Karşılıklı yazışmalarınızı ilgiyle okuyorum. Yanıt yazsam mı, yazmasam mı diye elim klavyeye gidip gidip geliyor Ercan'a söz verdim, enerji konusunda uzun bir bilgilendirme yazısı yazacağım diye, ama o gün, bugün değil. Yine de şu kadarını söyleyeyim hem çevre ekonomistlerinin, hem de çevre bilimcilerin savunusu seninki gibi barajsız su gücündür
haberde yazıldığı kadarıyla kişinin yada tüzel kişilerin arazisidir demiyor Kamu arazisiyse gayet olağan birşey kamu arazisini yani ormanları kullanma hakkına sahibiz ama sahibi devlettir nasıl kullana bilirsin gezerek tozarak ama ağacın bir dalına zarar vermeden aynı komşunun kiraz bahçesinde dolaşır gibi İzin verirse kirazlardan kopartırsın Vakıf arzisiyse kiralaya bilirsen kullanırsın ozman kiraladığın yıl kadar kullanma hakkına sahip olursun. Aslında bu toprak istimlahı ve baraj yapımı esnasında su altında kalan köylerin taşınması ve göç yıllardır süre geliyor.bu sayede gökceada ve bozca adada alaksız yerlerden göçüp gelmiş insanlar var.Bölgeye Adaptasyon sorunu ve yalnızlıkta var. ama Artık olan olmuş yapcak bişey yok.madem halk bukadar bilinçli ozaman nden ses çıkarmadılar Bakın Hasankeyif in sesi nasıl çıkıyor hasankeyifin keyfini bekliyor GAP projesi hasan keyifde yıllardır yıkılır dökülür baraj yapılacağı zamn hatırlanır bende bu anlayışı çözemedim şimdide hiçbirşey yapamıyorlar göz göre göre yıkılmasını bekliyorlar. yada taşıyalım diye uğraşıyolar
Hasankeyf'in önemini Prof. Oluş Arık ve kazı ekibinin Ilısu barajı ile görmediğine emin olabilirsiniz. Bu ülkede arkeolojik kazılara ayrılan bütçeleri, kazıya başlanması için izlenen prosedürleri araştırıp sonra biim dünyasını eleştirmekte yarar var
Bacım bana da sorarsan esas o gün bu gün , nedenine gelince ben ve benim gibi bir çok üyemiz açılan bu konu üzerine yarım yamalak bilgilerle yazılar yazıp hatta bazen birbirimizi gücendirebiliyoruz, bundanda vahim olanı derelerimiz ve akarsularımız üzerine yapılması düşünülen bir sürü su tutma ve enerjiye dönüştürme amaçlı barajların inşaası yapılmakta . Şayet bir gerçek çözüm yolu bulunur ve desteklenirse , artık derelerimizin kurutulup yok edilmesine karşı bir tez savunuruz. Bu yazılanları yurdumuzun dört bir köşesinden okuyup takip eden ve bilgilenen insanlarımız , kendi çevrelerindeki insanlarada aslında bir çözüm yolunun olduğunu anlatırlar ve müşterek hareket yolunu hangi sebeple seçtiklerinide anlarlar. En kısa zamanda bu yazınızı sizden beklemekteyim . Saygılarımla.
haberde yazıldığı kadarıyla kişinin yada tüzel kişilerin arazisidir demiyor Kamu arazisiyse gayet olağan birşey kamu arazisini yani ormanları kullanma hakkına sahibiz ama sahibi devlettir Ali Kemal kardeşim , bunada karşıyım; çünkü kağıt üzerinde devletin olabilir fakat devleti devlet yapanda milletidir ve bu yüzdende bu araziler hepimizin ortak malıdır.
İsmail abi iyi diyosun güzel diyosunda yasalar belli kurallar belli. Bu ülke hukuk devletiyse yasalarla, yargıyla yürütlür. sizn dediğiniz düşünceyle ozaman hiç kimsenin şahsi araziside olamaz. Yukarılarda biyerlerde yazdığınızgibi ''ülkemiz enerjiyi dışarıdan alsın ama turist gelsin her konuda turizimden kazandığımız paray yurt dışından tekrar enerji satın alalım. Peki ne anladım bu işten bu döngü okadarda iyimser değil.
Ali Kemal kardeşim en azından çevreye verilebilecek zarar sıfır olacak. İsviçre kendi nüfusu kadar turist ağırlamakta , hatta fazlasını.Yasalarla ilgili olan bölüm için aslında anlatmaya öalıştığım farklı birşeydi, yani her önüne gelenin derelerimizin üzerine aklına estiği gibi bentler barajlar kurmaması gerektiğive kötü bir durum yaratabilecek olanlarada tek vücut olup karşı gelinmesi gerektiğini anlatmaya çalıştım. Ali Kemal kardeşim şu anda vaktim kısıtlı birazdan yola çıkıyorum , şu enerji ve barajlara altarnatif olarak kafamda tasarladığım ve sizlerle paylaşmayı düşündüğüm şeyler var , inşallah dönüşümde bunlarıda sizlerle paylaşacağım. Sağlıcakla kal kardeşim.