Kumburgaz için 1 e kaç gider? günü denk gelirse kaç canlı zargana varsa o kadar lüfer arada 50-60cm'lik kofana agustos 10-15 gibi baslardı burda gecen pazardan beri bi harekettir gidiyor bakalım
Bir sene kadar önce bir kaç kafadar toplanıp Beykoz'a gittik.. Saha vakit ve diğer şartlarca lüfer için müsait, ama yem yok.. Bir kilo istavrit aldık.. Tazeydi.. Ama ölüydü.. Neyse, beykozdan bir tekne bulduk, pata pata pata patt bir yolculukla umuryerine ulaştık.. Salkıma giremedik haliyle.. Kenardan köşeden biraz yemli, çapari vs. salladık. Yolunu şaşırmış bir istavrit ile bir tek çinekop çapariye geldi.. Sonra biraz salkıma doğru yanaştık. İstavridi canlı yem yapıp saldık aşağıya, dibe ulaşmasıyla yukarı çekmemiz bir oldu lüfere dönmüş olarak.. Sonrada ne zarganamız, neden başka canlı yemimiz olmadığı için debelenip durduk, amma velakin başka hiç bir şey tutamadan geri döndük.. Bu benim tek elle tutulur Umuryeri maceramdı, an itibarıyla.. Ama benim huyum yenilgiyi kabullenmemekle maluldür.. Hımm.. dur bakalım, ne oldu, neden oldu da böyle oldu? Neden havamızı aldık? O günkü gözlemlerimi hemen kendime rapor ettim.. Lüferin olduğu yer sığlık. Akıntı çok az, yok denecek kadar. Hadi hep beraber bakalım: Kabaca aldığım kerterizlere ve derinlik ölçümlerine göre lüferi aldığımız yer, yeşil okla gösterilen yer. Akıntı yönündeki iki bank, akıntıyı engelliyor ve burada suyun daha sakin olmasına yol açıyor. Bu, neden akıntı bulamadığımızı gösteriyor.. Buranın müdavimleri de diyor ki, burada zargana, olmazsa olmaz.. Belki bir de irice canlı istavrit. Bu iki yem için şunları söylemek mümkün.. Birisi canlı, dipte doğal olarak yatay duracaktır. Diğeri ise, uzun olmasıyla o çok hafif akıntı bile onu sopa gibi düz durmaya zorlayacaktır. Tipik zoka, mantarlı vs. burada zor iş yapar.. Şimdi başka bir şeye bakalım.. Lüfer bu kadarcık yere yatak yapmaz.. Gezmeden duramaz o.. Peki bu dağın başına nasıl geldi, geliyor? İşte asıl önemli soru bu.. Şimdi dikkat edelim, gerek alico'nun yazdıklarına, gerekse bizim lüfer tuttuğumuz yere.. Derinlik ne? 20m'den biraz fazla.. Peki zaman? Lüfer zamanı dediğimiz zaman, vakit, istavrit ve hamsilerin göç ettikleri vakit.. Bilhassa hamsiler, bu dönemde termoklin üzerinde yüzerek çaçalar ile birlikte göçüp gidiyorlar.. Yani, 20m derinlikteler kabaca.. İşte onları takip eden lüferler, bu hat boyunca, 20m civarı derinlikten gelerek bu umuryerine ulaşıyorlar.. Haritaya dikkatli bakın.. Bu iki koyu mavi bankın etrafı, derin sularla çevrili.. Balıklar yukarı aşağı yola gitmez (pike yapar, avına dalar veya sıçrar, o ayrı), yüzme keseleri nedeniyle sabit derinlikte gitmeyi tercih ederler. Demekki, lüferlerin karadeniz veya marmara vs. hangi yönden gelirlerse gelsinler, bu banklar arası bölgeden daha derinden geliyorlarsa sağa sola vs. gidip umuryeri avlağının etrafından dolaşıp gidecekleri kesin gibi bir şey.. Bu durumda bu lüferler buraya dipten değil, ancak su üstünden doğru gelmiş olabilirler.. İki durum söz konusu olabilir. Akıntıyla yüzeyden güzel güzel gelen lüferler, burada akıntı kesilince, bir bakalım derinde akıntı bulabilecekmiyiz diye dibe dalarlar.. Termoklin seviyesi resif ortamı buldukları içinde burada oyalanır, yemlenirler.. Ama bu biraz zor.. Balık akıntıdan çıkıp gidip gidip "Yahu akıntı nereye gitti" diyecek aklı olan bir şey değil.. Bu banklara yaklaşınca akıntı onları çevresine çekecektir, bu zayıf ihtimal.. Diğer söz konusu olan durum ise, zaten termoklinin hemen üstünden göç eden balıkların seviyesinden gelerek bu banklara girdikleridir ki, akla daha yatkın olan durum budur bence.. Demekki, lüferler denizin dibinden gelip geçmiyor.. Yüzeye yakın geçiyorlar, çok yakın değil, tahminen 20m civarı.. Şimdi gelelim bu kadar keçiboynuzundan çıkacak bir damla bala.. Bu durum, lüferlerin ancak belli bir yükseklikten, ki 20m civarı termoklin seviyesini takiben gelmeleri ile, bu bölgede lüferlerin var olabileceğini gösteriyor.. Bunun içinde, lüferin yemlerinin göç etmesi lazım ki, bu derinlikten onları takip ederek anılan bölgeye girip, orada oyalanabilsin.. Şu anda, istavrit, hamsi vs. göçü başlamadığı için, böyle bir durum söz konusu olamaz haliyle.. Kısaca siz, umuryerine giderseniz, mevisimden livarlar doldurduğunuz yere uzun oltayı salarsanız, boş dönersiniz, döneceksiniz, başka bir yolu yok, çünkü, onlaır oraya getirecek göç eden yem sürüleri yok.. O halde? O haldesi şu.. Boğazda göç eden büyük sürüler haricinde sağda solda geznip duran, kimisi bölgenin yerlisi, kimisi marmaradan, kimisi karadenziden sarkan küçük sürücükler mevcut ki, biz bunları Galata'da Arnavutköy'de filan tutuyoruz zaten her zaman.. Bunların yanında, bolca kefaller, izmaritler ve mezgitler var.. Temel olarak, bilhassa son yıllarda daha bol olmak kaydıyla, bölgede aynı şekilde seyyar olarak yerelşimş, gelip giden lüfer, çinekop vs. sürüleri de var.. İşte bugün yakalayacaklarınız, bu küçük sürülerdeki lüferler.. Bunlar içinde bakacağınız yer, o küçük yem sürülerinin olduğu, yemlendiği yerler.. Peki umuryeri.. Orada balık olmazdı hani? Teorik olarak öyle.. Ama işin bir de pratik tarafı var. Bu banklar, denizde bir engle oluşturuyor ve hem dip hem yüzey suyunda anafora sebep oluyor. Bu nednele, hep uzun olta gezdirdiğiniz yere değilde, bilhassa dip suyunun anaforuna , yani biraz daha güneye hatta, biraz gemi yolunu geçmek adına kireç burnuna doğru girerseniz, 45 m civarı derinlik olan bölgelerde lüferi bulabilirsiniz.. Yok denmeyecek, ama öyle aman amanda bol olmayacak kadar mevcut olacaktır.. Bir hafta sonu, masaya yetecek avı yapmanız mümkündür.. Elbette umuryerini geçer geçmez orada oluşan anafora da bakabilirsiniz.. Fakat, yem ve takım açısından çok daha seçici olacağını da ekleyeyim.. Neyse, peki pratik nerde pratik? Pratiği şu.. Oradaki ilk ciddi tecrübemi müteakip, bu ve benzeri tespitleri yaptıktan sonra, çeşitli yeni stratejiler düşündüm.. Onlar bana kalsın, şimdilik.. Bunalrı denemek için bir arkadaşın arkadaşının teknesiyle yola çıktık bir kaç kez.. Ve haziran ayı itibarıyla lüferleri almayı becerdik.. Kısaca teorimizin doğruluğunu test etmiş olduk.. Geçtiğimiz hafta içi, aynı arkadaşların umuryeri'nde sarıkanat ve lüfer aldıklarını da öğrendim.. Sadece şunu söyleyeyim.. Lüferi bildiğiniz yerlerde aramayın, oralarda yoklar.. Ama o civara uğruyorlar. İzmarit ve istavrit yataklarına bakın.. İstavrit ve izmaridin hemen üstüne iyi bir takım indirin, altına değil.. Bilhassa 10m derinlikte, yani, dip bir hayli derin iken 10m derniliğe takım inidirip deneyin.. Balıklar altimetre ile gemziyor, 10 metre dediğim, 8 - 12 kulaç arası.. Çevrede zargana ve gümüşler varsa, şansınız çok yüksek, 2-3 kulaçta arayın.. Ki bunlar bilhassa umuryerinde de bolca var olabiliyor.. Mevsiminde kurşunu dibe oturtma usulü çok verimli ama, bu zamanda işe yaramıyor.. Bunu aklınızda tutun.. Birde, şu zamanda en garantili yeminiz, canlı ilarya, küçük kefal olacaktır, bunu da aklınızda tutun.. Dieğr şeyleri de vakit uygun olduğu bir zamanda yazmaya çalışırım.. Ben bildiğimi saklamadım.. İlgilenir veya ilgilenmezsiniz, değerlendirmek, bu size kalmış..
kumburgaz silivri tekirdağa gider olmaz bu zamanda ilk balık orda.... Akabeınde ambarlı orda balık tutuluyor........ haberler gelıyo ufak ufak hatta guzelceden sinrarit haberleri bile geldı kulağımıza sevgiler.
bu poyraz havada değil zargana süzmek, umuryerınde poyraza karşı çalışmak hemde uzun olta yapacağız ve gelen balığı tasmalayacağız ben almıyım. Cumartesi bakıcaz balığa dersenki ben hala iddiamda ısrarcıyım buyur o zaman hodrimeydan. biz varız
Ben sana zargana süz filan dedim mi Zargana, umuryerindeki sığda lazım, şimdi lazım değil, gerek yok.. Taze yem lazım, ya donmuş hamsi.. Yada kanlı canlı istavrit.. Ama en babası, en zor olanı: Canlı kefal.. Bir takım yapacağız, 10 kulaç kadar derinden kefal gezdireceğiz. Akşam olunca da, istavritleri canlı veya yaprak yaparak, su üstü (1 kulaç), orta su ve dibe yatıracağız. Hangine önce denk gelirse, derhal öbürlerini o seviyeye indirip parsayı toplamaya çalışacağız. Yada işte sana tarif, sen git bir bak ve trofeni al.. Bu zamanın lüferleri, mevsiminin teknikleriyle ve mevsimindeki mekanlarda zor avlanıyor.. Eğer yer ve tekniğini bulursan, bundan sonra senenin 12 ayı, ama az, ama çok lüfer eksik olmaz livarından.. Hele böyle poyraz eserken..
sevgili dostum birazdan umuryeri ve lüfer ile ilgili bir konu açacağım burada yazarsak konu dağılıp gidiyor hiç olmazsa bazı arkadaşlarda katılabılırler ve bilgi paylaşılabılır olur dıye düşünüyorum
Ben Bu Tatli Atişmalardan şunu Anladimki, Her Ikinizde Bu Işin Kitabini Yazacak Kadar Usta Lüfer Avcilarisiniz. Forum,dan Takip Ettiğim Kadariyla Istanbulda Lüfer Aliçodan Sorulur, (tabiki Onun Gibi Nice Ustalar Var Ama Bizlerle Tecrübelerini En Ayrintili Paylaşan Aliço) Gerçekten Lüfer Aşiği, Lüfer Nerede, Ne Yapiyor, Hangi Yemi Yiyor üstad Sayesinde öğreniyoruz. şimdi Ona Bu Işi Tekniğe Dökmüş Ar-ge Si Kuvvetli Lüfer Aşiği Bir Arkadaş Olan Skoylu Da Katilmasi, Biz Onlardan Daha Amatör Olan Lüfer Hastasi Balikçilar Için Harika Oldu. Sizler Böyle Açioturumlar Yaptikça Bilgi Dağarciğimiz Dahada Gelişecektir. Heriki Ustayada Selam Ve Saygilar. Lüferli Mesajlarinizi Heyecanla Bekliyoruz, Rastgele
DİKKAT! Haftasonu sıcaklık artışı (24.TEMMUZ.09) Meteoroloji uzmanları uyarıyor. Nadir görülen Akdenizden gelen bir basınç yurdumuzun batı ve güney kesimlerini aşırı derecede etkileyeceğinin tahmin edildiği bildirildi. İstanbulda sıcaklık 35-36 dereceleri görürken (temmuz ayı ortalaması 28derece) nem oranı sıcaklığın Akdeniz üzerinden geleceği için çok daha fazla yüksek olacağını bu durumda İstanbul'da piknik gezi yerlerine gitmeyi planlıyanların çok dikkatli olmasını kalp tansiyon sağlık sorunları olanların evden çıkmamalarını ve sıvı kaybına dikkat edilmesini tavsiye etti. Bunun dışında Marmara'nın güneyi, Aydın, Manisa, İzmir, Muğla, Antalya gibi şehirlerde de sıcaklık ve nemin mevsim normalleriin çok üstünde olacağını bu durumun kalp ve tansiyon hastaları için hayati tehlike oluşturacağını, sağlıkları normal vatandaşların dahi güneşte durmamaları gerektiğini önemle uyardılar. Tüm balıkçılık dostlarına saygıyla duyurulur.
Sıcaklıkların balıkları daha serin olan derin sulara yönelttiği kesin.Eğer böyle olmasa idi raporlara yansırdı zannedersem.
