İstanbul Boğazı, rapala avı taktikleri Bölüm 1

Takımı dediğim şekilde hazırlarsanız sorun kalmaz. Kurşun hızla dibe inerken sahte yüzer olduğundan geride kalıyor, takımı üçgen veya halka ile birleştirdiğimizden eğer sahte dolanmışsa bu gerilim fırdöndüleri aksi istikamette Zorlayarak takımın çekilme esnasında kendiliğinden kurtulmasını sağlıyor. Ancak şunu söyleyeyim bazen o kadar karmaşık dolanır ki bu bile kurtarmaz. Bu halkayı balık malzemecilerinde bulamazsanız ufak tefek anahtarlıkların üzerinde işinizi görebilecek halkalar oluyor onları kullanabilirsiniz. Üçgen olması daha makbul. Oltada gerilim olduğu anda klipsler üçgenin köşelerine yaslandığından takım karıştığında kendini daha çabuk toparlıyor. Burada tek bir paradoks mevcut. Sahteye ne kadar uzun ve ince beden yaparsanız o kadar fazla balık gelir, ancak bir o kadar da fazla dolaşır. Kalın-kısa beden yaparsanız hemen hemen hiç dolaşmaz, ancak ortada takımı birleştirdiğimiz yerdeki 3 klips 1 halka ve kurşun balığı ürkütebilir veya yeme ilgisini azaltabilir. Bu dengeyi o anki şartlara göre ayarlamakta fayda var. Yani hava karanlık, su çalkantılıysa sahtenin bedenini kısa ve kalın yapmak avantaj, tam tersi bir durum yani hava açık su berrak ve sakinse olabildiğince uzun ince beden şansı arttırır. Son bir anekdot; aldığınız balığın %90 ı oltanın suya düşüp şekil aldıktan sonra, çekilirken ilk metrelerde gelir. Bunun sebebini çözememiş olmakla beraber bir iki tahminim var.

 

Bu halkayı balık malzemecilerinde bulamazsanız ufak tefek anahtarlıkların üzerinde işinizi görebilecek halkalar oluyor onları kullanabilirsiniz. Üçgen olması daha makbul. Oltada gerilim olduğu anda klipsler üçgenin köşelerine yaslandığından takım karıştığında kendini daha çabuk toparlıyor.


Yücel bey, bu halkanın çapı konusunda bir öneriniz varmı ? Mesela rapala halkaları bu işi görebilirmi gibi...Sıyırtma kurşunları sizin anlattığınız düzeneğe göre ne kadar alternatif olabilir ?

 

Sevgili Bahadır
Konu ile ilgili yazımda,surf kamış ile dahi kurşunda kullanılarak 5,6 derinliklerde bile rapala ile lüfer,sarıkanat ve cinekop alınabileceğini,bu durumun denizlerimizin bu şartlara haiz her bölgesinde uygulanabileceğini yazmıştım.Dolayısıyla Moda sahilleri uygundur.Ancak balığın kıyılaması ve oltayla erişenilinir mesafeye gelmesi gerekmektedir.Şayet balık iyice kıyılarsa bu kere nispeten kısa spin türü bir kamışla hic ağırlık kullanmadanda balık alınacaktır.
Ancak bu şartlar hersene üst,üste gerceekleşmez,bazı seneler balık bukadar cok olm ayabilir ve kıyılamayabilir.
Boğazın bazı yerlerinde,sırasıyla Şemşipaşa Radar önü,Paşalimanı önü,Kuleli askeri lisesinin baştaki parkın deniz kıyısındaki incirlerin önü,akıntının başlangıc yeri,Kandilli Vapur iskelesi solunun yalıların en ucundaki akıntı burnu,Kanlıca gecildikten sonraki Cakal burnu
Karşı sahilde Sarayburnu,Arnavutköy akıntı burnu,Kalender ordu evi Tarabya Oteli önü,evvelindeki Banyo limanındaki otopark önü,Tokmak burnu gibi bölgelerdede almak olasıdır.Ancak bu işin 4 merkezi vardır.Bunlar Sarayburnu,Arnavutköy akıntı burnu i.le Şemöşipaşa,Kandilli
akıntı burnuudur.
İlave bişlgi isterseniz zevkle cevaplarım.
Sevgiler

 

Sevgili Kardeşim Cemil
Abantla ilk tanışmam 1969 senesidir.O tarihlerden 2003 yılına kadar fırsat buldukca gittim.Buralara yerleşeli ise istememe rağmen gidemedim.
Yüzlerce Abanticus tutmuşluğum vardır.Bunlardan hicbirisini yemli takımla avlamadım.Esasen Abant ve YediGöllerde yemli av yasaktır.Maalesef ne uygulayan vardır nede yönetmeliği kontrol edip uygulatan.
Ülkemiz dünyada eşi görülmemiş bazı düzenlere,aslında düzensizliklere,demokrasinin her isteyenin kendine göre uyguladığı ve sonucta serbestinin eşine ender raslanır ölçüde fazla uygulanabildiği bir ülkedir.
Şayet böylesine Endemik bir tür Avrupa veya Amerika gibi ülkelerde bulunsaydı,değil o şahane varlığa Sazan muamelesi yapmak,belkide senede cok az limitle oda asla yemli değil,yapay sinekle falan izin verilirdi.UYmayaanlara cezaların en ağırı tatbik edilir,o kişiler halk tarafından aforoz bile edilebilinirdi.
Böylesine doğal kaynaakları talana,yağamaya,yok edilmeye acık bir ülkeyiz.Bakalım tabii kaynaklarımız bu duruma ne kadar daha dayanacaktır.
Beşinci sınıf bir balığı canım Abanta salanların ise ne bilgisi ne vicdanı ne beyni vardır.Sadece allaha havale edilmeleri gerekir.
Avatarımdaki balık 57 cm 2003de tarafımdan 3 No Virax Marka ağır spinerle Abantta tutulmuş bir Abanticustur.
2003'ten sonra atılan kadifelerin zararı son senede farkedilmiş,bu balıkltan arındılma calışmaları bu yaz tatbik edilmiş,denilene bakılırsa 600 kg kadarı tutulup değerlendirilmiştir.Bu işlem sırasında ne kadar Abanticus telef edilmiştir bunu bilemiyorum.
Ancak bazen doğa lehtede calışmaktadır.Örneğin,2003 ten sonra iri alabalıklarda ani irileşme ve tombullaşma görülmüştür.Örnek olarak evvelki sene arkadaşım Tahir Gürhan tarafından tarif ettiğm yerde tululan abanticusun keza sonrasında Ankaralı bir avcı tarafından tutulanın cesameti hem cok daha büyük ve ağırlıkları ise 2 katıdır.Oysa benim tuttuğum onlarınkinden cok daha yaşlı idi
ve ancak bahsettiğim kadar büyüyebilmişti.
Sebebini kimseye sormadan tahmin ettim ve Tahir Kardeşime lütfen midesini ac bir bak ici
nde kadife yavrusu varmı diye sordum.Neticede balığın midesinden 3,4 tane yavru kadife cıktı.İrişleşme sebeini bunda görmekteyim.Yoksa 40 seneye yaaklaşan sürede benim tuttuklarımdada sair tutulanlarda bu boya erişenler tutulmamıştır.Tahirin balığı 60 cm'nin üstünde sair balık ise 68 cm gelmiştir.
BU sene başka bir arkadaşım isae 53 cm'lik bir tane yakalamıştır.
Sevgiyle kal