Abi sen burada harcanıyorsun yaa.. Bak Cem YILMAZ ilk başta ufak bir yerde başladı şimdi parasının hesabını bilmiyor. Vakit henüz geç değil sende ufaktan başla ilk izleyicilerin biz oluruz merak etme
Aman sakın ha bizleri hikayesizde bırakma bu arada hele hele "bak ayı somon yakalıyor"u okuduğumda yarılmıştım gülmekten
bencede doğru tespit olabilir amaaaaaaaaaaaaaaaa yanlış şu an için istanbulun sahil şeriti düşünülürse boğaz için bu kalabalık sadece arnavutköyde 500 m lik bir kısımda var başka hiçbiryerde yok galata köprüsü hariç bırakında 500 m yide balıçılar kullansın o kadar da değil yani..
artı bu yazar arkadaş balık tutanlara laf söyliyeceğine kendisinin ve patronlarının oturduğu boğaza sıfır villalara ve sahile sıfır demirledikleri teknelere ve akşamları entellektüel muhabbet ettikleri boğaza sıfır cuplere baksın bir yazıda unun için yazsın
Aynen öyle arkadaşım.İstanbulun bütün kaymağını yerler.Vergi kaçırır,adam döğdürür işçisine para vermez.İnsanları hor görürler.Bu habere konu olan şikayetlerde saydığım tavırların birtanesidir.Sanki sahil bitti istanbulda.Bir avuç olta balıkçısı var zaten.Bankalrı pis bırakan orada yem kesen insanlar ıtasvip etmiyoruz tabi.Ama kurunun yanında yaşıda yakıyorlar.Ve başlık bana ilginç gelmişti "Çek oltanı boğazımdan".Boğaz onların mışşşş.Bu canımı sıkıyor benim.
Haber şunu diyor: Halk kıyıları doldurdu, vatandaş boğazı seyredemiyor.. Bu lafın orjinali "Halk plajları doldurdu, vatandaş denize giremiyor" şeklinde, 1933 yılında yaşanmış: istanbul'un bir sayfiyesinde rabıtalı bir emekli üst düzey memur bir tatil sabahı uyanıp da tülü araladığında penceresinden pazar sabahı plaj manzarasını görür. çadırcılar, mangalcılar, don atlet yüzenler, sivil yüzen çoluk çocuk, şambriyeller, deve güreşçileri, kum üstünde pişti oynayanlar; hasılı memleketim orta sınıfı (ne sınıfı, sakıncalı sınıf demek: orta direği) tatile gelmiştir. nevri döner haliyle beyefendinin, açar telefonu; "santral jandarm karakolunu bağlayın lütfeen" der. karşısına çıkan nöbetçi subaya da böyle der işte: "halk plajı bastı vatandaş denize giremiyor, nerdesiniz yahu siz?". Bu ihbarın sonucunda Plajda (Florya Plajı) biroperasyon gerçekleşir, baya bir temaşa, curcuna yaşanır, hır gür olur.. Bunu da cumhuriyet gazetesi haber yapar. Sonra bu haber, Cumhuriyet gazetesi ve temsil ettiği kesimi taşlamak için çarpıtılır, amanda şu şu adamlar halkı vatandaştan saymıyor, yaaa, gördünüz mü bakın denerek belli bir siyasi blok topa tutulur. Heyhat, devran döner, işte böyle o gazetenin haberini malzeme yapan kesim, kendini vatandaş başkalarını halk görmeye başlar ve bu haber sütunlara geçer, işte böyle.. Oysa taaa o zamanlar bu aptalca ve ahmakça pay çıkarma telaşı olmasaydı, o "halk" eğitilip, vatandaş yapılmak için çalışılsaydı, aradan geçen 76 yıl ve iki nesil içinde bu defaten başarılmış olurdu.. Sonuçta da ne şunlar: Nede şu "kıyıları basan balıkçılar vakası.." Peki nedir mesele? Çözüm nedir? Bu işin doğrusu, yürüyüş ve balıkçı alanlarının ayrılmasıdır. Kaldırım, balık tutmak için değildir.. Ne yapılabilir? Basitçe bir iskele yapılır, kaldırıma paralel. Balıkçılar için bir yer ayrılır.. Sonra denir ki, kardeşim burasıdır, balık burada tutulacaktır, budur.. Yoksa o yasak, bu yasak.. Yasakla iş hallolmaz. Zira, balıkçı 500 kişi iken, oradan geçen 50 kişi, yasak yapılacaksa, yürüyüşe yasak gelmeli.. Ama kime neyi yasaklıyorsunuz ki? Haa, görgü, saygı vs. vs. Bu eğitimle hallolur. ama iktidarların bunu halletmek gibi bir dertleri yokki.. Onları böyle bırakan, böyle olmasına sebebiyet veren kültürden nemalanan, oy toplayan bir siyaset ile yönetiliyor bu ülke, sağ/sol/merkez farketmeden.. Siyasetçiler bunu düzelmesini istemez ki, kolay yoldan oy toplayabilsinler..
Abi ben bir balıkçı olduğum halde ne yazıkki habere katılıyorum..Hafta sonu balık istifi gibi yanyana doluşuor balıkçılar ve boğazı izleyemiyor bile insanlar.Bir yere oturayım deseniz oda mümkün değil oda balıkçılarda.Birde lafım meclisten dışarı bana mı denk geldi nedir bilmem balıkçılar gayet terbiyesiz elemanlar.(burdakiler için demiyorum) İçip içip kadınlara laf atanlarını çok görüyorum.Yani bencede bir önlem alınmalı
Ben de bu haberi gerek televizyonlardan gerekse gazetelerden takip ettim. Tepkiyi haklı buluyorum. Zaten artık boğazda kıyıdan balık tutmak keyif olmaktan çıktı. Dolayısıyla kendi adıma bu alanları tercih etmiyorum. Tabi ki çok iyi niyetli balıkçılarımız da var. Ancak çoğunluk sadece bayan olduğunuz için ya laf atıyorlar veya bakışlarıyla ve sözleriyle adeta 'senin ne işin var burada' dercesine sizi balık tutma keyfinden alıkoyuyorlar. Yürüyüş yapmak gerçekten imkansız. Çözüm nedir bilmiyorum ama bir şeylerin yapılması gerektiği kesin...
Eğer tekrar okursanız, benim abartılı değil, kabul edilemez bulduğumu görürsünüz.. Elinde bira şişesi olan veya olmayan, oradan gelene geçene laf atan tiplerin, balıkçılar olmasa veya balıkçı olmasalar bunu yapmayacağını mı düşünüyorsunuz? Balıkçı olmasa, gider mahallede parkta oturur, laf atmaktan öte çirkeflikler yapmaz mıydı? Balıkçı önce insandır.. Şirret insan, iyi insan, sapık insan, melek gibi insan, öylesine vs. herneyse odur. İnsan eline olta alınca balıkçı olurken, o aslındaki insan hali gene aynı kalır. Velakin, aslında şöyle bir husus vardır. Balıkçılık, aslında kötü insanı iyi edebilir. Ama bunun için, balıkçılığın kova doldurma amacıyla değil, sosyal ve bireysel ihtiyaçlara nazaran yapılması gerekir. Fakat ülkemizde -genel olarak- balıkçılığın amaç ve yöntemleri bu amaca değil, kova doldurmaya yöneliktir. Eğer balıkçılık, ustalık, dikkat, gözlemcilik vs. gibi hususlar gerektirecek şekilde yapılırsa, tam bri tedavi olur, kötü insanı iyi insan yapabilir. Ama hedef kova doldurmak olunca, durum tam tersine işler..
Ve beklenen oldu. HaberTürkün bugunkü manşeti. Oltan kırılsın! Hızla atılan olta küçük çocuğun başına isabet etti. Kanlar içinde kalan çocuk az daha ölüyordu 14.05.2009 12:47 AYGÜN Ailesi, birkaç gün önce Boğaz turu yapmak için Beykoz’dan gezinti teknesine bindi. Bebek sahiline geldiklerinde, ailenin 5 yaşındaki çocuğu Ahmet, birden kanlar içinde kalıp yere yığıldı. Herkes şaşkına dönmüştü. Çok geçmeden, balıkçıların attığı oltanın kurşununun çocuğun başına isabet ettiği anlaşıldı. ŞEFİK DİNÇ - GAZETE HABERTURK - HT İSTANBUL KAFA TRAVMASI GEÇİRDİ TEKNE hemen iskeleye yanaştı. Küçük Ahmet de Hisar İntercontinental Hospital’a kaldırıldı. Başında 6 cm’lik yarık oluşan ve kafa travması geçiren çocuk hastaneye yatırıldı. Talihsiz çocuğu tedavi eden doktorlar, “Kafasına dikiş atılarak iç kanama riski önlendi” dedi. 3 gün hastanede kalan çocuk, hayati tehlikeyi atlatmasının ardından taburcu edildi. DAHA KÖTÜSÜ OLABİLİRDİ KÜÇÜK Ahmet’in babası Ramazan Aygün, yaşadıkları olaya tepkiliydi. “Olta ile balık tutan onlarca kişi vardı. Onların dikkatsizliği nedeniyle çocuğumu kaybedebilirdim. Sadece sahildekileri değil, teknedekileri bile tehdit ediyorlar. Balık tutanlar için bir yer oluşturulmalı” dedi.
Yorumları da okudunuz mu Birisi yazmış hiç bişey tutamasalar da geliyolar http://haberturk.com/haber.asp?id=146758&cat=200&dt=2009/05/14
Evet Yorumlar ilginç.Adam bebekte oturuyormuş yıllardır yürüyemiyormuş sahilde.Balıkçılardan korkuyormuş.
Maalesef kalabalık bir yanada, kabalık..!'ta hat saffada, benim bildiğim amatör balıkçı cömert ve centilmen olur, bizimkilerde nasıl daha çok yakalarız, nasıl yanımıza kimseyi yaklaştırmayız, nasıl haksız olduğumuz halde zeytin yağ gibi üste çıkabiliriz, bunu düşünmekteler. Bu yüzden eminim balığa yeni başlayan ve kısa sürede bu sebeplerden soğuyan arkadaşlarımız vardır.
Peki Sevil Abla.. Yasakla iş hallolmaz -> Öyle mi? Zira, balıkçı 500 kişi iken, oradan geçen 50 kişi, yasak yapılacaksa, yürüyüşe yasak gelmeli.. -> 50 kişinin faydası mı, yoksa 500 kişinin faydası mı? Ve dahası, bu söylenebilir mi, söylenemez mi? Ama en önemlisi şu: Ama kime neyi yasaklıyorsunuz ki? Bu sence ne anlama geliyor? Balık tutmakta ordan geçmekte herkesin hakkı. Kime, hangisini yasaklayacaksınız, hangi hakla? Yoldan geçen amanda geçemiyorum derken, balık tutan "amanda olta atamıyorum" diyecektir, rahatça, gayet pişkince ve gayet haklı olarak.. Böyle bir yasak çözüm değildir, olamaz.. Bizde bunu söylüyoruz.. Sense, cümleleri ayrı ayrı, hatta sadece cümlenin bir parçasını alıp, onu görmeye çalışıyorsun..
Peki Serdar, yanlış anlamışım, bunun için de itiraz ettiğim mesajlarımı siliyorum Beni hemen affedeceğini de biliyorum zaten Not: Ben silemiyorum anlaşılan, zaman sınırı gelmiş düzeltme için sanırım.