BU YAZIMI TEKRAR YİNELİYORUM VE LÜTFEN DİYORUM Herkezin affına sığınarak soruyorum tüm forumlarda (balıkavı,teknoloji,elektronik,araba v.s)insanların birbirine karşı olan saygısı ve sevgisi nerede?Herkez sanki birbirini hırpalamak,üzmek ve kırma peşinde gibi.Hiç bir zaman kimseyle tartışmadım tartışmam kalbini kırmam.Fakat malesef küçükler küçüklüğünü büyüklerde büyüklüğünü göstermeli bence. Arkadaşın birisi balık yakalamış ,paylaşmış kimisi limit altı der saldırır,kimisi çok yakalamışsın günlük sınırı aşmışsın der saldırır ve akla gelebilecek bir sürü cevaplarla o arkadaşı vatan haini durumuna düşürmek neden?Neden o arkadaşa herşeyi tam olarak izah etmiyoruz.Daha yapıcı kelimelerle onu uyarmak ve bilinçledirerek kazanmayı denemiyoruz?Bilgisayarın başına geçip klavyenin tuşlarına biraz daha fazla basıp izahatla insanları kazanmıyoruz.Direk saldırgan tavrımızın sebepleri nedir acaba?Çok düşündüm malesef şu sonuç çıktı.SEVGİSİZLİK. Arkadaşın birisi balık yakaladığı takımlarını anlatır.İğnesi,misinesi,sahtesi,kurşunu vesaire diğer bir arkadaş ukala bir uslupla onun dediğine tam zıt görüş içerisinde.Görüşünü paylaş tabiki en doğal hakkın ama karşındaki insanı rencide etme,kırma .Sen öyle biliyorsundur,diğer arkadaş başka şekilde biliyordur.Malesef bu şekilde en ufacık şeylerden birbirimizi kırmak niye?Alıp veremediğimiz şey nedir?Çok düşündüm malesef şu sonuç çıktı.SEVGİSİZLİK. Ben bu forumun sayesinde çok güzel insanlarla tanışıp dostluklar kurdum.Ta buralardan kalkıp ülkenin diğer taraflarında insanlarla tanışma fırsatı yakaladım.Ve bu şekilde çok dostluğun kurulduğunuda görüyorum.Bunlar beni mutlu ediyor.Fakat lütfen birbirimize olan SEVGİMİZİ kaybetmeyelim.Sevginin olmadığı yerde zaten saygıyı beklemek hayaldir bence.Kusura bakmayın kafanızı ağrıttım ama LÜTFEN birbirimizi kardeşimiz gibi abimiz gibi sevelim.Gerisi gelecektir zaten...
İşte bu yazı her şeyi anlatıyor, çok teşekkürler sevgili Can kardeşim. Ben bu forumun sayesinde çok güzel insanlarla tanışıp dostluklar kurdum.Ta buralardan kalkıp ülkenin diğer taraflarında insanlarla tanışma fırsatı yakaladım.Ve bu şekilde çok dostluğun kurulduğunuda görüyorum.Bunlar beni mutlu ediyor.Fakat lütfen birbirimize olan SEVGİMİZİ kaybetmeyelim.Sevginin olmadığı yerde zaten saygıyı beklemek hayaldir bence.Kusura bakmayın kafanızı ağrıttım ama LÜTFEN birbirimizi kardeşimiz gibi abimiz gibi sevelim.Gerisi gelecektir zaten... __________________ CAN AKGÜN 1976 İSTANBUL Bu yazını her ay tekrarlamalısın gerçekten çok güzel.
Harika fikirler ortaya atılmış, kimin penceresinden bakarsanız haklılık tabii ki var... Fakat birşey unutuyoruz. Bizler burada aynı geminin içindeki insanlarlarız. Eğer gemide isyan çıkarsa o gemi batar ve kimsecikler de sağ kalmaz. Yerel bir forumumuz olduğunu bilenler vardır. Orada bulunan, aktif olarak katılan veya uzaktan izleyen aşağı yukarı herkes birbirini tanır. O forumda limit altı balık raporları silinmez. -Tabii yapılan av bilinçli veyahut abartılı değilse- Silinmez, üstelik hiç bir üyemiz tarafından konu hakkında hakaret, tenkit, hedef gösteren mesajlar yazılmasına izin verilmez. Ne garip değil mi? Limit dışı ava izin veriyoruz ama ona karşı tenkite hatta eleştiriye izin vermiyoruz. Şimdi Empati ve Hoşgörü çerçevesinde olayı ele alalım. Zaten balıkçılar olarak en büyük eksikliğimiz burada. Diyelim ki; O limitler dışındaki avı yapan sizsiniz. Açtınız konuyu ve tebrikleri bekliyorsunuz. Daha ilk mesajda tabiri caize yerin dibine sokulmuşsunuz, sonraki mesajlar da zaten ilk mesaja siper alarak başladılar sallamaya. Ne avcılığınız kalmış, ne insanlığınız. Canavar yapmışlar sizi. Nasıl bir tepki verirsiniz: Ya "lanet olsun" der forumu terkedersiniz. Ya Ona buna mesaj yetiştireyim derken daha da sinirlerinizi bozarsınız Ya da içinizden küfrederken "kusura bakmayın bilmiyordum da vs". gibi alttan almaya çalışırsınız. Ne oldu? O kadar tenkit, o kadar eleştiri? Amacına ulaştı mı? Yani şimdi bu adam bir daha asla yasa dışı av yapmayacak mı? Özellikle ilkini tercih eden dünyadan bihaber devam edecek avlarına. Sonra da yöneticiler başlığı gördü. Hem yasa dışı av, hem de o kadar atışma gerginlik. Ne yapacaklar. Silecekler tabiiki. Peki ya foruma sonradan katılanlar ne yapacak? Aynı hataya düşüp aynı manzaraları tekrar etmeye başlayacak. Ya aksi olsaydı. Güzel seçilmiş cümlelerle doğru olan şey doğru ifade edilmişse. O kişi o zokayı yutup, yanlışını daha iyi anlamaz mıydı? hooked Belki de o yaklaşım limit dışı av yapan kişiyi öyle etkileyecek ki; bir daha aynı hataya düşmemek için açıp belki de hiç görmediği tebliği baştan sona okuyarak öğrenecek. Hangi durumda Biz GEMİMİZİ KURTARABİLİRİZ? Lütfen hoşgörünüzden kaybetmeyin. İnsanları kırmayın ve kazanın lütfen. Sağlıcakla...
Hoşgörü, empati, sevgi ve saygı önemli erdemler. Sadece burada değil, insanın hayatının her alanına nüfuz etmesi, kendini göstermesi gereken insan özellikleri... Vurdumduymazlık, umursamamak, kuburnazlık, kendi bildiğini okumak da başka insan özellikleri. Bundan otuz sene önce insanların sahip olsalar da gizlemeye çalıştığı, ancak günümüzde çevresi tarafından "çok p..ç adamsın, ne p..şt herifsin be abi, hatta büyük o..... çocuğusun, senden korkulur vs" gibi iltifatlarla!!! taçlandırılan özellikler bunlar. Şimdi, hepimiz öyle veya böyle, ya nefsimize yenilerek veya istemeyerek, bilmeden küçük ya da büyük kusurlar, yanlışlar içerisinde bulunmuşusuzdur, bulunuyoruzdur. Hatta kanunu bile çiğniyoruzdur. Mesela en çok trafik kurallarını ihlal ediyoruzdur. Kırmızı ışıkta geçtik diyelim ve bir başka sürücü tarafından uyarıldık. Sonuç ne olur? Ben söyleyeyim yüzde 90 kavga çıkar. Ya polis durdurursa ne olur? Yine ben cevap vereyim; yüzde 90 ceza yeriz ve kuyruğumuzu bacaklarımızın arasına kıstırıp tırıs tırıs yolumuza devam ederiz. Kısaca, kurallara uymak için devamlı dayak mı yememiz gerekiyor? Bu kadar zor mu uyulması, uyulmamasından çok daha kolay olan birkaç kurala riayet etmek?
Oturup uzun uzun yazmak lazım ama, değer mi, bilmiyorum. Öncelikle bir şakşakçılık meselesi var. Bazıları alkışlanmak istiyor. Bilmem hangi sebepten, belki eziklik, belki sakatlık belki başka bilmen sebebinden. Bazısı az, bazısı çok. Ve balık tutma olayını işte o alkış için bir bahane olarak görüyor. Bunda sorun yok. sorun bu tiplerin akabinde ortaya çıkan davranışlarında oluyor. Bu elemanlar bir gün balık tutmuş olamnın ötesinde biraz da bilg,i, ustalık vs. ile caka satmaya çıkıyorlar. Hay hay, bunda da sorun, ayıp vs. yok. Ama olay şu ki, bildikleri şeylerin yanlış olduğunu veya onlardan daha fazlasını bildiğini gösterecek bir şekilde bir mesaj, bir ileti vs. önlerine gelirse, tehdit hissediyor ve saldırmaya girişiyorlar. İşte sorun olan bu. Bu tek sorun değil elbette, ama önemli sorunlardan biri. Şimdi olayı bir örnekle izah edelim. Efenim, 0.16 misina ile 3 kg'luk karagöz tutulabilir. Şimdi bu bir hipotezdir veya teoridir yada fenomendir. Bu şu demektir, buna itiraz edilebilir. Herkesin de buna itiraz etme hakkı vardır. Fakat buna itiraz bu bilgiye karşı farklı argümanlar, bilgiler kullanılarak yapılır, yapılmalıdır. Hadi göster bakalım nerde 0.16 ile tuttuğun balık diye yapılmaz. Bu bilgiye değil, adama saldırmaktır, olayı şahsileştirmektir. Mesela nasıl yapılır? Gösterilir, denir ki, efenim, 0.16 misinaların çekeri düğümlü vs. halinde 720gr'ı aşmıyor. 1kg olan bir karagöz ise, 855gr darbe üretiyor. Sonuç ortada, o misina kopar birader. Şimdi bu olayı adam gibi tartışma platformuna çeker. Ben derim ki, bak kardeşim, ahanda terazi, 0.16 misian bak, gör, 2.3 kg çekiyor. 855gr vuran balık onu koparamaz. Neyse işte, olay adam gibi bilgiler ve ona konan itirazlarla netleşir, herkeste buradan hem bilgi alır, hemde yanlış bilinenler ortadna kalkar. Ama sen gidip adamdan noter tasdiği istiyorsan, yok foto koy vs. diyorsan, bu adamı açıkca yalancı, üçkağıtcı filan ilan etmektir. Ne yapsın bu adam, gidip zaman makinesi mi icat etsin, o balığı tuttuysa, o zamana dönüp resim çekmek için? Böyle yaparak bilgiye ulaşamazsın da, bilgi vermek isteyeni de soğutursun da. Ha, adam da ben gibi biriyse, kalkar ayağa, sen kime yalancı diyorsun diye tepene biner, çıkar kavganın daniskası. Bu defaten görülmüştür. Konu nedir? Konu X adlı şahsın, Y nevinden bir balık tutup tutmadığı mıdır? Yoksa X türü bir şeyin, Y türü bir balığı tutmada başarılı olup olmayacağı mıdır? Eğer mesel X'in, Y'yi tutması ise, elbette bunu bir şekilde delillendirmesini istersin. Ama X malzemesi Y tutmakta başarılı deniyorsa, bunun yolu göster hadi fotoğrafını demek değildir. Bunun kimseye faydası yoktur. Nedir o davranış, işte o davranışa yobazlık denir. Yobazlıkta insanlığın en büyük sorunlarından biridir. Neden, nasıl yani? Bu böyle midir, olur mu hiç vs. gibi çıkışlar olacak, gene aynı şey yapılacak ve hır çıkacaktır şimdi. O halde neden böyledir onu da bir izah edelim. Kafa karıştırıcı mı oldu? Şimdi açalım madem olayı. X: Efenim, 0.16 misina ile 3kg karagöz tutulur. Y: Göster o zaman tuttuğun balığı. Bu nedir, bu geçerli midir? Nedir ona bir bakalım. Bu aslen ampirik yöntemdir. Yani deneysle yöntem. Bir 0.16 misina alınır, bir de karagöz alınır. Bu bunu tutar mı, tutmaz mı denenir. Yani deney yoluyla yapılır. Ama deneyler, ölçülebilirlik, şartların bilinirliği gibi bir takım kriterler taşır. Fi tarihinde bilmem nerede 0.16 misina ile 3.200 gr bir karagöz tutulmuş v eresmi de konmuş olması bir deney değildir. Zira deney koşulları belli değildir. Karagöz belki hastaydı. Belki 0.16 diye yanlışlıkla 0.36 misina kullanıldı. Belki resim fotoşop. Belki balık metro'dan alındı. Evet, geçmişten bir resim koymak, bu iddianın ispatı veya çürütmesi olamaz. Bu, ancak, gelecekte, deney şartları sağlanarak bize bir bilgi verir. Eğer karşınızdaki sizi böyle bir ispat olmayan ispata davet ediyorsa, olay otomatikman kısır döngüye girer, şu yukardaki safsataya. X: 0.16 misina ile 3 kg karagöz tutulur. Y: Göster o zaman tuttuğun balığın resmini. Şimdi X, resim göstersede, göstermesede bir şeyi ispat etmiş olmayacak. Dahası, bu şu sonuca çıkar: Y: Göster fotoyu. tutamadığına göre demekki tutulamaz. Nerden biliyoruz tutulamayacağını, çünkü tuttuğunun resmini koyamadın. Sanırım biraz zor anlaşılıyor bu ince safsata. Şöyle bakın o zaman. NASA: Aha şöyle bir roket yapılırsa, mars'a gidilir. YOBAZ: Gittin mi peki, gittiğinin resmini göster. Gösteremediğine göre demekki gidilemez. Eğer yobaz haklı olaydı, biz hala tekerleği bile icat edememiştik. İşte bu yüzdne bu insanlığın en büyük belalarından biridir. Forumlarda en sık yaşanan şey budur. Daha başka şeylerde yaşanır, ama olay alsında bu temel husustan kaynaklanır. Eğer taraflardan biri bu şekilde yobaz tavra girerse, karşıdaki gerilir. Zira olay şahsileşmiştir. Olay bigli paylaşımı değil, kişiyi rencide etme rayına girmiştir. Ve hemen bahaneler hazırdır. Amanda saygısızlık, yaşa hürmet, yok şu yok bu. Ben çeşitli forumlardan bu yüzden, çok haklı olduğu halde banlanan insanlar bilirim. Bana pek çokları der ki, amanda sert çıkyırosun falan. Haklıdırlar. Ama olayı başından itibaren takip edenler şunu görebilirler. Ne zamanki olay yobazlığa döndü, ne zamanki karşıdaki zırvalarla vs. beni yalancı, hakir vs. görmeye çıktı, işte o zaman renk değişir. Emin olabilirsiniz, ben bildiğim şeyin doğruluğunu sonuna kadar savunurum, yanlışsa da, "ben bir aptalım" der ve silker atarım o yanlışı. Bu noktada, karşımdakine de önce efendi gibi izah ederim, ama hala şahsileştiriyosa, ben eminim ondan daha iyi yaparım laf geçirmeyi.
Serday bey verdiğiniz örnekler bizin sınavlarda çııkan soru tarzlarına benziyor ama size canı gönüldün katılayorum...
2 gündür 30 kere yazdık değil mi? Resim gönder demek yalancılıkla suçlamak değil. Yani ben o amaçla yapmadım, bunu da o mesajları okuyan çocuk bile anlar. Ben teorik bilgiler yerine meranın, balığın, takımın resminin gösterildiği av raporları görmeyi tercih ederim. Söylediğim sadece buydu. Yapmak istemiyorsan da yapmazsın, bana yalancı dediler deyip her gün bir sürü farklı konunun altına çarşaf çarşaf yazılar yazıyorsun, vaktine emeğine yazık.