:(bu sefer dalga geçmeyin ama :D :D )okul arkadaşım mustafa'yla sakarya nehrine balığa gittik bi kaç gün geceleyeceğiz akşam olunca oltaları attık ve hava kararmaya başlayınca ateşi yakıp çoban çayımızı demledik odun ateşi kokulu çayımızı içtikten sonra ateşte nasıl kor var tam mangallık aklıma bi şeytanlık geldi mustafa'ya dedimki bak mustafa ben şimdi bişey yapacağım ama bana engel olma sen yapmassan yapma ama bana yardımcı ol ne yapacaksın bakalım deyince ben kurbağa bacağı yiyeceğim dedim ya olum manyak mısın yenirmi falandı filandı diye beni vaz geçirmeye çalıştıysada başarılı olamadı buna el fenerini verdim kalktık kurbağa aramaya tabi fazla çabaya gerek kalmadan üç dört kurbağanın arka bacaklarını derilerinden ayırmıştım bile ateşin başına vardık ben bu küçük butları korların üzerine yatırdım ve mis gibi bir et kokusu kapladı etrafı tavuk ve balık eti karışımı tadı çok güzeldi birin ikinci derken son iki tane kalana kadar yedim bu arada mustafa'da beni seyrediyor son anda mustafa dayanamadı ve allah aşkına onlarıda ben yiyeyim valla canım çekti deyip minik butları syırdı kürdan gibi kemiklerden