bu soruyu sormanız bile gerekli cevabı almamıza yeterli oldu.. teşekkür ederiz. peki nerde kursak iyi olur sayın abim .. bakın rusyadaki çernobil bizi etkiledi. başka bi ülkedeki bile bizi etkileyebiliyorken .. kendi ülkemizin neresine kurarak kaçabiliriz radyasyondan? tamam ankaraya kurmayalım . ordakilere bişi olmasın? peki nerdekilere bişi olması sizin için makuldur? abim sayın abim . sel baskınından bahsetmiyoruz .çığ düşmesi değil bu. rusyadaki seni beni etkiliyorsa. ankarayada koysan ağrıyada koysan o bi sızıntıda sana gelicek.. evindeki et, süt, domates bu topraklarda yetişiriyor. evimize kadar gelir merak etmeyin.. lütfen yapmayın sayın abim... bunun elle tutulur bir yanı yok. resim koyarak bahsettiğiniz santral kuran ülkelerin şimdi neden yeni santral kumadığını.. hatta varolanlarıda kapattığını açıklayın lütfen?? bakın türkiyede neden kurulmak isteniyor aşağıdaki yazıda açıklanmış " Uyar, Türkiye'de nükleer santrallerin kurulması çalışmalarını "Avrupa ülkelerinin nükleer santral yapımından vazgeçmeleri varolanları kapatmalarına karşın, eski teknolojilerini satmak için pazar yaratmasına" bağlıyor." MÜ Enerji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Uyar nükleer santral atığının depolanması maliyeti santral kurulum maliyetlerini aştığından artık santraller kurulmuyor. afedersiniz biz daha 2-3 yıl kzılay deposunda çadır bezini saklayaamzken sular altında bırakırken 300 yıl 400 yıl nükleer atıkları depolarda muhafaza edebilecez öylemi ??? lütfen bu nükleer tartışmasında ellerinizi vicdanınıza koyun .. zaten santral kuralım diyen adama santralin olduğu ilçede ev versen gidip oturmaz ama atıp tutmasıda meşhurdur.
Bende şöyle sorayım o zaman; Kendi ülkenizde, sahibinin yabancıların olacağı bir santral ve sizin elektriği hala satın almak zorunda kalacak olmanız bu ülke için iyi mi olacak? Santral tamamen bizim olur. Biz üretiriz, biz kullanırız yine bir nebze. O halde bile ülkemizin bize sunduğu o kadar çok çeşitli kaynak var ki; potansiyelini kullansak Nükleer Santral'e hiç ihtiyaç duymadan hem kendimize yeteriz, hem de satarız. Sadece Antalya Bölgesinde 6 aylık turizm sezonunda Otel atıklarından elde edilcek BioGaz ile Antalya bölgesinin 17 aylık elektrik ihtiyacının karşılanabileceğini biliyor musunuz? Ben biliyorum. 2 sene önce yüzde 80'i Türk, yüzde 20'si Avusturya olmak üzere ortak bir çalışma yapılıp Gatab'a sunuldu. Sonucunu Devlet'in özerk enerji üretimi konusundaki eğilimlerine göz atarak tahmin edebilirsiniz. Yine ülkenin uzun süreli güneş alan bölgelerine kurulacak solar enerji tarlaları elektrik konusunda büyük bir potansiyel barındırmakta. Neyse canım. Bırakalım gelsin Ruslar, yapsınlar santrali. Elektriği de kendi topraklarımızda yaptıkları santralden bize satsınlar. Hem belli mi olur? İkinci bir Çernobil falan olur atlar uçağa kendi ülkelerine dönerler, ceremesini nasılsa bizler çekeriz.
Bu arada ilk mesaja bir ek yaptım. Su kullanım hakkı ile ilgili belge sunulmuş. Bundan daha iyi bir dayanak olur mu bilemiyorum. http://www2.dsi.gov.tr/ska/skha_yonetmelik.pdf
Hepinize iyi akşamlar arkadaşlar. Enerji alanım olduğu için bende birşeyler yazmak istiyorum. ilk önce şunu belirteyim ; Türkiye şu anda enerji açığını kapatmak için zamanla yarışıyor. Gel gelelim Türkiye'nin bundan haberi var mı Bu gün bir Nükleer santral kurmak isteseniz en erken 7 yılda tamamlanıyor.Malumunuz ülkemiz hergeçen gün biraz daha büyüyor ve gelişiyor. Bizim enerji açığımız ise her yıl 1000 MVA (Mega volt amper) artıyor. Hidroelektrik santrali kurma işi; Okadar da masum değil ekolojik dengeyi oldukça bozuyor bilginize. Termik santral kurma işi; Ekolojinin katili diyebilirim (Devasa boyutta kül dağları moloz dağları oluşuyor.) Rüzgar enerjisi devamlılığı kabul edilebilir bir üretim değil bir şehri -bir ilçeyi besleyecek güçlerde yapılamamakta bugünün teknolojisi en azından bunu desteklemiyor. Foto voltaik pillerle elektrik üretimi; Kısaca hesap makinelerimizin güneş enerjisiyle çalışanlarını bilirsiniz onların bir köşesinde böyle grimsi ufacık bir perde bulunur cama benzer işte onun devasa boyutta olanlarından devasa bir tarlaya dizildiğini düşünün; Oldukça pahalı bir yatırım çünkü içindeki malzemeler yarı iletken malzemelerden oluşuyor ve külfetli. Büyük güçlerdeki bir bölgeyi asla beseleyemez. Geriye kalıyor doğalgaz santralleri malum doğalgazımızı ithal ediyoruz. Ben şu kadarını söyleyebilirim Nükleer enerji olmassa 30 yıl sonramız yok. Aç kalırız arkadaşlar. NOTKonuyu çok kısa başlıklar halinde belirttim yazdıklarım sayfalarca anlatılabilen derin konuların ufacık bölümleriydi saygılarımla...)
Verilerle konuşalım biraz: TEİAŞ'ın verilerine göre 2011 yılının ilk iki ayında, toplam elektrik tüketimi 37 milyar 351,5 milyon kWh (kilovatsaat) olmuştur. Bu da kabaca yılda yaklaşık 224 milyar 109 milyon kWh (224 milyon 109 bin MW megawatt veya 224 109 GW gigawatt) eder. Geçtiğimiz günlerde Siemens Türkiye Genel Müdürü ölçüm yaptıklarını ve İstanbul Boğazı’ndaki nehri 5 bin MW’lık elektrik gücüne dönüştürebileceklerini söyledi. Karadeniz ve Çanakkale Boğazına'da aynı şekilde 5 bin MW'lık denizaltı santralı kurulup elektrik üretimi yapılabilir. Üç yıl öncesine kadar Türkiye'nin kurulu enerji üretimi 40 bin MW civarındaydı. Yani sadece İstanbul Boğazına kurulacak bir santral Türkiye'nin kurulu gücünün yüzde 12.5'ini tek başına üretebilecek potansiyeli var. Akkuyu'da yapılacak santralin ise potansiyeli 4 bin 800 MW. Siemens 4 milyar euroluk bir yatırımla bu santrali kurabileceklerini söylüyor. Peki ya Akkuyu'da kurulacak olan santral kaça mal olacak? Yaklaşık 20 milyar dolar. Hadi buyurun buradan yakın! Ayrıca dünya genelinde inanılmaz güzel projeler var: Desertec, transgreen projeleri gibi. Kuzey Afrika güneşinden elde edilecek güneş enerjisinin tüm Avrupa'nın enerji ihtiyacını karşılayacak bir potansiyeli olduğunu söylüyor bilim insanları. Nükleer Santrale dönersek: -Yapılacak santrali 60 yıl boyunca Ruslar işletecek ve Türkler 15 yıl boyunca elektrik alım garantisi verecek. Proje şirketi, elektrik satın alma anlaşmasının sona ermesinin ardından nükleer güç santralının her bir ünitesi için işletmeye girişten 15 yıl sonra net karın yüzde 20’sini Türkiye’ye verecek. Bu ödeme, santralın ömrü boyunca devam edecek. Kısaca ekonomik olarak Türkiye'nin bu işten orta vadede kazancı (inşaat süresi için 5 yıl desek artı 15 yıl) 20 yıl sonra net karın yüzde 20'si. Santralin ömrü ise 60 yıl. Şu anda Türkiye'nin ürettiği elektrik miktarı 40 bin MW civarında. Sadece iki tane boğaza kurulabilecek Sualtı Elektrik santraliyle bu enerjinin yüzde 25'ini üretebilmek mümkün. Fantastik değil. Siemens gibi bir firma bu konu ile ilgili teklifini sunmuş. Bir tane Nükleer Enerji Santrali maliyetine,çevre unsurları üzerinde oluşabilecek potansiyel zararları en aza indirgeyerek iki tane Sualtı Santrali kurup iki kat daha fazla enerji üretebilmek varken neden illa Nükleer Santral? Tübitak Marmara Araştırma Merkezi'nin 2006 yılında yaptığı araştırmaya göre Türkiye'nin karasal alanlarında, rüzgardan elde edilebilecek enerji miktarı brüt, dikkat edin 160 bin MW! Yani şu anda bütün yatırımlarıyla (HES, termik santral vs) üretebildiğimiz enerjinin tam 4 katını sadece rüzgardan elde edebiliriz! Gelelim güneş enerjisine. Türkiye'nin güneş enerjisi brüt potansiyeli 87.5 milyon ton petrole eşdeğer! Bunun yüzde 26.5'i ısınma yüzde 8.75'i de elektrik üretiminde kullanılabilir. Şu anda bu potansiyelin yine dikkat edin, sadece yüzbinde ikisini kullanabiliyoruz. Jeotermal olarak oldukça zengin olan ülkemizde, şu anda bu potansiyelin sadece yüzde 3.5'ini kullanabiliyoruz. Bu enerjinin yüzde 95'ini ısıtmada yüzde 5'ini elektrik üretiminde kullanmak mümkün. Demek istediğim, Nükleer Santral yapmadan hem kendimize yetecek hemde satabileceğimiz bir elektrik üretme potansiyelimiz varken bence "toplum mühendisliğinden" ziyade "devlet mühendisliği" yüzünden çekiyoruz.
""Danimarkalı enerji grubu , dünyanın denizdeki en büyük rüzgar santralini hizmete soktu. Şirket yetkililerinin açıklamasına göre, 91 rüzgar türbininden müteşekkil santral, 200 bin evin yıllık elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayacak. Danimarka'nın batısındaki Blaavands Huk'un 30 kilometre açıklarında Kuzey Denizi'nde kurulan "Horns Rev 2" adlı rüzgar enerjisi santralinde kullanılan türbinlerin her biri saatte 2,3 megavat elektrik üretiyor. Veliaht Prens Frederik tarafından açılışı yapılan 210 megavatlık santral, 469 milyon avroya mal oldu. Açılış töreninde Başbakan Lars Lökke Rasmussen ile İklim ve Enerji Bakanı Connie Hedegaard da hazır bulundu. Danimarka, rüzgar enerjisini en fazla kullanan ülke olarak biliniyor. Elektrik ihtiyacının yaklaşık beşte birini, irili ufaklı rüzgar türbinlerinden temin ediyor.""" ""Alternatif enerji kaynakları konusunda oldukça iddialı olan ve uzunca bir süredir rüzgâr'dan enerji üretimi konusunda lider olan Almanya, Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi'nin açıkladığı 2008 yılı rakamlarına göre koltuğunu ABD'ye teslim ediyor. Açıklanan rakamlara göre, ABD'nin rüzgar enerjisi kapasitesi geçtiğimiz yıl %50'lik artış ile 25 Gigawatt (GW) seviyesine çıkarak 5 milyon hanenin enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeye geldiği bildirildi. İkinci sırada yer alan Almanya'nın 24 Gigawatt seviyesinde olduğu, üç ve dördüncü sırada ise İspanya ve Çin'in bulunduğu açıklandı. 2008 sonu itibariyle dünya genelinde rüzgar enerjisi üretiminin %29 büyüyerek 121 Gigawatt seviyesine ulaştığı belirtiliyor. Öte yandan ABD'nin güneş enerjisi üretiminde de liderliğ ele geçirmek istediği ifade edilirken, Senato Finans Komitesinin alternatif enerji kaynaklarını desteklemek ve verimliliği arttırmak adına 31 milyar dolarlık vergi indirimini ve diğer teşvikleri, Ekonomik Uyarı Paketi dahilinde onayladığı belirtiliyor. """ ayrıca bu da bizim memleketten. http://alternatifenerji.com/p/petkim-builds-wind-power-plant-in-izmir/ sadece 91 rüzgar gülü ile 200 bin haneye elektirği sağlanabiliyor. kaldıki ülkeler megawatt değil giga watt üretime geçmiş durumda. siz bir şehri -bir ilçeyi bile besliyecek teknoloji şuan yok diyorsunuz rüzgar gülünde... bende sadece camımdan bakıp çatalcada dönen rüzgar güllerini görüyorum şuan .. 122 bin hanenin yıllık elektriğini karşılama kapasitesiyle başbakanımız tarafından açıldı.. şimdi sizemi inanayım şu karşıdaki dönen şeyleremi inanayım bilemedim sayın üstadım .. söylediğiniz kadarda büyük bir alan kaplamıyor bir ilçeyi beslemesine rağmen .. sanırım rüzgar enerjisi hakkında yalnış bilgilendirilmişsiniz. aşağıda çatalcanın linki vardır. isterseniz inceleyin kim size bu bilgeri aktardıysa yalnış aktarmış hayırlı akşamlar http://www.limitsizenerji.com/haber...ler/144-catalca-ruezgar-enerji-santrali-acld-
heh... Ben de kayıp kaçak oranının %15 lerde, olduğunu, enerjini verimli kullanılmasıyla yapılacak tasarrufu filan araştırıp yazayım diyordum ama, yukarıdaki son iki mesajı okuduktan sonra, daha çook yolum varmış Teşekkürler Kerem ve Engin beyler
arkdaşlar videoları seyredemedim ama paylaştığınız konuların çok faydası olduğunu söyleyebilirim. nükleer santral kurulmasını bende istemem, elektrik fiyatları gün geçtikçe yükselecek, alternatif enerjilerin değerlendirilmesi, bu topraklar ve gelecek nesiller için daha faydalı olacağını düşünüyorum, enerji açığı sadece bizim ülkemizin sorunu değil 30 yıla kadar daha faydalı ve daha geniş alternatiflerin olacağını düşünüyorum. bundan 2 yıl önce yerçekimi kuvvetinden faydalanarak yani çekirdeğe yaklaşarak termal bir enerji üretimi ile ilgili bir abimizin fikirleri dinlemiştim. bunlarda geliştirilebilir.
Nüfus çok nüfus , şu andaki devlet teşvikleri ile hızla nüfus artarsa . bu ortamlarda daha çok konuşuruz, bu konuyu.. Mum ışıgında da PC başında siyah ekrana bakarız..
Japonya'daki nükleer sızıntılar bile dünyayı tehdit etti...Siz hala nükleer ener.jinin tehlikesinden bahsediyorsunuz...Kafamızı kuma gömüp yaşayalım.Bişey olmaz belki o zaman...Çadırları saklayamayız tabiki.Çünkü hala çadırlardan medet bekliyoruz...Çadır hangi şartlarda kimlere yardımcı olabilir acaba??kaç tane gelişmiş ülke var depremden sonra çadır kent kuran?Sayın doçentten alıntı yapmışsınız ama,bu ülkede cinsel ilişki ile orucunuzu açabilirsiniz diyen İlahiyat Profesörleri de var...
nükleer enerji kötü olsa yabancı ülkeler kullanmaz işin bilim tarafını bilmiyorum ama süper güçler japonya rusya birçok avrupa ülkesi yapmazdı bence
Bu mantıkla demek ki atom bombası da kötü değil. Eh, bu devletler yapmışsa kötü değil demek ki! banghead
Arkadaşlar, Burası balık avı konuşulacak yer deilmi, yoksa benmi şaşırdım..bırakın bunları uzmanlar tartışsın..site kendi misyonundan uzaklaşıyor herhalde..üzücü..
rüzgâr konusunda dünya liderlerine baktığımızda amerika ve almanya dünyaya iklim dengesi sağlayan okyanus akıntılarına neden olan rüzgârlara kıyısı olan ülkeler. Çin yine okyanus kıyısında yer alıyor. sizce o verdiğiniz örneklerdeki yatırım getirisi oranı ile Türkiyedeki boy ölçüşebilir mi ? Kaldıki dünyada en çok nükleer santral yukarda verilen listeye göre amerikada adamlara yetmediği için rüzgâra yönelmişler artık. Hadi bizdede rüzgar yetti diyelim. 200 bin haneye yetecek 90 küsür tirbünden oluşan açılışı dünyada sükse yaratan santralden ( 13,5 milyon istanbula ortalama 4 kişiden 1 hane oluşsa) 16 tane yapmak gerekiyor. Sonra sanayimiz gelişmiyor deriz hep. Bahsettiğiniz enerjilerle sanayi de gelişmez. Üfleyerek gemiyi itemeyiz. Nükleer enerjinin kullanımı sayesinde ülkeler kalkınmaktadır. Yakında nükleer reaktörleri cebimize sokacaklar. Nükleer enerji depolanmış pil üretildiği anda dünya çağ atlayacak. En basiti wikipedia dan örnekler verelim.Bakalım kim ne kadar nükleer enerji kullanıyor. Nükleer reaktör, zincirleme çekirdek tepkimesinin başlatılıp sürekli ve denetimli bir biçimde sürdürüldüğü aygıtlardır. Nükleer reaktörler bazen nükleer enerjiyi başka bir tür enerjiye (genelde elektrik enerjisine) çevrilen santraller olarak kullanılırlar. 2005 itibarıyla dünyada 1100 civarında nükleer reaktör çalışır durumdadır. Bunların yaklaşık 310 tanesi araştırma reaktörüdür. Sanayi ve ilaç için izotop üretiminde kullanılmaktadır. 400ü aşkın reaktör denizaltılarla ilgilidir. 445 dolayında reaktör ise elektrik enerjisi üretimine yönelik olarak faaliyet göstermektedir. Yeryüzündeki en büyük nükleer güç üreticisi ABD dir ve 1998 yılı itibarıyla 676,70 TWh nükleer enerji üretmektedir. ABD aynı zamanda çalışır durumda olan 104 santral ile en fazla santrale sahip olan ülke konumundadır. İkinci en büyük üretici Fransa'dır ve 1998 itibarıyla 368,40 Twh nükleer enerji üretmektedir. Bu ülkeleri Japonya 306,94 Twh, Almanya 145,20 TWh, Rusya 95,38 Twh, İngiltere 91,14 Twh, Güney Kore 85,19 Twh, Ukrayna 70,64 Twh, İsveç 70,00 Twh, Kanada 67,50 Twh izlemektedir. Ülke içinde üretilen enerjinin yüzde dağılımı açısından bakıldığında 1988 itibarıyla Litvanya toplam enerjisinin % 77,21'ini nükleer üretimle karşılarken, bu oran Fransa'da % 75,77'dir. Bu ülkeleri Belçika % 55,16, İsveç % 45,75, Ukrayna % 45,42, Slovakya % 43,80, Bulgaristan % 41,50, Güney Kore % 41,39, İsviçre % 41,07 ile izlemektedir. Bulgaristan yaa şurası dibimiz. Haberimiz varmıydı Bulgaristanda nükleer santral olduğundan ? Kimse karşı çıktımı kurmayın diye ? Verilen örnekte Ankarada kurulacak nükleer santral kadar etki eder İstanbula belki. Dikkat ettiyseniz büyük oranda batımızda gerçekleşen bir durum bu nükleerlik. Batımızla aramızdaki aşılması gereken en büyük fark belkide budur ? Türkiye'de etkin durumda olan tek nükleer reaktör; Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinde bulunan TR-2 Araştırma Reaktörü'dür. Bilmeyen arkadaşlar bide google amcasına Cern Yazsınlar bakalım millet nelerle uğraşıyor. http://www.youtube.com/watch?v=Nf6W4EHmL2M Saygılar.
Ferdi Bey, Genel ve güncel konular ana başlığı adı altında bir başlık. Bence bu kadar önemli konuların, kamuoyunu birinci elden etkileyecek konuların paylaşılması gerek. Hem de her platformda. Zaten sorunların kaynağı Türkiye'de uzmanların tartışıp, kararlaştırması, organize etmesi gereken konuların, Hükümetlerin, kendi menfaatleri doğrultusunda, nasıl alındığı belli olmayan ilkokul diplomalı vekillerin oylarıyla uygulamaya koyması değil midir?
çok fazla sayılara gerek yok aslında.Ülkelere ve nükleer santrallerine bakmak yeterlidir sanırım.(ilk sayfada tablo vermiştim)..ama yine de Candy Man nickli(Necip Tepe) arkadaşımız sayılarla örnekler vermiş...Nükleer santral yaparsak hemen patlar diye mi korkuyoruz acaba?
sewgili abicim . sanırım konuya tam vakıf olamadınız. benim dünkü size sorum kurduğumuz gibi patlar değil. hemen patlamasından korkmakta değil. diyelimki 10 yıl sonra patladı .. bunun yol açtığı kirliliğin geri dönüşü varmı .. çok kısa ve öz bir soru .. japonyadaki kazada dünya etkilendi diyorsunuz. bakın ne güzel kendiniz söylediniz.. nükleer sızıntı ve kaza. yangına sele toprak kayması gibi bir felaket değildir... çok ufak örnek vereyim... karaköyde bir bina yanarsa.. sirkeciden dumanını alevini görürüz.. ama karaköyde bir nükleer sızıntı olursa antalyada yağan yağmur insanın derisini bile yakar. .. şimdi şu şekilde sayın abim. sen o yapıyı kusursuz bile yapsan .. çernobil enden patladı ?? güvenlik sistemini test eden bilim adamları .. sistemi kapatıp bakalım reaktörü ısıtalım sistem nasıl devreye girecek diye sistemi ısıttılar. sonra güvenlik yeterli kalmadı .. neden insan hatası .. rahat dürttü kendi kendine patlattılar santrali... yani insan hatası . hemde bilim adamı . politikacı siyasetci öğretim görevlisi değil. konusunda uzman bilim adamı .. japonyada neden sızıntı oldu.. ? tsunamiden ...doğa faktörü.. yani kusursuz bir yapı bile yapsanız bi depremde yıkılsa yada zarar görse. ülkenin yarısını boşlatın ..konu budur. değermi peki ?
sayın abim .. avrupadaki ülkeler nükkleer enerji yetmediği için rüzgar enerjisine yönelmiyor. mevcut santralleri kapatıp rüzgara yöneliyor. madem bu kadar karlı . açtığı santrali kapatıp milyar dolarları rüzgara yatırmak yerine neden nükleeri kapatmak yerine devam ettirmiyor?? google yazınca çıkıyor demişsiniz..elbette çıkıyor ama ne aradığınız önemli
O kadar santral var ama, şimdi yapılanlar da bunlar: İSpanya, Belçika da bu kervanda... İtalya'da nükleer enerji kullanımın yasak olması ve referandumlar, Ermenistandaki reaktörün kapatılması için baskılar... Nükleer lobinin, hükümetleri yeniden nükleere dönmek için fıştıklaması ama zorlanmaları...
