mahir amcacım her dedigine eyvallah gecen hafta kadıköy çarsıya yemlik almaya indim defneleri 7-10 ytl civarı satıyorlar acaba bu işi bizmi bilmiyoruz bu trolcülermi yoksa bu karakteri bozukların işinemi gelmiyor istavrit aldım bşr kilo defnelerden büyük mahir amcacım ben buna şimdi neden kartşı çıkmayayım?**
Yunanistan bir sene boyunca balıkçılarına bir tür işsizlik sigortası ödeyerek 1 yıkl av yasağı getirmişti ve oldukça verim aldılar. Bu bir yıl süresince de tüm profesyonel balıkçılarını ücretsiz olarak ve ücretini ödemek koşuluyla amatör balıkçılarını bir eğitime tabi tuttu. (Balık avlamanın kuralları, hangi tekniğin ne kadar ve nasıl uygulanması gerektiği, aksi taktirde neler olacağı...) Bizde de olsa keşke.... 1 yıl nadasa bırakabilsek denizlerimizi....
Adaşım İnce bir dokundurma yapmışsın ama boşa gitmiş. LÜFER, KAPUDANE ve benzeri teknelerin 1-2 no.lu olanları balıkçı teknesiydiler,doğru. Ancak bu teknelerin yaptığı balıkçılık, balık nesline karşı kesinlikle bir tehlike oluşturmuyor. Onlar uzatma ağı atıyorlar ve (belki ileride BALIK AĞLARI konusu açarak bunları size anlatırım) bu ağlar asla yavru balık yakalamaz. Balıkların çeşit ve miktar olarak azalıp çoğalmaları, avcılık yanında çok çeşitli etkenlere de maruz. Balıkların azalmasını sadece aşırı veya bilinçsiz avcılığa bağlamak, son derece yanlış ve ilmi bir yaklaşım değil. Yakup Hocam bu konuda arzu edenlere daha geniş ve ilmi bilgi verebilir sanıyorum. ... Gelelim yine lüfer teknelerine, onlar da artık, eskisi gibi boğazda ağ atamadıkları, voli çeviremedikleri için bu işlere döndüler, ruhsatlarını değiştirdiler. Neden ağ atamıyorlar? Her yer şamandıra dolu.Ağ bağlayacak yer kalmadı. Neden voli çeviremiyorlar? Bütün voli mahalleri, özel yatlar tarafından işgal edilmiş. Bunların devlete kaç kuruş verdiklerini de ben bilmiyorum. Vs vs vs.
Erdem İşte buna karşı çıkalım. Minik balıkları tutanları değil yalnızca, satanları da şikayet edelim. Ama yine söylüyorum emin olmalıyız. Size bir hatıramı anlatayım. 1969 yılında Diyarbakır'da askerlik yapıyorum. Kolorduya karpuz alınıyor, şartnamede 2 kg.dan az olmayacak.... vs yazıyor. Adam getirmiş karpuzları dökmüş ortaya. Ufacık karpuzlar. Biri dedi ki -Teğmenim bunlar çok küçük, kabul edemeyiz. Bana da öyle görünüyor ama ezbere olmaz ki, tartalım bakalım. Al bir tane tart , tam iki kilogram. Başka tartalım. Tartalım, 2 kg. Hepsi tornadan çıkmış gibi 2 kg. yani şartnameye uyuyor, senin küçük demen boş. Keselim bakalım ham mı olmuş mu? Keselim, teğmenim, sen anlarsın seç bir tane. Biz de her şeyden anlıyoruz ya seçtik bir tane, pat küt ötüyor. Kes bakalım, kestik, kan kırmızı kurabiye. Vay anasını, eve alırken seçsem, böylesini bulamam. Bir tane daha kes. o da öyle. Tamam arkadaş teşekkür ederiz, her zaman böyle karpuz getir. ... Geçenlerde Melih Reis arkadaşımızın başına gelmiş. bir büyük mağazada (hipermarket diyorlar, ben büyük mağaza diyorum.) çok küçük lidakiler görmüş,satıcıya çıkışmış, müdürünü çağırtmış,ona da söylenmiş. Tamam demişler, hallederiz. İki üç gün sonra aynı yerde aynı boy balıklar yine satılıyor.yine postayı koymuş ama adamlar bu sefer hazırlıklı. Çıkartmışlar sirküleri, çıkartmışlar cetveli. ölç bakalım, ölçmüşler, yasal boy. Diyecek bir şey yok tabii ki. ... Ben mahcub olmamak için önce emin olalım diyorum. yoksa ne gırgırın avukatıyım ne de başkasının.
Yasalar elveriyor diye yanlışlıklara göz mü yummalıyız? Tepki göstermeliyiz ki yasalar da o yönde değişebilsin ileride.
mahir amcacım birşey soracagım benim cocuklugumda Poyraz'a Riva'ya giderklen kıyıdaki dalyanları görünce Beykoz'a geldigimizi anlardık şimdi malesef onlarda yok artık ben bunu hep merak ettim o kalkan dalyanlarına ne oldugunu(muhtemelen kalkan tükendigi için)fakat benim bildigim kalkan dip balıgı bunuda bir gırgırın yapması zor gibi geldi bana yoksa farklı bir şekildemi tükendi bu balık
Benim yazılarımdan bu mana mı çıkıyor? Hay Allah, Türkçeyi iyi bilip, iyi kullandığımı sanıyordum. Demek ki kendimi dil konusunda da biraz daha eğitmem gerekiyor.
Erdem Beykoz'da Yeniköy'de ve daha birçok yerde dalyanlar vardı. Şimdi ne yazık ki yoklar. Aslında dalyanlar, kalkan için değil, kıyıdan sürüler halinde geçiş yapan pelajik balıklar için kurulurdu. Yani, uskumru, torik,palamut, orkinos vs. Daha önce de dediğim gibi hiçbir şeyi tek sebebe bağlayamayız. Bunun da pek çok sebebi var. Eskiden, (40-50 sene önce) Orkinos çoktu.Torik palamut da öyle. Uskumru her yıl Karadeniz'le Marmara ve Ege arasında göç yapardı. Lüferler hakeza. Orkinos diğer balıkları sıkıştırır, onlar da can korkusundan kıyılara sokulurdu. Torik, Kasım ayında boğazda yatar, Karadeniz'den gelen uskumru ve istavriti altına alır, Marmara'ya inmesine izin vermez, sabah ve akşam yemlenirdi. Biz de hem torikleri hem de uskumru, istavrit gibi ufak balıkları tutardık. Şimdi orkinos kalmayınca balıklar Karadeniz'e çıkarken kıyılara sokulmak ihtiyacı duymuyor, açıktan gidiyor, dolayısıyla dalyanlara girecek balık da olmadığından ve her konuda her zaman var olan diğer sebeplerden dalyanlar artık kurulmuyor. Aynı şekilde voli yerleri de yok oldu. Pazar günü inşallah herkes balık tutarken, ben sana tutulmuş balık hikayeleriyle, bunları anlatırım.
Sevgili mahir abi diyorsunki balık bol iken avlanmak lazım, tamam buraya kadar senle aynı fikirdeyim ama gözünü cıkartmamak şartıyla dimi.Biz toplum olarakmı bilmem birşey buldukmu kökünü cıkarırız sana örnek şu ara hamsi karadenizde 0.25 krş a kadar düştü dükkanlarda 1-2 ytl ye satılıyor fazlasıda yem oluyor peki seneye ne olacak düşünmüyorlar. Zamanında bu boğazı orkinoslar beklerdi bilirsin nerdeler peki..Bilinicsizce avlanıp japonlara gitti. Nerdenmi biliyorsun diyeceksin benim dayım (babamın dayısı) boğazda söndüren kaptanı idi babam küçükken palamut u yem yapıp orkinos avlarlarmış boğazda ordan bilirim. Babamda üsküdar da halen balıkcılık yapmakta o bile artık lanet ediyor bu insanlara.Koskoca denizler bittide boğazmı kaldı vah halimize vahhhhhhhh...
ya abiler bu işe hasta oluyorum hele tezgahtaki minicik yaprakları görüyorumya acıyorum ülkemizin deniz kaynaklarına boğaz girişinde vuruyorlar balığın gözüne allah bu denizlerimizin sonunu hayır etsin.................
Mahir abimin düşüncelerine katılıyorum, her meslekte olduğu gibi ,ekmeğini balıkçılık yaparak çıkaranlara, onların emeğine ve ekmeğine tabiiki saygılı olmak zorundayız, onlarında uymaları gereken sirküler var ve onlarında gelecek için korkuları olmalı.
küçücük yaprakları çinekopdiye satıyorlarya bence bizim insanlarımızda buna çanak tutuyor eskiden çinekoptan küçük balıklar defne yaprakları tezgaha düşmüyordu şimdi çinekop diye satılıyor. çinekoplarda sarıkanat diye gazlanıyor benim görüşüm bunu ferdi olarak önlemenin yolu bu küçük yapraklar satın alınmazsa tezgahada düşmez herkesi duyarlı olmaya çagırıyorum en azından üstümüze düşeni yapabiliriz saygılar
merhaba uzun zamandır siteye giremiyordum Öncelikle herkese merhaba , Ben doğma büyüme beykozluyum - Kendimi bildim bileli de bu durum sürer gider.Hepimiz biliyoruz ki birgün ciddi bir kaza olacak ve önlem alınacak . ben artık paşabahçe de ( gırgır bölgesi ) avlanmıyorum - çünkü balık çekemiyorum.Artık balığa gidersem Çubuklu ya gitmeye başladım...