Bir de alba'lara değineyim hazır konu içindeyken İlk aldığım alba, basit/ufak bir başlangıç makinesiydi. ( Sonra bir ara fotoğrafını çekip koyarım ). Bütün deneyimlerimi onunla edindim; ilk zamanlar Galata, sonra Arnavutköy, Vaniköy, Kandilli vs. Yağlamasını yaptığım sürece sorun çıkarmadı. Hala çalışıyor ve yanımdaysa, sıyırtma ve izmarit avında rahatlıkla kullanıyorum. Hatta en verimli avlarımdan birini ( Arnavutköy 14 sarıkanat ) onunla yapmıştım. Ama boğaz çaparide 3-4 iri istavrit üzerinde çapari dolunca çok zorlanıyordu ve verimsizdi. Sonra diğer makineler gelmeye başladı. Silstar, cık cık hiç iş yapmadı desem yeridir. II. alınan alba o da boğazda neredeyse iş yapmadı. Sonra çok ucuza bir Sheakspeare firebird 70 bulunca aldım. 15 yıl olacak, ağırlığı dışında hiç bir sorun yok. Yağına vs bakınca tıkır tıkır çalışıyor. Düştü, kalktı, itilip/kakıldı, olabildiğince hoyrat davranıldı, bir kenarda aylarca temizlenmeden unutulduğu oldu ama hala sağlam. Şimdi favori makinelere onu yazarak taltif ediyorum. Sheakspeare dışındaki makineleri kayınbiradere verdiğim için modellerini hatırlamıyorum.
Her ne marka olursa olsun 10-15 sene evvel ki makinaların çoğu muhadil yeni jenerasyonlarına göre daha kaliteliydiler, ama mantık farklı idi,ürün uzun yıllar dayanması için geliştirilip sağlamlık ön planda sunulurdu markete, Ama günümüz tüket,at politikaları ve uzakdoğu'daki mevcut ucuz işçilik ,heryerimiz sardı, buna balıkçılık malzemelerimizde dahil, şahsi fikrimdir,
tamamen katılıyorum, 9-10 yıl önce İstoçta ilk okuma makineyi elime aldığımda, aman bu nedir yahu, bildiğim tüm makinelerden farklı hissi uyanmıştı içimde, Bugün hala okuma iyi makineler üretiyor ama, orta sınıf ve Türkiye pazarındaki makinler aynı hissi uyandıramıyor artık bende, tabiki üst seviye makineler daha farklı
Dogru yazmissiniz,malesef günümüzde üretilen malzemelerin kalitesi ortada,siz bakmayin ara sira sitelere girip gaz verenlere,malzemeleri tam incelediginzde ne kadar basit yapildigini görürsünüz...
Şimdi hesap değişti Eskiden bir makine 100 TL idi. Alıp 10 yıl kullanıyordunuz örneğin. Ama şimdi, 5 TL verip, 2 yıl kullanabiliyorsunuz. Fakat öyle ki, 100 TL için, 20 x 2 = 40 yıl kullanma durumunuz var. Bu hesabın bir tarafı. Diğer tarafıda şu. Teknoloji artık öyle hızlı ilerliyor ki, alet ekonomik ömrünü doldurmadan çok daha teknik olarak üstün olan modeller çıkıyor. Ve bu modelleri alıp, diğerini daha ömrünü doldurmadan ıskartaya çıkarıyorsunuz. Sonuçta artık bir ürün alıp yıllarca kullanmak gibi bir şey, geri teknoloji, külüstür mallara kalmak anlamını taşıyor. O nedenle, ucuz olsun, yenisi çıkana kadar idare etsin mantalitesi daha yaygınlaştı. Sorun, bizde henüz teknolojinin makul hızla takip edilmiyor olması, hepsi bu aslında. Ama cep telefonlarına bakarsanız... Pek çok telefon daha çatır çatır kullanılabilri durumdayken, ıskartaya çıkıyor, daha afillisi cepteki paraları boşaltıp kendine yer açıyor orada. İşte aslında günümüzün sorunu burada. Hoş, bu bir sorun mu? Bence değil. Eğer ürün benim o kısa sürede kullanmama kafi şekilde uygun fiyatlı ise, bence çok çok daha iyi bir yaklaşım bu.
Serdar hesabinda haklisin,yanliz olayin birde baska boyutu var,ben aldim ucuz bir malzeme diyelim,mesela bir makine 5 liraya,2 sene beni idare eder ve sonra baska 5 liraya ucuz bir makine alirim,peki ne tutacagim bu makine ile hamsi mi,kaldiki bu 5 liralik makine ile hamsi bile tutulmaz. Ben balik avinda balik tutmak icin bulunurum,malzeme ile ugrasmak icin degil,beni ne zaman yari yolda birakacak diye malzemeyi düsünürsem benim asil amacim yani balik tutmak bana zevkten cok zulüm olur,bu benim düsüncem,tabiki ucuk rakamlarla malzeme alinmaz(bütcesi uyanlara lafim yok)ama makul fiyatlarada iyi malzeme almak,takim kurmak mümkün...
Sevgili Selim Abi, hesap benim hesabım olsa, bağdata varmadan döndürmek geri kolayda.. Bu benim hesabım değil maalesef. Genel olarak piyasanın hesabı ve dahası bu hesap üreticilerinde işine geliyor. Ama böyle olunca, bu arada ortalıkta tek hesabı "Fırıldak yap, para kap" olan ve olta makinesini çoluk çocuğun fırıldağı gibi bir şey sanan tiplerin meydanda yer bulmasına yol açtı. İşte olan şey bu. Eh, birde şöyle bir durum var. Bir kaç sene evvel oğlanı balığa götürdüm. Kamışı aldı, suya, iki dakika sonra pıt pıt, çekti. Bir daha bir daha derken bir sürü istavrit yakaladı. Akşamada oturup yedik güzelce birde. Oğlan o zaman 5-6 yaşında filandı. Şimdi, eline ilk defa kamış alan 5 yaşındaki bir bebenin bile becerebildiği istavrit ile kova doldurma olayı bu işte. Ve bugün gitseydik, Galata köprüsü 400m. İki yakada eder 800m. Açılan yeri çık, 100m. Kaldı 700m. Her bir metrede bir adam ve kamış hesaplasan, en 500 kişi. Bu 500 kişi 8 saat kaldıysa, 4000 saat. Ve ben eminim ki o 4000 saatin en az 3500 saati istavrit tutmaya harcanan zamandı. Eh, bunun anlamı ne? Anlamı şu. Eğer bu avcılar için balık tutmak, 5 yaşında çocuğun bile becerebildiği çapari sallayıp istavrit tutma aksiyonundan ibaret olursa, bu avcılar için, iyi ile kötü makine arasında zaten bir fark olmayacak ki? İyi makinem olaydı da o balığı kaçırmayaydım gibi bir eksiklik hissetmeyecek kimse. Eh, böyle olunca, kimse iyi makine ihtiyacı duymayacak, talep olmayınca arzda kötü olacak. Sonuç, piyasa ucuz ve adi makine, kamış vs. ile dolacak. Şimdi denecektir ki, orkinos vardı da biz mi tutmadık. Sorun bu değil. Burada istavrit tutmayı tartışmaya çalışmıyorum. O başka bir mesele. Buradaki mesele, gidip o 500 kişiye baksaydık, 480 tanesinde dandik makine ve kamış görecektik. Ve o 480 kişinin 400'ü bu elindekini hiç bir zaman daha iyisine yükseltmeyi düşünmüyor olacak. Belki bir sorunu olmuş ise, gidip aynı ayarda bir şeyler almak fikrinde olacak. Sonuç kısır döngü işte. Ve satıcılara da hak vermek lazım. Onlarında evinde ekmek aş isteyenler var. Gidip kalite merakım diyerek pahalı mal ile doldurana ve satmak için kara kara düşünene kadar, elbette ucuz mal satıp karına bakacak. Çünkü, maalesef, millet gelip ucuz mal soracak.
Serdar burada ölcü galata köprüsünde balik tutan 400-500 kisi olmamali,su anda sitede üye ve misafirler olmak üzere daha fazla kisi bulunuyor galata köprüsünde balik tutanlardan,tabiki kimsenin bütcesine karisamayiz ama dön bir bak geriye 5 sene evel hangi makinalari tartisiyorduk simdi hangi makineleri,bence bu kisa zamanda forumlarin cok yarari olmustur bu ilerlemede...
Doğru söylüyorsun, sonuna kadar katılıyorum Selim Abi. Ama Galata'daki 500 kişi, aslında ülkenin genel profilini yansıtıyor. En azından piyasa olarak. Tatlı suda avlananlar vs. için de benzer hususlar geçerli. Kaç kişiden kaçı daha iyi malzeme ihtiyacı duyuyor? Ama daha kötüsü de var. Pek çok tatlı su avcısının gözünde daha iyi malzeme, biraz dinamit veya ne bileyim 5m daha uzun ağ oluyor, maalesef. Bizim forumlara gelen, bizle heyecan ve bilgisini paylaşan arkadaşlarımız zaten amatör ruh ile dolu oluyorlar. Ama maalesef, bizler aslen farklı bir segment, farklı bir popülasyon olarak çok fazla bir kitleyi temsil etmiyoruz. Ama genede, bilhassa forumlar sayesinde gerek av anlayışında, gerekse malzeme stoklarında gözle görünür bir iyileşme olduğu muhakkak. Bunda forumlar yeğane sebep değilse de, katkının çok çok büyük olduğunu yadsıyamayız elbette.
Konuya ufak tefek bende değineyim biraz... Eskiden aldığım bir makinaya tam bir maaşımı vermiştim; 30 yıla yakın hizmet verdi oda bana... Taa ki bakım için söktüğümde bir arkadaşım tezgahtan düşürüp rotoru kırana kadar (Daiwa GS9) O makina şimdiki emsallerine göre basit kalıyordu; ayrıca teknolojinin getirdiği nimetlerden de biraz yoksundu; zamanına göre de normaldi; şimdilerde titanyum, magnezyum gövdeli makinalar var; eh onları da bir-iki maaş verip alırsak ve düzgünce bakar isek bir 30 yıl kadar da rahat rahat kullanırız... Örneğin: http://www.vanstaal.com/ http://www.pennreels.com/ http://www.plat.co.jp/shop/catalog/default.php?cPath=23_155_868 http://www.japantackle.com/Daiwa_reels/Daiwa_TournamentSurf35_Castizm.htm gibi...
