Çevre bakanlığı sadece Kızılırmak'tan Karadeniz'e dökülen bu miktarın çok üzerindeki iyonik civa, kurşun, kobalt. vd. ağır metalleri bile hesap etmiyor. Özellikle kaynağı belediyeler ve sanayi kuruluşları olan bu atıklar maalesef her yıl doğal dengeyi daha da kötüye götürüyor. Sırf bu nedenle, bir kaç yıl önce Bafra barajlarında doğal ve yetiştiricilik ürünü binlerce ton balık öldüğünde de tek yapabildiğimiz olayı örtbas etmek oldu. Bir not olarak: plastik kaplı kurşun konusunda istendiğinde ülkemizin en büyük olta kurşunu imalacısı İstanbul-Esenler-Dere'de Yılmaz Balıkçılık yardımcı olacaktır.
ya öyle bir durum varki;binlerce fabrikanın hergün attığı atıkları düşünürsek ve buna devlet gık demiyorsa(diyemiyorsa),bahsettiğin yasak asla olamaz. kendimize düşen görevi en azından yapalım diyorsanız eger,ben size şunu sorayım .Bu düşünce aklınızdan geçtiğinden beri hiç avlanmadınızmı,avlandınızda kurşun bırakmadınızmı?
amator kursunlar evet evet bir laf açtım senede 1-2 ton kursun atıyoruz bu canım marmaraya diye. bilgiler geldi arkadailardan meger senede onlarca ton atıyomuşuz kaleminize bilginize saglık. ögrendik. gözumuz açıldı. newyork her gun binlerce ton azot salıyor dunyaya, aral gölu kurudu bilmem ne isimli sanayici cevre dusmanı dogru dogru . bi,zim 30 gr kursumumuzmu göze battı diyor bazımız battı inanın battı. da dedigim bu degil e vet evet istanbul hariç marmaraya kıyısı olan hiç bir sehir arıtma yapmıyor atık sularına istanbulda 10 senedir eh biraz biraz yapmaya basladı vergilerinizden kesilip yapılan arıtma tesislerinihiç takip ediyormusunuz istanbulda ayagını suya sokmamıs bodrum aşıgı aklı evvel profesörlerce 20 sene geciktirilen arıtma tesislerimizden de bahsediyorum. ama bu bizi temize çıkarırmı dunyada dehsetli otomobiller yaparlar ama hepsinin el fireni yarım milimlik telle kontrol edilen mekanizmaya baglıdır ve aslında bir aracı asla tehlike anında durdurmaz. bunu asla degiştirmezler cunku akla bile gelmez. cunku gözden uzak olan gönuldende uzaktır. amator bir heves ugruna ateşli silahlarca her gun av sahalarında tonlarca ve her yıl balık avı adına denize gömulen onlarca ton kursun. Elbete kucuk gelir akla oysa koca koca boya fabrikaları yaglı boyalarına kursun katar erken kurusun diye kilograma 2 mg civarında. İğrenç boya fabrikaları demek kolay ama biz bir ton boyada var olan kursunu bir seferde her gun denize salıveririz. kursunlu ve eski sistem benzin yada dizel kulllanıyorsanız muhtemelen senede 1 yada iki gram kursun ve civa salarsınz atmosfere. ve çevreyi kirleten binlerce fabrika varken bizde edelim dunyanın dibine diyebilirsiniz. ama koc a bir boya fabrikasının bir sende kullandıgı kursunu amatör bir balıkçının tek basına denize salabilecegi kimsenin aklına gelmez nedense bird eaksam haberlerde var turk birligi lubnana yerlesecek orada uranyumlu bomba atılmıs radyasyon var diye. bogazda kaç ton ursun var . ne üretim ne sanayi keyif ugruna..... rarkadasımız bir site haberi vermis .Bende bahsetmistim avlak alanlarınd ave tatlı sularda kazlar kursun yutum öluyor.çare plastik. tabi kursunu plastikle kaplayalım ne güzel ördekler ölmesin ne kadar daha... plastiker eriyene kadar kaç yıl 30 - 40 yıl mı. çevreyi o kirletmezi evet plastik bir sure durup durur suda. 50 sene ölü kus görmeyiz havzalarda ama sonra hersey misliyle baslar plastikler erir kursunlar açıga çıkar neden kötüdür kursun demir erir ustelik organizma onu içinde tasıyabilir. demir bile öldurucu degildir. azot besin olur yosun artar ma sonunda oksijene uretimine katılır. belki yuz yıl sonra iklim bile degişir ama dunya eskisine döner. sulfur bir neslı yok eder ama sonra bitki olur civa kobalt kursun agır metaldir canlı onu bunyesinde tasıyamaz o dunya tipi canlıların bedenlerinde olmaması gerken bir elementtir ve ister oltalarda ister camilerin kubbelerinde ister egzos gazlarında insanı zehirler adım adım balıgı zehirler gun be gun ve bir gun gelir nolcak çarpma kullanıyorsak tırıvırı olsa ne olur olmasa ne olur diyenler üç gram kursun kullanıyom hani çaresinideyinde bende kullanam ey zeki kullar diyenler. dımdızlak bir ulkede kalakalır. sorun bizim sorunumuz. bu ülkede son leopar 1971 de ölduruldu son arslan 1450 civarında bu ülke çok zengindi. bugun turna göreninizden çok turnalı turku dinleyeniniz vardır.ne oldu o eti yenmez tuyu kullanılmaz kuşlara. son luferi yada son ekinayı öldurmek kime asip olr acaba yada bu sulara sahip çıkmakla ilgiliydi yazdıklarım duyana, bilene. çare ne kanun insanlarca yappılır. o insan da biziz . hiç bir general yada firavun gelip bizi kurtaracak degil. bu denizi en iyi tanıyan biziz. dunyanın en zeki varlıgıyız. neden ister agır olsun ister hafif agırlıgımız. nalıkların umurundamı denize ne attıgımız bizim umurumuzda bugun. onlarınsa taaa canının derininde. yontma taş devrindeli kurallarla balık avlamak ugruna neden hala denizi kirletelim neden ister agır olsun ister dengesiz daha dogmamıs ogullarımzıa yeni metodlarla avlanacakları bakınca bizimle gurur duyacakları bir deniz bırakmayalım tek derdim buydu konuyu açarken. yoksa kimse ne nesli tukenmiş bir kuştan guzelini tekrar yaratabilir nede yüz yıl once son ferdi ölmuşbir turu evlatlarımıza tekrar canlandırabilr nede bugune kada ryasamış en buyukbalıgı tutabilir. belki evlatlarımız agurur duyabilecegimiz bir gelecek kurmak ugruna bir kucuk kıvılcım çakar zihnimizde. bri çare arayalım. metodları deneyelim. azda olsak öz olalım kursun kullanmayalım. ne dersiniz. derdimi anlayanlara selam.
Alternatifler Almanyada 1990'li senelerin ortalarinda, biz Avcilarin kullandigi Av Fiseklerinde, Kursun Sacma yasaklandi. Önce tabiiki bir Feryadi Figan aldi yürüdü ortaligi. Vay Efendim ayni Randimani vermezmis, yok Pahali olurmus vs vs. Ve Poligondaki ilk Atislarimiz Hüsranla sonuclandi. Ama daha üstünden bir kac Ay gecmeden, hepimiz bu yeni Fiseklerin Atis Özelligine alistik ve ayni Sonuclari almaya basladik. Simdi kimse eskiden Kursun Sacma kullandigimizi hatirlamiyor bile. Yeni Fiseklerin hepsi Demir Sacma iceriyor. Ama Fabrikalar hala Kursun Sacma imalatina devam ediyor. Ihracat icin tabiiki Gelecegini düsünmeyip bunlari alan Ülke cok 2003 Yilinda (2002'de olabilir) Danimarka, Amatör Balikcilarin kullandigi belirli, Kursundan yapilmis, Malzemeleri yasakladi. Alternatif olarak, Wolfram ve Demir müsaade etti. O Tarihten itibaren bu Malzemelerin Satisi'da yasaklandi. Ancak Elinizde olan ve daha önce Satin aldiginizi, ispat edebileceginiz Malzemeleri, bitinceye kadar kullanabilirsiniz. Peki bu Yasaklar, Amatöre büyük bir Dezavantaj getirdimi??? Hayir!!! Getirmedi!!! Üretici, kendini yeni bir Pazar ve Arayis icinde buldu! Tüketici, yani Balikci, yeni Malzemeye cok cabuk alisti ve ayni Randimani elde ediyor. Hatirliyormusunuz??? Eskiden azmi Kursun yerine Somun veya Civata takip attik. Almanyada son zamanlarda, bilhassa Sazan Avinda, Kursun yerine Tas kullanmaya basladi Millet. Islemesi kolay, Ham Maddesi beles, Balik ürkmüyor, ve en önemlisi Dogaya zarari yok!!! Plastik kapli Kursun kullanmak, Sorunu saadece ileri bir Tarihe atmak demek oluyor. Yani Sularimizi, hem Kursun, hem Plastik Maddesi ile kirletmis oluyoruz. Zira Kursunun Plastik Kaplamasi, Suyun dibindeki, Hareket ve Akintidan, cok kisa bir zamanda kiriliyor veya asiniyor. Alternatif Madeler bulmak kacinilmaz oluyor. Rasgele
Bazı arkadaşlar, bir hususu yanlış anlıyor. Diyorlar ki, "efenim, şu şu ve bu şeyler, denizi böyle kirletirken, bizim kırşunlarımızı feda etmemiz sorunu çözmez." Çok doğru. Ama bizim söyeldğimiz, bizim ihtisasımız içinde kalan, işin amatör balıkçıya yönelik ciheti. Eğer birisi bu konuda bir önlem almak isterse, boya imalatında kullanılan kurşun için çözüm üretmek boya sektörünün sorunudur. Buna bakar, bunu ortaya çıkarır. Bu sorun sadece boya endüstrisine yaptırımla hallolmaz, tüm esktörler için düzenleme gerektirir. Ve bizim söylediklerimiz, bizim konumuzdur. Biz ne yapabiliriz konusu. Eğer, üyesi olduğum elektronik listelerinde böyle bir tartışma çıkarsa, yapılabilecekleri orada da söylerim, olur biter.. Kısaca, önemli olan bu sorunu kabul edip, bir şeyler yapmak. Kulağımızın üstüne yatmamak. Başkaları çok kirletiyor, bizimki devede kulak, bizde kirletelim, ne olacak demek, en azından sonuçlardan doğrudan etkilenen bizler için, tek kelimeyle "samimiyetsizlik" olacaktır. Biz kurşun işinden cayalım. Ferdi olarak üzerimize düşen yapalım. O zaman ancak, diğerleri için "Sizde gereğini yapın" diyebilir oluruz. Yoksa, dibimiz kara iken, başka tencerelere laf edemeyiz.. Güzel, iyi, doğru, faydalı bir şey yapmak için, nedne illa ki, bir yerlerden yasak konmasını beklediğimiz ise, inanın ki anlayamıyorum..
su ve sulama havzalarında avlanan arkadaşlarımız iyi bilir ki belirli bir mesafe dahilinde kara avcılığı yasaktır. Nedeni ise kurşun saçmalardır. Yapılabilecek birşey varsa en azından içtiğimiz suyu kirletmeyelim. Bişey yapmış olalım. Kullanılması kaçınılmaz görünen bu metaryali havzalarımıza bırakmayalım. Hele bide o tırıvırı var ya o tırıvırı. Kurşunu mu dersin ağı mı dersin kafayı yersin.
Porselen olabilir mesela küçük işlemeli oymalaı yada kalıp herneyse porselen heykelcikleri bile stand gibi yerlerde 50 kr - 1ytl ye satıyorlar hem içine fırdöndüde giydirilebilri porselen uyugn bir malzeme bence yada cilalı taş farketmez en azından 100 de yüz doğal malzeme. Blaıkta ürkmez