vallahi inanc olayında diilim. ama çok gezdim gördum. urfadakiler bir yerde. tamam havuz buyuk balılıp besleniyo iriceler.Ancak çankırıdan erzuruma bir suru kucuk köy göletinde aynı balıkları gördum. Siyaha yakın koyu orta irilikte pullu ön taraf genis arka konik. harbici balık diye çizsen odur yani.tam tatlı su balıgı. agır kanlı hafiften. sakin bir tür. az oksijen az su az besin banamısın demiyolar. boyları Urfa balıklı göldekiler bir yana bahsettigim digerleri 20-25 cm maksimum. her gördugum yerde bir sekilde kutsallık atfedilmiş kendilerine. yok onlardan birini pişiren yüzbasının cipi devrildi de balık koşa koşa göle geldi atladı tekrar yüzdü diye "karşı devrimci köy imamı" hikayeleri mi istersiniz. Sakarya savaşına katılanını mı sorarsınız. " köylüler bu durumda askerlikten yırtmış zaar tum sakalı agaran herkes o gunleri hatırladıgına göre hepsi firariymiş:=) " Genelde de dar mekanda aralarında bol kavga oldugundan çogu da gaziler gibi yaralı.Yabancı ziyaretçi olmadıgı gunler kimse pek ilgilenilmediginden çocukların oyun kaynagı ve anadolu çocugunun " taşlama merakı" nın kurbanıbalıklar harbiden çanakkale gazisi gibi ama dirayetli 20 santimlik suya düşen üç bei kırıntıyla yaşamaya çalısır durular. Bu gariban balıkları ünlü gezgin Şehabettin Keksoydan, TGRT tv sine yok efendim bilmem nesine kadar bir sürü yerde gördum. Farklı farklı iller köyler ama balıklar hep aynı tür. Bu gariban ve dahi kutsal ama karnı aç, rengi esmer, kara kuru anadolu delikanlısı balıklar ne türdür. acep bileniniz bulunur mu?
umutsuzluga kapıldım simdi. yani hala "şudur ulen o balık" diyeniniz çıkmadı. yogsama anlatılanlar dorumu? :=) "Asker balık" efsanesine yorum yapanın bilgisayarı patlar gibi bir kehanette bulunan henüz çıkmadı arkadaslar çekinmeyiniz.
Bu konuda ensaglikli bilgiyi sanirim su urunleri konusunda ihtisaslasmis akademisyen uyelerimizden almanizdir. Ancak kendileri konunuzun paylasimi esnasinda mesgul olabilir veya gormemis olabilir. Biraz daha sabir diyorum.
Kutsal baliklar Cengiz Izgi arkadasimin actigi "Kutsal Baliklarin Turu" baslikli konu hakkinda biraz arastirma yapayim dedim. Bakin neler cikti.Hepsi alintidir. 1-Kizik Koyunun Kutsal BaliklariMaltya -Arguvan Kızık köyünün içerisinde, köylülerin kutsal kabul ettikleri balıklar yaşamaktadır. Kutsal balıkların üreme tarihi belli olmamakla birlikte Kızık köyünün kuruluşundan evvel var oldukları, köyümüz yaşlılarının nesilden nesile aktardıkları bilgilerden anlaşılmaktadır. Köyün suyu, kaynak suyu olup eskiden bu suyun içinde yaşayan balıkların içme suyunu kirletmesi nedeniyle, 1930 lu yıllarda muhtarlık yapan Hüseyin Sayın tarafından balıkların bitişikdeki göle alınması ile birlikte bışalan yere, içme suyu deposu yaptırılmıştır. Balıkların alt gölete alınması sırasında bir miktar balığın ölümüne sebebiyet verilmesi ve bir süre sonra Muhtar Hüseyin Sayın ile birlikte iki oğlununda ölmesi balıkların kutsallığına bağlanılmıştır. savaş dönemlerinde balıkların kaybolmaları ve göletlerinde görülememeleri ve geri döndüklerinde derilerinde yara izlerinin bulunması köylülerin askerlere yardım etmek için ayrıldıklarına inanmalarına neden olmuştur. Köylüler tarafından kutsal sayılan balıklar, kimse tarafından tutulmaz ve yenmez. Balıkları tutan ve yiyenlerin başına kötü şeyler geldiğinin bilinmesi buna neden olmuştur. Balıklar öldüğü zaman normal bir insana yapıldığı gibi, balık için bir çukur kazılarak balık buraya gömülür. Balıkların bulunduğu çeşmede cuma akşamları mum yakılmaktadır. Balıkların beslenmesi, köylülerin dibi tutan kazan, tencere, tava gibi kapları göletin içine koyması ve balıkların bu kapları temizlemesi ile olmaktadır. Bu nedenle televizyon ve gazetelerde "bulaşık yıkayan balıklar" olarak isimleri geçmiştir. Balıkların tutulmaması ve köylüler tarafından çok iyi korunması nedeniyle balıkların sayısı gün geçtikçe artmıştır. Bu artış sonucunda köylüler Malatya Valiliğine müraacat ederek yeni göletler yapılmasını talep etmişlerdir. Zamanın Malatya Valisi Saffet Arıkan Bedük, Milletvekili Mustafa Yılmaz. DSİ Müdürü Hurşit KUŞÇU ve diğer köylülerin katkılarıyla, "Kutsal Balıklar Parkı" adı altında, eskiden az sayıda balığın mevcut olduğu "gesilik" adıyla bilinen yere, balıkların yaşayacağı 4 adet gölet yapılmış ve balıklar özenle bu göletlere taşınmıştır. Şu an bu göletlerde ve eski yerlerinde yaşamaya devam eden balıklar yeni yapılan gölette suyun yeterli oksijeni alamaması ile göletin yosunlanıp kirlenmesinden dolayı, hastalanan balıklar için Fırat Üniversitesine müracaat edilmiş ve yetkiler tarafından tahlil ve ilaçlamalar yapılmış ve bu göletlerde 4 ayrı çeşit balığın mevcut olduğu tespit edilmiştir. Türkiyede bu balıklarla aynı cins olarak bilinen sadece Urfa daki kutsal sayılan balıklar bilinmektedir. Balıkların bulunduğu yeni parkın çevresine Futbol sahası, Çocuk parkı, Köy Konağı gibi yapıların yapılması ile birlikte köy, ilçe ve genelinde ziyaret edilmeye değer yerlerden biri haline gelmiştir. Evlenme ve sünnet düğünlerde İlçe ve köylerinden gelen gelin, damat, sünnet edilecek çocuklar, kutsal balıkları ziyarete getirilir. 2-Mehmet Barlas-SABAH Gaztesinde'ki yorumundan bir parca Urfa'yı ziyaret edenler, Halilür Rahman Gölü'nü ve bu göldeki kutsal balıkları mutlaka görmüşlerdir. Bilmeyenlere ve görmeyenlere Harran Üniversitesi internet sitesinden alarak hatırlatayım: İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim bir gül bahçesinin içine sağ olarak düşer. Hz. İbrahim'in düştüğü yer "Halil-ür Rahman Gölü" dür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de "Aynzeliha Gölü" oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır. Yıllar önce yaptığımız bir Güneydoğu gezisinde, aralarında Urfalı meslektaşım Bekir Coşkun'un da bulunduğu bir gazeteci topluluğu ile Urfa'yı ve Halilür Rahman'ı da ziyaret etmiştik. O koca koca tatlısu kefallerini halk besliyor ve kimse bunları tutup yemeye kalkmıyordu. (Baska yerlerde bir tur sazan oldugu soyleniyor.) [/URL][/IMG] Reyan Tuvi-Hurriyet,Seyahat Ekinden Balıklıgöl’deki milyonlarca besili sazan kutsal kabul ediliyor. Dokunmak, avlamak ve yemek günah. Turistler, göl kenarında satılan yemlerle balıkları besliyorlar. Beslenmeye o kadar alışmışlar ki insan gölgesi görünce bile ağızlarını açarak, suyun dışına uzanıyorlar. Gölün kuzey ucunu, kemerleriyle bir dantel gibi süsleyen, bahçesi güllerle dolu 3-Erzurum Valiliginin Internet Sayfasindan ILICA SÖĞÜTLÜ KÖYÜ BALIKLI GÖLÜ EFSANESİ Erzurum Ilıca ilçesi güneyinde ilçeye yakın 5-6 km uzaklıkta Söğütlü Köy’ünde Balıklı bir göl vardır. Bu gölde Anadolu’nun fethi sırasında buradaki Türk Akıncılarının savaşta su içerken arkalarından vurularak şehit oldukları ve Allah tarafından balık oldukları söylenmektedir. 4-Elbistan kaynarca Gazetesinin Internet Sayfasindan Kalealti koyu-Kahramanmaras'in kutsal baliklari İl Özel İdaresi tarafından sağlanan kaynak ile Elbistan Kaymakamlılığı, halk arasında dokunulmazlığı bulunan bu balıklı havuza yapılan çalışmalar ile sahip çıkıyor. Kalealtı köyü girişinde dağ eteğinde ve kaya dibinden çıkan kaynak suyunda ne zaman üredikleri ve bulunduklarının tarihi belli olmayan Balıklı Göl ve çevresi yeni bir düzenleme ile arzu edilen önemli konuma sahip oluyor. Göl oluşumu ve balıkların ne zamandan beri gölde bulunduğunu tarihi bilinmemekle birlikte köylüler ve çevra halkı tarafından kutsal olduklarına inanılan balıklara, kutsal olduğu inancı ile hiç kimse dokunmuyor. Göle veya içinde bulunan balıklara zarar vermenin insanların başına sıkıntı açtığı ve başının belaya girdiğini ifade eden çevre sakinleri, kaynayarak oluşan tatlı su gölünde yaşayan balıkların akıntıya rağmen hiç biryere ayrılmadıklarını ve ölünceye kadar burada yaşadıklarını ifade ettiler. Avlanması ve yemesinin yasak olduğu, bu doğal yasakların çiğnenmesi halinde insanların başına uğursuzluk geldiği yönünde yayılan inanışlar sarı, sazan, mim alası ve benekli alabalık gibi bir çok balığın daha çok uzun yıllar burada yaşayacağına işaret. Bir gün, köyden bir adam gölde tuttuğu balıkları eve getirir ve karısına balıkları kızartmasını söyler. Söyler ama bu balıklar balık değil balık gibi görünseler bile her biri Allah tarafından balığa çevrilen şehit akıncılar. Kadın balıkları tavaya koyar ve kızarmaya başladığında, kızaran balıklar tavadan kaybolur. Adam ve karısı gördükleri durum karşısında hayrete düşerler ve kendilerini korkudan dışarıya atarlar ve göle kadar giderler. Kızartmaya çalıştıkları balıklar sırtları kızarık şekilde gölde yüzmektedirler. O günden sonra bu balıklar kutsal sayılır ve hiç kimse bu gölden balık tutmaz. Göldeki balıkların her birinin muhtelif yerleri yanık gibidir. Bunun tavadaki kızarıklıktan ileri geldiği söylenir. 5-Cagri Adli Internet Forum Kosesinde Binnur Rumuzlu Katilimcinin Paylasimindan Sivas ilinin en ünlü termal kaynaklarından olan Balıklı Kaplıca Sivas’a 96 km., Kangal’a da 13 km. uzaklıkta, Kavak Deresi Vadisi’nde bulunmaktadır. Kaplıca suyunun sıcaklığı 36-37 Co olup, toplam debisi 130 lt/sn.dir. Kaplıca suyu romatizma, sinir, kırık-çıkık, deri, egzama, böbrek ve sedef hastalıklarına iyi gelmektedir. Kaplıca suyu içerisinde en büyüğü 10 cm. boyunda olmak üzere çok sayıda balık yaşamaktadır. Bu balıklar Cyprinide (sazangillerden), Cyprinion Macrostamus (beni balığı) ve Garra rufa (yağlı balık) türündedir. Yöre halkının kutsal saydığı bu balıklar havuza girenlerin vücutlarındaki yara ve sivilcelerinin kabuklarını yiyerek, kaplıca suyu ile de soyulan yaraların ilişkisi sağlanmaktadır. 6-Malatya Darende'den Somuncu Baba Turbesinin Baliklari "Yazinin kaynagina Ulasilamadi" Şeyh Hamid-i Veli Camii ve Türbesi civarında bulunan ve Somuncu Baba’nın hayatta olduğu dönemlerden beri var olan Balıklı Kuyular turistik değer taşıyan yerlerdendir. Camiden çilehaneye doğru 4.8 ve 6.5 m. derinlikteki bu kuyular 120 m. lik kayadan oyma kanalla Cami avlusundaki havuz ile birleşmektedir. Zaviye mahallesinin sulama suyunun kaynağını oluşturan bu kuyularda yaşayan ve görülmeye değer bir güzellik sunan balıklar kutsal sayılmaktadır. Yöre halkının söylediğine göre, 1974 yıllarında gerçekleşen Kıbrıs Harbinde Balıkların ortadan kaybolduğu ve harb bitiminde kuyularına tekrar döndükleri fakat kimisinin yaralı oldukları görülmüştür. [/URL][/IMG] Iste boyle sevgili balik dostlarim, kutsal dedigimiz baliklarimiz gayet rahat surduruyorlar omurlerini, onlarin ve bu kultur mirasinin gelecegi saglam. Ya oteki baliklarimizin gelecegi..Onlar da kutsal degil mi? Milli servet degil mi? Lutfen sirkulere uyalim, bu bilincin yayilmasinda aktif rol alalim. Bize ait olana sahip cikalim...Hepimiz bu konuda bu topluma onculuk edecek liderleriz.
Hüseyin abi sağolsun üşenmemiş araştırmış. Ben de iki fotoğraf ekleyeyim Şanlıurfa Balıklıgöl'den. Bir okul gezisinde arkadaşım çekmişti fotoğrafları...
emeginize ve ilginize tesekkurler sagol arkadaşım. guzel bir derleme olmuş. Ben aslında Şanlı Urfa Erzurum ve burada bahsi geçmeyen Çankırı Atkaracalardaki balıkları gördum. Urfadakiler ilginç ve digerlerindne farklı. Olay epeyzamandır var olan bir inanç oldugundan balıklarda çeşit çeşit.Hatırlamak gerekirki Urfa hem muslumanlar hem hristiyanla riçin kutsal bir şehir. Ustelik Kutsal balık havuzunun yakınlarınd açok eskiden çok tanrılı dönemlerde bir "ay tapınagı" nın varlıgından da bahsediliyor. kutsal balık inancının bu eski anadolu inancından gelen bir uzantı oldugunu dusunmek mumkun. Zaten anadoluda pek çok yerde aynı inancın bulunması da bunu dogruluyor. Dier musluman ulkelerde bu tip bir seyhiç duymadım. Sonuçta en eski çok tanrılı inançlar şekil değiştirerek muslumanlaşmışlar. Belki bir kısmı da hiristiyanlasmış. Fırat nehrinin en soguk aktıgı yerin " halfeti civarı" hristiyan hacılar için bir ugrak yeri olması herhalde hristiyanlıgın filistin civarından yayılırken yolda edindigi bir inanç kırıntısı olsa gerek. sonuçta bana ilginç gelen Urfadakiler hariç balıkların birbirine çok benzemesi oldu. Aynı tür yada çok yakın türler olsa gerek. Genelde derinligi 20 cm ile yarım metre arasında derme çatma havuzlarda sınırlı yiyecek kalabalık ve sınırlı oksijen le ve yaygın mantar hastalıklarıyla " şu kızartma ve savaş yarası izleri" yıllardır yaşamalarından dolayı dayanıklılıklarını takdir etmemek mumkun degil. sonuçta tam olarka turu yada türleri bir bilenimiz elbet vardır ve bizede buradan bildirir diye dusunuyorum.
Harika bir dille anlatmışsınız. Tebrik kederim. Ben de yıllardan beri merak ederrim. Hatta FishBase isimli tür araştırma sitesinde de yıllar önce çok aramıştım bu balığı ama bulamadım. Çünkü bu sitede dünyanın tüm balık türleri bulunuyor. Zor iş. Aşağıda sitenin linki var isteyen bakabilir. http://filaman.ifm-geomar.de/search.php
Buna benzer bir şeyde geçenlerde tvde izlemiştim.Ganj nehrinin Hindistan'a kalan kısmında Himalaya sazanları var.Bunları keşişler besliyor bayağıda büyükler.
Başka yerleri bilmem ama ben yıllar önce gitmiştim Urfa balıklı göle ve yanlış hatırlamıyorsam siraz -sarı balık türü olsa gerek ama dediğim gibi,uzun zaman önce gitmiştim yanılıyor olabilirim.
kaynak: Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Derg, 19, 9 - 12, 2008 http://www.etlikvet.gov.tr/Dergi/2008.pdf#page=13 Şanlıurfa’nın simgesi olan Balıklıgöl’de bulunan sazan balıklarındaki parazitlerle ilgili bir makale mevcut.