Anlayışının kıt olduğunu açıkca görüyoruz işte. Ha derdin de bu bebek sayılacak şeylerden tutmakdıysa, galata köprüsünde 25 TL'lik adı sanı belirsiz aletlerle de tutuyorlar zaten. Ve müneccimlik edip durmayı da bir bırak artık. Eğer mesele geri toplamaksa, shimano'da stella'ları geri çağırmıştı, bilyaları patladığı için. Ki benimki de gitti geldi 3 ayda. Shimano veya diğerleri, en azından burada üstüne konuştuğumuz hepsinin elimizden geçmişliği var. Sen gibi kafamızı bir markanın çamurunua gömmüş biri değiliz, artık bunu bir anla.
Burada anlayışı kıt olan yegane kişilik sensin Serdar... Kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş; sen de bebek sayılacak şeyler diyorsun çinekoplara; eğer yiyorsa tut; bir kere bu disiplinde olta atarken görülmüş ve de duyulmuş değilsin... Daiwa resmi yazı ile çağırdı makinaları; resmi... Her makinada kusur olabilir ama Stella'nın resmi olarak geri çağrıldığını hiç duymadım; patlayan bilyasını da... Benim de elimden çok makina geçti Serdar; zamanında günümüzün antika denebilecek makinalarını dahi kullandım; bir makinanın ne olduğunu iyi bilirim; en azından senden iyi bilirim; çünki kıyıdan her disiplinde kullanıyorum makinaları; marka çamura gömen varsa o da sensin; başka biri değil...
Delimi şeyetti beni ki, 180 gr kurşun atıp, 50 gr balık çekmek için amelelik edeyim? Sen hiç bir şey bilmiyorsun, zira uğraştığın balık attığın kurşundan küçük her durumda. Eğer öğrenecem diyorsan... winter is coming... Pardon olmadı, summer is coming olacaktı. Buyur gel, kendi boyundaki balıkla uğraş bir kaç kez, ondan sonra konuş buralarda...
Ha bu arada, takip edenlerden varsa, shimano 2009 kasım'ında stella sw başta olmak üzere son serilerini geri çağırdı. Sebebi, bilyasının küflenip patlamasıydı. Elinde o dönemden stella olan varsa, shimano türkiye ile irtibata geçmelerinde fayda olacaktır. Siz bakmayın Haluk abiye, iyi adamdır, ama bilmiyor işte, bilse yapmazdı elbette.
sirp asilli dejan ustam madagaskarda 15 günlük jigging avinda hasat etti stella'yi. 20 kadar 10-50kg arasi muhtelif cins balik tutuldu. muhtemelen bahsettigin seri. zira dönüste tüm rulmanlar ve kaloma diskleri degistirildi. su an gayet iyi çalisiyor.
Ben basspro'dan almıştım, kelepir bir paraya denk gelince. Ha, gene öyle kelepir denk gelsin, gene alırım, o ayrı mesele. Neyse, bir vakit sonra bir mektup geldi, ahanda böyleyken böyle diyerek. Geri yolladım, sözde düzeltip geri yolladılar, kargo parası filanda vermedim ama 3 ay filan sürdü. Hala evde duruyor. Kullandığım da yok. Hoş kullanmayı gerektirecek bir av da yok. Boğazda çinekop tutmak için değmez, ne saltiga'ya, ne stella'ya. Ama belki yazın G.Afrika'ya Malezya'ya filan gidecek oluruz, o zaman düşünürüz bavula koymayı elbette.
O bölgelerde yakalanan balıklara çoğu makina dayanamaz Roy,hangi balığın,ne zaman oltana takılacağı belli değilki.. Bu filmde olan makinayı tanıyan varmı aramızda,ben biliyorum bana sormayın,dört tane var bu* makinadan bende... http://m.youtube.com/watch?v=fvfAB_PIcFI&desktop_uri=/watch?v=fvfAB_PIcFI
Yemez zaten; atamazsın 180 gr. falan... Attığım kurşundan ağır balık ta tutuyorum olunca merak etme... Boyumdan büyük balığı endüstriyel balıkçılar bulamaz iken ne sen bulabilirsin; ne de ben; en azından bizim gibi kıyı balıkçıları için mucizevi bir tesadüf olur olsa olsa... Ha tekne falan dersen o iş aşar bizi; malum çok masraflı o tip işler...
Eh 50 kiloluk balık tut ta; kalama diski; rulman değiştir; hiç sorun değil... O elli kiloluk balıklarda çok Daiwa'da rotor patlattı... Sorun rotorda değil aslında; kalamanın ani asılmalarda tam işlev görmeyip bırakamamasında... Roy; görülüyor ki her güzelin bir kusuru olabiliyor; zaten aklıselim bir adam öyle 50 kg.lık ve üzeri avlar hedefliyor ise sabit makara değil de iyisinden bir çıkrık edinmeli; yoksa sonuç herdaim probleme açık yolda... Tabii bunu her 50 kiloluk balık yapamaz; ama örneğin bir orkinos aniden fişekler ve yüzlerce metre misinayı bir solukta alabilir...
Boğazda at-çek disiplini ile çinekop yakalayacaksan gerekmez değil; ŞART bu tip makinalar... Bütçesi müsait olan pekçok amatör ya Saltiga; ya Stella; ya da bu her iki markanın üst seviye surflerini kullanıyor... Tournamet veya Fliegen gibi...
Bir geç bunları allasen... Aha şurda, saltiga'sı da var, stella'sı da... Değmez, açık ve net: Değmez... Ha, elbette zevkler ve renkler tartışılmaz, bu kadim bir kural. Velakin, senin beni, boğaza gidip 80 gr çekmeyen balık için 180 gr kurşunu akşama kadar atıp çekecek amelelik yapmaya ikna etmen olası değil. Ha, vakti gelir, yeri gelir, atarım yemli, gelirse gelir, gelmezse de çok ta tınnnn... Ya bunu yapmadık mı? Bir defasında akşamdan kendimi kurdum. Sarayburnu'na lüfer tutmaya gideceğim. Hazırlık filan tamam, erkenden çıktım yola. Vapurdan baktım, sarayburnunda tekne filan nadir, dedim rahat olacak. Vapurdan karaköyde indim. Baktım gümrüğe doğru bir kalabalık. Nedir, ne değildir diye bir uzandım şöyle. Lüfer hamsiyi sarmış, bildiğin kıyım yapıyor. Hamsi dalgayla veya dalgasız kendini betonun üstüne atıyor resmen. Millette eline kovayı, poşeti almış, hamsi dolduruyor. Dedim, bak lüferde var, çok iyi, pek güzel... biraz hamsi toplayıp yemlik, dosdoğru Sarayburnu'na yürüdüm gittim. Elbette orada havamızı aldık sadece akşama kadar. Zira kafamız takılmıştı oraya gitmeye, görmedik önümüzdeki balığı.. Akşamına dönünce anladık, yaptığımız angutluğu. İşte o hesap. Kafamızın gidip üsküdar'da vs. öyle 180 gr kurşunu sallayıp bir şeyler tutmaya uğraşmaya şartlandığı gafil anlarımız da oldu. Gittik, gördük, yakaladık ta.. Velakin, akşam eve her zamanki gibi boş döndük. Atlama hemen kefal gibi, "boş" lafımıza, bilen bilir, ben eve balık götürmem genellikle. Veririm etraftan birine. Gene gördük ki, akşama kadar bu ameleliğin anlamı yok o 3-5 lüfer bebesini tutmak için. Ha, o zamanlar şemsi paşada kimse de surf kamış, surf makine vs. olmadığı zamanlardı hatta. Herkesin bu nasıl kamış vs. dediği zamanlar. Parçalı kamışı biri getirmişti de, millet uzaylı görmüş gibi başına üşüşüp bakmıştı bir saat, nasıl şeymiş o diyerek. O zamandır da uğraşmam o işle, hepsi de budur. Elbette sen başka türlü düşünebilirsin. Çivili tahtada oturan hint fakiri de gayet memnun halinden. Sen niye olmayasın ki? Ama eğer makinenin iyisini arıyorsan, 180 gr kurşun + 50 gr balıktan toplamda çeyrek kilo etmeyen çekişlerle değil, kafadan 5 kg ile başlayan mevzularda bakacaksın. Eğer makinem iyi diyorsan, her şeyini görmek için, yazın buyur gel, gör kendi gözlerinle...
Yok değil,bu makina orjinal,tanınmış bir makina,gerçi bu markanın bu modeli Türkiyeye geldimi bilmiyorum...
Video'da çok fazla görülmüyor, ama ben vsystem'e benzettim şahsen. Bu amerikan versiyonu bir makine olsa da, bir şekilde ülkemize de geldi. Fiyatı okuma segmentine göre biraz halliceydi. Meşhur RAW II'ye göre iki misline yakın bir etiketi var bildiğim. Bende bir tane vardı, tekneci bir arkadaşta şimdi. Bir sürü bilyası filan var, bakımı dertli biraz. Ama genede tavsiye edilebilecek bir alet, bilhassa surf dışı avcılık meraklısına.
bir tane orkinos tutmustu 50kg. 40kg orkinos vardi aklimda kalan. grida vardi irice, digerleri isimmlerini pek de bilmedigim baliklar. epeyi çesit vardi ama. ortalama 20-25kg olsa gerek. sürekli avlanmak için en ideali dediginiz gibi güzel bir penn çikrik. olay fishing holiday olunca dönüste de kullanabilecegi birsey almisti. jigging zaten genel olarak makinayi yoran bir disiplin fakat sonuçta bu makinalar da bu ava özel üretiliyor. 20 kez mücadeleye girip pes etme noktasina gelmesi bu fiyattaki bir makina için bence yetersiz. kullanici faktörü de etkiler bence. kalomayi sert ayarda kullanip baligi çabuk yormayi seven biridir. tabiri caizse elindeki malzemeyi son limitine kadar zorlar. saltigalarin bir dönem çikanlari rotor kulagini patlatiyordu. yani düsünün ki rotor malzemesinin kalitesi yarim milimetre çapindan daha ufak olan sarim klavuzu vidasindan daha zayifti. bu problemi tez elden geri toplayip halletiler. ha her aliciya geri çagirim mektubu yollandi mi yollanmadi mi bilmiyorum. olaydan bi haber olup heyecanli heyacanli jigip hayatinin baligini bindirmisken makarasi saniyeler içinde bosalan çok tip olmustur
Olmaz mı? Saltiga'nın rotorunu olduğu gibi kopup gittiğini bilirim. Baktık arkasından öylece. Acayip şekilde elimizde kalan makineye değil, onu götüren orkinosta kalmıştı aklımız, aylarca rüyamızda bize nanik yaptı. Penn'in sapının bir elimde, kendinin öbür elimde kaldığını hatırlarım. Ne oluyoruz derken, hayvan kamışı da alıp gitmişti, makineyi boşalttıktan sonra. Balık bir hopladı, iki hopladı, ben gözümü ona açarken, shimano'nun dağılan bilyası gözüme vurdu... 1 ay mor gözüm kapalı, tek gözel karayip korsanı gibi gezindiydim ortalıkta.. Bir yüzümü kara çıkramayan van staal oldu. Onun da kerameti ne diye sötküm bir ara, içi yğa doluymuş, her yer yağ oldu, hanımdan kötek yemiştik bir sürü. Yani yok aslında birbirinden farkı. Yeter ki şişirip şişirip balon edilmesinler...
İyi sallamışın valla Serdar; biz işin zorunu seviyoruz; kolayını değil; ayrı bir tutku bu ağır kurşunla at-çek; müptelası anlar ancak... Yemli işi pek bana göre değil; en azından buralarda; değecek bir balık olursa; ya da keyif verecek uygularım onu da... Kullandığımdan daha rahat çeken daha düşük devirli, daha hafif surf makinalar; ancak onların sarım miktarı yetmez bizim meraya... O bahsettiğin balıklarda da balığı makina değil, kamış çeker; makinanın kalamasını ve kolaylığını kullanırsın; öküz kadar balığı kolu sara sara bu tip makinaların hiçbiri çekmez...
Bak hepsinde bir problem olabiliyormuş demek ki; sen de öküz kadar balığa bu tip makinalar ile gitmeyeceksin demek ki... Van Staal'da aynı haltı yer merak etme; içinin yağ dolu olması önemli değil; zıplar bir 90 kg.lık orkinos; o da dağılır bir şekilde...