Ben artık yoruldum ama yine de dayanamadım. Muhalefet deyince, geri kalmayayım, dedim. İstavrit , çinekop ve hamside boy yasağı var. Eeee! var da ne oluyor? İstanbul Boğazı kıyılarındaki binlerce amatörün kovaları, 4-5 cm.lik kıraçalarla dolu. Sirküler, istavritte boy sınırı 13 cm. diyor. Aynı amatörler, aynı boylardaki yaprak çinekopları da kovalarına dolduruyor. Sirküler buna da 14 cm. sınırı getirmiş. (Küçükleri, şuurlu davranarak, denize iade eden amatör veya ticari kardeşlerimi kutluyorum, sözüm onlara değil.) Şimdi, eşkinada boy yasağı olmaması bana göre çok fazla bir şey ifade etmiyor. Bilinçli olan, zaten o balığın normal boyunu biliyor ve gözüne, gönlüne küçük geleni denize atıyor. Birçok mesajımda yazdım. Biz, sizlerden birçoğunuz(Tarık kardeşim de dahil) doğmadan önce, sirküler filan da yokken, tuttuğumuz balıklardan küçük olanları denize atardık, büyü de gel diye. Küçük olan dediysem yanlış anlaşılmasın, 300-400 gr.lık kırlangıçlar, küçük sayılırdı. Bilmem anlatabildim mi? Selam ve sevgiler.
Sevgili Tarık Bey Yazılarınızı ve duyarlılığınızı yakından takip etmekteyim. Eşkina genelde liman içi dışlarında taşlık otluk bölge yakınlarında avlanma yapılabilecek bir balıktır .Bölgesel bir balık olduğu için bölge tespiti yapıldığında avlak her zaman verim verebilir . Gece avı her zaman daha iyidir .Normal olan 3 iğneli takımlarla ege bölgesinde boru kurdu teke manunla avcılığı güzel ve zevklidir.tek sorun İğneyi midesine kadar indirmesidir. Mayıs ekim ayları en verimli ayları olarak geçmektedir. Herkese rastgelsin Kalın sağlıcakla ..
Mahir Amca gayet güzel açıklama yapmışsın , keşke herkes bu kurallara uysa, kuralları uymayı bırakılım da keşke herkes vicdanın sesini dinleyebilse... Am şu yaprak,kıraça ve istavrit olayını hala anlayabilmiş değilim...
Forumun Moderatörler Başkanı ve en yaşlı Moderatöründen aldığım ikaz ile sizleri anladım. Bu dahil, 37 mesajımı okurken vakitlerinizi aldığım için özür dilerim. Anlaşılan o ki gözlerinizi yordum. Forumunuzda yazılanları okumam, bilmediklerimi öğrenmem, tek taraflı da olsa paylaşmam konusunda bir sıkıntı yaratmayacaksam bana müsade. Tepki neden kaynaklandı? Anlamış değilim ama. Belki zaman içinde onu da öğrenirim. NOT: Ne olur bu tavrımı alınganlık olarak algılamayın. Bundan önceki mesajlarıma gelen veya gelmeyen cevaplara bakınca en doğrusu bence budur. Bilen bilir, bırakın alınganlık gibi bir huyu, tam tersine başladığımı bitirmek isterim. Tabii ki kısmetse olur. Saygılarımla.
Tarık bey yormak ne demek ? Ben sabahtan beri yazılanları okuyor ve mücadelenizde ne kadar haklı olduğunuzu görerek okumaya ve öğrenmeye çalışıyorum . Sizin tepki verdiğiniz tepkinin aynısını Mahir Amca da vermiş sanırım . Ama sanırım her zamanki gibi yüz yüze konuşamadığımız ve mimiklerimizi göremediğimiz için bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum .Burada doğa için yapılan ya da yapılacak olan hiç bir mücadele küçümsenemez ve tepki görmez. Öyleyse burada olmanın da hiç bir anlamı olmaz. Burada olması gerekenden daha hoşgörülü olmak zorundayız, çünkü sanaldayız hepimiz .Ben paylaşımınızdan çok büyük keyif aldım, çünkü sizin gibi insanlar sayesinde bir şeyleri belki yoluna sokabiliriz .Paylaşımlarınızın devamını diliyorum
Tarık, kardeşim Ne ikazı, ne tepkisi? Biz de senin yüreğinde hissettiğin sıkıntılara, satırlarımızla ortak olmak istedik. Sevil, doğrusunu anlamış. Ben , mücadelenin çok yönlü yapılması, yasaklardan ziyade insanların bilgilendirilmesi, vicdanların sesinin , her türlü kuralın önünde, daha etkili olması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Biz birbirimizi anlayamazsak, bizi hiç kimse anlayamaz. Selam ve sevgiler
Valla ne olduğunu anlayamadım ben Benim taaa Kazakistandan gördüğüm Hem Mahir amca,Hem Tarık abi özünde aynı şeyleri söylüyorlar ve gerçekten aydınlatıcı bilgiler veriyorlar İşin En garip yanıda ben bu EŞKİNA isimli balığın ne olduğunu bilmiyorum Selamlar Saygılar
Yanılıyorsam Lütfen düzeltin Mahir Amca Tarık abiyi Emsal göstermeniz sanırım şu an formdaki yaşı en büyük üymeiz olduğu içindi sanırım Yanlışım varsa özür dilerim Selamlar
"Fazla ekleme yapmanın gereği yoktur" lafı üzerine dinlemeye geçtim dostlar. Benim açımdan sorun yok. En azından bizler arasında sorun olmamalı. Adı hobi veya bazılarımızca taşam tarzı olan tutkularımız aynı, yani ilgi alanı aynı, sorunlar aynı. Birde ortak noktalarda uzlaşıp, hep beraber seslendirebilsek..... Saygılarımla.
Şu internet ortamında tanıyıp fikir ve yaklaşımlarıyla örnek bulduğum iki insan var. Biri Tarık abi, diğeri Reis abim. Biri derelerin, dağların, barajların ve göllerin reisi, diğeri ummanların. Bence onların aralarında anlaşamama gibi bir durum olmaz. Adım gibi eminim benzer konularda aynı hassasiyete sahipler.
Tarık Abi bu konu açıldığından beri senin yazılarını dikkatle okuyorum... Gerçekten de hem çok faydalı hem de çok düşündürücü bu bilgileri bizlerle paylaştığın çok çok teşekkür ederim... Umarım bu yazılanları bütün üyelerimizde okumuştur, bizim burada bulunma amacımız daha çok bilgilendirilmek ve doğruları yanlışları ayırt edebilmek ise bence daha nice 32 sayfalar doldurmalısınız diye de düşünüyorum... Amatör balıkçı veya profesyonel balıkçı olarak avlananların aslında vicdanlarıyla hesaplaşabilmeyi becerebilseler her şey ne kadar da güzel olacak diye düşünüyorum... Tüm temennim de doğal ortamlarında yaşayan bütün canlılara saygı duyulması için...Kalın Sağlıcakla...
Değerli abilerimin ve arkadaşlarımın tespitleri ve yorumları için teşekkür ederim. Ben yıllardır istanbul anadolu yakasında eşkina,ispari,karagöz,levrek avlarım ve bunların avındanda müthiş keyif alırım.Sitenize girmeden önce benim amatör balıkçılık sirküleri hakkında hatta bunun varlığı hakkında en ufak bir bilgim yoktu ama değerli abiminde dediği gibi her duyarlı bir balıkçı gibi benimde boy ebat standartlarım vardır bunların haricindeki balıkları avlamam vicdani yönden zaten bana rahatsızlık verir. Özellikle eşkinanın nerelerde bulunabileceğini(anadolu yakası)konusuna gelince küçükyalı sahilden tuzlaya kadar tüm sahil şeridini denedim ve buralardan tatmin edecek düzeyde balıklar aldım bunun yanısıra özellikle kartalda gemi batığının çevresindene çok yakaladım ve birde büyükadada iki kiloya yakın bir eşkina çektim. Eşkinanın haricinde bu takıma gelecek balıklar hiçte yabana atılır cinsten değil ispari,karagöz,sabaha karşı levrek birde bol miktarda(ben pek beğenmem)gelincik.Bu balıklarıda eşkina takımıyla yakalamanız mümkün. Avlanma zamanına gelince,Eşkina mart ayı ortalarından itibaren kıyılarımıza yumarta bırakmak amacıyla girerler;bunlar anaçlarıdır herbiri kiloya yakın ve üzerindedir ve bu aydan itibaren uzun sayılabilecek av sezonu vardır yaklaşık altı ay kadar bu süre zarfında balık biraz ufalır. Hepinize alakanınz için tekrar teşekkür ederim. Saygılarımla...İyi avlar.
barış aramıza hoşgeldin. bahsettiğin takımı ayrıntılı tarif edebilirmisin. Köstek kalınlıkları boyları iğne markası türü numarası rengi. kurşunun türü vs. Ayrıca eşkina avında bahsettiğine göre bayağı bir uzmanlaşmışsın nelere dikkat etmek gerekir nasıl davranmalı vurduğunda ne yapmalı çekerken nasıl davranır nasıl tepki verir vs. gibi paylaşacak bir sürü deneyimin olmalı. MEvsimimidir bu aralar mesela?
Teşekkürler Emre hoşbulduk. Emre benim yakaldığım sistemi ve nacizane taktiklerimi sunayım; Öncelikle eşkina havanın kararmasından itibaren avlanmaya çıkar ve tüm gece boyunca sabaha kadar avlamak mümkündür. İki tür takımım vardır; Gerekli malzemeler; 0,40 beden 0,35 köstek 6-7 numara mustat sarı çelik çapraz 75 gram kurşunun dip kısmı(halka)kes ışıklı şamandıra fosfor Öncelikle bir kamış boyu beden ayarlıyorsun(bunu derinliğe ve atabileceğin şekilde ayarlayabilirsin) bedenin altına kesmiş olduğun kurşunu bağlıyorsun.Köstekleri uzun tutmanda fayda var yaklaşık 0,50 cm bunları birbirine dolaşmayacak uzaklıklarda bağlayabilirsin ve ikili köstek üçlü köstek tercih senin.Bedenin bittiği yere yani kamışın uçuna ışıklı şamandırayı takıyorsun.Özetlersek;kurşun yere oturduğunda şamandıra sabit kalacak ve ışığından takip edeceksin suda.Böylelikle eşkinanın taşlık yosunluk alanlarda oluğunu kabul edersek takılmaları minimum seviyeye indirmiş oluyoruz. Eşkina genelde vuruş yapmaz direk yutar yemi yuttuğunda ışıklı şamandıran suya gömülecek,otlanı diğer iğnelerin dibe takılmasını önlemek için hemen yukarı kaldırmalısın zaten oltanın uçunda olduğunu farkedersen boşluk vermeden sar eğer yemi bırakırsa yakalanmamışsa tekrar atlama ihtimali yüksek çektiğin yerde bırak ve bekle. İkinci takım biraz daha basit bu bizim bildiğimiz dip oltasının aynı diyebiliriz 0,40 bedene 0,35 köstekleri bağla fakat bu defa köstekleri fazla uzun tutma 50-75 gram kurşun kullanabilirsin.Gece avlanacağın için kamışın uçuna fosfor takmayı unutma!Bu takımda şamandıra kullanmadığımız için takılma ihtimalin çok yüksek bu nedenle oltanın boşluğunu alarak attığın yerde kalmasını önlersen ve balık vurduğunda dibe sürtmeden oltanı çekersen önlemiş olursun. Ben genelde birinci yani ışıklı takımı kullanıyorum tarif edemeyeceğim kadar zevkli şamandıranın suya gömülmesini kaybolmasını görmek yani balığın gücünü hissetmek muhteşem. Yem olarak;sana önerebileceğim vazgeçilmez iki yem önerebilirim,birincisi TEKE bu benim en çok kullandığım yemdir ve tekeyi takarken önce kuyruk kısmından geçirerek sırtına öldürmeyecek şekile takarsan tekenin suda çok uzun süre canlı kalmasını sağlarsın ve seninde bildiğin gibi canlı yemde tüm balıklarda olduğu gibi eşkinanın asla affetmeyeceği yemdir.İkinci favori yemim biz menekşe deresinden çıkarıyoruz(çekmece)KURT tur.Bunu temin etmesi biraz zahmetli ve eziyetli olduğundan genelde TEKE yi tercih ediyoruz ama KURT ta eşkinanın bayıldığı bir yemdir ve KURT u o anda denizde ne varsa alman mümkündür tüm balıklar buna bayılır.Yanlız iğneye birkaç tane birden takmalısın ve canlı olmalı. Eşkina sabır gerektiren bir balık oltanı attığında bir kaç saat vurmazsa umutsuzluğa kapılma ve bekle.Çok defa sabaha kadar bekleyip iki üç tane kiloluk kapıp gittim=) Dediğim gibi martın 15 inden sonra denemeyi düşünüyorum malum sular henüz ısınmadı kıyıda bir tane bile gümüş göremiyorum.Anlayacağın biraz daha beklememiz gerekiyor.Ama sana önerebileceğim bir yer var bu mevsimde o da galata köprüsü(eminönüne geçerken)direk dipleri ama oranın müdavimleri yeri kaptırmamak için bu aylarda orada nöbetleşe sabahladığından buda biraz zor ama deneyebilirsin şansını sonuç alabilirsin.Yoksa mart ı bekleyeceğiz beraber Umarım yardımcı olabilmişimdir. Hoşçakal...İyi avlar
"Fazla ekleme yapmanın gereği yoktur" lafı üzerine dinlemeye geçtim dostlar. Benim açımdan sorun yok. En azından bizler arasında sorun olmamalı. Adı hobi veya bazılarımızca taşam tarzı olan tutkularımız aynı, yani ilgi alanı aynı, sorunlar aynı. Birde ortak noktalarda uzlaşıp, hep beraber seslendirebilsek.....Saygılarımla. __________________ RASTGELSİN Tarık ERSAL 1961 Ankara Brh+ Sevgili Tarık Abi, Siz ve sizin gibi Abilerimizin,Arkadaşlarımızın bilgi amaçlı yazılarını dikkatle okuyorum ve hafızama yazmaya çalışıyorum.Gerçekten aydınlatıcı ve düşündürücü bilgiler,Acaba sorusunu soruyorum kendime bazen,kendim gerçekten hassasiyetle kurallara dikkat ediyormuyum diye,siz aydınlatmaya devam edin Lütfen,gözlerimiz yorulsada dinlendirerek okuruz Hep bereber seslendirsek sözünüz üzerine espirili bir yaklaşım yapmak istiyorum lütfen yanlış anlamayın Biz resmi törenlerde,milli maçlarda vs organizasyonlarda,Ulusal marşımızı hep bir ağızdan seslendirmeyi beceremiyoruz hala, İnşallah Müşterek gayemizi birey olarak başlayıp hep birlikte seslendirmeyi başarırız Selamlar,saygılar
Sevgili arkadaşlar, Reis ağabeyim ve Akın kardeşimin aktardığı gibi, vicdanı olmayan Amatör Balıkçı olamaz. Tamamiyle mutabıkız. Amatör sadece et için uğraş vermeyen, tek amacı balık toplamak olmayan, doğayı özümseyebilmek için bir çok insanın değil yapmak, düşünmeye bile cesaret edemeyeceği meşakkatleri göze alarak dalına zarar vermeden, ağaca tırmanarak, o ağaçtaki tırtıldan, kuşa kadar canlıları sevip, gözeterek yeterince meyveyi alan kişidir. Amatörlüğün özünde sürdürülebilirlik, sizin deyiminizle vicdan yatıyor. Ancak salt vicdan ile bu ülke değerlerinin korunmasını, sürdürülebilirliğinin sağlanmasının mümkün olamayacağını düşünüyorum. Vicdanlarımızı oranlarsak neler çıkar ortaya bir bilsek. Sürdürmenin bizim toplumumuza ters düşen yanı, bence kökenimizin göçer oluşunda yatıyor. Ben sosyolok değilim. Hiç alakam yok. Ancak kendimce yorumum şudur. Göçer insan olan atalarımız yerleştikleri alanda yer alan kaynakları o alanda ikamet ettikleri sürece toplayan, avlayan, kısaca fayda sağlayan insanlardı. Bir süre sonra başka alanlara göçen insanlarımızın mevsim şartları nedeniyle terk ettiği bölgelerde sürdürülebilirlik sağlanabiliyordu. Sürdürülebilirlik bu sayede ayakta kalabiliyorken yerleşik düzene geçişimiz, ama halen göçer mantığı ile bulduğumuzu avlamamız ve tabii ki nüfus artışı ile bilinçsizlik var olan değerlerimizi yok olma noktasına getirdi. Yukarıdaki nacizane saptamama ne kadar hak verirsiniz bilemiyorum, amatörce bir değerlendirmedir. Ancak salt vicdan ile olması gereken korumanın başarı sağlayamayacağına eminim. Ne denizin ortasında, ne de dağın başında avlanırken vicdan olmadan koruma mümkün değildir, haklısınız. Ama vicdanımızı dayandıracağımız bir saptama, yani gerçek bilgi, envanter, araştırma, üretim düzeyi dayanakları olmazsa olmaz. Olamaz. Hangi ölçüye göre avladığımız balıkların en az bir kere döl vermiş, bir kez olsun çoğalabilmiş olduğunu, hangi tarihlerde meyve vereceğini, hangi şartlarda bu döngünün azalma veya artış sağladığını, bu verilere dayanarak kıstasların aşağı ya da yukarı çekilmesi gerektiğini vicdan ile saptamak mümkünmüdür? Kısaca bizim hobi veya yaşam tarzı olarak ele aldığımız, vaz geçilmez bir yönümüz olan Amatör Balık Avcılığı hususu, masa başında, değil gerekli değerlendirmeyi yapmak, kaynağını bile görmeden, hele birde Tarım Bakanlığına bağlı olarak yüzlerce önemli konu ile birlikte yürütülen ve balık avcılığını sadece hasat olarak gören bir mantıkla düzenlenmekteyken ben kendi adıma olsun, sessiz kalamıyorum. Sessiz kalmamalıyız diyorum. Çıkan sesin düzenini sağlayacak, akordunu yapacak kişilerin bu konuda yetkin olan bilim adamlarımız olduğunu, olması gerektiğini de söylemeden geçmeyeyim. Saygılarımla.
eşkina mı mavroiğil mi lendenoz mu arkadaşlar bu balığın istanbul versiyo nu na eşkina diyorlar giresun ordu arsın da lendenoz TRBABZON ve bilimsel ismi ile mavroşğil bizim buralarda bol olan bir balıktır mayıs ayında yakalanmaya başlar havanım soğukluğuna göre ocak şubat ayına kadar misina ile avcılığı yapılır avlanma zevki fazla olmayan salak bir balık tır 50-60 mm lik 40 ğr kuşunlu dip misinası ile yakalarız liman arkaları ve dip kayası olan bölgeler de çok olur bizim buralarda el oltası ile 5-6 kğ lik ler bolca tutulur 2 adet zulalı ortaboy kanca ya travla(boru kurdu) veya pisbıyık(bir nevi karades ) veya pamuk cana(yengeç) İLE avlanırız tak yemi at misinayı eger oralarda gezen balık varsa midesi ne kadar yutar sen de çekersin tek zorluğu hemen içine kaçmasıdır hızlı olamazsan misinayı kayalara takar incesi kılçıklı olur pek makbul değildir 350 ğr ve yukarısı sebzeli olarak fırında pişirilirse yanı da da aslan sütü ile iyi gider afiyetolsun
Tarık abi;değerli saptama ve tespitlerin için teşekkür ederim ama benim üzüldüğüm konu,kendini profesyonel diye nitelendiren ticari amaç için acımazsızca avlanan karasularımızdaki sayısız avcılar ve bunların caydırıcılığının olmaması.Biz ne kadar amatörler olarak üzerimize düşeni korusak gözetsekte bu maalesef böyle önlenemez bir hal almış durumda.Daha dün kadıköydeydim ve tezgahlarda gördüğüm bir çok balık sirkülerden habersizken bile benim avlamayacağım kilo ve ebattalar hal böyle olunca bizim çığlığımızın çırpınışlarımızın nereye gittiği konuşunda endişeye kapılmamak elde değil. Saygılarımla.
