şimdiiii okyanusta kanat çırpıcan da, konucak bi ada arıycan.. yalan olursun... Ruhundaki kıpırtılar yorsa bile... bak uçmana sen.. bırak kendini rüzgara.. süzül inceden.. ada çıkar karşına, kafana çarpar da kondurur seni haberin olmaz..... olur belki de...olur olmaz zamanda
bence bunlar derin mevzular, yaşamak,görmek ve tatmak lazım...insan olmak,adayı ada yapan ruhtur kelimeleri kulağa hoş gelen söylemlerdir ama bence sadece bundan ibarettir...her insanın buna benzer konularda hayata bakış acıları farklıdır, benimkide keza öyle ,ama bunlar kelimelerle analatılamaz.rabbim seni ,o güzel ada ve adacıklarınla ,bir daim mutlu kılsın...saygılar...
Walla Aytekin'cim, derin olmasına derinde boğulan boğuldu sen merak etme Saol kardeşim bende senin dileklerine katılıyorum. Allah kimseyi yanlız bırakmasın ve evlat acısı göstermesin. saygılarımla
walla Şennur son noktayı koydu artık üstüne bişi yazılmaz Ömer'e bu güzel hikayesi için tekrar teşekkür ederim.
bir asteğmenin hikayesi aşağıdaki yazı 28/09/2006 tarihli sabah gazetesinde Fatih ALTAYLI dan alıntıdır. duygulandIm ve paylaşmak istedim BİR ÜST TEĞMENİN BAŞINDAN GEÇENLERİ Geçtiğimiz ayın sonunda, tam tarihiyle 31 Ağustos 2006 günü Sabah'ta "Tabip asteğmen hayat kurtardı" başlıklı bir haber yer aldı. Gece yarısı meydana gelen bir kazada, olay yerinden geçmekte olan asteğmen Muzaffer Gökhan Kahraman hastaya hemen müdahale ediyor ve acil servis gelene kadar hastanın hayatta kalmasını sağlıyordu. Bakın bu olaydan sonra nasıl ilginç gelişmeler olmuş. Haberin çıktığı gün tabip asteğmen Kahraman'ın cep telefonu çalar. Arayan 7. Kolordu Komutanı'nın emir subayı binbaşıdır ve korgeneral Cahit Sarsılmaz'ın kendisiyle görüşmek istediği söyler. Asteğmen önce bunu arkadaşlarının yaptığı bir şaka zanneder. Ama telefondaki gerçekten korgeneral Sarsılmaz'dır ve "Kahraman asteğmenim. Adın gibi kahramansın. Allah seni yaratan ana babaya uzun ömür versin. Seni onlara bağışlasın. Seni ve gıyabında tüm komutanlarını kutluyor, doktorluk ve askerlik onuruna yakışır bir şekilde davrandığın için gözlerinden öpüyorum" der. Asteğmen Kahraman ertesi gün mesai için askeri hastaneye gittiğinde baştabip albay Kamil Çelik'in elinden korgeneral Cahit Sarsılmaz ve GATA Dekanı Prof. Dr. Tümgeneral Zeki Bayraktar imzalı takdir belgelerini alır. Olay bununla da bitmez. Bir süre sonra asteğmen Kahraman, Diyarbakır'a, Kolordu Komutanlığı'na davet edilir. Orada da Kurmay Başkanı ile yemek yerken, "Komutanımız neden bu olayla bu kadar ilgilendi" diye sorar. Yanıtı kurmay albay değil, masaya servis yapan görevli verir: "Komutanımız sadece sizi değil, erleri, sivil memurları da her fırsatta onore eder. Nöbetçi erlere eliyle yemek götürür. Yanındakilerin çocuklarını bile unutmaz. Onlara hediyeler verir." Asteğmen Kahraman'ın, korgeneral Sarsılmaz'a veda ettiği sırada teğmen Evranos'un şehit düştüğü haberi gelir. Korgeneral ağlamaya başlar. Asteğmen Kahraman şöyle bitiriyor mektubunu: "Sayın Altaylı, yaşadıklarım nasıl komutanlar ve onların ekipleri ile çalıştığımızı kimlerin emrinde olduğumuzu anlamam açısından bana yetmiştir." Ve asteğmen Kahraman, şehit teğmen Evranos'un ailesine de bir mektup yazmış. Onu da bana iletmiş. Diğer yazımda bu mektubu bulacaksınız. Not: Her yöneticinin bu yazıdan ders alacağını umduğum için bunları size aktardım. ŞEHİT BABASINA MEKTUP Asteğmen Kahraman'ın, şehit teğmen Cengiz Evranos'un başta babası Sayın Nuri Evranos olmak üzere ailesine yazdıkları şöyle: "Siz oğlunuzu insan bile diyemediğimiz mahlukların hain bir pususu ile kaybetmiş olsanız da, biliniz ki, oğlunuz ile aynı sıralarda, Gazi Mustafa Kemal ile aynı okulda okumuş, vatanı için bir defa değil, bin defa can verebilecek oğullarınız var. Tanrı bugün size bu onurlu haberi almayı ve şehit babası olma gururunu yaşamayı nasip etmiştir. Bırakın oğullarını Dargeçit'e, Sınırtepe'ye, Geriç'e gönderemeyenler bunun gurursuzluğu ile yaşasınlar. Eğer bir gün benim ailem de bu onurlu haberi alacak olursa, anneme, babama, kardeşime ve eşime tek bir vasiyetim var. 'Vatan sağ olsun' desinler. Saygılarımla arz ederim."
Fatih Sultan Mehmet Han Fatih sultan mehmet ,istanbulun fethinden sonra bir gün heyetiyle birlikte şehri denetliyormuş.. önüne bir uyanık atlamış ve; sultanım,tahtınızın ve servetinizin yarısını bana vermek zorundasınız çünki biz kardeşiz demiş. padişah sakin bir şekilde; -kardeşliğimiz nereden ola ,diye sormuş uyanık vatandaş; -ikimiz de adem den olma,havva dan doğma .babanın annenin çocukları değilmiyiz demiş. padişah gülerek uyanık adamın eline 1 altın koymuş, 1 altını az bulan uyanık suratını asmış,; -bu mu efendimiz saltanatınızın ve servetinizin yarısı diye sormuş; padişah adamın kulağına eğilip sessizce; -bu 1 altına razı ol,diğer kardeşlerimiz de öğrenirse,o da kalmaz sana.
Paylaşım için teşekkürler Bizzat denenmiş bir yoldur sıkıntılı anlarınızda daha müşkül durumda olanları düşünmek (şartları yüzünden gülemeyen o kadar çok insan varki) sonra "çok şükür demek", hemen bir rahatlama hissediyorsunuz Çok şükür...
ellerine sağlık mustafa,gerçekten güzel hikaye ,güzel anlatım... hayatta her zaman şükredecek bir şeyler vardır..şükürler olsun.
mustafa abi ben nasıl atlamışım bu yazıyı bilmiyorum ama mükemmel. şu mübarek ramazan ayının son günlerinde ve özellikle bayram arifesinde , elimizden geldiğince , gücümnüzün yetiğince etrafıızda bulunan fakir ve ihtiyaç sahiplerini gözetelim. yardımlarımız ufak bile ulsa mutlaka bir delik kapatacaktır unutmayalım. Allah (c.c) hepimizden razı olsun. bu arada mustafa abi inan özlettin kendini bizleri bu kadar ihmal etme.
Mustafa abi gerçekten harikulade bi yazı... Etkilenmemek elde değil...Yüreğinize sağlık paylaşımını ziçişn teşekkürler.
tanrım bana bu gücü hep ver Adam akşam iş çıkışı eve gitmek üzere yola çıktı. İşyeri ile dolmuş duraklarının arası çokta uzak sayılmazdı. Paltosunun cebinden bir sigara çıkardı yaktı. Derin bir nefes çekti ve yürümeye başladı. Akşam trafiği heryer karışık, sıkışıktı.Kısa bir zaman sonra dolmuş duraklarına vardı. Köşede seyyar bir balıkçı bağırıyordu .Hadi istavrit 500, istavrit 500. Adam düşündü akşama balık yemek iyi olurdu Hem kızıda eşide çok severdi balığı.Kendide bayılırdı doğrusu evde o sıcacık neşeli ortamda balık ziyafetine. Kardeş ver bakalım dedi 1 kilo istavrit.Balıkçı beyim dedi; 1,5 olmaz mı? Adam gülümsedi, "Belki param "yok dedi. Balıkçı bunun üzerine "canın sağolsun beyim" dedi "canın sağolsun. " Balıkçı balıkları tartarken tezgaha adamın yanına yaşlı bir teyze geldi .Üzeri başı halini anlatırcasına eski , püsküydü.Evlat dedi banada balık alırmısın? Tabi dedi teyzeciğim adama seslendi -Balıklar 3 kilo oldu bir bana 2 teyzeye tart bakalım. Balıkçı balıkları poşetlere koyarken teyze dedi adam "Ekmeğin var mı" senin. Yaşlı kadın sessiz kaldı önce sözler çıkmadı ağzından sanki bir an takıldı .. Yok evladım dedi zorda olsa Adam "dur" dedi "teyze az bekle." Koştu adam bir çırpıda o yoğun trafiğin içinden sıyrıldı, markete girdi 4 tane ekmek aldı. Aynı hızla geri döndü ekmekleri de balıkları almış olan yaşlı teyzeye verdi. Sordu sonra teyzeciğim başka bir ihtiyacın varmı? Kadın elini yırtılmaya yüz tutmuş kimbilir kaç yıllık olan pardesösünün cebine attı adamın gözlerine baktı, utanıyordu, eziliyordu ve elinde olmadan bunu belli ediyordu. Adam gülümsedi "o ne teyzeciğim bir bakayım "dedi. Kadın cebinden bir ilaç şişesi çıkardı "evladım" dedi "bir de şu gözdamlam var "dedi "alamıyorum" 2 ay oldu. Ver dedi adam teyzecim sen az daha dur bakalım burada . Tüm bunlar gerçekleşirken balıkçı şaşkın gözlerle olan biteni izliyordu ve duygulanıyor bir garip oluyordu. Tezgahında her zaman ilişik duran tabureyi aldı "otur" dedi "teyze o aslan parçası gelene kadar ", kadın "sağol evladım" dedi oturdu.Eczaneye girdi adam "bu ilaçtan var mı? "dedi .. Eczacı evet efendim dedi raftan aynı şişeden bir ilaç aldı verdi. Bu defa acele etmedi adam çünkü karşı kaldırımdaki teyzenin balıkçının taburesinde oturduğunu görmüş rahatlamıştı. İçinden "ah be" dedi "ah yurdum insanı". Verdi ilacı teyzeye bu defa sormadı ne var başka eksiğin diye elini cebine attı ne kadar parası varsa verdi yaşlı kadına öptü elini bindirdi bir dolmuşa evine uğurladı .Kadın dua ediyordu adama ALLAH Razı olsun evladım diye ve ağlıyordu yanağından akan yaşlar o eski pardesünün omuzlarına düşüyordu ama mutluydu. Adam tam dolmuşa yönelecekken durdu ve balıkçıyla gözgöze geldiler. Bu olaylar olurken balıkların parasını vermeyi unutmuş dahası tüm parasını yaşlı kadına vermişti. Balıkçı gülümsedi hadi abi uğurlar olsun. Konuşmaya gerek yoktu durum meydandaydı, konuşmadan anlaştılar. İyi akşamlar diledi adam dolmuşa yönelirken güleç bir yüzle ,bir kaç adım daha attı yine durdu. Cebinde ne dolmuşa binecek ne eve ekmek alacak parası vardı. Düşündü şükretti haline zaten şunun şurası evide en fazla yaya olarak 30 dk tutardı.Hafiften bir yağmur ciselemeye başlamıştı. Sakin adımları hızlandı , hızlandı, hızlandı.Köşedeki telefon kulübesinin önünde durdu .Cüzdanından pek fazla kontörü kalmamış telefon kartını çıkardı , Çevirdi tuşları kızı çıktı karşısına "hadi babacığım neredesin" diyordu meraklı meraklı. Adam "yavrum" dedi "geliyorum annene söyle bu akşam balık yiyeceğiz."Kız "olur babacığım "dedi "hadi çabuk gel." Adam tekrar eve yöneldi yağmurda artmıştı. Sıkı sıkı tuttu balık poşetini ,bir eliyle rüzgarda uçuşan paltosunun yakasını kavradı yürüdü ,yürüdü. Durdu yine kafasını göğe kaldırdı "Tanrım" dedi "sana şükürler olsun." "Ne olur bana bu gücü hep ver" diye dua ederken, duygulandı , mahsunlaştı, yanağından akan yaşlar caddelerde akıp giden yağmura karıştı....... arkadaşlar bana mail olarak geldiği için kaynağını bilemiyorum.
merhaba münir bey yazdığınız yazı gercekten güzel olmuş umarımki hala böyle insanlar vardır hernekadarda insanlar gecim derdine düşmüş olsada türk milleti yardım severdir bu konuyu balıkla bekiştirmenizde cok güzeldi ayrıyeten bu arada balıkesir icindenmi
gerçek veya hikaye ne olursa olsun çok güzel ve önemli bir paylaşım günümüzde bu ve buna benzer paylaşımların böyle yardımlaşmaların çogaltılarak anlatılması gerekiyor bencede paylaşımın için teşekkürler münircim ellerine saglık sevgiler
böyle insanlar var tabii yaratan rabbim böyle insanları dünyaya ders vermek için getirmiştir. şöyle bir çevrenize baktığınızda pekde azımsanamıyacak kadar insanlar vardır benim tanıdığım çok insan var böyle helal olsun .....
Allahım bu gücü her daim bizlere versin. Elimizden geleni esirgemeyelim, unutmayalım ki ; Allah herşeyi gören ve bilendir...
selam akçaylı bu sene inşallah akçayla tanışmayı düşünüyorum.hep gördüm sordum ama fırsatım olmadı bu sene yazın geleceğim.... istanbuldan sevgiler selamlar