Zaten başlandı ve sürüp gidiyor bile. Biz bunu daha önce söyledik zaten. Fakat bir husus var. Millet bedava balık yesin olayı külli yanlış algılama. Millet ucuz ucuz bol balık yesin olayı olur ve oluyor, ama bedava değil. Gırgırcı tutacak, satacak, ama üç ama otuzüç bir paraya, para kazanacak. Tegah sahibi de öyle. Millette para verip alacak. Çark böyle dönüyor. Şimdi bu çarkı kırmak için, tezgahtaki balığa el koyuyorsun, birde adama az bile olsa ciddi bir para cezası kesiyorsun. O zaman adam bu zarara uğramamak için gırgırcıdan almıyor. Çark kırılmış oluyor. el konulan balığı da garibana bedava dağıtmışsın, darülacezeye vermişsin, bir şey değişmiyor. Zira birilerinin kesesine dokunuyor sonuç: Tezgah sahibinin. Adam hayır kurumu işletmiyor, satıp para kazanacakken birde ceza ödeyip sermayesini de açlara dağıtacak değil. Fakat şu anki sistemde, gırgırcı kazansın, evine 3-5 kuruş götürsün, millette ucuz et yesin ne var bunda canım gibimsi bir mantık yürüyor. İşin üzerine olması gerektiği kadar düşülmüyor. Bu durumun diğeri ile alakası yok. Tezgahtaki balıklar toplanıp, satıcının cebine köz ateşini düşürünce bu çark kırılır, dönemez. Aksar, devir alamaz. Tek tük münferit olaylar kalır geriye ki, önemsiz olur o şekilde harcanan balık. Bunu görmek gerekiyor.
Roy balığın 2 kasasını alırlar 10 tanesine göz yumarlar diyoruz yahu. O zaman gırgırcı da balığa devam eder.
Abi satıcının tezgahındaki balıkla ilgili konuşuyorsak çok haklısın. Yalnız ben haldeki durumdan bahsediyorum. Bu yorumladığımız haberde olay satıcılarda değil balık halinde geçiyor: Büyükşehir Belediyesi Hal Şube Müdürlüğü ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri, Su Ürünleri Hali ve Mezat Satış yerlerinde denetim yaptı. Sabaha karşı yapılan denetimlerde "1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun boy ve ağırlık" ile ilgili maddesine aykırı tutulan 19 kasa lüfer balığına el konuldu. İlgili madde gereği boyu 20 santimetrenin altındaki lüferlerin tutulmasına yasak getirilirken, standartların altında olduğu belirlenince el konulan 19 kasa lüfer huzurevine gönderildi. Burada zarara uğrayan gırgırcı mı, yoksa gırgırcı haldeki toptancıya satmış da toptancı mı malları kaptırmış çok açık değil. Aslında açık olmayan daha pek çok husus var. Örneğin el konulan balık gerçekten 19 kasa mıydı? Yoksa 100 kasa geldi. 30 tanesi alındı, 19 tanesi huzurevine mi gönderildi gibi. İyi niyetli gibi gözüken şeyler içerisinde pek çok suistimal barındırabilir. Eğer bir rant çarkı oluşursa bırakın yavru balığın yakalanmasının engellenmesini, sorun daha da derinleşebilir. Bence hale gelen balığı orada imha edip kimseye yar etmemek gerek. Denetimi, cezayı ben her zaman savunuyorum zaten, bunu daha önce çok konuştuk. Ama ceza gerçekten ceza olmalı, rüşvete avantaya dönüşmemeli ki bir işe yarasın.
Uygulama, güzel bir uygulamada, ama bu uygulamanın müsebbiplerine neden bir uygulama YOK...!!! Sorusuda ister istemez akla geklmiyor değil..!! o zaman yaşadı bu uygulamadan istifade edenler...!!! bu uygulama bol bol balık yiyeceklerini, hatta çoğumuzun yiyemediği balıkları yiyeceklerini göstermektedir...!!! YAŞASIN ADALAET...!!! HER NEREDE YAŞIYOR ve YAŞATILIYORSAN...!!!
Bu dediğin zaten başlı başına başka bir olay. Adam 19 kasasını imha eder, 100 kasasını bırakıverirde. Bugün laf olsun, dostlar alışverişte görsün gibisinden dediğin gibi yapılıyorsa, neden öbür türlüde yapılmasın ki? Balığı adamın elinden aldıktan sonra nereye gittiği çok önemli değil. Önemli olan o rant çarkını kırmak.
E aret, bu adamlar 30kasa alir hayirkurumuna, 20 kasa da kendine 100kasa görmezden gelir dion anladik onu. 150kasayi görmezden gelip gör yan cebimi demesi mi iyidir öteki mi iyidir onu deyyooz
Ne farkı var ki ikisinin? Amaç balığın yakalanmasını engellemekse balıkçının cebine daha az para girmiş, hayır kurumu bedava yemiş bunlar çok önemli değil. Yakalayan balıkçıya gerçekten zarar verecek ki onu caydırsın. Yapılan denetimler ciddiyse balıkçının elindeki tüm balık alınıyorsa eyvallah ama böyle alıp da hayır kurumuna dağıtma hikayesi bana oldukça kuşkulu gözüktü. Mesela narkotik polisi yakalan malları yakarak imha eder. Kimse o kadar para eden şeyi niye yakıyorsunuz, başka ülkelere satıp parasını fakirlere dağıtın demez. Yasak olan şeyi yine de tüketime sunmak, değerlendirmeye çalışmak yasağı yolundan saptırmaya çok elverişli bir yaklaşım.
Bedavaya gunahini vermeyeceklerine suphe yok. Fakat balikci bugun oldugu gibi yarin da balik yavru da olsa satip paraya cevirebilecegini biliyor. 100 kilo cinekopun 95 kilosunu kolayca satarken tesadufen biri ihbar eder de baskin olursa 5 kilosunu kaptirir, onu da once bir "zabita abim, canim abim bu da benim sana hediyem olsun" diyerekten rusvet olarak sunar, bu yontem ise yaramazsa da 5 kilo baligi kaptirmayi zaten goze almistir. Cinekop tuketim piyasasinin daraltilmasi sart ama daha onemlisi balikcilari cinekop avlamaktan caydiracak yollar bulunmasi. Adam nasil olsa satacagindan eminse avlamaya devam edecek ve ediyor dazaten. Yoksa 20 cm limiti lafta kaldi iste hepimizin gordugu gibi..
Teorik olarak, yasadışı avcılığın, yani küçük çinekopları yakalamanın istisna olacağı kabul ediliyor. Ama pratikte şu anda durum tamamen ters bir yönde gidiyor. Konu narkotik vs. değil, sapla samanı karıştırmamak lazım. Bizim üzerine gidebileceğimiz, yani somut netice verecek olan şey, tezgahtaki balığın satışını engellemek. Bu çarkı kıracaktır. Evet, dediğin gibi, balıkçının elindeki tüm balıklar alınıyor mu, bu bir soru. Ve bizim buna cevabı "en azından çoğunluğu alınıyor" şekline çevirebilmemiz gerekiyor. Yani, adam yakaladığı balığın %5'ini, %15'ini kaptırıyorsa, bu bir maliyet meselesidir, hesabı kolaydır. Çinekopun kasasını kaça satacak? Kaç kasa çinekop satabilir? Yakalanınca ne olur? Hesap yapılabilir. Eğer bunu almanın ve kaptırmanın riskine bakınca, karı büyük çıkıyorsa, bu işi herkes yapar. O yüzden yapılacak olan, o riski yükseltmektir. Ama mezattan alacağı balığı kaptırma ihtimali %50'den fazlaysa, o işe girmez. Çünkü çinekop çok kıymatli bir balık değil. Eğer kilosu 40 TL'ye gidiyor olsaydı, hemde patır patır satılıyor olsaydı, adam yarısını kaptırsa bile kazanırım hesabına girerdi. Ama öyle değil. Bütün mesele, bu riski yükseltmek. Bunun bir yolu gidip şikayet etmek. Arayıp zabıtayı indiremesek bile, en azından tezgahın başındaki adama caz yapmak. Adam birileri, heleki farklı kişiler gelip gidip "Yahu bunu satmak yasak, neden satıyorsunuz" tribi yapıyorsa, rahatsız olacaktır. Bu satıcıyı önce kendine şikayet etmektir. Rahatsız olacağı için uyduracaktır: "Yok çinekop yasağı filan, yalan o, kalktı o yasak filan, alla alllaaa.." gibi çıkışlar. Bazısı sen ne diyon diyerek kızacak, saldırganlaşacaktır. Bunların önemi yok. Önemli olan o adamın mezata bir daha giderken çinekop almayı düşününce bir rahatsızlık hissetmesi. Eğer bir de bir şekilde şikayetler vs. olur, canı en az bir kere yanarsa adamın, olayın rengi baştan sona değişir. Risk artık tehlike olmuştur. Birde bu basın vs. yoluyla duyurulursa, bu can yakıcı olur. Çinekop almayı düşünen tezgahçı önce bir düşünür. O zaman ne olur? Adam ancak kelepir bulursa çinekop getirmeyi göze alır. Bu da çinekopun para etmemesi demektir ki, gırgırlarda para etmeyecek şeyi ikinci plana alacaktır el mahkum. İşte bize düşen budur. Rant çarkından çinekopu çıkarmak. Çinekop para etmemeli ki, gırgırcıda onu saramasın. Şu anda hamsi, istavrit vs. kıt. Bu yüzden çinekop her halukarda kıymetli. Değerini düşürmek için yapabileceğimiz, ancak satışına engel olmak. Şu anın çözümü bu. Çinekop alıp tezgaha koymak yüksek riskli olmalı. Zira satıcı ve üretici, yani balıkçı ve gırgırcı, olayın risk, maliyet hesabını yapacaktır. Yakalanan balıkların, maliyeti ciddi oranda şişirmesi gerçeği olacaktır. Bu da çinekop yakalamyı rantabl olmaktan çıkarır. Bundan ötesi, yakalanan ve el konan balığın ne olduğu bu noktada önem arzetmez. Hatta mezata konsun, kaptıran adam tekrar satın alsın. Balığa iki kere ödeme yapmanın ne karı var olacaktır? Balıklar huzurevine giderse... Daha iyi ya, adam çatlasın, biz tutalım, para verip alalım edelim, sidiğini tutamayan ihtiyarlar yesin çıtır çıtır.... Evet, bu balıklar ciddişekilde, göstere göster imha edilseler, çok daha etkili olabilir. Fakat, bu bile bir şeydir. Önemli olan, çinekopun rant kaynağı olmaktan çıkarılabilmesi. Bunu sağlamanın da yolu, en azından fırsat varken, yasal dayanak varken, satıcılara olabildiğince yüklenmek. Şikayet etmek, balığa el konmasını sağlamak, bunu yapamıyorsak bile adamı tedirgin etmek... Bu, tamam, kesin çözüm olmayacak, ama en azından bir fayda olacak. Bir gün bilgenin birisi deniz kenarına inmiş öğrencileriyle. Bakmışlar gelgit olmuş, deniz çekilmiş. Ortalık deniz yıldızı kaynıyor. Güneş yükselince hepsi kuruyup ölecek. Bilge başlamış rasladığı denizyıldızlarını toplayıp denize taşımaya. Demişler, yahu mümkün değil, şurada kalmış bir saat belki, bunları hayatta kurtaramazsın, ancak işte o bir kaçını denize taşımış olursun. Denizyıldızları için hiç bir şey değişmez. Bilgenin cevabı net olmuş: Denize taşıdığım her denizyıldızı için çok şey değişir. İşte olay bu. Kurtaracağımız her sürü ufak, ehemmiyetsiz olsa bile, onlar için çok şey değişecek.
Hepimiz elimizden geleni yapıyoruz Serdar abi. İnşallah zamanla daha da organize olacağız daha etkili mücadele edeceğiz. Bu sene çinekop fiyatları zaten nispeten ucuz. 8-10 liraya çinekop satılıyor çoğu yerde. Bunu yapılan mücadeleye ve balıkçının zabıtalar gelmeden elindeki malı bir an önce satma çabasına bağlıyorum. Bu bile önemli bir gelişme, fiyatın düşmesi bu balığın daha az avlanmasına katkıda bulunuyordur.
Açgözlü insan daha çok avlayarak sürümden kazanmak ister maalesef. Yeterki bir şekilde pazar bulsun, ki buluyor da nitekim.
Bu iş biraz yumurtamı tavuktan çıkar..! tavukmu yumurtadan çıkar..! muhabbetine benzer hale geldi......!!
Dogrudur erhan, bizler tavukmu yumurtadan - yumurtami tavuktan derken girgirci '' horoz benim öyle polemiklere girmem ... '' kafasinda üzücü olan bu
Bu toplumun değerlerini ve yargılarını gözardı ederek yorum yapmak bence yanlış. Narkotik yakaladığı uyuşturucuyu imha ediyor çünkü insan için zararlı bir madde. Balık ise ufak da olsa faydalı bir gıda ve en önemlisi nimet. Biz olayla doğrudan bağlantılı olduğumuz için balıkların ufaklığından şikayetçiyiz, normal vatandaşın umrunda değil. Ama bu tip haberler çıkarsa, yani küçük balıklar huzurevlerine çocuk esirgeme kurumlarına bağışlanıyor imajı oluşursa belki normal vatandaş da hayır olsun diye zabıtaya şikayet edecek, kim bilir? Aksi olsa yani balıklar imha edilse. Balıkçı müşteriye abi satılmayanları ben esirgeme kurumuna veriyorum, belediye gidip çöpe atıp yakacak dese bir de hayırsever balıkçı ünvanını kazanacak. Bu tip haberler ana haber bültenlerinde yayınlansa, küçük balıklar hayır kurumlarına teslim edilecek dense bence ciddi bir gelişme sağlanır şikayet konusunda. Ayrıca ben bu işin balıkçı tezgahında çözüleceğini düşünenlerdenim. Sürekli ellerinde patlatmak lazım ki bir daha almasınlar. Yoksa halde görev yapan zabıtanın vicdanına kalacak iş. Hem dürüst, namuslu olacak hem de tehditlerden korkmayacak. Nasıl olacak o iş? Düşünün bir mal üretiyorsunuz ve sattığınız satıcı diyor ki abi bu mala kimse rağbet etmiyor bana verme, üretir misiniz bir daha?
Bir memlekette, yanlışın uygulayıcılarına, müsebbiplerine birşey yapılmıyor, yapılamıyor ise..! bataklığı görmezden gelip..! elde sinekliklerle sivrisineklerin kökü kazınılacağı düşüncesi devam ettiği müddetçe..! daha çoook... peynirci gemilerini yürütmeye çalışırız...!! Tabiki bu arada her marazlı konudaki gırgırcılarda şimdilikte olsa aradan sıyrılıp kendi hedeflerine varacaktır, yıllar yılı olduğu gibi, biz görmesekte..! görmek istemesekte...!!! Selâm ve Saygılarımla...
Düşünün bir mal üretiyorsunuz ve sattığınız satıcı diyor ki abi bu mala kimse rağbet etmiyor bana verme, üretir misiniz bir daha? Satıcı ben alıp satmasamda, birileri alıp satıcak zaten diyor...!! (tanığım balıkçı böyle diyor, biliyorum) O balığı yakalayıp mezata indirene cazai uygulama yoksa..!! vatandaşta aç kedi gibi bu balığı satın almaya namzet bir adaysa..! bu iş tezgâhta bitmez, sonuç elde edilemez..! atalarımız boşuna dememiş balık baştan kokuyorsa..!! o başı koparıp atmanın yoluna gidilmesse, o balık baştan koksada biz o kokuyu hissedemeyeceğiz demektir...
Olumlu tepki göstermek, tepki göstermemekten iyidir. Hem her attığımız adımdan sonuç alsak dünyada sorun diye bir şey kalmazdı. öyle değil mi? o yüzden mücadele kapsamında fikirler üreterek, hem kendimizi bilinçlendireceğiz. hem de yeni davranış şekilleri elde edeceğiz. Bu bizi illaki bir şekilde geliştirecek ve etki unsuru yapacak.
http://gundem.milliyet.com.tr/cinekoplarin-sucu-ne-/gundem/gundemdetay/18.11.2011/1464521/default.htmcyr cyr
kadem -mi soru ekini ayrı yazmamışsın fena gözümü tırmaladı.kaç gündür yazacam diyorum yanlış anlarsın diye vazgeçiyorum (sanki ben yazarken tüm kurallara uyuyom meslek hastalığı zahir) rum