Kirmir Çayı Kasna Avı

Merhaba, saygıdeğer BalıkAvı.Net üyeleri.
Nuri Bey’in (Balli) de yardımlarıyla babamı iknâ etmeyi başarmış ve babamla birlikte Kirmir Çayı’na kasna (taltlısu kefali) için gitmiş bulunmaktayım. ( Buradan kendisine teşekkürlerimi sunarım. )
Eveeeet, gelelim hikayemize.
Sabah 7’ye kurduk saatlerimizi. Ve yaklaşık gece 1:40’ta yattık. Kendimi öyle şartlandırmışım ki; 6:50’de uyandım. Yaklaşık 7:45 gibi evden çıktık. Yolda uğradığımız markette görevliyle konuşurken birkaç gün önce Kurtboğazı’ndan 4.200 gr. turna yakalandığını belirtti. Halbuki yasak mevsimdi o zaman. Bu haberden dolayı bozulmuş morallerle yola çıktık. Avlağa biraz geç vardık; çünkü yola tarif üzerine gitmiştik ve Google Earth’teki haritaya hiç benzemiyordu. Nihayet yerimizi bulduk. Babam 5 numara iğneye taktığı tavuk yüreğini bir söğütün altına bıraktı. Ben de 2 No. Mepps’imi takıp söğüdün diğer tarafında at-çek yapmaya başladım. O da ne ! Babamdan bir ıslık sesi. Hemen yanına gittim. Şamandırada ufak ufak oynamalar vardı. Oynadııı, oynadııı, oynadııı, bi’ gömülmedi şamandıra ! Biraz daha bekle… Bekle, bekle, bekle… İşte bu ! Şamandıra girdi çıktı suya ! Hemen tasmalama ve balığı kıyıya alma. Ama o da ne ?! Kefal mi, hamsi mi anlayamadım. Küçücüktü. Geri saldık. 5 dk. daha bekledik; ve buraya gelirken gördüğümüz başka bir köprünün ayağına doğru yola çıktık. En sonunda vardık. Yanımızda avlananlara sorduk; ve bir tane pullu sazan, birkaç tane de gümüş tuttuklarını söylediler. Ben hiç Mepps’i çıkarmadım bile. Bu sefer tavuk ciğeri deneyelim dedik. Attık… Vuran yok. En ufak oynama bile yok ! Yandakilerle konuşmaya başladık:

-Neyle tuttunuz balıkları?
-Bununla abi. (Tırıvırıyı gösterdi.)
-O ne işe yarıyor? (Bilmezden geldik.)
-Bu kaçak avcılığa yarıyor abi.

Arkadaş, hepsi mi bizi bulur?! Bulaşsan bir dert, bulaşmasan bir dert… Neyse, ya sabır… Biz beklemeye devam ederken başka avcılar da geldi. Burayı iyi bilen birine benziyorlardı. Biz de en azından çıkan balıkları soralım dedik:

-Neler çıkar üstad buradan?
-Gümüş ve kefal çıkar; ama bu mevsimde kefal çok zor.
-Peki, teşekkürler.

Yarım saat falan geçti. Bizde yine vuruş yok, gelen beyler köprünün üstünden attığına gümüş alıyor. İşin sırrını soralım dedim:

-Üstad, takımını bir inceleyebilir miyim?
-Tabi, gel bak.

Sağolsun; beyefendi anlatıyor… İğne sinek iğnesiymiş. Bizimki 5 numara… Bir küçük boyunu taktık. Attık. Yine yok, yine yok. Allah’ım bu nasıl iş? Dibimizdeki avcılar teker teker alıyor; bizde tık yok. En sonunda ben biraz daha konuştum beyefendiyle:

-İğne boyunuza bir bakabilir miyim?
-Tabi.

Sağolsun, beyefendi benim için oltasını çekti; ve gösterdi. İğnesi bizimkine göre çok küçüktü. Ama bizde de daha küçüğü yoktu. Beyefendi durumu anlamış olacak ki, arabasının olduğu yeri işaret ederek;

-Git, orada “Amcanın bir balık çantası varmış, onu istiyor.” de, dedi.

Gittim, söyledim. Verdiler çantayı. Beyefendi de sağolsun verdi iğneyi. Hemen taktık. Suya bıraktık. Daha 5 dk. geçmemişti ki şamandıra ufak dalgalar yaymaya başladı. Hemen aldı babam oltayı eline. Hop, bir tasma; ve balık elde. 10-11 cm. gümüş. Yanımızdaki avcılar götürecekti sanırım diye düşünerek onlara verdik. 15-20 dk. geçmişti ki; şamandıra tekrar oynadı. Bu sefer ben gittim. Aldım oltayı elime; bir tasma, hoop 15-16 cm. bir kefal. Direkt suya iade.

Yaklaşık 1 saat sonra sağolsunlar yaptıkları çaydan bize ikram ettiler. Gittik, ırmağın kıyısında suratımıza vuran sert rüzgarla çaylarımızı yudumladık… Daha sonra akıllarına geldi ki; yemek de varmış. ( Ayıptır söylemesi ama pek de güzeldi. ) Karnımız pek aç değildi; fakat kırmamak için ufak bir parça dürüm yapıp aldık. 1. ısırık, 2. ısırık… Ana, bir telefon ! İçimde bir kurtlanma başladı. Yanımızdaki avcılar ikisi kardeş olmak üzere 4 kişilerdi. Telefon, kardeşlerden birine gelmişti. Konuşurken yüz ifadesi bir an değişti. Telefonu kapattı ve abisine:

-Abi, annemi kaybettik ! dedi.

Hepimiz ani bir tepkiyle “Nee?! ”. Ne yazık ki birkaç haftadır rahatsızmış… Biraz mübala olacak ama gerçekten kendi yakınım vefat etmiş gibi üzüldüm. Hemen toplanmalarına yardım ettik, arabaya yüklendiler… Yola çıktılar. Biz de yerimize döndük. Bu moralle de ne balık tutulur (!) Babama söyledim, ve biz de yola çıktık…

Bu avdan geriye kalanlar mı? İşte burada:

-İkisi kefal, biri gümüş olmak üzere 3 balık.
-Güzel dostluklar.
-Edindiğimiz güzel dostların acısını paylaşmak.
-Ve son olarak aşağıdaki kareler…

Bu yazıyı sonuna kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. İnanın yazarken tekrar duygulandım…

Buyurun resimlerle baş başa bırakayım sizi :

​

 

selam boran:
balık avı bir ayrı hastalık adamı sıcacık yatağından yollara düşürüverir.
evet fazla balık tutamamış olsanda güzel bir gün geçirmişsin tabi avlakda tanışdığınız komşu avcıların acısı hariç okuyunca bende üzüldüm allah rahmet etsin.
resimlerde harika manzara çok güzel umarım ilerleyen zamanlarda daha güzel avların olur hoşçakal...

 

Öncelikle hastalık konusunda söylediklerinize harfi harfine katılıyorum. Düşünceleriniz için de teşekkür ederim.
Rastgele...

 

boran kardeş anlatımın harika edindiğin dostlarında başı saolsun
oçeltikçi mevkiini avucumun içi gibi bilirim yalnız avlak yeri olarak
yanlış yeri seçmişsiniz daha aşağılarda iyi verim alabileceğin
durgun ve derin yerler mevcuttu
(BU MEVSİMDE BALIK DAİMA KORUNMAK İÇİN DERİN VE DURGUN YERDE GEZER)
tabiki iri kefaller birdahaki avında başarılar

 

Aha yine "14 yaşında bir çocuk mu bu " dedirtecek, aklımı, bilgimi, duygularımı altüst eden, belki yıllarca "acaba?" demekten kurtulamayacağım bir misal daha.

Mükemmel anlatım... Sıcak-güzel ifadelerin bir çocuk dilinden dökülüşüne gıpta ettim. Cana can katan lezzetine meftun, öylece bakakaldım.. Dingin, sakin ve bir o kadar derin ve engin bir yüreğin muhteşem sunumu karşısında nasıl selam durulmaz, nasıl gözler ışımaz ki...

Yan-yana oturmuşuz. Boran anlatıyor günü tatlı-tatlı. Zaman zaman dinlendiren, ama birden çoşturan kelimeler bir bir dökülünce dudaklarından kalkıp tekrar oturuyorum yerime. Kulağım kirişte; anı, her saniyesinin ritmini daha bir duyumsama adına nefesimi tutuyorum. Ne olur hiç bitmesin, söylesin Boran. Yine şen sesiyle balık desin, ırmak desin, baba desin, su desin. İnsan desin, insan...

Bu raporun özellikle benim için yazıldığı hissine kapıldım ya, ne yapayım a dostlar siz söyleyin. Bekletmişti Borancan, bekletilmeye değer olanı, işte bu anı beklediydim.

İç geçirdim, vallahi de duygulandım, hem gönendim...

 

Borancım tebrikler. Harika bir rapor olmuş. Keşke o üzücü haber de gelmeseymiş ama takdir-i ilahi. Güzel raporlarının devamını dilerim.

 

Boran tebrik ederim seni.Cok guzel anlatmissin,yazmissin.Imla kurallarina cok dikkat ettigini kolaylikla gorebiliyoruz.Bunun icinde ayriyeten tebrik ve tesekkur ederim.Avlaginiz cok guzelmis.Av arkadaslarina gelen kotu haber icin bende uzuldum.Bir av esnasinda boyle bir haber alinmasi cok aci bir duygu olsa gerek
Bizlerle paylastigin icin tekrar tesekkurler ve rastgele...

 

boran kardeşim güzel anlatımın için teşekkurler.

izin verir sen sana bir kaç tavsıye...
raporda bi ara babanın yurek taktıgını okudum. ciyer kullanın. yuregı , çalı cırpı ile yaktıgınız ateşde... afıyer olsun.
igneniz büyük olmasın , sinekde olmasın. sinekden biraz büyük olsun ve igne ince olsun.
olta atacagın yer birden derin yer olsun. oltanı attıgın mesafe ortalar olmasın. suyun toprakla birleştigi noktadan yarım metreyı gecmesın.( kendim bir karışi gecirmem genelde.)(tabi dedigim gibi kıyının derin olması lazım.)
oltanızı munkun oldugunca akıntının bitimindeki duragan noktalara atın.


avlandıgınız yer benim başlıca avlaklarımdandır. avlak ismini okuyunca heycanlandım

bu arada mepssınızı havaların ısınmasından sonra kullanın.(avlakda; börtü böcukden sinekden nezaman rahatsız oldunuz o zaman daha verımlı olur.

raporlarını devamını dileriz. avlarınızın şen geçmesı dilegi ile...

saygılar...

 

Boran,
herseyden önce Türkce'yi noktasindan virgülüne, bu kadar güzel kullandigin icin tesekkürler. Anlatimin da cok güzel.

Nice güzel av raporlarini takip etmek umuduyla..

Selamlar, sevgiler..

 

Uyarınız ve düşünceleriniz için teşekkür ederim.
Rastgele...

Sizin bu şairâne anlatımınız karşısında benimki de bir şey mi? Gerçekten çok teşekkür ederim. Bekletme konusuna gelince; kusura bakmayın bu aralar deneme sınavları falan derken bayağı geciktim, farkındayım. Tekrar özür dilerim.
Rastgele...

Teşekkür ederim Bahtiyar Bey.

Anlatım, yazım ve imlâ kuralları hakkındaki fikirlerin için çok teşekkür ederim abiciğim.
Avlakta tanıştığımız kişileri de sorma, inan çok üzüldüm.
Rastgele...

Tavsiyeleriniz için teşekkürler, dikkate alacağım.
Rastgele...

Çok teşekkür ederim.
Rastgele...

 

boran tebrik ederim..Güzel rapor olmuş..

 

Teşekkür ederim.

 

Boran Kardeş, önceki hafta o köprünün altında bizlerde arkadaşlarla çok debelendik. Sonuş ise 2 gümüş, Başka da bir şey yok.
Baktık olacağı yok ilerilere doğru devam. Güzel bir yer bulduk.
Sana şöyle söyleyeyim şamandırayı suya koyar koymaz batıyor. En çok gümüş vuruyor ama 8-10 cıvarı limit üstü kefal aldık. Suya iade ettiğimiz kefallar daha çok.
Paylaşım için teşekkürler..

 

Biraz geç oldu ama kusura bakmayın.
Öncelikle teşekkür ederim. Anlattığınız avlağa gelecek olursak; çok güzel bir yere benziyor. Bir ara adres tarifi alabilirsem çok sevinirim.
Rastgele...

 

Manzara harika, tebrik ederim.

 

Resimde ki köprüden suyun akışına doğru devam et. Baraj inşaatını geçtikten sonra önüne gelen ilk köprünün civarlırı verimli olur..

 

Teşekkür ederim. İnşallah nice trofelere.
Rastgele...

 

Teşekkür ederim.

 

Güze rapor olmuş diğer balıkçıların Annesine de Allah Rahmet eylesin.

 

bende bu kirmire sevdalandım
balık tukum yeni başladı sayılır .
balık la ilgili yasaklardan tutunda güzelliklerine kadar bu siteden öğreniyorum
bu sitede olmak çok güzel

bu arada arkadaşımızın yazısıda gerçekten çok iyiydi.
okurken hiç sıkılmadan okudum ..
diyer arkadaşlarında başı sağolsun