Özellikle paranın,günlük hatta anlık zevklerin peşinden koşmaya hergeçen gün daha çok insan katılırken,belki de yaşadıklarımıza ayrı bir açıdan bakmayı gerektirecek güzel bir yazı...Teşekkürler....
izzet yaptın yapacağını ama senin suçun yok çünki benim bir çocuğumu 6 günlükken burhaniyede toprağa verdiğimi nereden bilecektin
Kardeş Allah Sabırlık versin,emin ol çok üzüldüm ve seni üzdüysem kusura bakma,beni etkileyen bir yazı paylaşmak istedim...
dostlar sağ olsun ozan kardeş izzet kardeş sıkma canını 6 sene geçti ama insanın bazen içi sızlıyor işte konu böyle oluncada hatırlamamak mümkün değil senin suçun yok üzülme
İzzet sana yazı için teşekkürler ... Ağlattın beni sabah sabah, Aytekin sanada başınsağolsun kardeşim ,Yalnız değilsin bu dünyada ..
İzzet bey yazınız için teşekkürler etkileyici ve bakış açısının nasıl olması gerektiğini çok iyi izah edenbir yazı. Aytekin bey sizinde başınız sağolsun...Bazı kayıpların acıısı seneler geçsede azalmıyor ...Allah kimseye evlat acısı vermesin ;verdiğinede tahammül edecek sabırlar versin...
Mucize... En olmayacak yerde En olmayacak zamanda En olmayacak olay Her zaman ve her yerde olabilir." Sally, küçük kardeşi George hakkında anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman yalnızca sekiz yaşındaydı. Kardeşi çok hastaydı ve onu kurtarabilmek için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardı, Georgi'nin yalnızca çok pahalıya malolacak bir ameliyatla kurtulma şansı vardı fakat bunun için yeterli paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine şöyle fısıldadığını duymuştu Sally: "Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir." Bu sözleri duyar duymaz, usulca kendi odasına yürüdü Sally. Domuz biçimindeki kumbarasını gizlediği yerden çıkartarak içindeki paraları yavaşça yere dökerek saymaya başladı. Yanılgıya düşmemek için tam üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk paraları. Sonra hepsini cebine koyarak aceleyle evden çıkıp, köşedeki eczaneye gitti. Eczacının dikkatini çekebilmek için büyük bir sabırla bekledi. Eczacı çok yoğundu ve bir adama ilaçlarını nasıl kullanacağını anlatıyordu. Bu yoğun çalışmanın arasında sekiz yaşındaki bir çocukla ilgilenmeye hiç niyeti yoktu ama Sally'nin beklediğini görünce "Evet, ne istiyorsun söyle bakalım" dedi. "Biraz acele et, gördüğün gibi beyefendiyle ilgileniyorum" diyerek yanındaki şık giyimli adamı gösterdi. Sally "Kardeşim" dedi. Sessizce yutkunduktan sonra devam etti: "Kardeşim çok hasta, bir mucize almak istiyorum." Eczacı Sally'e bakarak "Anlayamadım" dedi. "Şeyy, babam 'Onu ancak bir mucize kurtarabilir' dedi, bir mucize kaç paradır, bayım?" Eczacı Sally'e sevgi ve acımayla baktı bu kez: "Üzgünüm küçük kız, biz burada mucize satmıyoruz, sana yardımcı olamayacağım" dedi. Sally o kadar kolay vazgeçmek istemedi. Eczacının gözlerinin içine bakarak "Karşılığını ödemek için param var benim, bana yalnızca fiyatını söylemeniz yeterli" dedi. Bu arada Sally ve eczacının yanında bekleyen iyi giyimli bey Sally'e dönerek "Ne tür bir mucize gerekiyor kardeşin için küçük hanım? diye sordu. "Bilmiyorum" dedi Sally. Sonra gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti: "Tek bildiğim, o çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi ve ailemin de ameliyat için ödeyebilecekleri paraları yok. Ama babam 'Onu ancak bir mucize kurtarabilir' deyince ben de paramı alıp buraya geldim." "Ne kadar paran var?" diye sordu iyi giyimli adam. "Bir dolar ve onbir sent" dedi Sally. "Ve dünyadaki tüm param bu!" "Bu iyi bir şans, küçük kardeşini kurtarmak için gerekli olan mucize için yeterli bu para" dedi, iyi giyimli adam. Adam bir eline parayı aldı, öteki eliyle de Sally'nin elini tutarak "Beni yaşadığın yere götürür müsün lütfen?" diye sordu. "Küçük kardeşini ve aileni tanımak istiyorum" dedi. İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong'du ve George için gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı. Ameliyat başarıyla sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. Hep birlikte mutluluk içinde evlerine döndükleri zaman hâlâ yaşadıkları olayların etkisinden kurtulamamışlardı. Anne "Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu maliyeti ne kadardır merak ediyorum" dedi. Sally kendi kendine gülümsedi. O bir mucizenin kaça malolduğunu çok iyi biliyordu. Tam tamına bir dolar ve onbir sent!..
bu hikayeyi her dinleyişimde ya da okuyuşumda ağlarım. çünkü bana hemen başka bir olayı hatırlatır. yine göz yaşlarıma hakim olamadım. dedim ya başka bir olay gelir hemen aklıma. ama burası anlatma yeri değil. paylaşım için teşekkürler.
Güzel bir hikaye, Aynısı benim başıma geldi küçükken. Fakat o mucize hiç gerçekleşmedi. Ne yazıkki kardeşimi kaybettik. O yüzden okurken gözyaşlarımı tutamadım.
Arkadaşlar, Allah inşallah kimseye böyle mucizeye ihtiyaç duyulacak bir olay vermez,ama eğer böyle bir olaylada karşılaşırsak o mucizeyi de bizlerden esirgemez inşallah....