O gün sabahtan sandalıyla denize açılmıştı. Amacı evine götürecek bir ekmek için balık tutabilmekti. Denize serdi ağını ve bir sigara yakıp denizi taşlamaya başladı. Rüzgar kuzeybatıdan hafif hafif esiyordu bu gün bol balık olur diye düşünüyordu işini bitirdiğinde. Sigarasını bitirip denize attı. Dalgalar sandalına hafif hafif vurup kırılıyordu, cılız şıpırtılar eşliğinde. Hafif bir sallantı vardı sandalda. Balıkçı birden 50 yıl geriye gitti çocukluğuna o masum o en güzel günlerine geri döndü. Canından çok sevdiği annesinin kendisine yaptığı derme çatma hamak geldi aklına, babası balıktayken annesi o şekilde oyalardı yaşlı balıkçıyı. Fakir büyümüştü zaten. Sandal o an aynen hamak gibbi sallanıyordu. Annesini hatırladı gözleri doldu o kısacık anda bir sigara daha yaktı kendine, dumanı gözlerine kaçınca dolan gözleri iyiden iyiye ağlamaya başladı içten içe yaşlı balıkçı. Senelerdir taşıdığı çatlak-kırışık ellerine baktı ne balıklar çekmişti zamanında elleri. Derin bir kesik izi ilişti gözüne 20 sene evvel akya çekerken bezle tutmayı akıl edememiş misina kesmişti elini. O balığı hatırladı, verdiği o müthiş mücadeleyi getirdi aklına tam 4 saatte çekmişti sandalına ama değmişti koskoca 30 kilo bir balıktı. Sattığında 1 hafta balığa çıkmamıştı o zaman. Eli de o zaman kesilmişti derin bir kesikti 1 haftada zor kapanmıştı yarası. Balıkçı bunları düşünürken ağar ağar serdiği ağı toplamaya koyuldu çatlak elleriyle göz yaşlarını sildi, çatlak dudaklarındaki sönmüş sigara izmaritini de tükürdü sandalın bir köşesine. Deniz umduğunu vermemişti, ağ hemen hemen boş gibi geliyordu. Birkaç lidaki görünüdü suda pırıl pırıl daha çipura bile olmamışlardı. Ağın yarısına geldiğinde 1-2 tane levrek daha çıktı. Artık eskisi kadar genç olmadığı için fazla açılamıyordu deniz de ona cimri davranıyordu haliyle. Ortalardan sonlara doğru gelmeye başladığında ağa birşey çarptı ve ağ birden ağırlaştı o zaman kadar hafif olan ağ birden ağırlaştı. Sandalın kıç tarafı neredeyse suya girdi ağırlıktan. Yaşlı olduğu için zar zor çekiyordu. Ağırlığa bakılırsa 50-55 kg vardı çektiği her neyse. Derken ağın sonunda kocaman iki tane parıltı gördü derinliklerde. Bir yandan da gözlerine inanamıyordu bu kadar sığda iki tane akya takılmıştı ağına sonradan anladı ki bunlar ağa takılmış balıkları yemeye gelen iki tane aç akyaydı. Balıkları tekneye çıkardı ve evinin yolunu tuttu. Bir hafta dahabalığa çıkmayacaktı 20 sene evvelki gibi. Hale gitti balıkları sattı evinin ihtiyacını gördü. Kendine de bir küçük rakı aldı bu günü kutlaması lazımdı. NOT: Bu yazıyı tamamen kendim yazdım. İçimden geçen ne varsa o an döküldü parmaklarımdan inşallah beğenirsiniz.
Eline yüreğine bileğine sağlık bir balıkçı anatomisi bu kadar güzel dile getirilerek ancak böyle yazılırdı ve onuda sen yapmışsın zaten tebrik ederim. İnşaallah bu güzel yazının devamından bizleri mahrum etmezsin sağlıcakla kal