DERS OLMASI AMACIYLA

Konu, 'Kıyıdan Balık Avcılığı' kısmında ege tarafından paylaşıldı.

  1. ege

    ege

    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    hepsi
    En İyi Avı:
    .
    ARKADAŞLAR BEN ,İZMİR ALİAĞA DA DOĞDUM VE ORDA BÜYÜDÜM.ÇOCUKLUĞUMDAN İTİBAREN RESMİNİ GÖNDERDİĞİM MEVKİDE BİR YAZ SEZONUNDA ŞU AN 5 SEZONDA YAKALAMIYACAĞIMIZ KADAR LEVREK MIRMIR ÇIPRA AVLARIM OLUYORDU.TAKİ O DOĞA HARİKASI ARKA PLAJ KATLEDİLENE KADAR.20 SENE ÖNCE TARİFİ ZOR GÜZELLİKTE DENİZE DÖKÜLEN BİR ÇAYIMIZ VARDI .HEMEN YOL GİRİŞİNDE KURT ÇIKARDIĞIMIZ BİR BATAKLIĞI KIYILARINDA GARGAROZLA ÇALI KAREDESİ ÇIKARDIĞIMIZ ERİŞTELERİ. KARŞI TARAFINDA AŞVADES ÇIKARDIĞIMIZ ILGINLARLA ÇEVRİLİ BİR GÖLETİ BULUNAN ÇOK GÜZEL BİR YER VARDI ESKİDEN ...SONRA BİRGÜN DÜZENBAZIN TEKİ NASILALDIYSA NASIL BECERDİYSE KUM ÇIKARMA İZNİNİ ALDI YAKLAŞIK İKİ SENE SARI İLE İŞARETLİ YERDEN KUM ALINDI.BU KUM ALINDIKTAN SONRAKİ HALİDİR, ASIL DALGALARIN VURDUĞU YER KIRMIZI CİZGİYDİ.SARI İŞARETLİ YERLERİ DOĞA ANA BENDEN ALINANI GERİ ALIRIM DEYİP BÜTÜN KIYILARI HERKEZDEN SEYİRCİ KALANLARDAN UTANMAYANLARDAN CAHİLLERDEN GERİ ALDI .ŞİMDİ GERİ YE KALAN BUDUR.ÇOK ARIYORUM 20 SENE ÖNCEKİ FOTOLARINI BİR TÜRLÜ BULAMADIM.BİLENLER BİLİR.YAZIK ETTİLER.BİZİM ÜLKEMİZ NEDEN BÖYLE?
    [​IMG]
     
  2. Cenani

    Cenani cenani

    Yaş:
    50
    Mesajlar:
    1.189
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Lineaeffe AC Casting 420
    Favori Makine:
    Okuma Rav-II 65
    En İyi Avı:
    1 kg 500 gr Gökkuşağı Alabalığı (Şemsipaşa)
    Ülkenin suçu yok, insanlarda sorun ne yazık ki!
     
  3. dqn

    dqn doğan

    Mesajlar:
    346
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    olta
    vahşi kapitalizm..
    sadece para ve para kazanma hırsı..
    balığı,ağacı,ormanı kısacası doğayı yok saymak bu kadar basit...
     
  4. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya
    DERS OLMASI AMACIYLA basligi altinda onemli bir konu, guzel bir paylasim olmus. Sagolun.

    "Biz millet olarak bugune kadar hangi felaketten ders almisiz ki bundan ders alalim" diyor insan ister istemez. Aci ornek; deprem... :( idk
     
  5. tufanturgan

    tufanturgan Tufan

    Mesajlar:
    22
    Şehir:
    Maltepe/Side/Özdere
    Bir kızılderili der ki;

    Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.
     
  6. mufi

    mufi Muvaffak İŞMEN

    Mesajlar:
    3.332
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    kıyı balıkçılıgı standart malzeme oltakamışı ve makine
    Favori Makine:
    Daiwa GS 9
    En İyi Avı:
    her av iyidir yeterki usule uygun olsun
    Konu çok karışık.

    -Oradan kum alındı zira insanların ikameti için ev yapılacak.. eger ordan alınmasa başka bir yerden alınacak.. yada insanlar betonarme binada oturmayacak , ahşap kullanacak bu sefer ormanlara yazık olacak . frefabrik desen çok katlı olmayacak . içerden derelerden alsa aynı şey.. demekki insan sayımız fazla..ki devamlı ihtiyaç var..

    -hastalıklı agacın son uzantısı olan dalını kesmekle başarı elde edilmiyor....maalesef. avrupalı bu işi nasıl hallediyor ona bakmak lazım.. denizi olmayan yada kıyısı az olan avrupa ülkelerinde devasa inşaatlar nasıl yapılıyor malzeme nasıl elde ediliyor..onların dogası nasıl korunuyor.?

    bilgisi olan varsa paylaşsın..
     
  7. emir şengezer

    emir şengezer emir

    Yaş:
    42
    Mesajlar:
    878
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    Shimano Speedmaster Power Game - Shimano Nexave BX Surf - Lineaeffe Prestige 7000
    Favori Makine:
    Shimano Ultegra 10000 XSB - Shimano Biomaster C5000 FB
    Dünyanın kanseriyiz ne yazık ki.. çok hızlı türüyoruz ve acımasızca tüketiyoruz.
     
  8. Gedeyoz kıyamete...
     
  9. jigging

    jigging Caner

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    1.213
    Şehir:
    Istanbul
    Favori Kamış:
    Penn spinfisher surf & Lineaeffe sorrento & Lucky Craft ESG II
    Favori Makine:
    Penn Surfmaster 750 & Shimano Ultegra XTB & Exage 4000fa & shimano twinpower 4000xg
    En İyi Avı:
    seni meraklı, hadi ordan... nazar değdireceksin..
    Bundan 10 yıl önce böyle ne avlaklar vardı hepsi insanların lüksü ve daha rahat yaşamaları adına heba olup yok edildi...

    Dalga kesen yapacağım diye beton dökenimi dersin, dışardan bakınca sınırım belli olsun diye granit kayalık döken mi dersin... aman müşterinin ayağına taş gelmesin diye denizdeki bütün dip yapısını bozup, kumlandıran mı... daha neler var neler...

    10 yıl önce böyle bildiğim 6-7 kadar çok verimli avlar veren avlaklarım şuan kapitalizm istilasina uğramış durumda... görseniz tanımanıza imkan yok..

    Merak etmeyin, bir gün her avlak er ya da geç bir yapılaşmanın kurbanı olacak, elinizde başka imkanlar varsa değerlendirmeye bakın, maalesef bizim çocuklarımız balığı ancak fotoğraflarda veya mezatta görür..

    Avlakdan da önemli olan oradaki yaşam alanı yok oluyor.... kısmen zarar verilmiş olması bir şey değiştirmiyor, oradaki canlılar o kısmen zarar verilen yer yüzünden huzursuzlaşıyor ve rahatsız edildiklerini anladıklarında o bölgeden zamanla göç etmeye başlıyorlar.. ve her geçen yıl oradaki canlı popülasyonunda azalma görüyorsunuz ve acı sonu er ya da geç yaşıyorsunuz...

    Halen bildiğim bir çok avlağım şuan sit alanı içinde kaldığı için umudum biraz olsun var ama kültür bakanlığının bir imzasıyla bu umudun yok olması için bir engel yok maalesef... kısaca para gelecekse o yerden sit alanı mit alanı hak getire...
     
  10. En son hangimiz köy tavuğu yedik?
    Kaldı ki artık köy tavuğu diye satılanlar bile çiftlikte yetiştiriliyor.
    Denizden tutulan balık gün geçtikçe azalıp değerlenecek, yerine çiftlik balığı hakim olacak. Kaçınılmaz son bu.
    Hele ki iç sularımız, o paha biçilmez iç sularımız çok daha kısa sürede yok olacak. Kehanet ya da tahmin değil bu, tamamen matematik. Ancak Abant gibi tamamen kontrol altına alınmış yerlerde yakala-bırak yapabileceğiz belki. O methini bitiremediğimiz gelişmiş Avrupa ülkelerindeki durum da bu değil mi zaten?..
     
  11. ege

    ege

    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    hepsi
    En İyi Avı:
    .
    konu hakkında düşüncelerini belirten arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.seyirci kalmayı bi kenara bırakırsak .en azından konu hakkında yaptırımları olan kesimleri haberdar adersek.bukadar kolay talan edilemez güzellikler.ben diyorum ki o zamanlar en azından ege ünv.su ürünleri fakültesi bir bilirkişi gönderse kum alım iptal edilebilirdi.yada ilgilil kesimler nasıl izin veriyorlar aklım almıyo
     
  12. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya

    Muvaffak agabey, oyle bir noktaya deginmissiniz, dertli kardeslerinize oyle bir kapi acmissiniz ki o kapidan girmemek mumkun degil :) … derdimiz cok, dermanimiz yok :eek:

    Sehir planlamacisi degilim, insaat muhendisi veya muteahhit de degilim. Isin teknik tarafindan anlamam. Sadece yurt disinda ikamet eden bir vatandasim. Nacizane buradaki gozlemlerimi, takdir ettigim seyleri aktarabilirim. Bizim memleketteki durumlarla kiyaslayinca icimi yakan konular bunlar. :( Arkadaslarca ukalalik olarak algilanmazsa sayet, beni kahreden bazi noktalari, gunluk yasantimda gayri ihtiyari kiyasladigim hususlari samimiyetimle paylasmak isterim.

    Cok net belirtmissiniz "bizim insan sayimiz fazla" diye... e ne yapalim insanlardan kurtulacak halimiz yok ya... insan sayisinin fazlaligi tamam ama bu sayiyi ayni hizla hatta daha da hizli arttirmaya calismak nasil aciklanabilir?... kendimizi kandirmayalim, yanit acik ve net: daha cok ureyelim, daha cok konut acigi olsun, daha cok insaat yapilsin, nasil olsa memlekette arsa talani var, rant avciligi var, hazine arazileri kapanin elinde kaliyor, muteahhitlik ve emlakcilik en kazancli sektorlerden biri, simdi artik insaat teknolojisi de cok gelisti, adam cok katli binayi cok kisa surede cok ucuza maledebiliyor, suslu puslu gavurca isimler altinda luks sitede daire diyerek maliyetinin belki uc belki bes katina satabiliyor... alan da o kadar parayi sak diye cikartiveriyor, o da ayri konu tabi... alan memnun, satan memnun... birader sen o kadar nakiti nerden buldun da aldin o daireyi diyen yok nasil olsa...

    Hal boyleyken, insanlarin hizli uremesi, konut aciginin kapanacagina daha da artmasi, muteahhit, emlakci, insaat firmasi sahibi, firma calisani muhendis, isci (tek faydasi belki de sektorde istihdam yaratmasi), insaat sektorunun yan dallarindan ekmek yiyenler, taseronlar, insaat malzemesi ureticisi ve saticisi, hatta arazi mafyasi icin avantaj... dolayisiyla kimsenin cevresel tahribat gerekcesiyle bu carka comak sokmasina izin verilmez. Oyle olunca kanunlarin da bu gidise dur diyecek sekle getirilmesini beklemek bizimki gibi bir memlekette hayalcilik oluyor. Fazla siyasete girmeyelim ama "Avrupa'da nufus yasliymis, yakin gelecekte orada aktif is gucu kalmayacakmis, biz de onlar gibi olmamak icin genc kalmaliyiz, olabildigince uremeliyiz" soyleminin altinda kismen de olsa bu faktorlerin yattigi belli. Insan sayisini artirmak kolay, insanlarin yasam standardini artirmak zor. Biz de milletce zor isleri pek sevmeyiz. Hele ki yasam standardimizi artirirken dogayi korumak, surdurulebilir buyumeyi kavrayip uygulamak... peehhhh :eek:

    Meselelerimiz bu kadar buyuk, bu kadar koklu, bu kadar kemiklesmis ve icice gecmis....

    Rusya'da, Turki Cumhuriyetlerde, tum Orta Asya'da, Balkanlarda ve Arap ulkelerinde buyuk ihaleler kazanan, bes yildizli oteller, alisveris merkezleri, havaalanlari insa eden Turk insaat sirketlerinin basari oykulerini duyunca vatandas olarak gururlaniyoruz... ama isin bu yonunu hic dusunmuyoruz... o memleketlerde insaat firmasi mi yok? niye hep Turklere veriyorlar bu isleri? Demek onlar bizden akilli. Ustelik bahse konu ulkeler gelismis Bati Avrupa ulkeleri filan degil... cogu zaman begenmedigimiz, kucuk gordugumuz yakin cevremizdeki ulkeler. Ozel sektorlerinin yatirim potansiyali bizimkiler kadar guclu olmadigi icin bu isleri belki kendileri yapmiyorlar, fakat surdurulebilirlik anlayislarinin bizden ileride oldugu bir gercek.

    Diyeceksiniz ki "kardesim Turkiye'de olup biteni zaten biliyoruz, hikaye anlatma, Avrupa'da bu isler nasil oluyor, sen onu soyle"...

    Benim bulundugum Ingiltere'den ornekler verebilirim. Kita Avrupasi'nin da neredeyse tamamini gordum, imkan oldukca gozlemlemeye calistim. Bizdeki kadar cok insaat faaliyeti hicbir yerde yok. Nufuslari fazla artmiyor, insan hayatinin iyilestirilmesi amacli calismalar (insaat, vb.) ile dogal hayati dengede tutmaya calisiyorlar. Almanya, Hollanda, Fransa, Isvicre, kismen Italya'da korumacilik bizden cok ileride. Herseyden once gercek bir hukuk devleti. Kanun varsa, sirkuler varsa, limit varsa vardir. Bizdeki gibi "ama gercekci degil, ama uygulanmiyor, ama ciddiye alinmiyor, ama denetim yok" gibi yorum yapilmiyor. Yasaksa yasak diyor adam, orada avlanmiyor veya o tarihte avlanmiyor, o baligi avlamiyor. Cunku biliyor ki eninde sonunda ya birisi sikayet eder, ya kameraya yakalanir, bir sekilde cezayi oder. Ceza odemese bile eger birileri onu yasak av yaparken gorurse kinar, adam rezil olur, itibari kalmaz. Yani malesef bizde olmayan "ahlaki ve vicdani limitler esastir"...

    Bilirsiniz, Ingilizlerin Avrupa'nin genelinden farkli olarak ilave muhafazakarliklari vardir, hatta bu yonleriyle taninirlar. Mesela monarsiyi veya ters yonlu trafigi kaldirirlarsa diger milletlerden farklari kalmayacagini, kendi ayricaliklarini kendi elleriyle yok etmis olacaklarini dusunurler. Belki inanmazsiniz, 21. yuzyilda bu ulkede hala musluklarin belki %80'i miksersizdir. Bugun Turkiye'de en ucra dag koyundeki gecekonduda dahi musluk mikserlidir. Benim evimdeki lavabo muslugunun fotosu ornek olarak asagida.

    [​IMG]

    Yani belki 300 yil oncesinin sistemi kullaniliyor hala. Lavaboda iki ayri musluk var, biri sicak su, digeri soguk su icin. Yani ilistirarak elini yuzunu yikama sansin yok. Zaten soguk memleketin insani olduklari icin cogu zaman hic sicak su kullanmiyorlar. Isin esprisi aslinda su; yuzyillar oncesinde yukaridan akan suyla temizlik yapma aliskanligi yokken, musluktan akan suyu tikacla gideri kapatilan lavaboya doldurup ellerini lavabodaki suya sokarak yikarlarmis. Yani tasima su ile yikanmanin lavaboya uyarlanmis hali. Bugun her turlu teknoloji elinin altindayken dahi adamlar yeni bina bile olsa inatla mikserli musluk takmiyorlar, Ingiliz olmayi hissettiren o 300 yil oncesinin ilkel musluklarini takiyorlar.

    Bizim gibi sicak memleketin insanlari tabi aliskin olmadiklari icin pratik cozumler uretmisler, mesela sivri zekali yurdum insani pet siseyi kesip muslugun altina baglayarak iki bataryadan ayri ayri gelen sicak ve soguk suyu tek musluk haline getirmisler. :) Bu musluk ornegi cok basit ama degerlerin korunmasi kulturune isaret ediyor. Bizde ise boyle seyler hic olmaz. Herseyin en yenisini, en pahalisini almaya calisiriz, tuketim cilginligi benligimizi ele gecirmistir.

    Isin ilginc yani, mesela adam koymus cebine 200 bin poundu, bahceli, dubleks ev alacak, emlakciya ozellikle soruyor "bana gosterecegin ev period ozellikleri tasiyor mu?" diye... ilk geldigimde bu period meselesini anlamamistim, sonradan ogrendim, megerse adamlar pahali, luks bir ev bile alsalar illa ki Victorian, Edwardian gibi eski krallarin, kralicelerin doneminin mimari ozelliklerini ariyorlar evlerde. Zaten bu ulkede modern bina cok cok az gorursunuz. Evler hep minimize, asgari arsa kaplayacak sekilde, bitisik nizam, en yenisi 200 yilliktir. Dedesinin dedesinden kalmistir mesela, anilarla doludur, manevi degeri buyuktur, yiktirip modern (cirkin) bina yaptirmazlar, en fazla eski curumus ahsap pencereleri sokturup pimapen yaptirirlar, keyifle otururlar ve o evde olurler. Cocuklarina da bu yasantiyi devrederler. Esyanin ruhu var burada. Sadece ticari mal degil yani.

    Kirmizi ates tugla cepheli, en fazla iki katli ama mutlaka bahceli, yemyesil cimlerin, agaclarin icinde kucucuk evlerdir. Cok eskidir, rutubetlidir, fare cok olur ama Ingilizler o evde mutludur. Inanin sokakta Turkiye'de gordugunuz kadar son model araba da goremezsiniz. Arabalar gicir gicirdir (her gun yagmur yaginca camur da olmuyor) ama en yenisi 8, 10 yasindadir. Bizdeki gibi mal mulk, ev, araba hirsi yoktur. Ihtiyaci neyse onu alir, parasi artarsa tasarruf eder. Sanirsiniz ki kapitalizmin kitabini yazan onlar degiller, sanki burasi sosyalist bir ulke. Ikinci el piyasasinda arabanin kendisi cok ucuzdur, bakimi cok pahalidir ve kanunen mecburidir. Bizdeki fenni muayene, kasko gibi seylerin karsiligi olan cesit cesit bandrol, vergi, vs. vardir, bunlar bazen arabanin satis fiyatini asar, alicilar cogu zaman arabanin fiyatina gore degil de vergilerinin odenmis olup olmadigina bakarak alip almamaya karar verirler. Oyle olunca da egzosundan siyah duman cikan bir arac dahi goremezsiniz. Bazi buyuk kentlerde yesil kusak denilen, kamyonlara, TIR'lara yasak olan meskun mahaller vardir. Toplu tasimanin gelismis oldugunu soylemeye gerek yok herhalde. Petrol zengini Arap dunyasinin kiyisinda olup da dunyanin en pahali akaryakitini kullanan biz Turkler icin uzucu tabi bunlar.

    Bir diger gozlemim de su; bizdekinin tersine, burada mazot benzinden daha pahali, cunku dogayi kursunsuz benzinden daha cok kirletiyor. Devlet, dizel arac kullanimindan ziyade kursunsuz benzin ve yeni yeni gelisen elektrikli, hybrid, yari-benzin yari hidrojenle calisan araclarin promosyonunu yapiyor, yesil enerji politikasi nerdeyse herseye hakim. Yani "benim ciftcim ucuza mazot kullanacak..." diye baslayan nutuklar, secim kampanyalari, populist yaklasimlar, isin kolayina kacmalar yok. Simdi kisin ortasi, hava buz gibi, aksamlari cikip kosuyorum mesela, acik havada spor bir avantaj. Cunku hava tertemiz. Komur kokusu yok. Dogalgaz kullaniliyor, her turlu kalorifer, kombi, somine, vs.nin bakimi periyodik ve zorunlu. Baskentimiz Ankara'da ise mesela kis aylarinda resmen is soluyoruz. :(

    Dort yildir burada yasiyorum, Galler ve Iskocya dahil nereleri gorduysem, insaat manzarasi, kule vinc, santiye goruntusu toplamda ya bir ya iki kere gormusumdur. Bizdeki ile tamamen ayri bir dunya.

    Insan sagligina, cevreye (gollere, akarsulara, bitkilere ve baliklara) zarari kanitlanmis olan cimentoyu hala temel insaat malzemesi olarak kullanan ulkelere bakin, hep geri kalmis ulkelerdir. Biz malesef cimento uretiminde ve ihracatinda, ayrica betonarme (cimento kullanarak) bina insaatinda dunyada onde gelen ulkelerden biri oldugumuzla ovunuyoruz. :( Avrupa'da ise cimento artik cok az kullaniliyor, cogunlukla Avrupa disindan aliniyor, mumkun mertebe yeni insaat teknolojileri (celik konstruksiyon, alasimli cam, vs. gibi malzeme) yerlesmeye baslamis. Bizde ise buyuk kentlerin gobegi de dahil olmak uzere malesef cimento fabrikalari tam kapasite calisiyor, kente, denize, gollere, insanlarin ustune zehir yagdiriyor. Bizzat gordum ve kahroldum, mesela Trabzon'da sehrin orta yerinde cimento fabrikasi var, cevresindeki sokaklarda kaldirimin renginden belli filtrelerin hikaye oldugu. Tabi kaldirim ustunde park etmis araclarin arasindan gececek yol bulabilirseniz gorebiliyorsunuz. :( Keza Soke'de (Aydin'in ilcesi, Ege'nin incisi) cimento fabrikasi Soke ovasini yillardir oldurmekte. Kahramanmaras'ta gormustum ayni manzarayi, engin bir ova, sapsari bugday tarlasi, iki ucunda birer cimento fabrikasi, o tarlada yetisen bugday da soframizda ekmek oluyor. :(

    Cok uzattim, bayilttim, farkindayim. :) Daha neler neler var konusacak, yazacak, cizecek ama elden de fazla birsey gelmiyor malesef. Derelerde hidroelektrik santralleri, ovalarda cimento fabrikalari, kiyilarda termik santraller, gollerde kilometrelerce uzunlukta aglar, barajlarda tiriviri, bogazin orta yerinde girgir, elektrik soku ile avcilik :mad: .... Sonumuz hayir degil :( ...

    Eneji uretimi de kalkinma da sart ve kacinilmaz. Fakat bunlari yaparken gavur dediklerimize bakip ders alarak, dogaya ragmen degil, dogaya paralel buyuyerek ve geliserek, surdurulebilirligi ogrenip icimize sindirerek yapmak zorundayiz. Biz malesef hala doga ile mucadele halindeyiz. Doga ile barisinca islerin daha kolay olacagini gorecegiz. Umarim cok gec olmadan, baliklar tamamen yok olmadan...
     
  13. ege

    ege

    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    hepsi
    En İyi Avı:
    .
     
    Son düzenleme: 14 Aralık 2011
  14. sabriyazici

    sabriyazici sabri

    Mesajlar:
    10.747
    Şehir:
    içerenköy - İstanbul
    diyebilecek fazla bir şey yok maalesef her yer aynı durumda 3 5 tane şerefsiz çıkıyor istediği gibi at koşturuyor denizden aldığı kumla ev yapıyor sonra o evler adamların kafasına yıkılıyor suçu günahı olmayanın bilmeden canı yanıyor vs vs vs
     
  15. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya
    Temel buyuk bir suc islemis, yargilanmis, idama mahkum olmus. Daragacinin onune getirilince sormuslar...

    Son bir dilegin var mi?

    Cevap: Ha bu baa iyi bir ders olsun :)
     
  16. Cgrtn

    Cgrtn Çağrı

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    1.873
    Şehir:
    Tekidağ
    Favori Kamış:
    Speedmaster Game Type 2.70 10-50
    Favori Makine:
    Shimano Exsence 4000S
    En İyi Avı:
    Ya sabır...
    Çelik konstruksiyon:) kumdan betondan ayri cam yapilar tabi sogugu gecirecek ama ona göre de isitma sistemleri var:) ayrica depreme dayanikli binalardir celik konstruksiyonlar:) maddi olarak mi bi hayli fazla bizim insanimiza göre degil heleki betondan cimento kum demirden calan insana göre hic degil:)
     
  17. Yakamoz

    Yakamoz MUSTAFA

    Mesajlar:
    880
    Şehir:
    İSTANBUL==TRABZON
    Favori Kamış:
    LINEAEFFE OYSTER CAST KAMIŞ 3.90
    Favori Makine:
    OKUMA TRAVERTINE TR55 MAKİNE
    En İyi Avı:
    DOSTLARIM
    Küresel kapitalizmin kraliyetçileri hızla yaşadığımız dünyayı yok etmeye tüm dengeleri kurdukları bu kraliyetlerin büyütmeleri amaçlı yok etmeye hızla devam etmekteler.
    Kainatın Bir düzen İçinde Yaratılması ve Ekolojik Dengenin ne kadar önemli olduğunu açıkça ifade eden bir çok ayette bulunmaktadır onlardan bir kaçı şunlardır

    "Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır" (Kamer, 54/49),
    وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْميزَانَ اَلَّا تَطْغَوْا فِى الْميزَانِ
    “O (Allah) göğü yükseltti ve dengeyi koydu Sakın dengeyi bozmayın” (Rahman,55/7,8),
    "ٍفَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرى مِنْ فُطُورٍ ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ اِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا وَهُوَ حَسيرٌ
    Çağımızın en önemli problemlerinden birisi de, ekolojik dengenin bozulması ve bununla bağlantılı olarak çevre kirliliği sorunudur Yüce Allah, insandan, tabî çevrenin ve ekolojik dengenin korumasını, onların doğal düzenini bozmamasını istemektedir Aksi takdirde, bizzat insanın kendisinin bundan zarar göreceğini şöyle ifade etmektedir:
    ظَهَرَ الْفَسَادُ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِى النَّاسِ لِيُذيقَهُمْ بَعْضَ الَّذى عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
    “İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır Yanlıştan dönmeleri için Allah yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır” (Rum, 30/41)
    Bu ayet-i kerime, genel anlamda eko sisteminde bozulma ve kirlenme meydana geleceğini ve bunun sebebinin de insan olduğunu ortaya koymaktadır Günümüzde, dünyada somut hale gelen erozyon gerçeği, hava, su ve denizlerin kirlenmesi, bunların sonucu olarak da asit yağmurlarının yağması, iklim değişikliği gibi küresel çevre kirliliği ve sorunlarına sözünü ettiğimiz ayette işaret edildiğini, insanların asırlar önce böyle bir tehlikeyle karşı karşıya geleceklerinin ip uçlarının verildiğini görmekteyiz
    Yani kısacası insan oğlu aç gözlülüğünün yüzünden kendi kendinin sonunu hazırlamakta.
    ALLAH hepimize hidayet etsin
     
  18. ege

    ege

    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    hepsi
    En İyi Avı:
    .
    evt haklısınız insanoğlu aç gözlü okdar aç gözlüküki en büyüj hazinelerini bile göz ardı ediyor
     
  19. therasmus

    therasmus fatih demirci

    Mesajlar:
    2.418
    Şehir:
    İstanbul-Yalova
    Favori Kamış:
    Lineaeffe spider surf 4.20 m
    Favori Makine:
    Ryobi oasys 8000
    Bir inşaat mühendisi olarak konuyu ele almak gerekirse;
    Öncelikle belirtilen alandan kum alımı yapılması mevzuu,deniz kumu tümünde olmasada inşaatlarda kullanılabilir lakin yıkanması değişik granülometride elenmesi vsvs gerekir , dere kumuna göre daha sağlıksızdır.Betonarme yapılarda bahsi geçen kum diğer malzemelere oranla büyük bir kalem oluşturmaz,yani temin edilmesinde büyük zahmetler çekilmez.
    Avrupada nasıl yapıldıgı konusunda alaşılmayacak bir durum yok,taşı kırar mıcır ,yapar biraz daha kırar ince malzeme yaparsın seçenek çok,burdaki esas sıkıntı ise avrupadaki çimento üreten şirketlerin türkiyede çimento fabrikası satın alması yada yeniden kurmasıdır.Çimento üretilirken büyük miktarlarda çevreye zarar verilmektedir.Türkiye çimento ihracatıyla övünmekdedir lakin bu cok yanlış bir politikadır.
    Bilinen bir yanlışda çelik yapıların betonarme yapılardan daha maliyetli oluşu düşüncesidir,bu günümüz inşaat teknolojisinde yanlış bir önyargıdır.
    Yapı imalatı bağlantılı oldugu sektörler açısından en geniş sektördür.Yani bir ülkenin en önemli reel sanayisidir diyebiliriz,yani kısacası inşaat sektörü ne kadar büyükse o kadar çok kişi ekmek yer.
    Günümüzde inşaat sektöründe gerek yetişmiş eleman gerekse inşaat teknolojisi açısından dünyada söz sahibi bir ülkeyiz,çevre ülkelerdeki projelere talip olmamız ,inşaa etmemiz gayet normal bir durum azr eder.
    Türkiye gibi 3.dünya ülkeleri gelişimlerini tamamlayabilmeleri için ya kendi doğasını katletmek yada sömürgeler bulup onları mahvetmek durumundadır,bizde durumumuz icabı kendi doğamızı yokediyoruz buna mecburuz.(istisnalar,gereksiz uygulamalar muhakkak vardır onları kastetmiyorum)
    Bir ülkede genç nüfus neyse üretim o dur,yaşlı nüfusa ise tüketici olarak bakılır.O yüzden genç nufusunuz kadar üretir,ürettiginiz kadar piyasa oluşturur,piyasanız kadar eknominiz büyür,ekonominizin büyüklügü kadar dünyada söz sahibi olur ve vatandaşınıza refah bir yaşam sunarsınız.
    Türkiye'yi kıyasladıgınız avrupa ülkelerine bakın birde gayrısafî millî hâsıla (GSMH) larına bakınız.Vahşi kapitalizimin icabı yani şu andaki sistemin bizi mecbur kıldıgı olay ise şudur; ne kadar milli gelir o kadar çevreyi düşünme ne kadar milli gelir o kadar avlakları düşünme ne kadar milli gelir o kadar insancıl davranışlar,yani siz akşam ne yiyecegim yada ay sonu faturaları nasıl ödeyecegim düye düşünen bir insana yani karnı aç bir insana yok çevreyi temiz tut yok balıklar yok öluyor vsvs dersen adam sana küfreder,kimse kusura bakmasın bu böyledir.
    Biz tarihimizin bize verdigi,dinimizin bize verdigi edeb,ahlak,terbiyeye sahip çıkarsak,yani adaletli bir gelir dagılımı olursa,tok açın halinden anlarsa,komşusu açken kendi evde yatamayan insanlar haline gelirsek bir şeyler düzelir.Biz avrupaya hayran hayran baktıgımız sürece de bu iş olmaz,bizim yıllar önce yitirdigimiz şimdi ise avrupalıda oldugunu sandıgımız degerlerimizi farkına varır,hatırlar,hayatımızda uygularsak o zaman adam oluruz.
    Herkes kendine bakmalı köy tavugu yemek isteyen kişilerin ilk önce kendilerinin köye taşınması,dünyanın kanseri olan kişininde bu dünyaya çocuk yapmayıp kanserli hücreyi çoğaltmaması gerekir.:)
    Espriyi bir kenara bırakırsak,
    Velhasılkelam toplumu bireyler oluşturur,bireyler toplumu oluşturur,işin özü budur...
    Saygılarımla...