Hafta sonu işler biraz erken bitince, Yunus'la dedik, hadi balık tutmaya gidelim.. Atladık Eskihisar'a indik. Milletin kovasında 5-6 palamut en az olanda.. Pek iri değil, Vanoz ile Palamut arası.. Alla Allaaa, ne iştir diyerek, tanıdık birine sordum.. Bizden bir - iki saat önce ki biz 2-3 gibi ancak varmıştık oraya, olmuş olay. Birden hamsiler suda sıçramaya başlamış, kendilerini kayaların üstüne atmışlar. Su 1 kulaç ya var ya yok, sahil, pek kaya filan da yok.. Millet amaney filan derken bakmış, palamutlar arkalarında, hamsiler önde.. Palamut iyice sokulmuş, millet bırakmış oltayı filan, kepçelerle hurra etmiş, palamut, hamsi ne bulduysa kovaya doldurmuş.. Şöyle suya baktım.. Aman yarabbi.. O ne gümüş bolluğu.. Denizin dibi görünmüyor. Gümüş tepeleme kıyıyı doldurmuş.. Dalgalar arada bir kabarıyor, bir sürüsünü kıyıya atıyor. Yunus aha baba balık diye topluyor. Geri kimini denize at, kimini yem yap.. Zira biraz açıkta gümüşler kızartı yapıyor.. Rapala vs. deneyenler var ama boş.. Benim zargana düzeneklerini açtım.. Bir kaç zargana çektim.. Yunus onlara "Dans eden balık" diyor.. Oyalandık işte onlarla.. Teke, midye ve karides yemli denemeleri başarısız oldu. Tık yok.. Ama hamsi yemli atınca bir iki tık oldu, yalan olmasın. Vurdu ama alamadık balıkları (balık idiyse). Çok beklemekten bir yengeç musallat olmuş, onu çektik.. Yunus'a oyuncak çıktı.. Velhasıl, biraz geç kalmış olsakta, Eskihisar yanıltmadı.. Hiç yoktan zargan iş yaptı.. Ben çok sardalya sürüsü filan gördümde, gümüşleri özellikle kıyıyı öyle bastığını hiç görmemiştim. İnanın, bir yere filanda gitmiyorlar, sahili işgal etmiş koca gümüş sürüsü.. Elbet arkasında bir şey vardır. Ama arkadaki kayıklar vs. de pek bir şey çekemedi.. O balık bolluğunda tamamen şans olurdu herhalde..