Arkadaşlar geçn günkü yazıdan hatırladığım kadarıyla bu DMO' nin tükenmez kalem modeli yani boyu pozu standart bildiğiniz kurşun kalem. Sİnan Bey öncelikle istediğim resmi koyduğunuz için teşekkür ederim. Sanırım olay şöyle. Bu kalemi bir şekilde bulup alıp 3 eşit parçaya bölüyoruz. Uç kısmındaki yazan bölgesi dışarı çıkarıyoruz. Yalnız dikkat tmemiz gerekn bir konu var kalemin içi mürekkep dolu. Aceleye getirirseniz ortalık berbat olur. Sanırım kalemin içini temizlemek için bi madde kullanmak lazım. Keza ben bir sefer böyle bişey denemiştim yıkayarak falan olmuyor bu iş. Belki tiner. Kalemin yapa kestiysek parçaların içi temizlendikten sonra içinden bir şekilde elde ettiğimiz metal teli yada çubuğu geçiriyoruz Aslında ağırlık yapsın diye bir tel geçirirken yanında bir misinada geçirebiliriz. Ama önemli olan iğnelerimizi nasıl tutturucaz o bence. Birde başta ve sonra ağırlığa destek olsun diye ufak kurşunlardan kullanılmış kurşunların iç kısmınada bopncuk gibi birşeyler konmuş bunlarda sanırım ilgi çekme amaçlı. Bunları sadece resme bakarak söyleyebiliyorum, biraz uğaşırsam en doğru hazırlamayöntemini bulur yine buraya yazarım. Ayrıca soran arkadaşlar içinde şöyle bi kaba taslak hesap yaptım önümdeki yakşalık aynı ebatlardaki tükenmez kalemi ölçtüm 17 cm geldi, iğne ve kurşunlarıda topam 5 cm farzedersek toplamda 22-23cm dir bunun boyu gatey uzun.
emre kardeş sen baya lüfer kalemine gönül vereceksin galiba. evet dediğin gibi kalemin içinde mürekkep var bunu boşaltmak gerek. ancak birde içi tüp şeklinde olan dişi tarif ettiğim gibi çizgili fosforlu kalemler varmış.ondan bulabilirsen mürekkeple uğraşmazsın. tavsiye edeceğim bir yöntem daha var. içi bos beyaz bir plastik de olabilir. örneğin anten kablosunun dışı beyaz.onu kullanabilirsin.çizgileride çetvelle çizersin. bilmem sen ne dersin benimkisi fikir. zaten bende yapmıştım.şu bildiğimiz kebab şişi koydum içine. anlayacağın olur hertürlü yapılabilir.ama ben uğraşmıyorum. gidip yapandan alıyorum.Bak baştan söyliyeyim istanbulda her iskelede lüfer kalemiyle avlayan olursa buralara lüfer kalmaz ona göre.
valla ben balsadan yapmayı düşünüyorum farklı renklerde alternatifler de yapacağım zargananın yapısını da incelemek istiyorum (eğer lüfer zargana gibi algılıyorsa) renkleri kopya çekebiliriz hareketli olursa daha iyi olur diye düşündüm belki gaga da eklenebilir.. kıvrak gelir o zaman düşündüğüm alternatifler bunlar.. bitirince resimleri de paylaşacağım.
Mert bey, Öncelikle bende bunu düşünmüştüm. Balıkçılarda satılan hazır sahte zarganalardan denedim hatta benim aldığım hatırlamıyorum ama iyi bir markayda ve kaliteliydi. Ama iş yapmadı. Tabi denemekte fayda var. Yalnız birde şu var Balığın istanbuldaki mizacı ve hareket tarzı ile mersindeki suda verdiği tepkiler farklı olabilir yani bu kalem mersinde deli iş yapıp istanbulda boş geçebilir bunlarıda hesaba katmak lazım sanırım. ama yinede yeniliklere devam
Lüfer balsanın canına okur, hiç girişmeyin.. İğneye denk gelmezse ısırığı, koparana kadar zorlar, bir kaç kerede harap eder. Daha doğrusu balsayı ziyan etmeyin.. Tükenmez kalem, yoksa anten kablosu sırtı, yoksa kola pipeti işinizi görür.. Boyamayla filan uğraşmayın, beyaz renk yeterince albenilidir. Ama illa afilli olsun istiyorsanız, hologram şerit yapıştırın boydan boya..
Erdem güzel bir hususa dikkat çekmiş.. Merinde su sıcaklığı 14-15 derece. Burada ise 8-9 derece.. Bu soğukta zarganalar pek görülmez ortada.. Kısacası, orada zargana ve benzeyen balıklar bol şimdi. Bizim buralarda ise kıraça bol.. Kıraça benzeri sahteler iş yapar en güzel..
Ayrıca kalem taş gibi sabit duruyorsa, 3 parçaya ayırmanın tek anlamı araya iğneler eklemek sanırım. Yoksa başka bir anlamıyok herhalde.
Benim aklıma söyle bişey geldi, Kalemin içini birşekilde çıkarıp 3 eşit parçaya bölsek, daha sonra ilk parçanın içinden bu lüferde kullanılan çekil misinadan geçirelim. İlk parçanin içinden geçtikten sonra bir klips ile rapala iğnesini takalım ve 2. parçayı geçirelim gene klips ile 3lü iğne ve en son parçayı geçirelim ucunada resimdeki gibi bir 3lü iğne daha. Aralarını çok sıkı yapmaz isek kalem 2 yerinden bir yılan gibi oynayabilir daha çekici olabilir, eğer uzun gelirse bunu sadece 2 parçadan yaparız. Umarım anlatabilmişimdir Ne dersiniz işe yarar mı?
ya yarar tabi kutay bunların hepsi ayrı versiyonlar oluyor işte. Ama bu istanbul suyund iş yaparmı onu tespit etmek lazım önemli olan o. Çünkü balık her suda her mevsimde her iklimde ayrı tepki veriyor ayrı davranış şekilleri gösteriyor. Ayrıca yapacaksan ve kıyıdan kullanacaksan başa ve sona resimdeki gibi gördüğünufakkurşunlardan eklemeyi unutma malum kıyıdn atmak için bir miktar ağırlık olması gerek, bu şelkil küçük kurşun eklemek, takıma ekstradan ağırlık eklemekten daha iyidir kanımca
Emre yeşilköyden at çek ile lüfer avlanıyor mu? Ben yemli takımlar ile avlanan görmüştüm ama at çek'e rastlamadım. Ama eğer balık varsa bu takımda iş yapabilir belki. Denemek lazım.
Geçen yaz iyi lüfer aldığım dönemdi Daha güneş gitmemişti yani saatin 8 de karardığı günlerdi ve saat 6 falandı. Yemli takımlalüfere atanlar daha tek bir tık alamamışlardı ama pür dikkat bekliyorlardı çünkü balık ha başladı ha başlayacaktı. Ben sıkılmamamk için taktım zargana topunu atıp çkeiyorum bi iki zargana geldi alamadım kaçırıdım falan inat ettim bekliyordum. Baktım bizimkiler vuruş aldılar bir iki dedimbende döneyim lüfere ama yem yoktu yemi arkadaş 7 gibi getirecekti bende ne yapayım ne yapayım deken dedim rapala sallayım bari. 7-8 sefer ta çek yaptım gelen giden yok sonra bi attım biraz bekledim aşşağı insin falan diye çekmeye başladım yine aynı bişey yok derken küt diye bi kasma oldu sonra boşaldı falan herhalde kıyıya doğru atıldı balık ben tamkopardı diye düşünürken bir daha kastı ben boşluk bırakmadna çekerken birde heyecan yaptım makarayı çevirmeedim kol elimetakıldı dolaştı falan derken belık komple ne var ne yok aldı götürüdü. Yani ben rapalayla balık çekmedim ama lüfer bizim ordada rapalaya geldi yani. Sanırım güneşim henüz batmamaış olmasının da bunda etkisi var. Lüfer zamanı öüledne sonra hava kararana yakın denemek lazım sanırım rapalayı bizim orda. Tabi bu kalem için bişey söyleyemem aslında en güzel söylenecek şeyi resim söylüyor şans mans değil sinan arkadaşımız neredeyse hergün lüferini alıyor kalemle, denemekten bi şey çıkmaz bende yapıcam bi kaç tür şimdiden hazır olsun çantada ne olur ne olmaz.
Mesela şöylede olabilir. Bidiğimiz beyaz basmalı tükenmez kalem. Malum bu kalemler biraz daha kalındır. ve içinde doğrudan bir mürekkep yoktur. yani içinde basma mekanizması ve mürekkebin olduğu ayrı bi ince lolipop çubuğu gibi çubuk vardır. bunların tamamını boşalttığımızda içi boş bir byaz uzun tüp elde ederim kalem ucunun çıktığı tarafa doğru incedir geri tarafı kalındır. Bunu ortadn ikiye bölerek ve gerekli eklemeleri yaparakta bu tarz bir rapala elde edebiliriz diye düşünüyorum.hatta ağırlık sorununu halletmek içinde şimdi bürodaki depoya girdim kocaman bir vida buldum. en aşşağı 15 gram gelir ve bu bahsettiğim aklemin içine rahatlıkta sığabilecek incelikte. Kalem +iğneler+ vide ve başına ve sonunada küçük reismdeki gibi kurşunlardan eklrsek bu düzenek yaklaşık 35-40 gramı bulur buda iyi bi atış için yeterli sanırım.
İyice abarttınız hani, yok şöyle yapalım hareket yapsın filan... Birincisi ağır olmayacakki, çekiş yönünde dönmesin.. İkincisi, tek parça olacak ki, kuyruktaki iğnenin aşağı çekmesi ile ani ani sıçrasın.. Tam bir kuyruktan darbe yemiş zargana gibi. Eğer öyle parçalı filan yaparsanız, lüfer bunu 3 tane arka arkaya balık zanneder, çünkü yansıyan ışık başka başka yönlere gider.. O parçalı zargana tip sahteler lüfere pek iş yapmaz.. Akya, Kılıç vs. için etkili olur.. Onlar canlı balık arar yemek için.. Ama lüfer böyle acayip şeylere atlar.. Bu kalemin püf noktası, bütün olması.. En fazla, kalem yerine şu teleskopik radyo antenlerinin bir parçasını kullanın.. Ama öyle kırılmalı filan yaparsanız, randımanı düşer.. Tarihte kalmış şöyle bir takım vardır: http://www.bilgehansarp.net/fishing/telbeden.htm Bu bedenin asıl esprisi, zarganayı upuzun tutmasıdır.. Sahte yemlerin en büyük espriside, doğal balığın asla veremeyeceği acayipliği vermesidir. Benim kanaatim, bu kalemi 3 parça yaparsanız, etkinliği çok düşecektir..
Serdar abi. doğru söylüyorusun burada tecrübene güvenirim. Sonuçta istavrit dediğin balık yekün halde hareket ediyor sadece kuyruğu(Sahtenin arka iğnesi) ve solungaçları oynuyor (diğer iğneler) dolayısyla sahtenin tek parça olupta iğnelerinin oynar olması daha mantıklı gibi. Ama b,iz acemilerde düşüne düşüne araya araya bulucaz neyin doğru neyin yanlış yada yanlış demeyelimde neyi daha çok neyin daha az randımanlı olduğunu. O zaman şöyle de denebilir. Sahtemiz illaki bir balık formunda bir balık renginde gözleri olan vücudunda boyalı çizgileri olan bir şey olmak zorunda değil (Lüfer için). Lüferi cezbeden renk olan beyaz ve parlak metal rengi malzeme kullanılacak uzun bir başka formda shatede lüferi kandırıp kendine çekebilir sanırım. Bunun için yakında bikaç farklı sahte yapıp sunacam bakalım nasıl tepkiler gelecek.
Şimdi sonuçta söylemek istediğim şey aslında şu bukadar yorum yapıp şöylemi olur böylemi olur demenin amacı şu biz ne yaparsak yapalım isterrske sahtemizi altın kaplayalım havyar takıp atalım lüferi cezbetmiyorsa havamızı alırız. Önemli olan şu lüferi ne cezbeder - Sahtenin şekli mi ? - Sahtenin rengi mi ? - Sahtenin boyu mu ? - Sahtenin tek parça olması mı ? - Sahtenin çok parçalı oynar olması mı ? - Sahtenin büyüklüğü mü ? Asıl ulaşmak istediğimiz nokta bu olmalı. Benim bugüne kadar edindiğim az olan tecrübeme göre sahtenin rengi çok önemli hatta en önemli. Lüfer için yıllardır mantarlarda kullanılan beyaz renk, lüferin kim ne derse desin denizlerde en çok yediği balık olan istavrit ve kıraçanın beyaz ve parlak renge sahip olması, lüferin yediği kendi türü olan çinekopun parlak ve beyaz olması zargananın bir su üstü balık olması ve lüferin zargananın alttan bakınca yalnız beyaz kısmını göremesi, bunlarınhepsi lüferi bin yıllardır milyon yıldır belkide kalıtımsal olarak beyaz renge hassas kılmıştır. Mantarlarda kullandığımız parlak beyaz jelatinlerde bunun bir yansıması belkide. Sahtenin şeklinin çok önemli olduğunu düşünmüyorum illaki balık şeklinde olması gerekliliğide zaten lüferin hem kaşığa, hem türlü rapalaya, hem, kalem gibi şekli piyasadaki sahtelere hiçte benzemeyen bir şeye, hem yaprak yeme, gelmesi zaten bence çok fazla şekil ve sabit birşey aramadığını gösteriyor. Hatta balığın çok bol olduğu zamanda, dedemin motor üstü yapıp yalnız 0/1 numara parıl parıl parlayan bir iğne ile 1 saatte 2-3 tane lüfer alıdığını bilirim. Yalnız hareket eden iğne, yem falan yok. Ha sahte boyu derseniz işte görüyoruz, uzunca bir sahte olan bu kalemden tutun 7 cmlik rapalalara atlamasından belşliki hayvan boya posa değil renge deli oluyor. Bu yönde çalışmalar yaparsak daha faydalı olkur kanısındayım, gerçi serdar abi yine beni eleştirecektir ama neyse herşey daha iyiyi bulmak için. saygılar
- Sahtenin şekli mi ? Sahte şerit şeklide olmalıdır, eni boyundan çok daha az.. Top şeklindeki sahte ahtapotları filan cezbediyor ancak.. - Sahtenin rengi mi ? Renkte aslında önemli değil.. Önemli olan biraz parlak olması. Beyaz, ışıltılı değildir ama yeterince parlaktır.. - Sahtenin boyu mu ? Çoook abartılı büyük veya bu bebek işi denecek kadar küçük olmadıktan sonra boyu da pek önemli değildir.. - Sahtenin tek parça olması mı ? Tek parça sahte, daha iyi bir boydan görüntü sunar.. - Sahtenin çok parçalı oynar olması mı ? Oynar sahteler, genellikle birden çok küçük balık intibaı uyandırır. Akya gibi kaz kafalı balıklara iyi olur, onların görüşleri biraz farklıdır. Diğer yandan parçalı uzun sahte, daha düzgün yüzen bu sebeple de daha zor bir av intibaı verecektir.. - Sahtenin büyüklüğü mü ? Baskı #2... Lüfer için sahte seçimi biraz daha ehven ve kolaydır.. Lüfer istikametini koku ile bulur.. Ama hedefi görüntü ile tespit eder.. Genelde lüferlerden biri kokuyu alıp bir yöne dönünce diğerleri onu yemek için ardından gider.. Fakat farkındadır ki, onu yemek için atlamak, aynı zamanda yenmekle eş anlamlıdır. Bu sebepten çok sıkışık sürüler oluşturmaz.. Hep birbirine ihtiyatla bakarlar.. Dahası, avlarını gidip yemezler, bir ısırık alıp derhal kaçarlar.. İşte bu nedenle sahtenin boyu çok çok kritik değildir.. Önemli olan, o an denizde seçilebilecek bir form/renkte olmasıdır. Lüfer onu deneyecektir büyük ihtimalle.. Çıplak iğne, çoğu zaman çok çok iyi netice verir. Çünkü yemin yandan bakınca oluşan yansıma çizgisini andırır. Bu sebeple lolipop çubuğu ve çıplak iğne çok durumda sahtelerden filan daha iyi iş yapar. Emre, iki gözüm, niye eleştireyim ki? Benim en çok istediğim, hepimizin araştırmacı balıkçı olmasıdır.. Aklına gelecek en saçma şeyi denemekten çekinme, kimse de bana güler filan deme.. İnan en büyük desteği ben veririm sana öyle yaparsan..
Size bir ipucu daha vereyim.. İpucu vermekten kazak delik deşik oldu ya, hadi neyse.. Kalem yerine (bulması filan zor, içi dolu mürekkep uzun iş..) çocukların bayrak ve balon sapı yaptıkları borucuklar var.. Hemen her tarafta kolayca bulunur.. Bir deneyin.. Birde, illa da aksiyon olsun diyorsanız, irice bir silikon sahteyi kesin, kuyruk ve baş tarafını kullanın.. İşte size janjanlı lüfer / palamut rapalası..
epoksi ya da emaye buzdolabı boyası ile kaplarsam? üzerine parlak rekleri ve fosforları uyguladıktan sonra da 5-6 kat vernik atarsam ? yani böyle düşünmüştüm
Yetmez usta.. Birde toz boya attır filan Parlak yüzey, suyun altında ayna gibi davranır.. Zokanın pırıl pırıl yapılmasındaki espri, ayna gibi davranıp kendini nispeten saklamasıdır.. Etrafını yansıtır, fona uyar.. Bunların püf noktası parlak olmamaları.. Parlak iğne kadar olanlar iş yapar ancak.. En makul renk, üstü hafif gri, altıda beyaz olandır.. Balığın o ışıltılı görüntüsü süs olsun diye değil, işte bu lüferlerden saklanmak için vardır.. Bilinenin aksine ışıltılı yüzeyler rapalayı bir hayli saklar.. Ortayol aramak lazımdır.. Hologram şerit, yüzeyde arada pırıldayan ufak noktacıklar oluşturur. Böylece yakamozumsu bir etki ortaya çıkar. Yakamozun varlık sebebi, planktona musallat olan hayvanları (hamsiler mesela) belli ederek yırtıcı balıklara bir nevi şikayet etmeleridir. Böylece yırtıcı gelir, hamsiyi yer, planktonu kurtarır.. Eğer sen onu güzel vernikler, güzel boyarsan, hele öyle parlak yaparsan daha kötü etki yapar.. Kaşıkların püf noktası, suyun içinde dönmeleridir. Böylece ışık yansıması bir düz çizgi gibi ortaya çıkar ve kaybolur, bir dahaki tura kadar.. Bu da çıplak iğnenin yaptığı etkiyi yapar.. Aslında, güzel bir çıplak iğne, kaşıktan daha avcıdır.. Ama kaşıkların üçlü iğne avantajı unutulmamalıdır.. Balığa ne kadar benzetirseniz rapalayı/sahteyi, o kadar iyi saklanacaktır suda ve dikkatten kaçacaktır.. Balık gibi olsun, balığın aynısı değil.. Lüfer gibi türler için geçerli olan budur..
tamamdır mesaj alındı.. ben renkleri ve zevkleri bunları dikkate alarak alternatifli deneyeceğim.. birdahaki Mersin seyahatine kadar üretime başlayalım sonra da tatbik eder paylaşırım.. teşekkürler Serdar hoca.. (ama sertliği çözdük en azından değil mi? )
