Nuri abi yaptığını beğendin mi? Ben biliyordum bu işin benim başıma patlıyacağını zaten, yoğurdu da köpecik yedi zaten, hesabı ben ödüyorum.
Çok güzel bir yaklaşım , hani mim (pandomim) sanatçıları vardır ya , her ne kadar bir sanat isede aynı zamanda bir ruh hali olarak ta kabul edilebilir.bir örnek te olabilir. Balıgın olmadıgı bir yer düşünün , hatta su da yok , oltada yok , Ama orda bir insan var ve elinde olta varmış gibi yem takıyor , suya atıyor ve balık tutuyor.. ardından öpüp suya geriye salıyor.. görseniz ne düşünürsünüz?? teşekkürler Sennur..
Aklıma geldi anlatayım. Balli İstanbul'a gelmiş. Hafta sonu işleri olduğu için tutturdu hafta içi illa ki görüşelim diye. "Balli, yapma, eyleme. Hafta içi, iş çıkışı, karşıdan gelinecek, İstanbul trafiği, öldürecek misin bizi? Hafta sonu buluşalım işte"... Yok, ille de hafta içi. Neyse, buluşma günü geldi, biz ablamla birlikte saat 19.00 gibi buluşma yerindeyiz. Yakın olanlar damlıyor tek tek ama karşıdan gelenler ne zaman arasak aynı yerdeler. Saat oldu 19.30 aynı yerdeler, 20.00 aynı yerdeler, 20.30 aynı yerdeler. Yasin'i arıyorum aralıklı olarak, hep aynı yerde. En son aradım, "sahildeyim" dedi. "Nasıl yani? Ne sahili? Gelmiyor musun?" dedim... "Sahildeyim Sennur, dalga sesi, açık hava, deniz kokusu, oltama yem takıyorum" dedi. "Herhalde kaçacak bir yol buldu sahil tarafına, orda biraz vakit geçirecek, gelebilirse gelecek, gelemezse kısmet" dedim. Bizimkilere söyledim, "Ne sahili, ne oltası yahu?" v.s. derken, aradan 15 dk kadar geçti tekrar aradım. "Ne yapıyorsun Yasin? Ne durumdasın?" dedim. Arkadan araba sesleri, insan sesleri geliyor ama Yasin diyor ki; "Sahildeyim". Devam ediyor, "dalga sesi, açık hava, oltamı yemliyorum". "Bu trafikte cinnet geçirmemek için hayal kuruyorum" demiyor da sayıklıyor. Meseleyi anlayınca, "Tamam" dedim "tamam". "Sen oltanı at gel, biz seni burda bekliyoruz". O hala sayıklıyordu kapatırken, "dalga sesi, açık hava, oltamı yemliyorum". Ben pandomim yapmışım çok mu?
Selamlar Selim ağabey. Dediğin gibi, bıraktık stresimizi toprağa, bol bol gülüp eğlendik. Daha güzel günler sizlerin olsun inşallah. Rahatladık ve stresimizin başına geri döndük.
Vay beeeee vayyy beeeee...Bitmişim bennnn ...Doğa uyanmış ,eş-dost şenlik yapar olmuşşş ...Ne balığa gidebiliyorum ne başka yere ...Vayyyyy beeee Süpersiniz valla ,çalmışınız hayattan bir günü ....
Sevgili Boğaç, Sen iste, seni de kaçırırız bu taraflara. Kapımız ve yüreğimiz dostlara her zaman açık
Biri pandomim yapar, diğeri bulunduğu her yerde kendini sahilde olta atıyor sanır (göl kenarında bile bu sanı halindedir), öteki balıkların canı acımasın diye sahtesini iğnelerin plastik kılıfini çıkartmadan kullanır... Ey Tanrım, sabrımı mı sınıyorsun?
Bu saçma şeyi yapan Özgürcan. Biz yapmadık. Not: çuhalar hala afyon yutmuş gibi. Ne canlandılar ne de ölmeye niyetleri var.
Evet, siz diğer saçma şeyleri yaptığınız için buna fırsatınız kalmadı Benim çuhalar iki gün önce kulakları dikti, sabret kardeşim, seninkiler de yakında toprağına alışır Ah Muvaffak Abicim, ah... Durumu ne sen sor ne ben anlatayım... Ben de özledim. Ne yapsak? Yeniden ama bu kez geniş bir katılımla organize mi olsak?
o kişi benim, perspektifi yakalamaya çalıştık Yaisn ile ve yetersiz bir mercekle de olsa başardık sanırım
Bir kere saçma değil mantıklı, zaten balık yok. ne diye balıkların canı acımasın diye sahtelerin iğnelerini çıkarcam diye uğraşıyim. attım çektim işte, gayet güzeldi
Ne yedik, ne uyuduk, ne yaydık, ne fotoğraf çektik be kardeşim... Balığa mı gittik, yaymaya mı gittik belli değil. Bu olay ile ilgili söyleyebileceğim tek şey; İstanbul seni hiç özlememişim;,özlemiyorum da...