Okulların yarı yıl tatiline girmesiyle 2018'in ilk iznini almıştım. Aklım çok kereler levrekteydi zaten. Her yağan yağmur her fırtına milleti bezdirirken bana tatlı hatıralar sunuyordu levreğe dair. Zaten ilk hafta müthiş bir kuzeyli rüzgarlarla başladı ama ben ilk gün hasta olmuştum. Hasta olunca da maalesef ilk haftayı pas geçtim. Camdan kuzu kuzu bakarken, Tarkan'ın kuzu kuzu şarkısı kulaklarımda... Nihayet dayanamayıp, biraz ayaklanınca perşembe günü attım kendimi bizim kadirşinaz avlağa. Lakin avlaklar hakkında sıfır duyum sıfır bilgi. Avlak ne alemde, set nasıl açıldı, havalar ılık geçti levrek hala avlaktamı girip çıktı mı, yoksa hiç girmedi mi, av veriyor mu hiç bilgim yok. Bergamalı dostlara da sormaya yüzüm tutmadı zaten. Sen 27 yıl arayıp, sorma!!! Sonra naber, levrek varmı, avlak nasıl sor??? Olacak iş değil. Yüzsüzlüğün, çıkarcılığın dik alası... Akşam suyundayım; set olağandan az açılmış, sular feci çekik, avlakta 3 kişi atçek yapıyor. Bir de sandalda var 4. Bende boy çizmemi ağır ağır giydim. Gün daha batmamış. Su güçlü akıyor ama simalar tanıdık değil. Gelmeyeli çok olmuş sanırım. Bir tek simaen sandaldaki arkadaşı biliyorum da onu da bilmeyen yok zaten. Ben hazırlanan kadar atçek yapanlar sahteleri bir bir avlakta bıraktılar. Bende onlardan fırsat bulunca bende 2 silikonumu avlağa hediye ettim. Gün tamamen kararmadan baktım sandalcı pes etti. Geldi kıyıya sohbet muhabbet, bir de ateş yaktılar. Anladım ki levrek tırt, şartlar kötü. Çok ta zorlamadım. Şartları iyi okumak lazım. Bu sandalcı gün batmadan bırakıyorsa levrek zaten av vermiyordur. Benim merak ettiğim acaba bu sene levrek avlağa girmedi mi, girip çıktı mı? Havalar normal seyrinde gitse, mart ortalarına kadar levrek olurdu ara ara ama bu sene çok ılıman geçti. Sette çok geç açıldı, yağış azlığından. Bu durum mutlaka levreğin yaşam seyrini etkilemiş olmalıydı. Sabah saat 06:30 gibi avlakta yerimi aldım. Kimseler yok, canlı yok. Ya bi topan kefal atlar, küçük boyları seke seke gider, levrek arada çakar. Karşıdan sevinç nidaları gelir, biri tutar levreğin kuruk vuruşlarını duyarsın. Kafa lambaları alaca karanlıkta ateş böcekleri gibi dolanır durur... Nerdeeee, hiç biri yok. Atıyorum sahteyi 25 metre ileriye 10 atıştan birinde zahiyat veriyorum. Sudan çık yeniden bağla tam bir eziyet. Su seviyesi inanılmaz düşük. Hiç bu kadar düşük görmedim desem yalan olmaz. P.tesi akşam suyunda başka bir avlağı deniyorum. Bu avlak genelde akşam 22:00 ile 02:00 arası av veren bir yer. 5 gr lık jighead takıyorum o bile 5-6 atışta bir takılmakta. Gene de avlak zevkli. Eski dost topan kefaller bir atlıyor of of of... İzlemek bile çok keyifli. Suda canlı var en azından. Zaten 7-8 kadar silikon, jighead gitmiş, moral bozulmuş. Hayır yalnızca silikon gitse üzülmücem. Zaten 10 kişilik stok yapmışım da, jighead da gidiyor. İğne gitmese valla umrumda değil isterse 50 tane gitsin. En sonunda burun akıntısı, avlağın acımasızlığı beni bunalttığından avlaktan ayrılıyorum. Halbuki burada saat 02:00'lere kadar takılmak lazımdı. Çok umutsuzum, bu izin galiba balığa el değmeden bitecek derken 2. izin haftasında imdadıma lodos yetişiyor. Evet buraya kadar daha balık görmedim. Bi ton yazı... Lodosların başlaması kayınçonun bize gelmesi yakalanan levreğin başına çorap ören etkenlerdi. Kayınço bizde, kafam dağılsın ben yemli av yapacam diye tutturuyor. Almış 10 tane sülünez. Bende 2 bardak mamun alıyorum. Bardağı altı lira olmuş. Ben ne zamandır av yapmamışım yav. En son bardağı 3 tl'den alıyordum. Hey gidi hey... Demek o yıl tüm parayı mamuna yatırsam bugün mahalle kokudan telef olmuştu. İçim acıyor 20 tane ölümle pençeleşen mamuna 12 tl vermişim. Tanesi 60 kuruş. Bi isparoz kafasını kopardı gitti desen, gitti 60 kuruş. 2 mamun 1 ekmek üzerine de 20 kuruş cebine kalıyor. Düşün ne kadar pahalı. Şimdi arabayı ağaca toslucam görecem mamunu. Serdarla yaptığım lodos avı tam bir işkence. Vurmadı ya, değmedi ya, valla elleyen yok, tık demedi... Yav vurmasın zaten, tık demesin. Diyecekse tıkırtıkırtıkır, şangur şungur desin. Tık desin diye gelmedik ki. Almış minicik iğneler, hayaller karagöz, mırmır, lidaki... Çok ta durmadık, üşüdüm gitmiyoz mu deyince avı bıraktık. O ertesi gün gitti. Kaldım mı lodosla bir başıma. Tanesi 60 kuruşluk mamunlardan da 12 kadar kalmış. Çöpe atmaya da gönlüm elvermiyor. Saat olmuş 17:10 karanlık olmadan ya bi avlağa kendimi atacam, ya evde sıcak odada televizyon izleyip, oğlanı avutacam. Dedim izin bitti bitiyor. Bugün gitmezsem ertesi gün dönüyoruz. Tutamasan da bir anı, bir lezzet olur hayatında. Ben gidiyom dememle çıkmam bir oldu. Zaten lodos takımları dünden hazırdı. Lodosu alan 2 avlak var yakın çevrede. Biri yakın ama av yapmadım levrek için. Diğeri uzak ama damatla bir 2 levreği tuttuğumuz yer. Bildiğim mekan kumluk ve böyle havalarda av verebiliyor zaman zaman. Dedim olmuşken bildiğin avlağa git. Hem yakın avlakta kuma saplanırsın falan kimse olmaz, harap olursun meralarda. Gittim avlağa gün batmadan yerleştim. Benden başka kimse yok. Noldu len, av yasağı var da benim mi haberim yok!!! Daha gün batmadan dedim hacet gidereyim. Sonra ayaklarımdaki idrar kokusu bi hafta geçmiyo. Tam uygun mekan arayışına çıkmışım şangır şangır şangır.... Bu kadar ısrarlı hızlı vuran balık levrektir. Vuruşundan anladım, çektim daha bir bebek. Bir karış var. Öyle mutlulukla karışık bir hayal kırıklığı. İnsanlık için küçük, benim için büyük bir av. En sonunda levreği bulmuştum. Ama küçük ama büyük. Bir foto alıp, hemen saldım ufaklığı. Tabi bir umutlanmadım da değil. Karanlık çökünce daha büyüğünü belki denk getiririm dedim. Hemen yemleri tazeledim. Bu arada 2 kamışla avlanıyorum. Biri 4 metre, diğeri uc bölümü kırılıp, değiştirilmiş 15-40 gr atar telespin 2,70'lik kamış. Makinalar küçük kamışta 4000'lik catana, büyük kamışta emcast plus 5000. Misinalar 3 sene önce sardığımız okuma 0,30 mm. İle küçük kamışta 0.18'lik rengarenk ip misina. Kurşunlar 200 gr. Çok abanmıyorum zaten 20 metre gitti mi kafidir. Gün devrilmişti artık. Ara ara yağmur sepeliyor, lodosun ılık rüzgarı yüzümü okşuyordu. Çok güzel de dalga ve köpük yapmıştı. Saat 22:00'ye kadar bişeyler bekliyordum. Küçük palaz takıldıysa demek avlanmaya amcaları da gelebilirdi. Yemim gittikçe azalıyor. Her yem takışımda kaldı 8, kaldı 7 diye sayıyor, araya teke ölüleriyle bütün sülünezlerden paçal yapıyordum. Eğilmiş uzun kamışın ucundaki ışığa bakarken küçük kamışın zili bağırdı. Kamış ucundaki takılana saygıyla eğilmişti. - Büyüksün abi. Hiç acaba nedir demedim. Biliyordum, vuruşundan belliydi. Kamışın kaptığım gibi tatlı sert tasmaladım, müthiş bir ağırlık. 2,70 telespin kamış 200 gr kurşun, ucunda da kiloluk veya biraz daha iri bir levrek. Elbet ağırlık müthiş olacak. Balık olmasa bile ağırlık müthişti aslında. Balık oltadaydı ve direnç gösteriyor kamışın ışıklı ucu tir tir titriyor zaman zaman bükülüyordu. Hem geri adımlıyor, hem makinayla sarıyordum. Son metrelerde gerçekten bi ara kopartabilirmi diye düşünmedim değil, dinç ve güçlü karşı koyuyordu. Takım da çok yetersizdi ama balığın beyaz karnını kumda görünce geri gitmeyi bıraktım. Ben kazanmıştım. Artık balığa doğru yürüyor, misinayı makinaya sarıyordum. Yanına geldiğimde gördüğüm 50 cm'lik bir levrekti. Benim sevdiğim iribaş tipinde. Koca kafalı bir levrek. Belli ki havyarını atmış. Daha içini açmadım ama içinde yumurta olduğunu sanmıyorum. Demek setler bundan dolayı boş. Levrek bu sene muhtemelen havaların ılık gitmesinden havyarını erken attı ve gitti. Gene av verecektir ama bu bölgedeki levrekler havyar döktüyse ve avlaklardan çıktıysa tek tük av verecektir diye düşünüyorum. Hemen balığı fotoğrafladım, çok şükür hiç tutamadan dönmek te vardı. Artık balığı iğneden kurtarıp, devam etmenin vakti gelmişti. Ancak levrek tutmayalı levrek neresinden nasıl tutulur unutmuşum. Solungaçlarıyla iki elimi birden kestirmeyi başardım. Balığın ağzı kanarken benim de ellerim kanıyordu. Hatta sağ elim balıktan fazla. Hiç bir kesik bu kadar keyifli olmamıştı. Yem takarken, olta savururken acıyan kesikler acı tatlı bir anıya dönüşmüş, saat 22:30'da da yemim bitmesi sonucu avım mutlu bir şekilde son bulmuş oldu. Vicdanıyla avlanan herkese keyifli avlar dilerim.
Vay volkan Sen aylardir ilk kez rapor atıyorsun, ben de aylardir ilk kez mesaj atıyorum. Mamun hiç sevmediğim dayanıksız bir yem malum. Bir de leş oldu mu hiç çekilmez. Iyi sabretmişsin meyvesini almışsın tebrik ederim.
Selam Roy, aylar sonra yazdığım ilk rapor. arada foruma bakıyorum o kadar. Ava da gittiğim yok zaten. Foruma rapor yazmak beni bayağı zorladı. 10 dakika düzenleme süresi var. 10 dakika da ne düzenledin düzenledin. Birde 10000 karakter sınırı getirilmiş raporlara. Raporu kırpmaya çalıştım. Anlam kopukluğu olmadan bi kısmını kırptım düzenledim. Fotoğraf ekleyemedim. Sonra foruma gömdüm fotoğrafları falan. Türkün forumla imtihanı gibi yemin ederim. Mamun çabuk bozulan ama levrek avlarında etkili bir yem. Sana daha güzel avlar dilerim.
Ben 6 ay kadardır belki daha fazladır rapor atmadığım için bilmiyorum ayrıntıları Ağustosta aretle istanbuldan yunanistana gittik. Midyeyle iyi bi çupra avı yaptık. Saat 4 5 gibi 2 saat kadar. Ertesi sabah taptaze mamunlar ve dehşet takımlarla teczizatlanmış vaziyette 5de dikildik meraya. 8e kadar avuç içi kadar iki çupra tutup saldık. Haramiler rahat vermedi. Mamunu iğnede tutma sorunsalı da cabası.
Efsane geri döndü mükemmel bir av hikayesi olmuş abi bir çırpıda okuyuverdim. Sizde olmasanız bu forumun hali ne olacak...
Bende forumla ilgili ayrıntıları dün öğrendim. Aretle durumunuza da nasip diyelim Gün güne uymaz bigün önce deli av yapılırken ertesi gün sinek avlanabilir. Siz benden iyi bilirsiniz gerçi. Durumu yalnızca mamuna yormamak lazım bence. Saksı değil ki bunlar, durduğu yerde dursun Güzel avlarınız olsun.
Teşekkürler Ahmet, sondan efsane de gitmediydi ki dönsün. Av yapabildiğim sürece yazabilirim. Bu son zamanlarda da yapamıyorum. Siz yapıp raporlayıp, sohbete koyulsanız katılırım mutlaka ama bu da olmayınca serin bir meltem esintisi tadında forum kalakalıyor. Beni de zaten canımdan bezdirdi bi rapor atacam diye telef oluyordum. Hayırlısı diyelim. Güzel avlarınız olsun inşaallah.
Geri döndü derken bayağıdır raporlarına hasret kalmıştık abi İnşallah en kötü avınız böyle olur. Daha iyileri rastgelsin...
Resmen ıspanaktan yağ çıkarmışsın abisi, tebrik ederim. Senin bu levrek aşkına hayranım. İnşallah gönlünce en güzellerini dilerim. Fotoğraf yüklemede hizliresim.com adresini kullan, çok çok pratik bir site.
Doğru bir tasvir. Kısa süre içerisinde av sayısı olarak bayağı zorladım. 3 mekan denedim ama av zamanı olarak aslında toplasan eski avlarımdan yalnızca 1 avlık süre Nuri abi. Herkesin bir aşkı var işte. Sizin benekli, kiminin çipura, kiminin kırmızı. Bize de düşe düşe levrek düştü. Çok daha güzel avlar senin oltanı süslesin İnşallah. Fotograf yüklemede bi de senin tavsiyeni denerim nasip olursa. Bu sitede uzun süre depolanıyor biliyorum, diğer birçok site altı ayda siliyordu eskiden. Gerçi şimdi durumlar çok değişmiş olabilir.
Foruma girmeyi uzuuun zamandır bırakmışsam demek. Volkan Levrek yakalamış, pişirmiş, yemiş, sindirmiş, atık olarak gönderdiklerini yiyen ayrıştırıcı bakteriler bile mefta olmuş ben daha yeni görüyorum. Neyse yakaladığın levreğin yıldönümünü kutlarım şimdiden