Kaancım, haklısın. Ne diyebilirim ki. En iyisi kendi ailemden bir fotoğraf paylaşayım. Fotoğraftakiler Dedem, Babaannem ve Dedemin annesi büyük Ninem. Fotoğraf 1950'li yıllardan. Özel bir gün değil. Dedem muhtemelen işten eve gelmiş. Normal bir gündeki şıklıklarına bakın. Dedem'i vefat etmeden önceki son günleri hariç pijamayla görmüş değilim. İlkokula başlayan kadar dedemlerle oturduğumuz halde. Sabahları kahvaltıya ceketi yerine giydiği Robdöşambur ile gelirdi. Kravatı takılı, traş olmuş, saçlarını limonla geriye doğru taramış bir halde. Hatırlıyorum her birimiz giyinmiş olurduk. Her öğün bir seremoni gibiydi. Şimdi "Herkes senin ailen gibi değil," diyenler de olacaktır. kendi ailemden bahsetmiyorum sadece. Etrafımda gördüğüm herkes bizim aile gibiydi. Mahalle (Bakırköy Yenimahalle), dedemin işyerinin olduğu Şehremini, Aksaray... Ailemizde de başı örtülü halalarım, teyzelerim vardı. Ama bugünkü türban gibi değil. Çene altından, kahkülleri (saçlarının ön kısmı) görünebilecek şekilde bağladıkları baş örtülerini takarlardı. Bunu söylüyorum çünkü eminim beni dinsizlikle de suçlayanlar çıkacaktır.
Hüseyin Bey, dikkatli okursanız sizin söylediğiniz gibi sadece kılık-kıyafeti eleştirmedim. Kılık-kıyafet kişinin aynasıdır. İnsanın kendine gösterdiği özen, hayatına gösterdiği özenin bir parçasıdır. Yine söylüyorum. Sadece kılık-kıyafeti de eleştiriyor olabilirdim ki öyle değil. Ama diyelim öyle yapıyorum. Yazdıklarımda hakaret var mı? Bir saygısızlık yapmış mıyım eleştirirken? Kendi hoşnutsuzluğumu, saygı sınırlarını aşmadan dile getirmişim. Siz ve sizin gibi düşünen arkadaşlar da, aynı şekilde karşı argümanınızı dile getirmekte özgürsünüz. Ama ne yazık ki o karşı argümanlar hiç gelmiyor. Gelen sadece yaptığım eleştirilere yönelik. Hatta kin kusmakla suçlanıyorum. Hiç kimse çıkıp söylediklerime karşı bir eleştiride bulunmuyor. Diyorum ki; yaşadığımız negatif değişimin en büyük göstergelerinden biri de kılık-kıyafettir. Diyorum ki; dini sebeplerden veya başka sebeplerden günümüz değil de, eskinin kılık-kıyafetlerini, hatta Anadolu Kültüründe bile olmayan kıyafetleri giyip, medeniyetin sunduğu diğer her türlü lüks tüketim malzemelerini kabul edip kullanan insanlarla dolu 2000'li yıllar. Diyorum ki; bu nasıl karın ağrısı bu ne turşu suyu.
Kerem Bey Bir insanın sakal bırakması, cübbe giyip sarık sarması ya da kadının tesettürlü olması son model arabaya binmesine ya da ileri model telefon kullanmasına engel değildir.. Böyle bir ayet veya hadis de hatırlamıyorum.. He diyorsanız ki; işin içinde israf var (ki en son model arabaya binmek israf değil) evet haklısınız ancak bu sadece başı kapalıya ya da sarıklıya değil herhangi bir kılık kıyafet kuşanmış biri için de geçerlidir.. Sonuç olarak birinin sarık sarması ya da başını örtmesi cenneti garantilemiyor.. Ya da tümüyle dini bütün insan olduğunun kanıtı olmayabilir.. Konuya yaklaşımınız, sarıklı bir adamın son model araba kullanan kravatlı bir adam gördüğünde 'bunun imanında problem var' demesi gibi birşey..
Deniz Bey, elbette değildir. Tasvir etmeye çalıştığım insanlar, kılık kıyafetlerini (baş örtüsünü bunun dışında tutarak) modern dünyayı ve laik sistemi reddettikleri görüşlerine göre düzenliyorlar. Bildiğim kadarıyla içinde cübbenin, sarığın veya özellikle erkeklerin tercih ettiği toprak renklerinde şalvarımsı bol pantolonların geçtiği bir ayet yahut hadis, hadise de yok. Kravatlı, takım elbiseli birinin son model araba kullanmasında böyle bir abesle iştigal yok. Modern dünyanın kıyafetini de arabasını da kullanmakta. Neyse. Ben eleştirimi yaptım. Bunu yaparken de saygı sınırlarını aşmadan yaptım. Bundan 60 yıl öncesiyle şimdiki zaman arasında beni en çok rahatsız eden konulardan biriyle ilgili sıkıntımı, hoşnutsuzluğumu dile getirdim.
Kerem bey iyi akşamlar Galiba bu dünya'da benim kadar bahtsız ve şansız kimse yok sanırım. Bu foruma balık avı harici açtığım ikinci konu, bu konuda gereksiz tartışmalara maruz kalmış. Öncelikle hem sizden hemde diğer yazan arkadaşlardan özür diliyorum. Sizden özür dilememin amacı, gece vakti uykulu gözler ile mesajınızı okuyup tespitlerinizin hepsine katılıyorum dememdi. Galiba istanbul ile beraber insanların da yapıları değişti. bu sözlerimdeki mana o zamanı yaşayanların kılık kıyafeti ile ilgili değildi. Yapısı derken, şu anda insanların birbirine tahammül edememesi, hoşgörülü olmaması, herşeye çabuk sinirlenmesi, uyuşturucu kullanımının ilkokul çağlarına kadar düşmesi,herkesin çok rahat silahlanıp günahsız yavruların kör kurşunlara hedef olması,gazeteler,tv haberleri ve dizilerde hep şiddet içerikli yayınların olması, denizlerimizin,göllerimizin,derelerimizin,tabiatın insanlar tarafından yok edilmesi,bir apartımanda yaşayanların birbirini tanımaması ve daha aklıma gelmeyen bir sürü şey. Bu kadar olumsuzlukların yanında eski istanbulu özledim ve bu videoyu buldum Ben bu videoyu seyrederken, siyah önlükle ilkokuluma gittiğim bahçesinde topaç çevirdiğim günlerime gittim. Üstü açık yazlık sinemalarda ailem ile adile naşit,münir özkul'un bizi anlatan filmlerine gittim. Mahalle maçları oynadığımız sokakları gördüm. Rahmetli babam ile Fatih malta'her hafta aldığımız o müthiş hamsilerin kokusunu duydum. Leblebi tozunun tadını macun şekerinin yapışkanlığını,telli arabamı gezdirdiğim istanbul sokaklarını gördüm. El oltasını hiç dolaştırmadan köprüde balık tutan amcamı hatırladım. Kısaca be eski istanbul'u gördüm Kim ne giymiş ne takmış ne takıştırmış hiiiççç umrumda değil bu günde. Yeterki birbirimizi sevelim,hoş görülü olalım. Bakın! aradan ne kadar yıllar geçmiş şimdi gelecek çocuklarımızın. Onlara nasıl bir istanbul nasıl bir türkiye bırakmalıyız ona kafa yoralım. Başınızı ağrıttığım için özürümü kabul edin hayırlı akşamlar
Erkan Bey,iyi akşamlar. Ne münasebet. Neden özür diliyorsunuz. Özür dilenecek bir şey yapmadınız. Bilakis. Yalnız siz de sadece kıyafet ile ilgili yazdığım kısmı görmüşsünüz üzüldüm. Halbuki bakın mesajımda neler demişim: "Şöyle izah edeyim. O yıllarda Amerika olsun, Avrupa olsun arada böyle uçurumlar yoktu. Mesela o dönem Amerikan filmlerine bakın bir de Türk filmlerine bakın. Bir fark göremezsiniz. İnsanlara bakın. Kaç tane başı kapalı, çarşaflı vs kadın, sakalları uzun 2000 yıl öncesinin kıyafetlerini taşıyan adam gördünüz videoda? Bir de bugün o videoda gösterilen yerlerde dolaşın bakın. Evet teknoloji çağındayız. Kıyafetini binlerce yıl öncesinin kıstaslarına endekslemiş, ellerinde iphonelar olan insanların yaşadığı bir zamandayız. Eşlerin bile birbirlerine siz diye hitap ettikleri zamanlardan, şimdi tanımadıkları insanlara bile ulan diye başlayan cümleler kurup, iltifat ederken küfürlü kelimeler kullanan insanların zamanındayız. İleri mi gidiyoruz sizce?" Nedense kimse, şimdi siyah renkle belirttiğim kısımlar için birşey dememiş. Sizce bunun nedeni ne olabilir?
Estağfurullah Erkan bey, paylaşımınız için çok teşekkürler. Sizin kadar geri gidemesem de, bir kaç yıl farkla yakaladım o yılları, videoyu keyifle izledim ve iş yerindeki arkadaşlarla paylaştım. Tekrardan paylaşımının için teşekkürler.
Kerem Bey bunun nedeni basit;1925'lerin 1930'ların Türkiye'sinde sarık takan adamı asıyorlardı.. Kuran öğretmek, fıkıh dersi vermek yasaktı.. 60'lardan sonra tek parti sisteminin terk edilmesiyle kanunlarda değişiklikler oldu ve tekrardan bu tipte insanlar görülmeye başlandı.. Bu arada dini öğretinin olmamasın özellikle merkezi otoritenin zayıf kaldığı bazı taşra kısımlarında sahte şeyh, şıh v.s. gibi üçkağıtçı tarikatları da beraberinde getirmesi bu işin yan sanayiidir.. Yapılan filmlere bakacak olursak başka bir facia.. Kurtuluş Savaşını anlatan filmlerden tutun da Kemal Sunal, Şener Şen filmlerinde bile sahtekar bir hacı ya da vatanını satan bir din adamı sürekli karşımıza çıktı.. O filmleri çeviren yapımcılar milletin bilinç altına seküler hayat anlayışının dışında kalan, dini yönü bir şekilde ortada olan insanları üç kağıtçı, hırsız, dolandırıcı olarak yerleştirdiler.. Esas mesele, sizin aile albümünden paylaşmış olduğunuz fotoğraftaki insan tipleri (aynı şekilde benim aile albümümde de benzer özellikleri taşıyan babaanne, dede mevcuttur) şehirde kendi dünyalarında güzel güzel yaşarken, filmlerde gördüğümüz batı tarzı aile karekterleri, balolarda, çay diye tabir edilen toplantılarda eğlenen genç insan tipleri topluma rol model olarak gösterilirken bir de taşrada bürokrat - memur sınıfının dışında kalan, batı tarzı hayat anlayışından nasibini almamış (!), iki odalı evinde ortaya koyduğu yer sofrasından yemek yiyen, köylü kasketi takan insanlar memlekette mevcuttu.. Nüfus artışı, memlekette sanayileşmenin planlı plansız batıya kayması ve bunun sonucunda meydana gelen göç, kültür şokunun yanı sıra çarpık kentleşme ve yerleşik olmayan toplum düzenini,kendini geçim sıkıntısının ortasında bulan insan sınıfını beraberinde getirdi.. Eğitim, öğretimin de bu noktada bozulmasıyla toplumda ulan diyen insan da görür olduk, hırsızlık da arttı, mafyası da türedi.. Hepsini bir tarafa bırakın, kendine benzemeyeni öcü gibi gören ya da yaşadığı şehirde nasıl olsa burası benim memleketim değil istediğim gibi çöp de atarım, yere de tükürürüm v.s. de yaparım diyen saygısız, empatiden uzak insanlar türedi.. Özetleyecek olursak, olay sarık şalvar davası değildir.. Memlekette yeni kurulan sistemlerin (sanayileşme olsun, modernleşme, eğitim öğretim atılımı v.s. olsun) hayata geçiriliş aşamasında toplumun yapısına uyar mı uymaz mı, faydalı mıdır zararlı mıdır hesabı iyice analiz edilmeden paldır küldür hayata geçirilmesidir.. Bu arada verdiğim örneklere sizin paylaşmış olduğunuz aile fotoğrafındanki insan modellerini de kattım, burda şahsi olarak ters bir durum algılamayınız.. Bunu ayrıca özellikle belirtmek isterim..
Erkan abi video için teşekkürler.Aslına bakarsan bizim için iyimi olmu yoksa kötümü orası mechül.Çünkü o yıllara bakınca insan içinde yaşağıdı İstanbul ve insanlarını görünce lanet ediyo
Yok yok, kesinlikle birşey yazmayacağım.... Arkadaşlar ayet sormuş, onu belirtmek istedim. Nur suresi 31. ayet ve Ahzab suresi 59. ayet... Konunun meraklıları mealden bakabilir, buraya yazmak istemedim ki, Allahın sözünede burada muhalefet edilip kimse günaha girmesin.
İsacım, benim merak ettiğim konuyla ilgili değil bu ayetler ama. Ben, erkekler için cübbe, şalvar, sakal vs ile ilgili bir ayet, hadis veya hadise bilmiyorum demiştim.
Değerli dostum, seninde bahsetmiş olduğun gibi İslam'da şekilcilik yoktur.Allah katında tüm insanlar eşittir ve üstünlük ancak takvadadır.Belki "modern" giyimli, sakalsız bir insan, cüppeli ve şalvarlı birinden Allah katında daha makbul bir kul olabilir, bunu kimse bilemez. Ancak samimi muhafazakar bir insanında sünnete uygun kıyafet tercihini hor görmemeliyiz.Herkes başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde kılık kıyafet seçiminde özgür olmalı ve bu yüzden kınanmamalıdır, bu bir tercih meselesi ve yaşam felsefesidir.Yaratandan ötürü yaratılanlara saygı ve sevgi duymamız gerekmiz mi? Son olarak burası bir balık avı forumu ve ortak sevdamız olan balık avına dair konulara yoğunlaşırsak daha huzurlu ve keyifli bir ortam oluşacaktır.Zira dini inanç ve yaşam şekilleri ile alakalı konular son derece hassas ve tehlikeli konulardır.Seçilen sözleri en az iki kez düşünmek ve bu konularla ilgili farklı inanç ve düşüncedeki forumdaşlarımızıda kırmamamız gerekir. Bir yılı aşkın süredir foruma üyeyim, burada birçok farklı düşünce ve dünya görüşüne sahip insanlar tanıma fırsatını buldum.Ne kadar farklı bir görüşte olsamda herkesle ortak bir payda da buluşmaya veya savunduğum şeyleri karşımdakini rencide etmeden uslubu ile anlatmaya çalıştım ki bu konuda beni tanıyan insanlardan biride sensin... Umarım bu konunun son mesajıda bu olur, saygı ve sevgilerimle kal Kerem...