Dostlar merhaba Kıyıdan içeriye olta atarken takımınızın belli bir hedefe gitmesi için gayret edermisiniz Yoksa ; Rastgele deyip rastgele atarmısınız Lütfen ilgi gösterin Sonunda yaşanmış bir tecrübemi paylaşacağım sizlerle Herkeze rastgele
Surf casting Kıyıdaki hedef konusunda fikirlerini paylaşan tüm dostlara merhaba : Ben balık tutmak için surf casting tekniğini kullanıyorum, kıyıdan ; Surf casting ; Dalga ötesine atış veya dalga ötesinde balık avı olarak geçiyor litaratürde. Bu durumda surf casting tekniğinin uygulayabilmesi için dalga olması şart, en azından benim anlatacağım bölümüyle ilgili olanında. Not : Bu demek değildir ki aşağıda adı geçecek mesafe haricinde ve koşullarında balık tutulmaz !............. Dalgalı bir deniz kıyısına varıldığında av ön hazırlığı şöyle olur ; • Mekan tespiti • Malzemelerin yerleştirilmesi • Avlanılacak menzil tespiti • Takım ve yemlerin ayarlanması Yukarıdaki ön hazırlıklardan sonra denizin durumu incelenir. Su sıcaklığı, dalga, suyun rengi, ayın pozisyonu vs……. Gerekli tespitler irdelenerek saatiyle beraber not edilir. Konumuz Surf casting olduğu için ben sadece dalga ile ilgili olan çevre koşullarına değinmeye çalışacağım. ( Dolaylı olarak atış mesafesi ) Başımızı kaldırıp bir müddet aynı doğrultuya baktığınızda uzaklarda oluşup bize doğru gelmekte olan bir dalganın varlığını fark edeceğiz. Tam bize yaklaşırken aynı dalganın yaklaşık 100m civarında ( Sahilin yapısına göre mesafe farklılık arz eder ) sönümlendiğini göreceğiz. ‘Açıklarda oluşan dalga kıyıya ulaşana kadar oluştuğu derinlikten daha az bir derinlikle karşılaşırsa sönümlenir’. Denizi devamlı izlediğimizde bu olayı gözlerinizle gözlemleyebiliriz, çoğunuz biliyordur zaten. Oltalarımızı kıyıda bırakıp dalganın sönümlendiği noktaya kadar yüzerken, başlarda su seviyesinin bir boy’u geçerken dalganın sönümlendiği noktaya vardığımızda su seviyesinin bel hizasında olduğunu göreceğiz. Eğilip kumu karıştırdığımızda dipte yemlenen midyeleri elimizle fark edeceğiz, su temiz ise kurt vs….’nin aynı zeminde yemlendiğini görebiliriz. Dalga sönümlendiği zemini karıştırarak içerideki yemleri yüzeye çıkarır, balıklar da bunları bildiği için o nokta civarına yemlenmeye gelir. Olaya yemler açısından baktığımızda, yemlerde dalganın getirdiği mikro yemleri yemek için o bölgede bulunurlar. Sonuç olarak balık tutabilmek içim oltamızı o bölgede çıkan yemle yemleyerek dalganın sönümlendiği bizden tarafa atmalıyız. Bu durumda söz konusu noktanın sahile mesafesi önem kazanıyor. Bu nokta genelde 100m’nin uzağındaki bir nokta oluyor. Gün geçtikçe sahiller dolmakta ve adı geçen nokta da daha ilerilere taşınmakta. Bu durumda 100m’nin üzerinde atış yapabileceğimiz teknik ve malzemeler önem kazanmaktadır. Tam da bu noktada Surf casting imdadımıza yetişiyor. 100-230m civarında atışlar yapma olanağı sağlayan bir teknik. 100-150m civarı av için elverişli. Elimizde istediğimiz uzaklığa atabilecek ekipman var diye en uzak noktada balık tutacağız diye bir şey yok tabi. Ancak uygun mesafeye atabilme şansımız var demektir sadece. Sonuç : • Balığın nerede olduğunu biliyoruz • Yöresel yem mevcut • Gerekli mesafeye atabilecek ekipman var • Gerekli olan mesafeyi tespit edecek birikim mevcut Sonuç : Surf casting ; En uzak mesafede en iyi balığı tutma yöntemi değil, hem uygun ama aynı zamanda 120m ve üzeri mesafelerdeki balıkları yakalayabilme şansı tanıyan bir yöntemdir. Bu durumda sanırım geriye bir tek balık tutmak kalıyor Biz de bu iş için varız Detaylı bilgi için Sohbetçi baba’ya başvurabilirsiniz Saygılar
sinan merhaba açıklamalar için teşekkürler yanlız bu surf casting metodunda kullanılacak malzeme (kamış - makina-misina vb.) ile ilgili donanımlar hakkında bilgi verirsen seviniriz. en azından kamış ve makine markaları ve ya senin kullanmış olduğun malzemeri bizlere açıklarsan daha aydınlatıcı olacağına inanıyorum saygılar.
Merhaba Sorularında haklısın dostum, ancak yazı çok uzun olmasın istedim. Şimdilik ben sadece kendi kullandığım takımı yazayım çünkü yarışma ve balık avı için kullanılan malzemeler farklılık arz ediyor. Kullandığım takım ; Kamış : %100 Carbon-4.40m-70/140gr atar-Teleskobik-Ultra Marine marka 2000/2001 - Dalında rekortmen Makina : Tica GF serisi - Konik kafa Misina : Ana ip ( Daiwa 0.25mm No memory ) - Shock leader ( Dam 0.40mm ) Kurşun : Aerodinamik - Stonfo - 100gr Takım : Genelde, Surf casting mırmır takımı - Çift köstekli
ben biraz fazla oluyorum ama. bunların yaklaşık maliyetleri nekadar. bu konu aslında istanbulda avlananlar için çok önemli. neden diye soracak arkadaşlar şimdi. sebebi bizler boğazda avlaanıyoruz. burada kanal suyu olarak tabir edilen taze akdeniz suyu açıktan ve dipten karadenize akıyor. özellikle ekim ayından sonra yani su soğumaya başlayınca balık açığa kaçıyor ve kanal suyu ile göç ediyor. bizler balık açıkta iken zorlanıyoruz . eğer bu yöntemi öğrenir ve uygulamaya başlarsak sanırım daha verili avlar yapabiliriz. ilgi ve alakan için teşekkürler.
hocam cok gusel elıne sağlıkda dalgalı havada yanı dolaysıyla ruzgarlı havada kıyıdan 75 kulaçın uzerıne misina atabılecek bileği walla yemimle soyluyorum operım....
Dostum merhaba Bildiklerimizi paylaşıyoruz yanlızca İşin güzelliği de burada sanırım Bu işin sonu ve max fiyatı yoktur aslında ancak benim takımım ideal koşullarda kurulabilecek en uygun fiyatlısı diyebilirim.Çünkü çok araştırdım ve sonunda kendime ödül olarak aldım. Fiyatları ; Kamış : 165E Makina : 110E Misina : 25E Açıkta av hakkında fikirlerine katılıyorum Senin işini yapabilecek ve sana senin atış sınırlarını aşıracak bir takımı 200YTL'ye kurabiliriz. Mırmırları nerede yakalıyorsunuz ? Saygılar dostum
Dostum merhaba İnsan ulaşamadığının peşinde gidermiş hep sanırım Sen uzak atmak istiyorsun ben de kiloluk bir çipura için neler vermezdim Atarız dostum Olur 'Olmazın oluru olmaz' derler memlekette Gel olur de atarız istediğin mesafeye Bu daldaki atış rekoru 280m, tabi yarışmada 70 Kulaç hiç problem değil ancak gereklerini yerine getirmemiz gerek !.........
Sinan teşekkürler... Bu işin surf castinge dayanacağını düşünmemiştim başta inan... Merakla da beklemiştim, Sinan ne yapıyor acaba ? diye Sayende surf casting olayının ne olduğunu da öğrenmiş olduk. En azından ben merak ediyordum sürekli bahsedilen bu tekniği... Ama uygulama konusuna gelince ne kadar başarılı olurum bilemem Henüz kendi kamış oltamı bile fazla uzağa atamıyorum (malum biraz güç istiyor)... Normal yöntemlere göre daha maliyetli olduğu kesin ama eğer söz konusu balık ise bence denenmeye değer
sinan kusura bakma işlerin yoğunluğundan dolayı sürekli takip edemiyorum ve cevaplarım biraz geç kalıyor. cevabında 200 ytl ye kurarız demişsin. peki 200 ytl yi nereden bulacağız tabiki bu işin şakası. benim enbüyük hobim bu o yüzen 200 hatta 300 ytl ye kadar fiyat önemli değil tabi ki yengen duymamak kaydı ile peki şimdi gelelim benim kuracağımız takımın markalarına bunlarıda bana yazarsan inan çok memnun olurum yani bana uygun olan makina ve kamışlar hangileri eğer biliyorsan ist bunları temin edebileceğim adresler veya tel numaralarını da yazarsan tutuğum en büyük balığı sana göndereceğim söz. şimdiden teşekkürler.
Dostum merhaba Bazı sorularım olacak En uzun kullandığın kamış kaç m ? Max kaç lira harcarız Karaköyden malzemeleri temin edebilirsin Yeniköyden bir kasa mırmır getirmişler bizim balık markete olmaz öyle birşey, dehşet Nerede oturuyor ve çalışıyorsun dostum ? Saygılar Ben olsam senin yerinde şu takımı alırdım; 36.0m - 50/100gr atar Shimano kamış Banax helikon 5400 - Makina Aynı takım bende var, hem kıyı için ideal hem de liman. Orta mesafeler için ideal
Makina ve kamışla uzağa atma teknikleri. Arkadaşlar eminim hepiniz oltalarınızı uzağa atmak istiyorsunuz. Hepimizin bildiği gibi genelde balıklar uzakta olta atarımızın sınırlarında gezerler bize de onlara ulaşması düşer. Ben de elimden geldiği kadarıyla tecrübelerime dayanarak sizlere (özellikle yeni başlayan arkadaşlara) takımımızı nasıl uzağa atabileceğimiz hakkında fikirler vermeye çalışacağım. Öncelikle makinamızın ve kamışımızın avlanabileceğimiz bölgeye uygun olması gerekmektedir. Makinamızda yeterli misina olması gerekir, bunu anlamanın en kolay yolu baş parmağımızı misinanın üstünde gezdirmektir. Eğer makinanın makarasıyla misina arasında dudak varsa biraz daha misina sarmamız gerekebilir. Atmayı öğrendikten sonra kamışımızın kaldırabileceği en ağır kurşunla bir kaç defa atmamız lazım ki misinamız iyice sıkılaşsın yoksa gam yapabilir. Makina ve misina işini hallettikten sonra gelelim nasıl uzağa atacağımıza; yapılacak şeyler çok basit ilk olarak kamışın alt tarafını tutan sol dirseğimizi (sağ elini kullananlara göre anlatıyorum) çenemize kadar kaldırmamız gerekir ki daha destekli atalım ve fazla kuvvet harcamadan uzağa atalım. Sonra misinamızı kamış tam omzumuzun yanından geçerken bırakmamız gerekir, yoksa takım çok havalanır veya çok kısa düşer. Parmağı çektikten sonra kamışın ucuyla kurşunu havada takip edelim. Bunun nedeni ise; parmağımızı çektikten sonra kamışı aşağı indirirsek yüzüklere çarpan misina kurşunu yavaşlatarak daha kısa düşmesine neden olmasıdır. Yukarı kaldırdığımızda da yine aynı şekilde yüzüklere çarpan misina takımın kısa düşmesine neden olur. Şimdi gelelim daha ince ayrıntıya: Şunu kesinlikle unutmamanız gerekir; hangi takımı atıyorsak atalım, kefal, zargana, çapari veya hangisi olursa olsun. Kurşunu, şamandırayı veya başka ne kullanıyorsak, kullandığımız ağırlık yapan malzemeyi göz kararı bir çapari kurşunun olması gerektiği yere kadar indirelim Örnek vererek sanırım daha rahat açıklarım: diyelim ki ben şamandıralı takımla zarganaya atıyorum ve kamışım da 3,60 m 10 lu çapariyi taktığımda kurşun nereye geliyorsa şamandırayı da o ölçüde aşağı indirip öyle atarım. Bu şekilde kesinlikle daha uzağa atarsınız. Tabi şamandıralı takımda rüzgarın yönü de önemli rüzgar denizden eserse uzağa atmak zorlaşır. Umarım biraz faydam dokunmuştur. Herkese rastgele.
Değerli arkdaşım Önder bende bu konu ile ilgili bir çalışma yapacaktım ..Senin yazman çok güzel Olmuş. Küçük bir notta Benden misinayı bırakma esnasında parmağınızı misinin üstünden çekerken yana doğru çekmek yerine kaldırmak atış mesafesinin daha etkili ve daha iyi gitmesini sağlar.Kuvvet harcamak yerine rahat ve mesafe belirterek atmak için Kamışı rahat bir şekilde kullanılan takımın durumana göre Esnek atmak her zaman daha iyi ve faydalı olur. Bu şekilde hem kursun suya girerken bir zorlama şekilde girmez yemde de dağılma olmaz... Herkese iyi avlar...
Ufak bir dip notta bende; Kamışın uzunluğu veya kısalığı = kurşun ağırlı, Örneğin 3,60 kamış ile 30 gr kurşunun atış mesafesi 50 gr'a göre aynı değildir veya kısa kamış ile ağır kurşun kullanarak değişebileceği gibi, Ayrıca benimde Ercan arkadaşımızdan yeni öğrendiğim uzun mesafeli atışlar için tasarlanmış makinalar bulunmaktaymış.
Arkadaslar makinalarda kendi aralarinda gruplara ayrilirlar. Ayni misina ayni kamisi ele alaalim. Kimi makinalar sirf uzaga atabilmek icin gelistirilmislerdir. Yani ustaligin yani sira bu iste makinanin payi cok var. Isteyen olursa linklerinide veririm incelerler. Her makina uzaga atar diye bir sey yoktur.
Özellikle yeni başlayan arkadaşlarımıza kamışlarımızın selameti için deneyimlerime dayanarak küçük bir hatırlatma: 1- Kamışınızda belirtilen kurşun ağırlığını daha uzağa atmak için aşmayın. Örneğin 50gr çekerli bir kamışta 100gr kurşun atmayı denemeyin(kamış kırılıyor). 2- Oltayı daha uzağa atayım diye kaba kuvvet uygulamayım. Atış mesafinizi yükseltmek için atış kuvvetinizi yavaş yavaş artırın. Mesafenin git gide uzadığını göreceksiniz. Örneğin ben karşı kıyıya kadar atarım ne var ki deyip oltayı kaba kuvvetle atıp, elinizi mekanizmaya kazayla çarparsanız: a- Mekanizma kapanır. Kurşun biraz uzaklaşmış ise, takım kopar(bu iyi ihtimal) b- Mekanizma kapanır. Kurşun uzaklaşmaz, kaba kuvvetin etkisi ile aşağıya doğru salınır ve kamış kırılır(bu da kötü ihtimal) c- Mekanizma kapanır. Kurşun uzaklaşmaz, kaba kuvvetin etkisi ile aşağıya doğru salınır ve yakınınızda avlanan biribe isabet eder(ve bu da en kötüsü). 3- İnce bir misinayla kaldırabileceğinden daha ağır bir takım atmaya çalışmayın(bu seçenekte takıma güle güle diyoruz) Bir çok kişi bu yazıyı okurken belki gülecek ama ben balığa yeni başladığım dönemlerde bunları yaşadım. Umarım yeni başlayacak arkadaşlarda bu yazdıklarımı okurda dikkat ederler...
Öncelikle makinamızın ve kamışımızın avlanabileceğimiz bölgeye uygun olması gerekmektedir. Makinamızda yeterli misina olması gerekir, bunu anlamanın en kolay yolu baş parmağımızı misinanın üstünde gezdirmektir. Eğer makinanın makarasıyla misina arasında dudak varsa biraz daha misina sarmamız gerekebilir.BU KISIM ALINTIDIR yanlız şununda unutmayalım makinedeki misinayı parmakla sıfıra sıfır yaparsak atarken oltayı acarkan misina kendiliginden acılır mizina makinaya dolaşı biraz boş bırakmakta fayda var
bi noktada misina kalınlığı, mümkün olduğunca ince misina kullanmakta yarar var, kalınlaştıkça atış mesafesi kısalır. kötü yanı kolay deforme olması ve sonucunda zayıf noktalar oluşması bu sebeple daha kısa sürelerde misinayı yenilemek gerekiyor.
O zamanda, atış mesafesi acayip kısalır. Kaç defadır, misina (vb.) sağlamlık tek kriter değildir diyoruz. Bu tür atış yapıyorsanız, bu şekilde silme dolu makaradan kendini salmayacak misina seçmeniz lazım. Bu tür misinalarda da öyle aman aman sağlamlık beklemeyin. Ama, zaten düzgün atış yaparsanız çok sağlam misina ihtiyacınız da olmaz.
Biraz önce upuzun yazmıştım, ama firefox'un garabetliğine kurban gitti. Kısaca bir kaç püf noktası ekleyeyim. Birincisi, atışınız doğrusal hareketle, ileriye atma şeklindeyse, sonuç beklemeyin. Atışınızın dairesel hareketle olması ve santrifüj kuvvetle yapılması gerekir. Bunun içinde kurşunun bir çember şeklinde hareket etmesi icap eder. Bakarız nasıl atıyorlar diye. Eleman kazık gibi durur. Kollarını geriye uzatır, son sürat ileriye atar. Kurşunda önüne düşer. Çünkü kollar aynı merkezden çıkmaz ve dairesel hareket yapmaz asla. Kimisi biraz daha işi bilir, belinden yüklenir. Bel, omurgayı eksen alan silindir gibidir ve hareket kolların bir çember çizmesini sağlar. Böylece idare eder bir atış yapılabilir. Ama hemen herkes, bir kaç basit yanlış yapar. Mesela, kurşunu havada tutar. Mesela, kurşunu şöyle iyice geriye atıp misinayı gerginleştirir. Bunlar atış performansını düşürür, dramatik şekilde. Kurşunu ayağınızla, kamışın ucunun ortasına filan denk gelecek şekilde koyun. Öyleki misina ile kamış arasında 45-60 derece kadar bir dar açı olsun. Açı daha dar olursa, ergonomi bozulur, atış filan yapamazsınız. Bu halde, kamışı nasıl tuttuğunuz önemli olur. Sağ eliniz mümkün olduğunca geride ve düz olsun. Sol eliniz ise, kamışın ucu yere bakacak şekilde, iyice yukarıda olsun. Eğer elleriniz birbirine yakınsa, kamış inadına göğe bakar. Bu yüzden, sol eliniz kamışın en dibinden tutsun. Sıradan kamışlarda makina dibe çok yakındır. Bu halde, elleriniz istesenizde aralıklı olmaz. Öyleyse, atış yapmak için, makinanın ortaya daha yakın takılabildiği kamışları tercih etmek icap eder. Kamışın ucu yere bakacak diye iyice zorlamayın. Rahat bir duruşunuz olsun. Şöyle düşünün. Kamışın ucuyla bir çember yayı çizeceğiz. Bu yayın uzun olmasını, doğru değil, hep çember parçası olarak kalmasını istiyoruz. Bunu sağlayacak şekilde kamışı tutun. Harekete başlarken, yönünüz atacağınız yön olarak başlayın. Kamışın ucunu olabildiğince geriye verin. Bunun için belinizi kullanın, vücudunuzun üst kısmı alt kısmına göre iyice burulsun. Atışa yumuşak hareketle başlayın. Asla hırs yapmayın, uzağa atmak için pehlivan kuvveti gerekmez. Beliniz düzelip hareket kollarınıza geçince, hızlıca bir hareketle, sağ kolunuzu ileri uzatırken, sol kolunuzu olabildiğince kendinize çekin. Hatta, kamışın üzerine biraz eğilip, belinizle hareketi destekleyin. Misinayı tutarken, misinanın mümkün olduğunca geniş açıyla makaraya yönelmesini sağlayın. Tuttuğunuz parmak, mümkün olduğunca makaradan daha önde dursun. Çokları, parmağını makaranın hizasında tutar, hatta misinayı alıp, makinanın sapına kadar çekerler. Böyle yaparsanız, mesafeniz ciddi şekilde düşer, üstelik misina gam yapar, hatta kopar, çaaat der gider. Atışı yaptıktan sonra, kamışın ucu kurşunu göstermeli denir. Bunu unutun. Kamışın ucunu öyle ayarlayın ki, misina makaradan taa kurşuna kadar olabildiğince dümdüz (düzgün bir eğri) olsun. Yani, kamışın ucunu, kamıştan çıkan misinanın doğrultusuna uydurun. Çünkü, çoğu zaman rüzgar misinayı yana yöne götürür. Siz attığınız istikamete veya kurşuna doğru tutarsanız, misina daha çok sürtünür. Kamış, hafif olmalı tamam. Ama aslen ince olmalı. Havayı yarmalı. Kollarınızı geniş açarak tutabileceğiniz şekilde makina biraz ortaya yakın takılmalı. Kılavuz sayısı az, kılavuzları geniş ve kaliteli olmalı. Bilhassa en uçtaki kılavuz.. Makina, bu iş için yapılmış olmalı. En ideali bu tip çıkrık makinelerdir. Mesela, Abu Garcia 6500 serisi. Ama tuzludur, kolay bulunmazlar. Spinner, yani tipik makinalarda ise, makara çapı geniş olmalı, uzunluğu ve derinliği az olmalıdır. Bu tip bir makarayı görenler burun kıvırır genelde. Ben malzemelercide hiç denk gelmedim. Bu amaçla, kafası büyük (çapı geniş) makineler tercih edilebilir nispeten.. Bu tür atışa, overhead casting denir. En kısa atış tekniğidir. Sarkaç yöntemi kullanan, havada kurşunu sallayıp savruduğunuz teknikler daha uzaklara kurşun yollar. Ama bunları anlatması zor. Üstelik, dar yerlere filan hiç uygun değil. Dar yer dediysem, 200 m etrafınızın bom boş olmasından bahsediyorum. Resim filan isterseniz, overhead cast pendulum cast vs. yazıp google'a bakın. Sanırım tonlarca resim vs. bulursunuz..