Zaten bizim anmamızada ihtiyacı yok zat-ı muhteremin, feyz almamız için bizim ihtiyacımız var anmaya:thumb:
Anmak derken gidip mezarı başında şiirlerle şarkılarla anılmasından bahsediyorum,böyle yapılacaksa bence hiç yapılmasın yeridir.
MEZARDA KAN TERLİYOR BABAMIN İSKELETİ; NE YAPTIK, NE YAPTILAR MUKADDES EMANETİ ? AH ! KÜÇÜK HOKKABAZLIK, SEFİL AYNALI DOLAP; BİR ŞAPKA, BİR ELDİVEN, BİR MAYMUN VE İNKİLÂP ! Necip Fazıl KISAKÜREK
mehmet akiften inciler Haya sıyrılmış inmiş: Öyle yüzsüzlükki her yerde... Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde! Vefa yok, ahde hürmet hiç, emanet lafz-ı bi medlul; Yalan raiç, hıyanet mültezem her yerde, hak meçhul. Yürekler merhametsiz, duygular süfli, emeller har; Nazarlardan taşan mana ibadullahı istihkar. Beyinler ürperir ya Rab, ne korkunç inkılab olmuş: Ne din kalmış, ne iman, din harab,iman türab olmuş! Mefahir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lal... Bu izmihlal-i ahlaki yürürken, kalmaz istiklal
mehmet akiften inciler İşte, ey unsur-i isyan, bu elîm izmihlâl, Seni tahrîk eden üç beş alığın ma´rifeti! Ya neden beklemiyordun bu rezîl âkıbeti? Hani, milliyyetin İslâm idi... Kavmiyyet ne! Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyyetine. "Arnavutluk" ne demek? Var mı şerîatte yeri? Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri! Arabın Türke; Lâzın Çerkese, yâhud Kürde; Acemin Çinliye rüchânı mı varmış? Nerde! Müslümanlık´ta "anâsır"mı olurmuş? Ne gezer! Fikr-i kavmiyyeti tel´în ediyor Peygamber. En büyük düşmanıdır rûh-i Nebî tefrikanın; Adı batsın onu İslâm´a sokan kaltabanın! Şu senin âkıbetin bin bu kadar yıl evvel, Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel? Artık ey millet-i merhûme, sabâh oldu uyan! Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan? Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü! Dinle Peygamber-i Zîşân´ın İlâhî sözünü.
•Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? "Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? •Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım. •Artık ikiyüzlüleri sevmeye başladım. Çünkü yaşadıkça yirmiyüzlü insanlar görmeye başladım. •Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne acırım tükürüğe billahi tükürsem yüzüne. •Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz. •Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır. •Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem •İnmemiştir Kur'an, bunu hakkıyla bilin,Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için. •Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. •Adamın biri Akif'e yaklaşarak sorar: -Affedersiniz,sizin için baytar diyorlar. Akif hiç istifini bozmadan cevap verir: -Evet,yoksa bir yeriniz mi ağrıyordu?
Bu akşam üzerinde çokca düşünüp anlayıp sindirilmesi gereken bir üstad şaheserini iletiyorum kendi sesinden.İnsanın iliklerine kadar işleyen bügün hala geçerliligi olan bir nasihat,bende üstad'ın namında tüm gençlige armagan ediyorum... http://www.dailymotion.com/video/xdhqc8_necip-fazyl-kysakurek-gencliye-hita_people#rel-page-5
Necip Fazıl Kısakürek - Gençliğe Hitabe Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'ân'ında 'belhüm adal-hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? .... Son yarım asır! .. İşgâl ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedî helâke mahkûmiyet... İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilâkı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik... Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak 'mukaddes emaneti ne yaptınız? ' diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik... Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında 'Hakimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik... Emekçiye 'Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın! ' diyecek... Kapitaliste ise 'Allah buyruğunu ve Resûl emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ' ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik... Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa model teşkil edecek bir gençlik... 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlâkına kaynak bir gençlik... Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispetle usûle, stratejiye uygun bir gençlik... Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik... Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi, mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hâsılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik... Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl'ını ve 'ne idüğü'nü her haliyle gösterecek bir gençlik... Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezayı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik... İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allahın selâmı üzerine olsun... Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
Sen öbür tarafta sülümancaların orada değilmiydin...!!? hihi ne çabuk geldin bu tarafa ...!! idk Cuma akşamı geliyormusun, eşkinalar, o akşam çok duygusal ve romantik olacaklarmış galiba...aldığım duyumlara göre.... hihi
Ah be abicim, en az iki hafta sonra gelebilirim.Sen bu tarafa kaçsan aslında hiç fena olmaz Hep tek taraflı misafirlik olmazreeling
İstanbul böyük şeher..! kaybolur maybolurum sonra neme Lâzım..! hihi 3-5 bir grup olsa belki dediğin olabilirde...!! idk