Valla ben bir şeylere kızıp bağırıp çağırırken yalnız kaldıysam (kendi adıma konuşuyorum) ve şimdi bu insanlar şikayet ediyorlarsa benim bu haber için yapabileceğim bir şey yok. Haber için herhangi bir girişimde bulunmamın da anlamı yok zaten. Zira daha önce de dediğim gibi "geçti Bor'un pazarı." Ne kendim için ne de o şikayet edenler için yapılacak bir şey yok. Bizler de dahil olmak üzere herkesi sıkıştıran onlar zaten ben değilim ki. Şu anda da bu konu ile ilgili olmasa bile başka konular için hala bağırıp çağırıyorum ama insanların umurunda değil. Yarın da bugün itiraz ettiğim şeylerden sebep yaşanacak olumsuzluklara isyan ederler. O da ancak kendilerine değerse. O zaman geldiğinde de bugün şu duruma nasıl empati ve anlayışla yaklaşamıyorsam, itiraz ettikleri şeye yine anlayışla yaklaşamam.
yaşamını sürdürmek için çalışmak zorunda olan insanlar....bu hızla...işsiz kalmaya devam ederse...degil sahillerde oturacak yer bulmak...işsiz insanlardan denizi görmekbile mümkün olmıycaktır....
Buyrunuz, benim yaptığım listeye bir yenisi daha eklendi. Tek sorunumuz Boğaz'ı paylaşamamaktı, onu çözmekle uğraşıyorlar.
şennur adminem. sizi de ayriyetten çok tebrik ederim. bu konudaki görüşlerinize katılmasam da, zeytinyağı tekniğiniz tadire şayan. asla ve kat'a altta kalmmıyorsunuz ama gene de sevil abla haklı
değerli şennur adminemizin mantığıyla bu konudaki görüşlerimi aktarayım. çoktan geç kalındı. artık bu işsizlik sorunu çözülmez. herkes başının çaresine baksın, biryerlere atsın kendini. işsizlik ilk ortaya çıktığında neden dile getirmediniz bunu. çözülemeyecek hale gelince mi aklınız başınıza geldi
Niye zeytinyağı olayım ki. Konunun başından beri kendimle çelişen tek bir ifadem olmadığı gibi, Sevil hanımı da bir mesajda dediğime getirdim zaten. Ondan sonra kendileri ısrarla devam ettiler. O'nun canı beni kızdırmak istiyor çünkü, 32 yıldır çektiğimi ben bilirim. Zeytinyağı başka yerde de sen göremiyorsun. Ben düşüncelerimin arkasındayım sonuna kadar.
Valla Ahmet, 1-işsizlik sorununa çözüm bulabileceksen 2-İstanbul'daki 15 milyon nüfusu memleketlerine geri gönderebileceksen 3-hadi gönderemedin balıkçılar ya da Boğaz'ı seyretmek isteyenler arasında köprü olup somut bir çözüm önerebileceksen 4-Bütün bu olumsuzluklar baştan beri süregelirken bu insanların neden sustuklarını, tepki vermediklerini net bir şekilde açıklayabileceksen Ben de bu konuya bir daha mesaj yazmayacağım.
Deniz bizim vatanımızın denizimi.? bizler bu ülkenin vatandaşlarımıyız? o zaman; kardeş kardeş hem balık tutacağız, hemde ailesiyle veya tek başına gezmeye gelmiş olanlara saygılı olacağız. yok ikiside olmaz; diyen olursada gülüp geçeceğiz.
Bu durumda sen de şikayet ettiğin insanlar arasındasın! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı Benim kızdığıma siz kızmadınız, o zaman ben de sizin kızdığınıza kızmam Birinin bir yerde bu inadı kırması şart! Sen bilirsin, Ali Abimiz derdi ki "iyilik için bile olsa, inatla hiç bir iş yapma"!
listeye elbette çokşey eklemek mümkün...ben sadece en önemlilerinden birine deginmek istedim...lakin..anladıgım kadarıyla..Sevil hanımın anlatmaya çalıştıgı insanın insana saygılı olma konusunada katılmamak mümkün degil
estağfurullah sayın adminem. ben kıvırıyorsunuz ya da döneklik ediyorsunuz anlamında bişey söylemedim. yanlış anlaşıldıysam affola. her lafa bir cevabınız var anlamında söyledim. sürekli ateş ediyorsunuz ama şarjörünüz hiç bitmiyor. eski, cüneyt arkın'lı türk filmlerindeki gibi.
ben sustum adminem. siz yazmaya devam edin. amacım sadece konuya espirili şekilde renk katmaktı. neyse, 1 2 3 tıp.
Ben onların kızdığına, mantıklı bir durum varsa kızarım. Ama bana mantıklı gelmiyor. İş işten geçtikten, çözümü mümkün olmayan noktaya geldikten sonra kızıyorlar kızacakları şeye. Ben herşeye tepkimi verilmesi gereken zamanda veririm, o zaman kızmak mantıklı olur. Onlarla birlikte kızsam ne olacak? Ne değişecek bu noktadan sonra söyler misin? Sen adamı öldür, sonra neden öldü diye kız, eee diriltebilir misin? 15 milyon nüfustan söz ediyoruz burada ve kamu alanı dedikleri şey hepimizin, yasaklarla, kimilerine açık kimilerine kapalı mantığı ile olmaz, böyle dikte edilerek de çözüm bulunmaz. O zaman ben de yarın bir gazeteciye şikayette bulunayım balık tutamıyoruz kardeşim, millet sağımızda solumuzda dolaşıyor, olta atacağımız denizde yüzüyor, defedin dolaşmalarını, yasaklayın diyeyim olacak iş midir? Bir şeylerin çözülmesi isteniyorsa (ki bu çözümsüz bir mevzu boşuna tartışıyoruz) ortak paydaya dayanan çözüm önerileri getirilir, yasaklamalara, dışlamalara, suçlamalara gidilmez. Ha yok aksi oluyorsa, benim de tavrım bu olacaktır elbette.
Amatör balıkçılar bence Boğaz'ın ayrılmaz bir parçası, güzelliklerinden biridir. Haberi yapan kendi tatminsizliğini gidermek amacıyla yapmış. Yürüyüş yapanlar pekala biliyorlar ki balık boğazın her noktasından tutulmuyor. Onlar da biraz hoşgörü, insan sevgisi olsa bu güzelliğin tadını çıkarabilirlerdi. Karşı çıkacaklarsa kilometrelerce boğazı görmemizi engelleyen yalıların duvarlarını yıktırsınlar. Layla mı Reyna mı ? herneyse onların boğazı görmemize oluşturdukları çirkinliklere karşı çıksınlar. Sadece çok paraya sahipler diye herşeye hakim olacaklarını düşünürken insanlıklarını yitiriyorlar. İstanbul dışında yaşayan insanlara hayali Galata köprüsü resmi yaptırın. Büyük çoğunluğu üstünde oltacıları da hayal ederek çizecektir. Balık bolluğu geçecek. O zaman çıkın sahile yürüyün bakın ne kadar çorak gelecek size de, onlara da...
Mantık ile ilgili bir fıkra vardı hani... Bu konu nerde başladı nereye geldi? Söylemek istediğim sadece ve sadece kendimiz zevk alırken, başkalarına bunu zindan etmemek... Belki haber bu şekilde yapılmayabilirdi. Ama biz haberin tarzını değil içeriğini tartışıyoruz sanıyorum başından beri En azından kendi adıma böyle düşünüyorum. Sanırım yanlış anlamışım
İSTANBUL İÇİN BİR ÖNERİDE BENDEN istanbulun havası çok aşırı kirlendi kışın nefes bile alınamıyor tüm katı ve sıvı yakıtlı ısıtıcıların ve tüm motorlu araçların yasaklanmasını istiyorum
İşte ben de bunu diyorum. "sadece kendimiz zevk alırken, başkalarına bunu zindan etmemek". Hani ben diyorum ki, şikayet edenler de Boğaz'ı sahiplenmek yerine, balıkçıların da orada balık tutmaya hakları olduğunu düşünüp, balıkçılara zevklerini zindan etmeseler. Biz de onlara saygı göstersek anlaşsak gitsek. Ama bunu dikte etmeden yapsak, yasaklar koyulmasına çalışmasak, ortada bir yerde buluşsak. O zaman "empati" de, "anlayış" de, canımı ye. Ama "yok kardeşim burası bizim hadi siz gidin, burda balık tutmayın" denirse, o zaman kedi gibi tırnaklarımı çıkarıp pıslarım valla.