Değerli abilerim kardeşlerim, gelen cevapların hepsini okudum. Yazdıklarınızdan doğru olduğunu tahmin ettiğim bilgilerin yanlış bilgiler olduğunu anladım. Cevaplardan çıkardığım sonuç : Aksiyonu iyi kendini kanıtlamış sahteler edin Koku falan hikaye.... Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Ustalara selamlar
Değerli volkan Konuyu sen başlatmışsın ve en son mesajında tamam budur deyip konuyuda kapatmışsın bizede yazmamak düşüyor herhalde artık sağolasın.
Yok Alico abim ne demek. Eklemek istenilen birşey varsa yazılması çok hoşuma gider. Hatta birçok ustanın soruma cevap vermesi çok hoşuma gitti. Ben sadece teşekkür etmek istemiştim aslında. Kafama göre de çıkan ana fikrin: Hareket ve bu harekete bağlı olarak çıkacak sesin levrek avında etkili olduğunu algıladım. Benim algımda bir yanılgı varsa düzeltmenizi veya ekleme yapmanızı tabi ki arzularım. Ben hiç levrek yakalamadım mevsimi de geliyor, yakalarsam buradan nasıl yakaladığımı ve gözlemlerimi bende aktaracağım. Benim amacım mevsimi gelmeden önce teorik olarak doğru bilgilerle kendimi hazırlamak. Sizler yüzlerce kez tecrübe etmiş ustalarımızsınız, sizlerin gözlemleri tecrübeleri bugün bizlere ışık tuttuğu gibi ileriki senelerde de nasipse bizler tecrübelerimizi paylaşacağız.
Bende aksiyon savunucusuyum. Ama ortada değişik görüşler var heleki serdarın rapala konusundaki görüşleri, katılsamda katılmasamda benide düşündürüyor derinden. Örneğin rapalanın bilyasından bahsediyor. bilyanın ses olayından fakat benimde düşündüğüm rapaladaki bilya suya girdikten sonra önündeki çeken uç yani misina ve önündeki kurşunla beraber aksiyonu nasıl olursa olsun ses çıkartmayacağıdır. yani bilya balığın arka tarafına yaslanacaktır. ve sürekli çekildiğine görede aksiyonu olmayacaktır. (Tekne gözüyle) Kıyı gözüyle ise kamışın sarma hareketi ile beraber dur-yürü-dur yürü hareketiyle bilyamız bir öne bir arkaya hareket ederek ses çıkartacaktır. çok ufak bir detay ama düşünmek lazım. olabilirmi olabilir. Bence dediğim gibi. hareketinin ve yüzme aksiyonunun daha önemli olduğunu düşünüyorum. bunları düşünürken bilyanın hareketini tamamen geçiyorum sabitlendiğini düşünerek durduğunu varsayıyorum. Bakış açısı kullanılan teknikler av araçları önem kazanıyor işte . Örnek sürekli balık tuttuğum 8,2 metre bir meram var. uzun koştururum tekneyi rolanti üstünde kırmalık üstünden geçmeden yaklaşık 400 metre kadar ötelerim. doğudan batıya doğru. tekrar tam üstüne döner aynı hedefe koştururum. 8,2 metreyı yakalayınca tam kırmalık üzerinden geçerken teknenin başını güney yaparım. ve yolu tamamen düşürürüm. beden 8 kulaçtır orada 8. kulaç oradan geçmek şartıyla. ve yolu düşürür. oltanın ucundaki yemin üstüne düşmesini beklerim. hani koşturuyorduk bir anda batıya hareket ederken güney dedik ve tamamen boşta hareketle sulara bıraktık. ne oldu koşan yem düşmeye başladı. düşerken her zaman bir balık çatar. genelde. şimdi sesmi kokumu hareketmi?
Bu konu çok önemli aslında... Hareket, ses ve aksiyonun cazibesi diyoruz... Lakin kafamı kurcalayan bir şey var... Su sıcaklığının yükseldiği yaz aylarında levreği sahteyle kandırmak çok zorlaşıyor... Nedenini hemen hemen hepimiz biliyoruz, yemlik balıkların kıyılarda çoğalması... Son baharın gelmesiyle birlikte yavaş yavaş kaybolmaya başlayan bu yemlik balıklarla birlikte, levreğin tabir-i caizse en stressli ve kızgın olduğu kış aylarında zemin karnına kadar değecek şekilde kıyıya sokularak yengeçleri yiyebildiğini biliyoruz... Bu zamanlarda yakalanan levreklerin bir çoğunun karnından yengeç ve benzer kabuklular çıkıyor... Kışın yemlik balık yok denecek kadar az, balık aç ve arayış içinde, kendide biliyor ki yemlik balık bulmak onun için zor ve kıyıya sokularak kabuklu (yengeç, teke, sülünes), kabuksuz (sardalya, boru kurdu) bulursa tereddüt etmeden yiyebiliyor... Peki, mevsim değişiklikleriyle birlikte hareket, ses ve aksiyon üçlüsünde sıralama değişikliği olabilir mi? Son bahardan sonra balığın bilinç altında yemlik balığı kolay bulamayacağı ve kabuklu, kabuksuz yemlere yönelmesiyle, HAREKET ve SES ikilisi, ikinci planda kalabilir mi? buna aksiyonuda ekleyelim, üçlü olsun...
Aliço üstadım, aksiyon = hareket.Ve hareket her durumda ses çıkarır. Şimdi elimiz rapala, silikon veya her neyse o olsun. Elimizi nasıl hareket ettirisek ettirelim, ister suda ister havada, elimizin gittiği yöndeki havayı/suyu sıkıştırırız, diğer yöndekinide seyrekleştiririz. Yani, elimizin etrafında bir basınç değişimi oluştururuz. Bu basınç değişimide, çevredeki hava/su tarafından iletilir. İşte buna ses deriz. Aslında ses demeyiz, zira biz bu kadar düşük hızdaki basınç değişimlerini hissedemeyiz, ama balık hisseder. Sahteninde çekilirken yaptığı aksiyon, aynı şekilde düşük frekans bir ses oluşturur ve levrek (ve diğer yırtıcılar) bunu hissedebilir. Eğer bir sahte, düzgün hareket ediyorsa, dengesi vs. iyiyse, çıkaracağı seste sudaki balığın çıkaracağı sese benzeyecektir. Biz bu sesi duyamayız, ama levrek bunu gayet iyi duyar. Bilyalar konusuna gelince. Tobimaru ile maria arasındaki farkı izah ederken (palamut sahtesi meselesinde) söyledim. Tobimaru gibi sahtelerin içindeki bilyalar, atışta dengeyi sağlamak üzere dizayn edilmiştir. Aynen söylediğin şey olur, çekerken bilya arkaya kilitlenir ve tıkırtı filan çıkarmaz. Ama Maria'nın bilyası böyle değildir. Marianın aksiyonu, boyuna ekseni etrafında hafif dönüş ve dönüşe uygun bir kuyruk sallama şeklindedir. Bu hareketle dengesi bozulacak birde bilyası vardır içinde. Böylece aksiyon yaparken, bilyada bir yandan ses çıkarır. Bu, iyi sahte ile kötü sahte arasındaki farkı belirler aslolarak. Ucuz, plastik bir sahteye bakınca, renginin, şusunun busunun iyi bir sahteden farksız olduğunu görürüz. Ama işte suda nasıl hareket ettiği hususuna gelince, rengi değişir olayın. İyi bir sahte, aksiyonu da arzu edilen şekilde olan bir sahtedir. Bunuda maalesef basitçe, rengiyle filan anlayamayız. Ancak damak, boy, ağırlık vs. hususlarında tecrübeli bir el ve göz, bir sahteyi eline alarak bunun nasıl aksiyon yapıp yapmayacağını anlayabilir. Birde şu husus var. Her sahte, aynı olmaz elbette. Sahtelerin aksiyon özellikleri öyle ayarlanır ki, onu belli şekilde çekince belli bir aksiyonu yaparlar. Sahtelerin batan, yüzen, askıda kalan gibi olması farkları, büyük damak, dik damak, kuyruk açısı vs. vs. özellikleri, dengesi onun nasıl çekileceğini belirler. Her sahte aynı yöntemle aynı neticeyi vermez. Levrek için, atıp sürekli çekmek, en etkisiz aksiyona yol açar genellikle. Elbette bu genellemede yanlıştır. Eğer sahte dinamiği bozuksa, siz dümdüz çeksenizde, kendisi sağa sola sapıtacak, deli gibi gidip aksiyon yapacaktır. Gelibolu sahtesi denen cam sahteler bu sınıfa girer. Ama aksiyonu düzgün bir sahte, düz çekilince belli bir aksiyon yapar ama, hep aynı aksiyonu yapar. Bu da ses görüntüsünde değişimin az olacağı demektir. Levrek bu değişimi pek kolay hissedemez. O zaman ne yaparız, sahteyi farklı davranacak şekilde çekeriz. Mesela arada çekiştirir, bırakırız. Bir sağdan bir soldan çekeriz filan. Olayı tüm mesele ses, dahası sesi oluşturan aksiyon olarak endekslemek, külli yanlış bir yaklaşımdır elbette. Aksiyon ses çıkardığı gibi, aynı zamanda hareket görüntüsü olarakta iyi olmalı elbette. Ama burada iki parametre yok. Sahte iyi askiyon yapyırosa, doğal olarak iyide ses çıkarır. Mevzuyu şöyle irdelemek lazım gelir. Bir, aksiyon tarafı: Bu, hem görüntü, hem hareket, hemde ses olarak bir bütün teşkil eder. İyi aksiyon, iyi ses demektir zaten. Bu asli bir unsurdur. İki, ekstra ses. Bu, tıkırtı vs. gibi ortamda olmayan seslerin çıkarılmasını sağlayıp, avcının dikkatini çekmeye yönelik sestir. Avcının sahteye dönüp bakmasını sağlar. Eğer varsa, sahtenin etkinliği çok artar. Şöyle diyelim. Aksiyonu iyi (sesi de elbette) bir sahte, balığın sadece görüş açısında (ses+ışık) kalırsa levrek tarafından görülüp değerlendirilecektir. Suda, aksiyonun çıkardığına benzer sesler zaten çoktur: diğer balıklar, dalga vs. bu sesten çıkarıyor zaten. Levrek bunu ayırtetmekte zorlanabilir. Ama işin içine bilya tıkırtısı gibi dikkat çekici bir ses girerse, ortamdaki seslerden kolayca ayrılan ve ben buradayım diyen bir ses olacak, levreğin sahteye bakmasına sebep olacaktır. Yani, bilya vs. gibi şeyler son derece faydalıdır, ama ekstra faydalıdır. Aslen balığı sahteyi yemeye ikna eden şey, askiyonudur. Gene genelleme olmasın, bu %70 olur, diğer unsurlarda kalan %30'u paylaşır. Buda yakalanan balık oranına yansır. Yani, siz 10 levrekten bir ikisini, sahtenin suya düşünce çıkardığı şlap sesine heyecanlananlardan yakalamış olabilirsiniz. Ama 7 tanesini sahtenizin askiyon ve tıkırtısı yakalattı size. Ses denince... Sesin illa sahteden gelmesi elzem değil. İşin hilesi çok. Sahtenin 2 kulaç önüne bir kurşun mesela. ÇEkerken tekenyi az gaz kesip döndürür gibi yaparsın. Misina boşa çıksın mesele. Kurşun dibe vurur, küüütt. Levrek de el mahkum o tarafa bakar, sahteyi görür ve yapışır. Kıyıdan çekerken. Silikonun önüne bir tahta, şeffaf top filan takarsın. Yada dibe atıyorsan kurşun. Sonra sürekli çekmez, çekip bırakır, tahtanın suyu şapırdatmasını sağlarsın. Levrek gene bakar ve sahteni görür, ilgilenir. Dipten çekiyorsan, Biraz kamışı kaldırır kurşunun havalandırır, azıcık sarıp bırakırsın ki, dibe vursun. Levrek şak diye yapışır o anda. Ben kendi asıma dip işi için kurşun değil, sarı (pirinç) kullanıyorum levrekte sık sık. Zira dibe vurunca daha etkili bir ses çıkarıyor. Kurşun yumuşak olduğundan pek ses çıkaramyıor. Koku derseniz, evet o da etkili. Ama etkisi en çok kötü kokmamak yönünde. Basitçe, parfüm sıktınız, traş kremi sürdünüz, güneş yağı kullandınız vs. vs. elinizde balık için kötü kokulu bir bulaşık var. Bu sahteye geçer, yaklaşan levreği kaçırır. Yani sahtenin kötü kokmaması lazım. Eğer kokma ihtimali varsa, sahteye biraz balık yağı, sardalya eti, midye içi vs. sürülür, bu da kötü kokuyu bastırır.
Soru: Ben zaten balığın başında 4 silindir bir makinayla açık olan bir sonarla tepinip duruyorum. kaç dB gürültü üretiyorum. levreklerin tekneyi yemesi lazımdı.
Anahtar kelime şu: gürültü üretiyorum. Bu mevzu, Shannon'un informasyon teroisi ile açıklanır. İşe yarar, bilgi taşıyan sinyalin (ses vs.), işe yaramayan gürültüye oranına bakılır. BU oran büyüdükçe, taşınabilir bilgi miktarı artar. Ve bu oran da SNR (Signal Noise Ratio / Sinyal gürültü oranı) olarak dB ile ölçülür. Senin gürültün ne kadar artarsa, levrekte senin sahtenin sesini o kadar az duyacak demektir. Genellem yapmak her zaman yanlıştır aslında. Her ses lüferi çeker, lüfer ses gelir demedim zaten. Öyle olsa, dediğim gibi, sahte yerien deve çanı bağlamanızı söylerdik. Konuyu anlamak için, tıkırtı mevzusunu filan anlamak gerekir. Bilya gibi şeyler, ortamda ani ve keskin, üstelik farklı bir ses oluşmasına yol açar. Bu ise, farkedilirliği artırır. Balığı kendin gibi düşün. O pat pat motor sesinin arasında neyi ne kadar duyabilirsin? Ama dahası bir de şu var. Sen avını önemli oranda sesle buluyorsun. Ve yem sesi olmayan ama aynı zamanda yemin sesini duymanı da engelleyecek kadar yüksek bir ses var ortada. Elbette bu Levreği huzursuz edecek, orayı terketmesine filan sebep olabilecektir. Bu nedenle, 4 zamanlı sessiz bir motoru olan tekneci, levrek işine her zaman 1-0 önde başlar diğerine göre. Kısaca, gürültü ile sesi karıştırmamak gerekir. Denizde bir tıkırtı, yüzeyde bir şapırtı dikkat çekecek bir sestir. Zira anidir, sürekli değildir. Ama sürekli olursa, yüksek olursa gürültü olur ve balığın dikkatini çekmekten çok dağıtacaktır. O sebeple, levrek tutanlara sessiz olun diye tavsiye ederiz. Sonarın sesi, balığın duyma sınırının üstünde. Bu hususta müspet veya menfi bir etkisi bilinmiyor.
:laughing: :laughing: :laughing: Demekki teknenin aksiyonunda bir sorun var :laughing: :laughing: :laughing:
Uzun olta canlı zargana. 4,5 kulaç beden 2/0 iğne ile çıktı gürültünün patırtının arasından. 10 kg. hadi teori ile pratik arasında nasıl bir tezat oluşturuyor durum ne diyim..... nasıl olacak şimdi o kadar gürültünün arasında canlı zarganaya neden yapışır peki bu hayvan. Balıkmı çoktur? kesinlikle. sesmi çıkarmıştır zargana? yoksa aksiyonmu vermiştir takıma gel beni al diyerek. ne dememiz lazım? el melekesimi? ve bunları cevaplarken tek iğne takılmış bir zarganın aksiyonunuda düşünerek yanıt alayım..... Uploaded with ImageShack.us Bir sonraki resim 13,8 Kg olacak bak açtırma kutuyu.....
Aliço, bende sana poşetle, lolipop çubuğuyla, şununla bununla tutulmuş bir sürü levrek göstereyim, o kutuyu açtırma asıl hiç. Burada asıl konumuz, sahte nasıl olsun konusu. Levrek için benim çözümüm bellidir: Bir kefal tut, bırakma yap. Biraz kurt tak bırakma yap. Bir teke bul, bırakma yap. Hiç biri yoksa zargana her emre hazırdır hep. Ve zargana cidden suda çok ses çıkarır. Sorun bizim duyamayacağız kadar düşük frekanslı olması. İnce uzun yapısı, başta oluşan sesin arkaya doğru eklenip gitmesine ve genliğin artmasına yol açar. Ama asıl olay şudur. Bir şey biraz bir şeyler tutuyor diye, daha iyisi yoktur, olmaz filan diye bir şey yok. Burada canlı zargana gezdiren çok, ama livarı levrekle patlatan adam bir tane. O da bildiğin silikon, ucuna bir tane benim hediyem rattler takıp geziyor.
Livar patlatmaktan anlamam bilirsin serdar. katliam makinası değilim ben. Bu rapaladada, kefal yavrusundada, karidestede. canlı zarganadada benim düşündüğüm aksiyona hareket etmesidir. Bölgelerin birinde 23 -24 metrelerde bu balık tutulurken sadece kefal yavrusu kullanılır. izmarite denensede bir fayda görmedim ben bugune kadar oralarda. şimdi 24 metreler diyoruz. 24 metrede kefal yavrusunun sesi. motor, geçen tekneler, turyollar, kıyıdan geri dönen dalgalar, geçen büyük tonajlı gemiler. bu balık bizim kefal yavrumuza ne gözle bakacak. benim yemim bu ses veriyor. diyemi. yoksa ben bunu emerek tüketirim diyemi. kemiklerini kırana kadar sıkar baskı ile yutarım diyemi. o sularda hangi ses 1,5-2,5 kg kurşun sabit dipte oturmuş duruyorken. Sahtede de daha önce anlattığım gibi sahtenin işlevi kullanılan av aracına göre tamamen değişiklik arz etmeyecekmidir. konuyu tamamen nasıl sabitleyeceğiz. budur diye. ne dersek diyelim pratikte ben derin suda kefal kullanırım, uzatma bir uzun oltada izmarit canlı, sığ meralarda canlı zargana. Rapala -silikon vb ise sığlık alanlarda taşlar kenarlarında takımı uçururken uzun bedenle. 12 kulaçlar gibi bedenle. çok ama çok dar alanlarda. teknenin geçebileceği 1 metre derinliklerde. taş kovalarken. kıyıya yalatırken. Şimdi ses olayı tamam hak vermiyor değilim ama en önemli etkenin ben hareket -aksiyon olduğunu düşünüyorum. levrekte. bize sessizlik lazım. tamam. o sessizliği ben nasıl sağlayacağım. benim takımım nasıl sağlayacak? ben motorun horlamasından 12 kulaçlarda çalıştırıyorum takımı acaba önündeki kıstırmayamı yürüyor balık. Hangi rapala olursa olsun. dönemsellik itibariyle, önce benim yemime bakmayacakmı taze, kıvrak, hızlı ve canlı.önünde sürekli kaçarlı yok ben almıyım ben rapalaya bakacağım.bilmiyorum biraz soru işaretleri var kafamda...
Aynı şeyi söylüyoruz öyleyse. Bak ilk mesajda ne demişiz: Hareket ve ses. Hareket, elbette ki bildiğin aksiyon. Eğer sahtenin hareketi iyiyse, yani aksiyonu düzgünse, hele birde seste çıkarıyorsa, ötesi detaydır. Renk koku vs. önem arzetmez öyle. Ha, livar patlatan arkadaş profesyonel. Bu nedenle zaten buraya resmini vs. koymak olmaz.
Ses-renk- koku ? Sahtenin hareketleri iyiyse, aksiyon olarakda düzgünse hele birde ses çıkarıyorsa diyoruz ya. sen hangi rapalanın yada silikonun ses aktivitesine baktın ben aksiyonuna çok baktım ama sesine hiç bakmadım. kullanılan av aracı gereğide rapalanın yada silikonun nasıl ses çıkartacağı ise hala kafamda soru işareti. o zaman ben rapalama veya silikonuma aksiyonu verdirtirken. yani dümdüz bir merada giderken rapalamdan nasıl bir ses türeyecek. bazı durumlarda rapalayı bile balığına göre dizaynlar etmişken. şu balığı tutarken önüne fırdöndü bağla. şu balıkta rapala düğümü at. şunda direkt halkaya bağla. bak dalıyormu. dipten ne kadar yukarda, su üstünde nasıl uçuyor.. ben rapalanın veya silikonun ses olayını merak edıyorum. Palamut çaparisinde boylama ile fırdöndüden sonra takımı bağlarken iz bırakırız. suyu çizsin diye. ama amaç sadece suyu çizmesi ve aksiyonu oturtmak adına. ses çıkartsın diye özel olarak hayatımda bir değişiklik yapmadım. bana silikonun sesini, rapalanın çıkardığı sesi bir anlat....o sesi istiyorum tık tık ....tık tık etsin arkadan çekerken. çekilen bir cismin kuvvetine girmeden.....
Zaten olay burada kilitleniyor. Balık bakmıyorsa, senin ne rapalanı, ne canlı yemini görebilir. Ama sesi duyabilir. Zıpkıncıların ağaşon olayından bahsetmiş, dalan arkadaşlar. Orada da, sen levreği görmezsin, levrek seni görmez. Ama gözlüğün camını tıkırdatınca, kayalara bıçağın tersini vurunca filan, nerdeyse oradan çıkar gelir levrek yanına çoğu zaman. İşte ses çıkaran, yani tıkırdayan sahtenin ekstrası budur. Zıpkıncının bu hareketini taklit eder dipte. Gürültü çoksa. Gürültü kaynağı 50m ötede (misina toplam boyu) ise, sahtede 5 m ötede ise, sahteden çıkan ses, 10 dBa, gürültü kaynağı 35dBa (diğerinin 3000 katı filan) ise, kaba hesapla, levrek sahteden çıkan sesi, gürültüden iki misli daha fazla duyacaktır. Zira, deniz suyu kaybını saymadan, ses şiddeti mesafenin karesi ile ters orantılıdır. Ayrıca suyun sese direnci yüksektir, 5m'de 5 dB gibi. Bu da 25m'de 25 dB eder. 5m ötedeki sahtenin sesi 0.5 kat azalacakken, 25m ötedeki gürültü 300 kat filan azalacak demektir bu. Bu nedenle, sahtenin azıcık sesi, tıkırtısı filan 25 m ötede gürültüden rahatça ayrılabilecektir. Sahteden tipik aksiyonla oluşan ses dışında bir ses çıkarttırma gayreti, başka tarafa bakan levreğin sahteye doğru bakmasını sağlama gayretidir. Sahtede eğer kendine doğru bakan levreği kendine saldrımaya ikan edebiliyorsa, olaylar gelişecek, sahteyi çekenin yüzünde bir gülümseme olacaktır. Ha, dilersen, canlı zargananın, silikonun filan da benzer şekilde ses çıkarmasını sağlayabilirsin. Levreğin gözleri var. Kulakları var. Burnu var. Hepside işe yarıyor. Canlı zargana gezdirmek sadece gözüne hitap ederken (tamam az bir sesde çıkar, levrekte onu duyar) bir tıkırtı vs. ile ses eklemek hem gözüne, hem kulağına hitap ediyor. Ve levreğin öyle tıkırtılara filan kayıtsız kalmadığı da iyi biliniyor. İşte olay bu sadece.
Silioknun sesini biz duyamıyoruz, rapalanınkini de. Silikon yaklaşık 3-4 Hz, Rapala ise 2-3 Hz bir ses çıkarıyor. Şiddet açısından silikonun sesi daha güçlü oluyor. Peki nasıl biliyoruz? Hidrofon diye bir şey var. Onu suya sokup dinliyoruz. Gelen sinyalide duyamıyoruz ama osiloskopta görebiliyoruz. Yada diyelim 100Hz bir sesi onunla modüle ediyor, karıştıyoruz filan. Bu sesinde levrek tarafından çok çok iyi duyulabildiğini biliyoruz. Şiddet vs. olarak bakarsak, bu ses 2-3 kulaça kadar etkili. Rapaladaki bilyalar ise 60-100 Hz arası bir ses çıkarıyor. Bu ses 4-5 kulaça kadar gidebiliyor, rapalasına göre. Bunu biz duyabiliyoruz. Silikon ve rapalanın, yada Zargananın sesini artırmak mümkün. İki yol uygulanır, Sahte/canlı yemin önüne döenecke bir şey takılır. Spin kaşıkların kanadı gibi bir şey.Çekerken süratle döner ve bizimde duyabileceğimiz vuuuvvv diye bir ses çıkarır. Ses çıkarmak için özel dizayn edilmiş bazı düzenekler kullanılır yada olmazsa. Bunlar daha etkilidir. Şunun gibi Sarkıtma türü takımlarda daha etkili ve ucuz çözüm, bir iri taş boncuğu sabit bağlayıp, üstüne hareket edebilen bir ikinci takmaktır, misinada bilhassa kurşuna yakın bir yere. Kurşun yukarı aşağı yapılırken, hareketli boncuk diğerine çarpar ve ses yapar. Boncuk, çat çat değilde, küt küt şeklinde tok bir ses çıkarmalıdır. Eğer tıkırdaması için yapılmış bir sahteniz varsa, onun tıkırdaması için doğru kullanmanız lazımdır. Bu da çoğu zaman dümdüz çekmekle olmaz. Ama bazı modeller yukarı aşağı oynamak gibi yollarla bunu sağlayabilirler.
Tamam ben hangi rapalayı kullanmalıyım. O takım balık tutmalı tutamazsa gerisinide sen cevaplarsın deneyeceğim...
Zor soru Eğer, 7 kulaçtan sığsa, raglou, 11 - 13 cm, beyaz simli. Daah derin ise, silikon ezilir, iş yapmaz pek. Orada, en iyisi Hasky Jerk 13 cm, siyah veya zeytini renk olanının tavsiye ederim. Bunun yanında, Strike Pro EG-033F, limon diye bilinir, aksiyonu baya iyi bir modeldir. Listeye 17 cm'lik, rapalanın modelini hatırlamadığım gelincik denen benekli modelinide ekleyebiliriz. Bu sahtelerin en verimli halleri, sürekli çekilme değilde, çek - bırak - çek şeklinde kullanmakla elde edilir. LEvrek genellikle bıraktığınız anda lap diye atlar. Kaldı ki, bana değil, kime sorsanız size bunları tavsiye eder. Zira özellikle ses çıkarma ve aksiyon konusunda en makul olanlar bunlardır. Belki o mera için farklı bir rapala vs. daha iyi olur ama, ben merayı bilmiyorum, bir şey diyemem. Bunlar, hemen her merada iş yapabilen, en iyi değilse de iyi olan modeller.