Resimde görülen kurukafa sureti; Karadeniz sahil şeridimizin içine düştüğü durumu açıkça ifade ediyor. Bir zamanlar üzerlerinde karacaların, geyiklerin, hoplayıp zıpladığı... börtü böcek dünyasının koro eşliğinde, ağustos böceğine eşlik ettiği bu verimli topraklara, şimdilerde ölüm sessizliği ve sureti çökmüş! Binlerce metre yukarıdan tüylerimi diken diken bu görüntüler, yarınları düşünmeyen insanların bu ülke coğrafyasına, geleceğine ve yeryüzü küreye verdiği zararların hiçbir haklı sebebi olamaz diye düşünüyorum. Bunlar gerçekten bizim insanımız mı, yoksa evrenin sonsuz boşluğundaki bir gezegenden topraklarımızı yağmalamaya gelen uzaylıların işi mi? Doğanın kabuk değiştirmesi sonrası ortaya çıkan bu manzara, insana ancak bu kadar korkunç gelebilirdi! Tek kişilik uçağımın rotasını gökyüzüne doğru çevirdim. Daha fazla görmek istemiyordum bu katliamı ve doğa katillerini! İçim daralmış ve kendimi oldukça fena hissetmeye başlamıştım. Eko sistemi ve doğal yapıyı bozanların kafasına, ebabil kuşları gibi içimden taş atasım geldi! Bir taraftan kıyı şeridini karadan köstebek gibi kazanlar, diğer taraftan denizden kaçak kum çıkaranlar ve buna ilaveten kıyılarımızı batık hayalet gemilerin hurdalıkları ile kirletenler... Kuşlar sanki isyanımı duymuş gibi “bizde senin yanındayız” diye çığlık çığlığa peşime takıldılar... Enkazlar yağmacılar tarafından sökülmeye başlanmış bile Bir an önce bizimde başka ülkelerin yaptığı gibi boğazlarımızdan geçen gemilere yaş sınırı koyup sigortadan para almak için kötü hava şartlarında denize çıkıp, kasti batırılan bu gemi enkazlarından kurtulmamız lazım! Gün geçmiyor ki kötü bir havada sahillerimize bir gemi oturmasın... Hani balıkların yatak yaptığı bölgelerde batırılsalar ve gırgırların trollerin kaçak ağ atmasına engel olacağı için sesimiz çıkarmayacağım belki ama bu kez de depolarından akan akaryakıt ve yağ atıkları yerleşik balıklarımızın yok olmasına sebep olacak. Yani altı sakal, üstü bıyık; en iyisi 15 yaşından büyük ticari gemileri Marmara’ya hiç sokmamalı! Uydudan çekilen görüntülerde köpüklerin arasında sörf yaptığımı sanmışlar (!) oysa ben Karadeniz sahillerini kimi zaman beş metreden, kimi zaman beş bin metreden izleyerek hiçbir şeyi kaçırmak istemiyordum. Sevgili arkadaşlar bulutların üzerinde dolaşırken hissettiklerimi anlatmamın imkânı yok, bunu yaşamak lazım! Küme küme bulut grupları bana yanık türkülerin söylendiği Torosların eteklerindeki pamuk tarlalarını hatırlatıyor... Uçmak, yaşarken farklı bir boyuta geçmek gibidir, insanın geri dönmek istemeyeceği kadar güzel... Karaburun: Kötü bir havada sığındığımız bu limanın denize bakan taraftaki rıhtım da, dalgaların yaraladığı bir yunus balığı yavrusunu, birkaç arkadaş pansuman yapmış ve onu dalgaların kayalara patladığı yerin uzağından açık denize çıkmasını sağlamıştık. Daha birçok hatıramın var olduğu bir kıyı balıkçı kasabası. Küçük kurt köpeklerinin annelerinin hışmından beni koruduğunu, kocaman incirleri, yabani muşmulalarını unutamadığım şirin bir kasaba... Rengârenk sahiller... Korkunç yüksek, yar ve uçurumlar... Karadeniz’in durgun zamanında harika atlayış kayaları... Gizemli ve ürperten kıyılar... Sahile paralel dik yamaçlar... Torik yakaladığımız derin sahil... Yazlıkçılar gelene kadar sahilin yerlileri... Gizli koylar... Çilingoz... Korsan koyu... Kıyıköy: Harika bir doğa parçası çok sık gittiğim bir bölge; yazılacak yığınla hikâyesi var bende. Geçen sene kasım ayında gittiğim kalkan avında, yem almak için limana gittiğimiz sırada trolcülerin serçe parmağım kadar balıkları yakaladığını görünce çok üzülmüştüm. Ekmek parası deyip katliam yapmak gelecekte sürekli ekmeksiz kalmak demektir! Yine bulutlara girdim... Ayağım uyuştu biraz aşağı salayım... Rotamı şaşıracağım biraz daha alçalmalıyım... Tam da düşündüğüm gibi; bulutların arasındayken Kastro, Panayır iskelesi ve Rüştü dağı kaçırdım, ama emin olun, size oraları karadan tanıtmak daha bir keyifli olacaktır. Nihayet İğneada’ya geldim... Çarşı meydanına yakın yerden sahile inişe geçtim... Bir grup insanın beni karşılamaya geldiğini gördüm... Onlara sahne selamını verdim... Özverili insanların ıslık ve alkışları sahilde çılgınca devam ediyordu... Onlara buradan tekrar selam ve sevgilerimi iletiyorum... Ekip arkadaşlarıma da teşekkür edip! Dinlenmek için otelime ( Resort) istirahata çekildim... Yarın arkadaşlarımla önceden kararlaştırdığımız gibi kara avına gideceğim... İğneada maceralarımın devamında tekrar görüşmek üzere hoşça kalın... "Üzümünü ye bağını sorma!" Konunun özünü bırakıp, eşeğin gölgesine takılma!... M.Talip Girgin
talip abi çok güzel görüntüler çekmişsin ellerine sağlık.motoruna ve paraşütüne allah kolaylık versin.
kendimi belgesel izler gibi hissettim gerçekten karadenizin bütün güzelliklerini gözler önüne sermişsiniz. şükranlarımızı sunuyoruz... :hail:
Ekip adına teşekkür ederim sevgili Mehmet sağ ol Teşekkür ederim sevgili kardeşim sağ ol. Beğendiğinize sevindim size daha güzel görseller sunmak için çalışmalara devam ediyorum. Selamlar...
Talip abi maşşallah bu ne güzel resimdir ne güzel manzaradır bu ne güzel keşiftir böyle??Hakkaten çok güzeller hepsini ayrı ayrı uzuuun uzun inceledim.Bu arada avlak keşfi için uçmanın daha mantıklı olduğunu da gördüm Abi Allah iniş takımlarına zeval vermesin
Beğendiğine sevindim Metin kardeşim. Hakikatten yukarıdan çok daha güzel görünüyor. Avlak keşfi dedin de, bende o noktaları işaretliyorum İniş kumsala olunca dert olmuyor bereket! Selamlar... ayrıca Antalya da ki tüm balıkçı dostlarımıza da selam...
Bu çok güzel görsel şov için size teşekkür ederim Talip abi Ayrıca böylesini güzel bir hobiniz ve beceriniz içinde tebrikler... İnşallah devamını da görebiliriz, kamera çekimli olursa daha güzel olur
Antalyadaki Jigcileri de unutma abi Metin usta bize kıyı balıkçılığını öğreticek inşallah babası iyileşip gelince tabiki.Tebrik etmiştim zaten ama süper bir iş gerçekten .Garip bir jigci olarak bizide ziyarete gelirsen bizimde yukarıdan resimlerimizi çek abi lütfen.
Sevgili Erkan kardeşim 2011 de iki kez Antalya'ya geldim ilki nisan ayında uzun bir geziydi. Aşağıdakiler... Mavi Yolculuk! Urla amatör balıkçılık ve doğa şenliği Seferihisar Balık Avımız... İzmir gezim ve dost ziyaretlerim 13 Yıl sonra yeniden Alanya’dayım. Rauf Usluer ile Derindeniz Balık Avım. Alanya Derindeniz Balık Avım-2 Toroslar'da Alabalık Avım. Mahmutlar Beldesi ve Gözlemlerim Türkmenlere Balık ziyafeti! Adana, Yumurtalık Balık Avım Yazılıyor... Seyhan Barajı Balık Avım.. Yazılıyor... Mavi Yolculuk Bitti Eve Dönüş Zamanı Yazılıyor... İkinci gelişim eylül ayı Toroslarda kırmızı benekli avım... yazısı yazılacak ve çok güzel resimler var... Sonra; Eskişehir, Ankara, Yozgat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars, Ardahan vs. yazısı yazılacak ve çok güzel görseller var. Ve tabiki İğneada; daha çok yazılacak yazı ve paylaşılacak görseller var.... 2012 de Toroslara alabalık için fırsat bulursam yine gelirim. Bu kez sanırım çok daha kalabalık olacağız. gördüğüm her yeri yazıyorum sırayla... selamlar...
Şöyle bir şey var abi bizler genciz , tecrübesiziz daha aklımız başımız da bile değil fakat sizler gibi büyükler olduğu sürece ben çok mutlu oluyorum şaka yapmıyorum birçok konuda tecrübelisiniz ve direk yaşayarak öğrenmişsiniz ki bunu belli ediyorsunuz bunları kapalı sandıklara atmadan bizlerle paylaşıyorsunuz size canı gönülden teşekkür ediyorum .Çoğu insan bilgilerini ve tecrübesini paylaşmıyor günümüzde.idk
Bülent Şenver abimiz der ki “Tecrübeleriniz ve Birikimleriniz Toprak Olmasın” Çok doğru bunları mezara mı götüreceğiz? Ne biliyorsak bundan birileri istifade etsin. Benden çok daha gezen var, üstelik dünya ülkelerini... Bunların ya vakti yoktur yazmaya, ya cesareti (!) Oysa insan yazdıkça, bulutların arasında kaybolur gibi oluyor... Geçen sene 21 Şubatta ufak bir ameliyatta garip şekilde kaybettiğimiz Yazar “Orhan Uyanık” ağabeyimizin bana ısrarlar güncelerimi kitap haline getirmemi istiyordu Allah rahmet eylesin. İkinci kitabını bitiremeden vefat etti. İkinci kitabında ikimizin arasında geçen konuşmalardan çok önemli bir konuyu kitabına aldığını ve bana sürpriz yapacağını söylemişti ama dayanamamış ve bu konuyu bana açmıştı. Şimdi kısmetse önümüzdeki günlerde sanal âlemde ki tüm balıkçı ve doğasever dostlarımızın en azından bir kere gelip görmek isteyeceği bir proje üzerinde çalışıyorum. Hedef 2013. Orhan ağabeyimin bıraktığı yerden devam edeceğim. Onun not aldığı ve doğru bildiği yolda; dediği gibi, onun cennetinde (!) buluşmak üzere, tüm balıkçı, avcı, doğa aşığı dostlarımıza selam olsun...