Karadenizin fırtınasına yakalanmaktansa okyanusta kasırgaya dalarım diye bir laf vardır bizim oralarda.Biz bunu daha 13-14 yaşlarındayken bizzat yaşadık. Mevsim Eylül sonları palamut zamanı.Abilerimiz ayna kıç 7,5 mt lik teknelerle palamuta çıkıyor bize de tekne atmak ve çekmek düşüyor.Daha toy ve acemi olduğumuzdan palamuta çıkmak bizim için bir tatlı hayal olmaktan öteye gidemiyor.Bir sabah kalktım ve havanın çok kapalı ve kasvetli olduğunu gördüm her zaman yaptığımız gibi sahile gidip atılacak çekilecek tekne varmı diye baktığımda tüm teknelerin yattığını görüp şaşırdım.Karamehmet'in kayığının yanında benim yaşıtım angala(semih) benim geldiğimi görünce heyecanla denizi göstererek bak ileride palamut atlaması var.Babamlar bu gün balığa çıkmıyor ben çaparileri aşırdım fındık kargılarıda getirdim hadi gidelim bu fırsat bi daha çıkmaz dediğinde hayat benim için o an durdu işte hayallerimizin gerçekleştiği an diyerek başka hiç bir şey düşünmeden hadi gidelim dedim.Ancak tekneyi ikimiz feleklerde kaydırıp atamazdık.Hemen bir kaç kişi daha bulup tekneyi atmak için yardım istedik.Tekneyi atarken 11-12 yaşlarındaki Şener de illa gelmek isteyince onuda aldık ve denize açıldık.Üç toy ve acemi kapkara bir havada ilk palamut avına hazırdık.150 şer iğneli iki palamut çaparisini açmak ve salmak zaten bir saatimizi almıştı.Biz açıklarda palamut atlaması gördükçe daha da açılıyor başka bir şey düşünmüyorduk.O sırada esen hafif poyraz durmuş ve hemen sonrasında tatlı talı bir yıldıza dönmüştü.Yani Rusya dan direk karadeniz kıyılarına esiyordu. Her ne kadar toy olsak da bunu biliyorduk.Bela kapıdaydı. Ben Angala ya hava bozuyor,dönelim istersen dediğimde ,şu ilerki atlamaya yetişelim sonra döneriz dedi ve tam gaz atlamaya doğruhızla gittik.Bir manevra ile çaparileri atlamanın arasına sokmayı başardık.ve işte olmuştu ilk palamutlarımız fındık kargılarımızı son kertesine kadar eğmiş bizde motoru durdurmuştuk.O anki heyecanı anlatmaya kelimeler yetmez sanırım.Çekmeye başladığımız anı hayal edin sanki tüm iğneler dolmuş gibi bir his ve ilk balığı görmek isteme heyecanıyla hızlı hızlı çekerken hemen 100-150 mt ötemizde denizin suyunun bir sis gibi savrulduğunu ve döndüğünü gördük.Kafamı kaldırdığımda gördüğüm kanımı dondurdu sanki .Şimdi belgesellerde seyrettiğimiz gibi bir hortum tam üzerimize iniyordu.Çaparileri ve palamutları kurtarmak istemekle canımızı kurtarmak arasında bir seçim yapmak zorunda kaldık ve canımızı seçtik tabiiki.Şenol'a kalsa balıklar derdi eminim.)Hemen bedenleri bıçakla kesip tam yol kaçmaya başladık.Biz kaçmaya başladığımızda hortum da dağılmıştı. Ama iş işten geçmiş ,yıldız rüzgarı artmış ve dalgalar büyümeye başlamıştı.Kıyıyı bir görür bir dalgaların arasında kalır olmuştuk ve kıyıya daha çok vardı.Bizim orada bir koy ve sığınacak bir liman olmadığından mutlak kıyıya çıkmak zorunda idik.Tabi dalgalar kırılmaya başlamadan önce.Çünkü dalgalar kıyıya 100-150 mt kala kırılıyorsa hiç şansınız olmaz.Şansınız olsada kıyıya çıktığınızda dalgalar sizi mutlak geri çeker.Artık siz düşünün gerisini. Fazla uzatmayayım...)Kıyıya 500 mt kadar yaklaştık ama dalgalar ve rüzgar fırtınaya dönmüş deniz kabardıkça kabarıyordu.Kıyıya vuran dalgaların sesi bir gök gürültüsünü andırıyordu.kıyıya vuran dalgalar 50 -60 mt gidiyor ve geri geliyordu.Şansımızı siz düşünün....!yaklaşmak bile kesin ölümdü.Biz resmen şoktaydık. motoru durdurmuş kürekle kayığı düz tutmaya çalışıyorduk.Ben yeke deydim sahile heyecan ve panikle bakıyordum.Bu arada kayık bir dalga ile yükseldikçe yükseldi en tepe noktada sahil resmen kuş bakışı gibiydi ve o ara farkettim sahile millet toplanmış bizim akıbetimizi merak ediyorlardı.Ve işte o an hayatımın en büyük şoku yaşanmak üzereymiş.Sanki bir büyük vakum bizim tekneyi arkaya doğru çekmeye başladı.İlk önce normal gibi gelen bu çekim bir türlü bitmeyince gayriihtiyari arkama dönüp bir baktım veee...o anı hiç unutamam. BİR BÜYÜK SU DUVARI..düşünün ve abartısız 3-4 katlı bir apartman büyüklüğünde bir dalga tam ardımızda büyümekte ve bizi içine çekmekte.Gözlerimi kapattığımı ve yükseldikçe yükseldiğimizi hatırlıyorum.Sonrasında kıl payı dalganın ardına kaymamızla tam önümüzde büyük gürültüyle kırıldı.Bu andan sonra panikle motora son gaz verip ne olursa olsun artık deyip kıyıya gittiğimizi hatırlıyorum .Sonrasında kıyıya nasıl çıktık tekne nasıl parçalandı bizi dalgaların arasından kimler çekti...gerçekten bilemiyorum.Ama bu şok benim 5 yıl kadar tekneye binmememe neden oldu.Şu an İzmirde yaşıyorum.Ege karadeniz yanında bir göl olsada halen daha tekneden avlanırken gözlerim havada ve rüzgarda oluyor....)) SİZ SİZ OLUN HAVA ŞARTLARINI VE DENİZİ TANIMADAN VE ÇOÇUK YAŞTA..) DENİZE TEK BAŞINIZA AÇILMAYIN. Bu arada ilk palamutlarımı da göremeden bu hikaye bitti.... Her arkadaşıma rastgelsin diyorum. Bu anımı denizi ve balığı sevenlerle hep paylaşmak istemişimdir.Umarım hoşunuza gider.