bakabilirsiniz, daha insani görünen her davranış, daha yüce görülen her davranış, her zaman içgüdülere galebe çalınan davranışlardır. Ve insanda bahsettiğimiz gibi bu içgüdüyle dünyaya gelir, ihtiyaçtan fazlasını alma, bulma, öldürme, toplama... İşte milletin gidip 1 kg balık yetecekken 20 kg kovayı doldurma hırsı da bu içgüdüden kaynaklanır. Eğer insan yeterince insan olmuşsa, ancak o zaman bu içgüdülere karşı gelebilir. Bu da, eğitimdir herşeyin başında. İşte ufak büyük demeden balıkları toplayan, önüne geleni yok etmeye vs. meyilli olan o insanlar, yeterince insan olamamış, daha hayvana yakın olan varlıklardır sadece. Görülmesi gereken husus budur. Ne zamanki birisi, içgüdüsel bu toplama, stoklama güdüsünü bastırabildi, hayvan olmaktan o kadar uzaklaşır, insan olmaya o kadar yaklaşır. Kabul etmiyor olmanız, doğa açısından insanın da sadece bir hayvan olduğu gerçeğini değiştirmez. Tek sorun, insanların kendilerinin hayvan olduğunu kabul etmemesi, bu yüzden de ne yaparsa yapsın gökten inmiş şerefli insan olacağını sanmasıdır. Oysa insan olabilmesi için bir insanın, önce bir hayvan olduğunu kabul etmesi, sonra da insan olabilmek için hayvani içgüdülerine karşı gelmeyi öğrenmesi ve insan yönünü ortaya çıkarması gerekir. Balıkçılık açısıanda da bu, ihtiyacından fazlasını tutmaması, küçüğü salması, hatta büyük olanı da salması gibi hususlar olacaktır elbette. Yoksa, önünüze sürü gelmiş diye, kırıp geçiriyorsanız, sizin o ilkel, beyinsiz lüferden ne farkınız kalır?
Onu, bunu bilmem. Raporları okumaya devam ettikçe iyice soğuyorum; "İstanbul'dan güncel kıyı raporları" başlığında son 1-2 gün içinde yazılan yorumlardan seçmece: "lüfer çinekop sarıkanat tarabya otelini geç bütün sahil boyunca taze yemini tak bekle çek al okadar dahası varmı" "dün akşamın raporu 1 adet lüfer 4 sarıkanat 8 çinekop" "tecrübeli dostlar abiler bilir gece 24:00-06:00 arası besiktas sahilden cinekop alabilirmiyiz" "Dün 19:30 / 21:00 arası 1 çinekop 1 sarıkanat alındı." "kireçburnunda yemimizi tuttuk ama çinekopa hasret kaldık " ve daha niceleri. Kopyala kopyala bitmez! Neyse, bir laf edeceğim çok ağır olacak, o nedenle herkesi inandığı güç neyse ona havale etmekle yetineceğim.
O yorumlar neysede, şu yorumlar düşündürüyor: Kendi adıma kınamak gibi bir durum düşünemem. Ama bir insan, bir kasa çinekop tuttuğu için böyle dizi dizi alkış alıyorsa, bunun ötesi gelmez. Burası sözün bittiği yerdir aslında.
Doğru söze ne denir konuyu açan arkadaşımı tebrik ediyorum en başta bizim özen göstermemiz lazım yoksa kalmaz başkalarından bir farkımız..
Acı olan da o zaten. Ama gözden kaçırdığımız bir gerçek var ki o da bunun bir suç olduğu ve insanların aynı trafik kurallarını hiçe sayması gibi bu konuda da son derece sorumsuz, medeniyetten uzak ve hatta terbiyesizce, fütursuzca davranmaya devam etmeleri. Kendi adıma bunu hepimiz kınamalıyız. Nedensiz yere kınamak değil ki bu! Ama bunun yerine tebrik etmeye, sırtlarını sıvazlamaya devam edersek biz daha çooook Lüfer'i kurtarmak için boş konuşuruz.
Nednei olsa da bu bizi kınamaya haklı çıkarmaz. Bu bir kültürel sorun. Ve ortada kınanacak bir şey yok bu bağlamda. Ve bu böyle bir sorun olduğu için, zaten kınamak çözümü değil. Kınama ile, ancak ters tepki alırsınız, adam aklınca kendini savunur. Sizi ikna edemez elbette ama, kendi yalanına, kendi savunmasına kendisi inanır ve kendini kendine haklı çıkarır. Bu durumun sonucuda, o insanı bunları yapmaktan alıkoyacak olan denetim mekanizmasının yok olması olacaktır. Onlaır kınarsanız, size bir kulp takarlar, kendilerini de haklı bulup, daha fazla yaparlar. Bunun çözümü kınama değil.
Şimdi bu gibi raporların altında tebrik yerine kınama mesajları olsa ve giderek çoğalsa, o şahıs bir daha öyle bir rapor yayınlama cesareti gösteremez. Bu yaklaşım bütün diğer forumlara da yayılırsa, hiçbir forumda bu tarz rapor yayınlayamaz hale gelirler. Bu gibi insanların en büyük amacı pohpohlanmak, bir gruba ait olup, o grup içerisinde önemli, saygı duyulan bir zat haline gelmek. Bence verilebilecek en güzel ceza bunu, bu gibi insanların elinden almaktır. Ayrıca, mesela bir yazımda fotoğrafda bir alkol markası var diye, o fotoğrafın üstüne gölge yapıldı, başlığa +18 ibaresi konuldu benim teklifimle. Ancak, suç olduğu yine kişi tarafından fotoğraflarla kanıtlanmış raporlar ardarda gelmekte. Bu nasıl karın ağrısı, bu ne turşu suyu?
Tamam, kabul. Ama bizim derdimiz rapor yayınlanması mı, çinekopların tutulmaması mı? Adam raporu burada yayınlamayınca, çinekoplar kurtulacak mı? Çok zor değil, ufakları zula edivermek vs.
Evet. Çok haklısın. Tutmaya devam edecek. Ona şüphe yok. Ama en azından, bunu bir gurur kaynağı olarak paylaşamayacak. Hatta, bunun işe yaradığını gören bizim gibi insanlar, böylelerine avlaklarda da müdahale etmeye başlayacak. Bugün olacak demiyorum ama bu bir süreç. Bu gibi insanları önce aramızdan atmak gerekiyor ne yazık ki. Yazık diyorum çünkü anlamak istememek gibi bir huyları var. Dışlanmak, böyle insanlara verilebilecek en büyük ceza bana göre.
Çinekop'ta,sarıkanat'ta,kıraça'da ve diğer limit altıbalık yavruları da tutululuyor; kim ne derse desin birileri tarafından tutulmaya da devam edecek. Ve bu insanlar ne kadar eleştirirseniz eleştirin,anlatın, kendilerince cevaplar bulup haklılıklarını savunacaklar. Bunları engellemek ise hepimizin gücünü aşan bir konu. Amaaaaa! Bu tür avların raporları ve fotoları bu sitede hatta hiçbir sitede yayınlanmamalı. Kötü örnek emsal olmaz ama, bunlar kötü örnek olur. Limit altı avlanmayı engellemek bizi aşar ama bu avların rapor ve fotolarının yayınlanıp kötü örnek olmasının engellenmesi site yönetimlerinin uhdesindedir.
Bu ceza dediğin şey ancak boşa gayret, gereksiz ve lüzumsuz bir çıkış olur. Adamda gider, bir kova minicik istavrit tutar, gelir resmini koyar, gene aboovv, tebrikler, süper filan gırla gider altında. Altı üstü iştavridin nesini tebrik ediyoruz ki, anlamış değilim. Ne zamanki inisanlar böyle sıradan şeyleri tebrik etmeyi bırakır, cidden belli bir azim, tecrübe, kararlılık vs. isteyen bir şeylere alkış tutar, ancak o zaman bu iş bir anlam taşır.
Forumdaki en onemli ama hic birsekilde insanlarin iyi niyet ve samimiyet gostermedigi bir konu. Hassasiyetin icin tesekkurler dostum. Kafalar degisecek, degismezse balik kulturu yerlesemeyecek, balik da zaten bitecek...
Abi ben tam bir NAT GEO WILD hastasıyım ve söylediğiniz şekilde hiç hayvan görmedim . Tabi benim dediğim doğru demiyorum , sonuçta 24 saat izlemediğim için kaçırmış olabilirim .
Sevgili arkadaşım sana katılıyorum, bence bundan sonra balıkçılık sitelerinde en önemli olan konular senin de dediğin gibi av raporlarıdır, bence yönetimin bu konuyu tekrar yeniden ele alıp gözden geçirmesi gerekiyor, raporlarda tutulan balıkların başka fotoğraf yayınlamadan sadece yerlerde ,teknelerin köşelerinde, otların üzerinde , kumların üzerinde kovalarda, sepetlerde, evlerde, bahçelerde mutfaklarda, hatta marketlerin önlerinde çekilen fotoğraflara çok şahit oluyoruz, belki bu güne kadar olanlara fazla bir şey yapılmasada bundan sonra balık avı raporlarına uyularak yayınlanması bizlere ve bizlerden sonra gelecek çocuklarımaza da örnek olmasını dilerim, bu kuralların hepimiz için geçerli olmasını dilerim. Ben de dahil zamanla hatalarımız oluyor, ama zamanla daha çok dikkatli olmamız ve her geçen gün daha çok doğru kuralları uygulamamız gerekecek, kuralların hepimiz için geçerli olduğunu unutmayalım, Sevgiler hoşçakalın.
Gerek "last maneater", gerekse "land of tiger"'da kaplanların bu huyu özellikle vurgulanır. Kaplan, günde yaklaşık 5-6 kg et yemekle yetinebilir. O da bir av bulunca yenisini aramaya çıkmaz, 3-5 gün idare eder onunla. Ama bu süreçte karşısına bir şey çıkarsa da, öldürür ve orada bırakır.
Serdar kardeşim merhaba Zaman zaman yorum ve değerlendimelerinizi takip ederim. Oldukça mantıklı ve olumlu görüşler beyan ediyor; tecrübelerinizi aktarıyorsunuz. İnanın bu paylaşımdan kendi eksikliklerimi tamamlayabiliyorum. Teşekkür ederim. Benim burada verdiğim Aslan, kaplan örneği, belgesellerden izlediğimiz ve bu belgeselleri seslendiren yapımcıların yorum ve analiz bilgilerinden kaynaklanmaktadır. Zooloji bilimi okumadım. Öldürme, parçalama içgüdüleri, doğanın onlara verdiği karakteristik bir yaşam şeklidir. Yaşam alanlarında o bölge, onlara aittir. O bölgede başka bir canlıyı, kendilerinin yaşam sınırı içerisinde kabul etmezler. Tehlike olarak görürler. Hatta kendi cinsinden başka canlıyı bile, kendi sınırları içerisine sokmazlar. Ama avlanmaya çıktığında da kendisine ve yavrularına yetecek avı yapar, yuvasına döner. Taa ki başka bir av ihtiyacı hissedene kadar. Değerli görüş ve deneyimlerinizin paylaşımını her zaman bekler, iyi dileklerimi iletirim.