diyalog..

Konu, 'Göller, Barajlar ve Akarsular' kısmında Birahas tarafından paylaşıldı.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. Yengeni kızdıracak ne yazdımki...

    Kızmaz bana o,hem bizim duvarlarda mavi..
     
  2. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan
    iyi akşamlar
     
  3. diren

    diren Diren

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    3.321
    Şehir:
    İstanbul ama daha çok Kocaeli
    Favori Kamış:
    şeker kamışı
    En İyi Avı:
    Hayallerim, aşkım ve çipuram.
    Olsun bilgiyi pekiştirmekten zarar gelmez. :D
     
  4. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan
    Az önce iyi akşamlar dedim ama gidemedim. Bu defa gidiyorum ben de. Yarın akşam görüşmek üzere:)
     
  5. diren

    diren Diren

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    3.321
    Şehir:
    İstanbul ama daha çok Kocaeli
    Favori Kamış:
    şeker kamışı
    En İyi Avı:
    Hayallerim, aşkım ve çipuram.
    Bugun renk konusunu tartıştık, yarın da su kaynakları, kontrolsüz su tüketimi, deniz ve havza kirliliği kontrolü konusunu tartışalım :D
     
  6. cem_korsan

    cem_korsan

    Mesajlar:
    114
    En İyi Avı:
    pantolon balığı :)
    Evet bu sıcaklar hiç hayra alamet değil bence
     
  7. cem_korsan

    cem_korsan

    Mesajlar:
    114
    En İyi Avı:
    pantolon balığı :)
    evet abicim çok haklısısn kutuplardaki erimler denizsuyu sıcaklığının yükselmesi artan sera gazları hepsi bir bütün oluşturmuş ve dünyanın sonunu hazırlıyor
     
    Son düzenleme: 23 Ocak 2007
  8. diren

    diren Diren

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    3.321
    Şehir:
    İstanbul ama daha çok Kocaeli
    Favori Kamış:
    şeker kamışı
    En İyi Avı:
    Hayallerim, aşkım ve çipuram.
    Atmosferdeki karbondioksit (CO2) gazlarının büyük bir bölümünün okyanuslar tarafından tutulduğunu (en önemli CO2 yutağı okyanuslardır denilebilir), atmosferdeki genel ısının 2 derece artması sonucunda bu tutulan gazın atmosfere geri verilmeye başlayacağı, bu geri işleyiş başladıktan sonra, tüm CO2 emisyonları durdurulsa bile küresel ısınma ve kimi yerlerde soğumanın engellemeyeceğini de unutmamak gerek.
     
  9. cem_korsan

    cem_korsan

    Mesajlar:
    114
    En İyi Avı:
    pantolon balığı :)
    kyoto sözleşmesi

    aklımda bi soru var bu ozon tabakısı her geçen gün git gide inceliymesine rağmen neden dunya üzerindeki en buyuk srra gazı üreticisi olan amerika neden kyoto sölzeşmesinin altına imzasını hala atmıyor beş kuruş para kazancam diye.... burnu o kdar çok havalarda ki sanırım kendini bu dünyada yaşamaya layık görmüyor ama birde bu ozon gazı
    O3 çok yüksek elektirik enerjisi sayesinde üretile biliyor neden ozon gazı üretme tesisleri kurulmuyor ki ?? :confused:
     
  10. hakanozden

    hakanozden hakan

    Mesajlar:
    1.280
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    420 3 parça dam black panter //390 linefea tuornement surf
    Favori Makine:
    banax sx3000
    En İyi Avı:
    3,5 kg kalkan
    ben dün akşam ayrıldıktan sonra neler olmuş burda neyse site rengi hala mavi gene başaramamışlar biz olmasakta arkadaşlar kaleyi aslanlar gibi savunuyor nasıl olsa :D :D :D :D
     
  11. diren

    diren Diren

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    3.321
    Şehir:
    İstanbul ama daha çok Kocaeli
    Favori Kamış:
    şeker kamışı
    En İyi Avı:
    Hayallerim, aşkım ve çipuram.
    Cem arkadaşım,
    Çok yerinde sorular sormuşsun, bu soruların yanıtlarını bulmak için konuyu iki eksende ele almak gerekiyor. İlki ozon tabakasını incelten maddeler ve bununla ilgili uygulanan yöntemler (montreal protokolü'ne uygun bir zamanında bakmanı öneririm) ikincisi ise iklim değişikliğine neden olan gazlar (yani sera gazları).
    1987 yılında, dünya ülkeleri ozon tabakasındaki incelmenin tehdit edici boyutunu kabul ederek, bu incelmeye neden olan CFC (kloroflorokarbon) gibi gazların üretimini ve kullanımını engelledi. Bu uygulamaya dünya ülkelerinin geneli katıldı ve yapılan çalışmalar ozon tabakasının 1999 yılında incelmesini durdurduğunu, günümüze kadar gelinen sürede de iyileşme (onarma) gösterdiğini ortaya koydu.
    O3 üretmek ucuz bir teknoloji değildir, onun yerine O3'ü parçalayan gazların üretimini durdurmak daha ekonomiktir ve ülkeler de bu yolu seçip baraşılı da oldular.
    Ama küçük bir sorun vardı: evet ülkeler CFC gibi gazları buzdolabı, klima, sprey gibi ürünlerde kullanılmıyordu ama yerine kullanılmaya başlanan klor ve flor içerikli gazlar, var olan sera etkisine gizliden gizliye etkide bulundu. Tabi bu etki, karbon gazlarının etkisi ile tarşılaştırıldığındığında oldukça küçük düzeylerdedir.
    Bilmem dikkatini çekti mi konu iklim değişikliği olunca hep karbondioksit (CO2)değerlerinden söz edilir, oysa iklime etki eden daha pek çok gaz vardır. Bunun nedenini şöyle açıklarlar: atmosfere bu gazlarla birlikte küçük partiküller de verilir. Bu miniminicik maddecikler, dünyamıza gelen güneş ışınlarını geri yansıtarak atmosferde soğuma etkisi yaratır. Biliminsanları bir araştırmışlar ki bu maddeciklerin soğutması ile CO2 dışındaki gazların ısıtma etkisi hemen hemen birbirine eşit. Yani ortamda CO2 olmasa, bu iki etki birbirini neredeyse sıfırlayacak. Bu nedenle konu iklim değişikliği olunca ilk değerlendirilen gaz, CO2 kardeşimizdir.
    Gelelim Amerikanın Kyoto ile ilişkisine. Adamların en büyük gelir kaynaklarından biri silah endüstrisi ve bu aynı zamanda en büyük CO2 üretim endüstrisi. Kyoto'ya imza atmak demek bu endüstiriye sekte vurmak ya da bu etkiyi azaltmak için çok büyük yatırımlar yapmak demek. İş böyle olunca elbette Kyoto'yu imzalamıyorlar. Ancak bu, toplam CO2'ın %25'inden sorumlu olan ABD'nin tümünün böyle bir tutum içinde olduğu anlamına gelmiyor. ABD'nin birçok eyaletinde uygulanan emisyon (bu malum gazların atmosfere verilmesi) sınırlamaları Kyoto'dan bile katıdır.
    Bu arada şunun da altını çizmek gerekir ki, eğer Rusya Kyoto'yu imzalamasaydı (16 Şubat 2005), protokolün yürürlüğe girmesi için gerekli olan %55 değerine (imza atan ülkelerin CO2 salınımlarının toplam CO2 salınımının %55'ini oluşturması) ulaşılamayacaktı. Ama sanmayın ki Rusya bu işe yalnız "çevre dostu ülke" olduğu için girdi. İşin içinde alınıp satılan karbon kotası olmasaydı, yani senin deyiminle Cem arkadaşım beş kuruş kazanacak olmasaydı, Rusya kolay kolay imzalamazdı.
    Karbon kotasının Rusyanın neden işine geldiği, ABD'nin ise gelmediği konusuna girmeden bu korsan bildirimi noktalıyorum. :)
    Kusura bakmayın arkadaşlar, oldukça uzun yazdım, sabredip okuyanlara teşekkür ederim. Ama ne yapayım sorular bildiğim yerlerden geldi :)
     
  12. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Ne güzel açıkladın Diren :) Merakla okudum ve bilmediğim şeyler olduğunu gördüm :) Teşekkür ederim :)
     
  13. diren

    diren Diren

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    3.321
    Şehir:
    İstanbul ama daha çok Kocaeli
    Favori Kamış:
    şeker kamışı
    En İyi Avı:
    Hayallerim, aşkım ve çipuram.
    Dün öyle birşey oldu bu konuya girdik. Meslek alanım olunca da dayanamadım :eek:
    Önerilere açığım :rolleyes:
     
  14. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan

    Ben büyük bir merakla devamını bekliyorum. Bu bilgilerden sonra, bu konuda bir yazı yazmak da farz oldu artık. Sadece karbon değil, tüm gazlar zararlı ve gittikçe de gaz kullanımı yaygınlaşıyor. Küresel ısınma, bir müddet sonra küresel kıyamete döner mi bilinmez!
     
  15. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan
    Yücel arkadaşım, yanlış yazdın galiba. Yoksa doğru mu? 3 paket mi? Haftada mı?
     
  16. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan
    :( :( Bırakmalısın. Hadi olmadı diyelim, o halde de azaltmalısın. Bu ne dostum böyle, çok fazla.
     
  17. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan

    Benim bildiğim tüm sigarayı bırakanlar, "ben bırakamam" diyenler arasından çıkıyor. Tıpkı benim gibi:)

    Ben Çubuklu'da oturuyorum. 5 senedir. Boğaza çok yakın. Oltayı elime alınca sadece 10 dk yürüyorum. :)
     
  18. diren

    diren Diren

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    3.321
    Şehir:
    İstanbul ama daha çok Kocaeli
    Favori Kamış:
    şeker kamışı
    En İyi Avı:
    Hayallerim, aşkım ve çipuram.
    Aşağıdaki bilgiler, 2006 yıylında tamamlanan doktora tezimden alıntılardır, kopyalayıp yapıştırdığım için kimi yerlerde kopukluk görebilirsiniz, hoş görün. Konuya uzak olan arkadaşları sıkarsa şimdiden özür dilerim. :eek:

    İklim değişikliğinin başlıca nedeni olan sera gazlarının oluşumunda %36 enerji, %24 endüstri, %18 ormancılık, %9 tarım ve %3 diğer kaynakların payı vardır. Bu nedenle ilkim değişikliği konusunda küresel enerji politikaları üzerinde özellikle durulması gerekmektedir. 1975-2001 yılları arasında iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklık, fırtına, sel gibi olaylarda %160 artış olmuştur. Küresel ısınmaya bağlı kutuplardaki ısınma 21. yüzyılın ortalarına doğru deniz seviyelerinin 70 cm kadar yükselmesi ve bunun sonucu olarak, deniz seviyesinden alçak topraklarda art arda sel baskınları beklenmektedir. İklim değişikliği seneryolarına göre; deniz yüzeyindeki 50 cm’lik bir yükselme, Mısır nüfusunun %16’sının göç etmesine yol açacaktır. Deniz düzeyinden 2 m yüksekte olan adalardan oluşan Maldiv Cumhuriyeti’ndeki adaların çoğu yok olacaktır. Toprakları denizden alçakta olan Hollanda’nın küresel deniz yükselmelerinden korunması için yapılması gereken baraj ve setlerin 1990 yılı maliyeti 70 trilyon dolardır. Worldwatch Enstitüsü’nün 2003 raporunda dünyadaki buzulların erime hızının 1988’den bu yana iki kat arttığı belirtilmektedir. Son olarak BM; iklim değişikliği nedeniyle önümüzdeki on yıl içerisinde yaşanacak kayıpların sigorta şirketlerine maliyetinin 150 milyar dolar olabileceğini açıklamıştır.

    Sera gazlarının diğer bir çevresel etkisi olan asit yağmurlarının sosyo-ekonomik maliyeti hakkında pek az çalışma vardır fakat zararın çok büyük olduğu ve giderek hızla artığı gözlenmektedir. 1984 yılında Batı Almanya’daki ormanların %8’inin çevresel yıkım izleri taşıdığı ileri sürülmüştür. 1987’de Avrupa ormanlarının %14’ü asit yağmurlarıyla gelen kükürdün etkisi altındaydı. 1993’de iyi korunan ormanlara sahip Avrupa’nın bütün ormanları kükürt birikiminden kaynaklanan bu yıkımın etkisi altına girmiştir. Bu nedenle ormanların verimlilikleri %16 oranında azalmıştır. Asit yağmurlarının Avrupa ormanlarında yaptığı yıkımın yıllık maliyetinin (30,4 milyar dolar) Alman çelik endüstrisinin yıllık üretimine eşit olduğu hesaplanmıştır. İsveç’te 14 bin gölden 4 bininde asit yağmurlarına bağlı asitleşme nedeniyle balık türü canlı kalmamıştır. Bu durumun balık avcılığına etkisi 13 milyon dolardır. Asit yağmurları nedeniyle yalnız 1978’de ABD ormanlarının %5’inin gördüğü zararın maliyeti 600 milyon dolardı. ABD’de aynı yıl tarım ürünlerinde asit yağmurlarına bağlı zarar 8,2 milyon dolardır.

    Küresel ısınma sonucunda deniz seviyesi yükselirse, tarihte görülmemiş boyutlarda göçler olması beklenebilir. Milyonlarca insanın yer değiştirmesi, örneğin Mısır ve Bangladeş gibi alçak deltalarda ya da Maldive adaları gibi ada ülkelerinde şiddetli sosyal ve siyasi çalkantılara neden olması beklenilen bir durumdur. Yurtlarını terk edip göç etmek zorunda kalan insanların gittikleri yerlerde çevre baskısı oluşturmalarına neden oldukları bir gerçektir.

    İklim değişikliği ve enerji ilişki üzerinde yoğunlu olarak odaklanan konu, enerji kaynaklarının tüketiminin iklim değişikliğine etkisidir. Oysa, küresel ısınmanın da enerji kaynaklarına ve tüketimine doğrudan etkisi bulunmaktadır. Azalan yağışlar sonucu kuruyan nehirlerin hidroelektrik üretimini düşüreceği, belki de bitireceği değerlendirmelere katılmamaktadır. Yine aynı kuraklık sonucunda, termik ve nükleer santrallerin soğutma suyu gereksinimlerinin karşılanması da güçleşecektir. Bu güçlü olasılıklar sonucunda, ülkelerin yaşayacağı tüm sorunlara bir de enerji güvenliği sorununun eklenmesi beklenmelidir. Bu tehditler, sosyal ve ekonomik ayrım gözetmeksizin tüm ülkeleri kapsayacak bir sorundur. Çünkü doğanın gözünde tüm insanlık eşittir ve doğa ülkeler arası ayrım gözetmez.

    Doğanın bu tutumuna karşın, gelişmiş ülkelerin bir kısmı aymaz tutumlarını sürdürmektedir. Buna en uygun örnek küresel ısınmanın bilimsel olmadığı iddiasıyla, tüm dünyadan salınan karbondioksitin %25’inden sorumlu olan ABD’nin azgelişmiş ülkelerin taahhütte bulunmadıkları sürece Kyoto Protokolünü imzalayamayacağını belirtmesi ve Protokolün ABD ekonomisine zarar vereceği gerekçeleriyle Mart 2001’de Kyoto Protokolünden çekildiğini açıklamasıdır.

    ABD Başkanı George W. Bush, Küresel İklim Koalisyonunun da etkileriyle sözleşmeyi uygulamaya koymayacağını söylerken “Amerikan halkı ve ekonomik çıkarları önde gelir” demiş ve Kaliforniya’daki elektrik kesintilerini örnek gösterip, ülkesinin bir enerji krizi yaşadığını, durgunluk içindeki ekonomiye de bir ek yük getiremeyeceğini söylemiştir.

    ABD’nin Koyoto Protokolü’ne ekonomik gerekçelerle taraf olmaması, Rusya’nın protokolü ulusal çıkarlarını öne çıkaran değerlendirmeler ve uzun pazarlıklar sonucunda imzalaması, emisyon ticaretine getirilen teşvikler ile karşı görüşler, ülkelerin her şeye karşın enerjinin sürekliliğinin ve arz güvenliğinin sağlanması yaklaşımı, küresel çevre ve enerji politikaları oluşturulması önündeki engellerdendir.

    Ulusal ve uluslararası düzeyde bu adımların atılmasını geciktiren nedenler arasında belki de en önemlisi, uygulanacak politikalar sonucunda yapılacak sistem ve tüketim değişikliğinin ekonomilere getireceği yük olarak kabul edilebilir. Uluslararası örgütler ve kimi devlet/birlik politikaları bu yükü azaltıcı yönde düzenekler geliştirmiştir. Ancak, tüm ülkeler aynı anda benzer yükümlülükler altına girmedikleri için, bu çeşit uygulamalardan kaynaklanacak ekonomik etkiler de farklılaşmaktadır. Uluslararası düzeyde kabul gören çevre ve enerji politikalarına bir ya da daha fazla ülkenin katılmaması, onu ekonomik alanda kısa dönemde diğer ülkelerden üstün duruma getirebilmektedir.

    Bu durum küresel ekonomik rekabette birçok ülkenin çevrenin korunması adına, bu yarıştan çekilmek istememelerini açıklar niteliktedir. Bu saptama, sürdürülebilir enerji politikalarının oluşturulması ve uygulanması sırasında karşılaşılacak en önemli engelin, devletlerin çıkar çatışmaları ve çıkar ortaklıkları olduğu savını doğrulamaktadır.
     
  19. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan
    Öyle görünüyor ki yeni bir dünya düzeni kurulacak ve bu da iklimlerin değişmesi sonucu olacak. İnsan oğlu kendi sonunu hazırlıyor. Bakın bu yıl doğru dürüst kar bile yağmadı. Yazın sağlam bir kuraklık kapıda bizi bekliyor. Ama sanırım kendi düşen ağlamaz demeli.

    Son icadımız doğalgaz! Yanmasıyla ortaya çıkan kokusuz ve gözle görülemeyen azotoksit güneş altında reaksiyona girerek nitrata dönüşüyor. Akciğerlerin koruma mekanizmasından geçen nitrat vücutta nitrik asite dönüşüyor. Bu da bağışıklık sistemini çökerten maddelerin başında geliyor.

    Bile bile lades! Kimin umrunda. İktisattan sınıfta kaldık. Kıt kaynakları kullanmayı öğrenemedik. Bulduğumuzu tüketiyoruz.


    Not: İzniniz olursa doktora tezinizi ve isminizi referans kaynağı göstererek imzamdaki sitelerde yayınlamak üzere bir yazı yazmak isterim. Tabi daha fazla bilgiye de ihtiyacım olacak...
     
  20. Ay ışığı

    Ay ışığı

    Mesajlar:
    60
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Tamamen acemi şansı sekiz adet sazan
    Bence bunu okumalısın, arkadaşım. Hatta okumakla da kalmamalısın. Bir kampanya bile başlatabilirsin. :) Neden olmasın.

    http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=6772
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.