DİSCOVERY kanalında kuzey denizlerinde kral yengeci avı ile geçimini sağlayan balıkçıların av mevsiminde yaşadıklarını konu alan bir belgesel izledim. Av yasağının kalkması ile kafesler denize atılıyor.Denizle sert şartlarla boğuşuluyor.Sonuçta yapılan av dakik bir yasak ile sona eriyor.Elbette o insanların geçimlerini sağlamak amacıyla yaptıkları çok ilgtinç bir öykü olmuş.Lakin;bu belgeselde benim dikkatimi çeken ve sizlerle paylaşmak istediğimi bir konu vardı..... Yıllık istihsal belirlenmiş.Balık haline gelen miktar buna ulaştığında gemilere telsiz vasıtası ile bildiriliyor.Av o anda sona eriyor. Bu uygulama beni çok etkiledi. Çok yüksek bir medeniyete ait olduğunu hissettim ve keşke ile başlayan cümleler kurdum kendi kendime........ böyle bir uygulamayı yürütebilmek için; genel stoku bilmek hasat edilecek miktarı tespit etmek ve izinleri buna göre vererek harfiyen uymak ve uydurmak gerek....... ülkemizde ki uygulamalara bakınca iyiden iyiye moralim bozuldu.Aklıma ;bu yıl balık bol diye elektrikle palamut toplayıp sonrada çifti 2 ytl ye satan balık teknelerimiz,bu kadar bolluk içinde hal uygulamalarına maruz kalıp para yüzü görmeyen balıkçı esnafı, rezervi ve yıllık üreme oranını bilmeyen arastırmayan kurumlarımız geldi... taze ürünü işleme konusunda hala zayıf olan balık işleme tesislerimizi düşündüm. bu yıl boldu seneye allah kerim diyen zihniyetten vazgeçebilmek için biz ne yapabiliriz ? devlet yapsın mı diyeceğiz? böyle gelmiş böyle giderci mi olacagız?
Evet inanılmaz bir sistem en azından Türkiye için inanılmaz bir sistem. Ne doğru ki avcılık doğru olsun.
neyi ,ne kadar,ne zaman avlayacağımızı bilirsek,gelecek nesillere en değerli mirası bırakmış oluruz. çocuklarımızın da aynı zevki tadabilmesi için yasaklara uyalım.
gırgırcılar(kimi) trolculer, dinamitçiler, bombacılar vb. yıllardır kendi çocuklarına ihanet ediyor. Ve bunu bile bile yapıyorlar gelde medeniyet öğret bu adamlara.