İyi otur afiyetle ye Alico.. Ama bana ne faydası var bunların.. Gulp diye iç çektirmekten başka bir faydası var mı vatana ve millete? Evet, beni idare ve mutlu etmiyor bunlar kardeşim.. Benim gidip, balık kaynayan yerden balık yok diyerek dönmek içime sinmiyor.. İşte olayın hepsi bu.. Biz burada, senin imkanlarına sahip olmayanlar için, suda var olan lüferi alacak bir sistem tarif ediyoruz alico.. İşte hepside bundan ibaret.. Senin o takımların bize yaramıyor alico.. Tekneni bana hibe et, mazotunu da doldur, madem bende tutayım o halde.. Her tutmak isteyene bir benzinlik birde tekne hediye edebiliyorsan, ahada böyle balık tutturacak konuş.. Yok edemiyorsan, o zaman ya bize öyle tekne filan olmadan, sabahlara kadar debelenmeden filan lüfer tutmanın yolunu söyle.. Biz, bunun yolunu söylüyoruz Alico.. İtirazın varsa, getir teknenin kağıtlarını vs. notere o zaman.. Ha, hayallerimin balığını ben tutuyorum Alico.. Kaldı ki, hayallerime kafamda yer koymayacak kadar çok anılarım da yetiyor.. O yüzden zaten senelerdir bir fotoğraf makinesi de almadım, bir kovada almadım kendime.. Ben bunları tuttum tutuyorumda.. Bu işin yolunun bir haylisini katetmeyi becerdim Alico.. Ve ben istiyorum, herkes bu balığı gani gani tutsun.. 5cm kıraça tutup sırıtmasın, tavada pek gözel oluyo, çıtır çıtır diyerek avunmasın.. Balık tutmanın zevkine varsın.. İşte bu yüzden, üşenmiyor bunları yazıyorum alico.. Bildiğim, denediğim, neticesini aldığım sonuç veren takımı, yemi, şu su busu.. Eğer böyle bir şey yapamıyorsan, bu milletin balık tutması için, teknede olması, o kadar masrafı etmesi vs.dir diyor ve cidden onlaır düşünüyorsan, o zaman doldurursun her hafta buradakileri teknene, sığmazsa gider feribot filan tutarsın, götürür tutturursun.. Senin yazdığının senden başkasına faydası yok Alico.. Biraz bu insanlara faydan olsun Alico.. Kendinden başkasına da.. Senin imkanlarına sahip olamayanları da düşün madem, eğer o kadar hassas isen.. Benim o imkanım yok, elimdeki imkan belli, bu imkanlarla bu işi becerek bir şeyleri iyi kötü keşfettim ve üzerime düşeni yapıyorum Alico, işte hepsi bu..
İmkanım yok şu bu olayın hikaye kısmı Serdar bana anlatıyorsun ben gamakatsu iğne kullanırım şudur budur dıyorsun. bu kullandığın takım taklavat kalbur üstü olanlar o zaman demekki senınde ımkanların var. Sen değil biz düşünelim aslında ağlanacak halimize gülmeyi. Denizde sen zorluk görmemişsin.
Biz burada, senin imkanlarına sahip olmayanlar için, suda var olan lüferi alacak bir sistem tarif ediyoruz alico.. İşte hepside bundan ibaret.. Serdar bey bunca takım takravat ile iyi kötü emek verip zaman harcıyorsunuz bu zamana kadar forumda size teşekkür babında abi sayende kovamda lüfer gördüm allah senden razı olsun diyen bir kişi varmı?
Alico, imkan, iğne ile bitmez.. İğne dediğin, 20 tane alsan 10 tane takım çıkar, 4 TL'den eder 8 TL.. Ama bir tekne alayım dediğinde, rakam başlıyor bilmem kaç bin TL'den.. Aşıyor boyumuzu.. İşte öyle olamıyorsun Alico.. Sen tekneye atlıyorsun, hiç yoksa, 500m ileri geri yapabiliyorsun.. Biz ise Sarayburnu'nda bir taş bulursak, 50m öteye bakma imkanı bile bulamıyoruz.. Sen merak etme, ben tutuyorum balıkları.. En son eve kofana götürdüğümde, hanım kafama çalmıştı, dolapta yer kalmadı, kışa sebze koyacam diye.. Bana sorarsan da, senin o takımların, iğnelerin, çaparilerin vs. abuk sabuk, saçmasapan şeyler Alico.. Bir gün diyemiyorsun, yahu bu takımda şu şu sebepten iş çıkmaz.. Çapari yapalım dedik, akıl sorduk.. Diyorsan ya: döner onlar.. Akşam test ettim, dönmüyorlar. Ama seni mi kıracam, sen döner diyorsan, döner.. O yüzden dizaynı değiştirdim, hepsine koni kafa ve gerekirse ağırlık/kanatçık takacağım, ustanın sözünü dinlemek lazım, demek ağzın çok yanmış dönem derdinden.. Yahu nasıl oluyorda, enden oluyorda bunlar dönüyor, Alico ustanın başı ağrıyor? Kullandığın iğnelere baktım.. Bunların deliği yok.. Dirsekleri klasik bükme... Elbette böyle olunca, toriği görünce de açılır, ufacık şeydende fırıldak gibi döner.. Tavsiyem döğme iğne al, mesela 9255 gibi, en azından %60 azalır dönme derdin.. Ama ben o takımları alıp kıydan -mesela- kullanamıyorum Alico.. Ve dahası... Ali, Veli, Selami neyse yanımdaki balıkçılar o bahsettiğin gibi takımları kullanıyor, bir şey alamıyor, ben başka türlü takım kullanıyorum, boş kalmıyor.. İşte aradaki fark bu Alico.. Eğer ki, bunu yaşamamış olsak, hadi diyecem, var bu ustanın bildiği.. Herkes, aynı takımları aynı şeyleri kullanıyor.. Ama tutamıyor.. Bak ne oluyor, nasıl oluyor.. Sarayburnu'nda önümüzdeki tekneler paşalar gibi lüfer çekiyor. Biz ise seyrediyoruz Alico.. Demekki lüfer var.. Gidip lüfer takımı alıyoruz, yapıyoruz, yaptırıyoruz vs. Ama netice gene yok, tısss... Ama lüfer var, işte adamlar tutuyor, gözümüzün önünde. O halde, bu takımla bu iş olmayacak demek Alico.. Nasıl tutucaz ustam bunu? Cevap belli "Teknen olacak, teknen, zargana süzücen, uzun olta, bak nasıl tutuyorsun lüferi.." İyide ben nerden bulayım tekneyi? Ya çapariye abanıp istavride devam demek, yada o lüferi tutacak bir şey bulmak.. İşte önümüzdeki seçenekler bu oluyor, biz ikincisini tercih ettik alico.. Ve bir sürü şey bulduk.. Senin anlamadığın şey işte bu.. Suda lüfer var işte, teknedeki adam hamuduyla götürüyor.. Almışız bilmem kaç yüz TL'lik kamış, kaç yüz TL'lik misina, yarım milyarlık makina.. Atıyoruz, tak, teknelerin ortasına da düşürüyoruz.. Ama bizde yok, onlarda var.. Biniyoruz bir tekneye, gidiyoruz Yeniköy'e.. Sağımızda alıyor lüfer, solumuzdaki alıyor lüfer.. Bizde tık yok alico.. Nedir, ne iştir? İçimizde işi bilenler diyor, zargana olacak.. Bir tekneye yanaşıyoruz, zarganın tanesine 15 TL istiyor.. Teknede biz varız 8 kişi, olanda 2 zargana alsak, hangimiz tutamayacak, çöp mü çekeceğiz? İşte bunlaro lunca, birinin "bu duruma bir çare" bulması gerekiyor. Bizde bu çareye odaklandık alico; ve bulduk bir sürü çare.. Artık, bir tekneye binip bir yere varıyorsam, yanımdaki tekne lüfer alıyorsa, ben zargana vs. aramadan, uzun olta vs. kasmadan, lüferi genelde daha sık, daha çok alıp öyle döner oldum alico.. Bak, tekrar söyleyeyim.. Artık, Sarayburnu'nda mesela, tekneler alamazken ben kıyıdan alıyor, tekneci gelip yem soruyor oldu.. İşte bizde bunun püf noktalarını buraya aktarıyoruz. Daha henüz, yarısına bile gelmedik.. Temel konulara bakıyoruz Alico.. Mantar nasıl yapacağız.. Takımı nasıl yapacağız. Yemi nasıl seçeceğiz. Arkası gelecek.. İstavridi nasıl yem yapacağız? Zarganayı nasıl? Hamsi için ne yapacağız? Birer birer, vakti buldukça, vaktimiz senle deve güreşi yapmaya savrulmadıkça... Bu faraza filan değil Alico.. Artık bunu bir anla.. Sok artık bunu kafana.. Bunların hepsi denenmiş, netice almış olaylar, teknikler, takımlar vs. Alico.. Farazası filan yok.. Ve sonuç, benim gördüğüm şu Alico.. Tekneni bize hibe etmiyorsun.. Eminim bize bir feribot tutup lüfere de götürmeyeceksin. Tekne olmadan, uzun olta olmadan o lüferi nasıl başgöz edeceğimizi de söylemeyeceksin. Ne demişsin, bundan kolay ne var? İşte formül: 0,70 el oltası+ 0,35 beden misina ucuna bir gagalık ve 2 tanede iğne 2/0 veya 3/0 Ama birde itiraf: İlginç mevzu Alico.. Harbiden ilginç.. 0,70 el oltası - Olsun hadi 10 TL.. 0,35 beden misina - En kralından 100m alalım, olun 20 TL ucuna bir gagalık - Paraya kıyalım, 10'lu Gamaktasu alalım, 4 TL 2 tanede iğne 2/0 veya 3/0 - Genee paraya kıyalım, OWNER Alalım, 2 x 7 = 14 TL Ne etti? 10 + 20 + 4 + 14 ? 48 TL.. Eh, peki o zaman, bu yazdığın formül balıkları tutuyorsa, bizim kelimize merhem olacaksa, neden gidip o saydığın bir vakitte kalkmak, o karakışta zargana süzmek, parmak gibi hortumdan motoru beslemek için 100 TL harcıyorsun ki? Birde taksi tut, 35 TL yazar, mesela Sarayburnu'na gitmek.. Git sarayburnu'na, dikil bir köşeye, kayanın tepesine, şöyle resimlerdeki gibi topla lüferleri o takımla, görsün alem, ibret olsun, nasıl, yakalarmış Alico'nun takımları? Nedne yapmıyorsun alico? Neden gidip o kadar masrafa giriyorsun? Giremeyen ne yapsın Alico? Tekne bulamayan, gidip tekne sahibi üyelere yağcılık mı yapsın? O halde iş başa düşüyor alico.. Ya lüfer filan tutmayacağız.. Yada kıyıdan vs. bu kıt imkanlarla balık tutacak bir şeyi bulacağız.. İşte derdimiz bu.. Ben bu amaca dair, eteğimdeki taşları döküyorum... Bu amaca uyan varsa, işine yarayacaksa, alır bu taşları, harcını ekler, emeğini ekler, gider lüferini tutar..
Bu çok oldu aslında.. Ama forumda bunu yazan oldu mu? en azındna bu forumda olmadı sanıyorum.. Ama şunu da biliyorum.. Birincisi, bunları okuyan yüz kişiden 70'i "Ha, iyiymiş, ama kim uğraşacak" diyecek.. Kalan 30'un 10'u, ALico gibi, "Saçmalık la bunlar, bunlar işe yaramaz, kandrımaca bu" diyecek. Kalan 10'u "Ne yazıyor burada?" diyecek.. Kalan 10 kişi bir deneyelim diyecek.. Peki ne olacak? Bunlar, yapması nispeten zor, püf noktalarını fazla olan şeyler. Büyük ihtimalle doğru yapılmış olmayacak. Önreğin, mantar için şu boy deriz, gidilir büyüğü takılır. İğne için, mesela, ince bedenli diyoruz, kolay bulunmayacak, Iseama vs. alınacak. FC misina diyoruz, normal misina kullanılacak vs. vs. Pek fazla netice vermeyecek.. Umudumuz ne? Bu durumda bir geri dönüşü olması.. Böylece, hataları, yanlışları düzeltme, gösterme şansımız olur. Takımlar, teknikler vs. bir düzene girer. Sonra ne olacak? Eğer en azından bunları deneyen %10' geri döner, hataları giderir, randıman sağlarsak, bir şeyler olacak.. Hani desek ki, kardeşim lüfer tutmak için gidecen avet makina alıcan, bayiside benim abimdir. 1200 dolarlık makine olmadan Lüfer tutulmaz.. G.Loomis kamış almalısın, bayisi de babamdır.. 400 dolarlık kamış olmazsa olmaz.. Bahsettiğimiz ne? İki poşet FUDO iğne, 2.5 x 2 = 5 TL.. Biraz rezistans teli.. Bir avuç, boy boy alıyorum bulunca, 3 TL filan veriyorum.. Başka? Mantar mı? 10 tanesi 1.5 TL.. FC Misina, 13 TL 50 m'si ki, bir iki sene yeter buna.. Kısaca, masrafı filan ne: Hadi olsun, en fazla 25 TL.. Sanki, klasik takımlar size üste para vererek mi geliyor? Onlarında masrafı var.. Önemli olan bunları doğru dürüst bir araya getirebilmek.. Buyurun, bakalım: Bu üstteki bizim temel aldığımız takım.. Şu ana kullandığınız takımdan vs. temel olarak bir fark var mı? İşte bir iğne ve bir hırsız.. Bildiğiniz takımdan ne farkı var ki, bu iş yapmasında bilinen takım iş yapsın? Bir tek somut eleştiri geldi bunun hakkında.. İğneler küçük dendi.. Haklı olabilir, elbette.. Ama size büyük iğne takmayın diyen mi var? Neyse.. İşin aslı şu.. Kısa pala iğneler, ağız genişliği olarak uzun saplı olanlardan çok daha büyüktür. Bunların 6 numarası, mesela 1523'ün 1 numarasına filan tekabül eder.. Kısaca, aslında iğneler küçük değil ki? İşte bir konu ve tartışıyor gibi havanda su dövüyoruz.. Henüz, söylediğimiz şeylere hiç bir somut eleştiri, itiraz filan yok.. Neymiş efenim, en iyi lüfer yemi canlı tekirmiş.. O zaman niye sabaha kadar zargana süzüyorsun madem diye sorarlar.. Neymiş efenim, "biz nasıl olurda, istavrit zarganadan iyi yemdir, kraldır.." dermişiz.. Eh, iyide birader, bunu nerde söylemişiz? Kafasınca çarpıtıp, lafı tersinden anlayıp, anlamsız eleştiri yapmanın faydası kime ne? Şuna bakın, 5 sayfanın sonundayız.. bu kadar kuru gürültü edileceğine, nedne böyledir, böyle olursa şundan kötü olur, eder tutar gibi, ele gelecek bir tek somut şey var mı? Boyuna saçma sapanda saçma sapan.. Buyur, neresi saçma, bir göster, görelim, kurtulalım saçma bilgiden.. Ama yok, Fiii tarihinden kalmış iki resim, ahanda balık bak.. Nesine bakayım, evde duruyor sarı kağıt dedikleri şey, atlarım bir gırgıra, koyarım 1 ton palamutun, lüferin resmini.. Eee, sen böyle ağ seremeyecek olduktan sonra, ne faydası var benim 1 ton balığımın ahaliye? Somut eleştiri beklerdim, ama olmuyor, olsun, alışkınız biz buna.. Başederiz..
Bak sevgili Serdar Ben olmasam konuların en arkalarda söner gider dua et ki ben yazıyorumda konularının okunma oranı artıyor. Ne Temel konusu ne asli konusu ne tali konusu yok bu işin. Balık Tutacaksın Serdar. Yeniden keşif yapmayacaksın. Balık tutacaksın. Dolapta yer kalmadıysa depreeze alacaksın bir tane. Ayrıca kıyıdan asansör ile defarlarca lüfer tutmuş arkadaşlarımda var sen neden bazı olur şeyleri kabul etmıyorsun. Hiçbirşeyi denediğine denediğim dediğin takımlarla lüfer tuttuğuna inanmıyorum ben inanmayacağımda. benim çaparide başım ağrımaz ben düğümleri oturturum benden üstüne bir kere dahş dönmez sana ufak bir not daha vereyım bak bilmiyorsun sallıyorsun dıyorum ya sana Çaparide delikli iğne kullanılmaz hiçbir zaman dahada çok döner hiç KULLANILMAZ hemde benım takımım toriği görüncede açılmaz arkadaşım açılmaz ben safmıyım. Toriğe gidip 2/0-3/0 iğne koyvereyım 8/0 iğne ve 90 beden oltamı açarım. anlıyormusun farkımızı. sen 1 numara iğne ile lüfer tuttum ettim dıyorsun ben sana 8/0 iğne ve torikten bahsediyorum. Bu arada bunları yaparken İŞşaret ve diğer parmağınında yara bantı ile sarılı olması lazımki o misina eline oturmasın elindeki misinanında boylamasının 2,0 lik misina ve bedenininde ,090 olduğunu unutma. Biz burada duratin iğnede kullanırız bunuda yaz bir tarafa başka bir konuda önüme çıkartır anlatırsın tekrar. >Sen şöfere taksi kullanmayı öğretmeye çalışıyorsun ama karşındaki adam konusunda fena değil. Palamut çaparisinde senın hesaplayamadığın daha neler var neler. teknenın hızı sürati yürüyen bir aracın arkasından salacaksın takımını ne olursa olsun çapariyide sallamayacakmısın sallayacaksın. nasıl hiç olmazsa 70 -80 cm kada kolunu sağdan sola hareke ettırmeyecekmısın Köstekler bir açılıp bir kapanması gerekmıyormu? gerekiyor. bu durumda nasıl olacak bu hayal ürünü kösteklerinde bedene dolanmayacak. imkanı varsa bana soyle ve yok iğne değişimi yok dövme iğne bu takımlarda asla ve asla kullanılmaz hele hele delikli iğneler hiç kullanılmaz. ben suyun sürtünmesini sana en aza indir diyorum sen bana top iğne dıyorsun ne alaka Serdar. Olabılecek tüm olumsuzluklarla geliyorsun bana. Olur birşey söyle Senın yerınde ben olsaydım. Şunu sunabilirdim; 2/0 iğne Tüy bağlayacağına simli yap tamam 6 kat sim kırmızılı ve bak şimdi iğnelerin palaları hep çaparinin altına doğru bakacak. bunları yaz yaz anlatacaksın daha sonra. takımı donatırken bedeb üstüne çift kasa alttan çi,ft kasa üstten at ortada kalsın o zaman dönmez desen onada amenna diyeceğim. ve sana denenebilir diyeceğim UNutmaki palamut çaparisinde Kurşuna kullanılmaz takım tamamen su üstünde gelecek bazı istisnalar hariç ve kurşuna ihtiyaç duyarsanda bu kurşun takımın en altına değil Boylamanın bitişine takılır ortaya HATTA çapari yaklaşık 100 mnetre arkandan geliyorya HAYAT HEP GÜZEL GİTMİYOR bazen bir Sürat Teknesi tam çarprazından takımının üstünden geçebilir. Ne yapacaksın. Bunlarıda yaz. defterine. bilgi dağarcığın gelişir biraz daha. Her zaman elinin altında 1 kg bir kurşun klipsli hazır olacak ve yanında birde 1.5 kilo hep onlar bekleyecek baktın tekne geliyor. klipsi bedene takıp salacaksın suya ne oldu misina ve beden dibe düştü kurtardın takımını geçice çekeceksin. ve boylamanın en büyük fırdöndüsüne takılmış olan kurşunu alıp yolna devam edeceksın. al sana bir elzem bilgi daha. Daha sen benden ne istiyorsun. Kaynakların benım....
Sağol, çok teşekkürler sevgili dostum, sen olmasan gitmişti konu güme harbiden.. Evet balık tutacağız.. Ama tutamıyorduk, olmaz bu böyle dedik, taktik değiştirdik ve tutmaya başladık.. Para yok, olsa dükkan senin Alico.. Ama konu komşu sağolsun, ilgileniyorlar, israf olmuyor.. Hayret, ben hep delikli iğne kullanıyorum, hiç dönme gibi bir derdim olmadı nedense? Keramet bende midir nedir? İşte farkımız bu Alico.. Ben gidip toriği görünce su koyvermeyecek 2/O numara iğne ile yapıyorum çapariyi, sen ise ancak 8/O iğne ile.. Fark mı şimdi bu? Her halükarda ikimizde tutuyoruz toriği.. Sıkma canının, bizim makineler var, o sorunu pek yaşamayız.. Enteresan.. Çünkü, delikli iğnenin su sürtünmesi, palası ezik iğneden daha azdır. Çünkü, ezik pala, bedene açıyla ve eğik durur, yelken gibi sürtünme yaratır.. Herneyse, gene tali bir mesele.. Ben bir tane yapayım, gel bir gör nasıl oluyor Alico.. Kolunu öyle 70 cm açmana filan da gerek yok hem.. Sal gitsin.. Hımm, eğer bir gün bir teknemiz olursa kullanırız Alico, teşekkürler..
Serdar sen Torik gördünmü hiç oltanda bacak boyu bir hayvan ve 2/0 iğne Serdar yapma Allah aşkına yapma.... Bak yazmam sana bu şekilde konuşacaksan hayal yok yok.yok. Bir gün hayırsız ada dolaylarında bir yerlerde plamuta çapari sallarken bir torik oynağı oldu Çapari sudaydı. çekmeye fırsat olmadı 3/0 iğneler. hepsi aynı toplu iğne gibi olmuştu ki ben sana 4-5-6-7 demiyorum 8 dıyorum sen 2/0 dıyorsun
Senin sıkıntın ne bılıyormusun Lüfer tutamamak tek odaklandığın nokta bu lüferi yakalayamamak ama sana ben bu balığı öyle bir tutturcağım ki. sen bile artık bu işlerle uğrşmayacaksın
Alıntı:SKoylu Ben bir tane yapayım, gel bir gör nasıl oluyor Alico.. Kolunu öyle 70 cm açmana filan da gerek yok hem.. Sal gitsin.. Sallamadan çapariye nasıl balık gelecek serdar. sal gitsinle.....
Dedik ya, iş başa düştü.. Alico'dan bize fayda yok ... O zaman, şuna bakmak lazım önce.. Lüfer neden bugün afiyetle yediği zarganayı, ertesi gün yemiyor? Bize ne lüferin sofra adabından.. Bunun sebebi bizi çok fazla ilgilendirmiyor aslında.. Bu duruma karşı bir önlem almak meselesi bizi ilgilendiriyor.. Neden ? Lüfer, merasında olan en yoğun türü av olarak seçer.. Ama nasıl seçer, nerden biliyor merasında o türün çok olduğunu, diğerinin az olduğunu? Balıkların yem seçme güdüleri çok baside indirgenemez. Tek bir şey değil, bir sürü etmen, içgüdü vs. yeme saldırma kararında etkili olur. Bunu bir irdeleyelim baştan.. Sonrada lüfer ne yapar, ne eder buna bakalım şimdi.. Lüfer, hızlı hızlı, saniyede 1.5 - 2 boyu kadar hızla yüzerek sürü halinde gezinir. Sesinden, duruşundan filan bir yem sürüsünü farkederse, hızlanmaya başlar ve 2 - 3 boy hızla hareket ederek, avcı pozunu alır.. Yemini seçer, arkasına doğru dolaşır ve gözlerini üzerine diker.. Yaklaşır, süratle, hışım gibi, saniyede 10m'ye varan hızlarla dalar üzerine. Son yarım boy kalınca, ağzını kocaman açar ve yemine yapışır.. Saldırıya giriştiği andan sonuna kadar gözlerini yemden hiç ayırmaz.. Şimdi, bu süratten, bu ağızdan kaçış olabilir mi? İlginç gelecektir ama, bu saldırıdan yem pek çok kez kurtulur gider. Ama asıl ilginç olan şudur. Lüfer, açken, yemleri ilk gördüğünde, daha zor kurtulana ufak tefek olanlara saldırır. Karnı doydukça saldırı oranı sabit kalsada, yakalama oranı düşer. Taa ki, yakalama oranı %25'in altına düşünce, bu kez artık küçüklere bakmaz, büyük yemlere itibar eder.. Bu ani değil, çizgisel geçiş olur.. Yani, aç lüfer küçüğe, daha tok lüfer, daha büyüğe şeklinde.. İlk anda bu en başta yazdığımız "lüferin boyunun yarısı" lafına tezat bir durum gibi görünür, ilk bakışta.. Ama hep diyorum, bütüne bakın, aradan cümleden çıkarmayın.. Asıl önemli etmen, lüferin karnı doydukça, ortamdaki en ufaklar seçildikçe, saldırdığı balıklardan daha azını yakalayabiliyor olmasıdır. Öyleki bu oran %5'e kadar düşer çoğu zaman. Bu durumda, lüfer daha garantili olan, uğraştığına değecek olan büyükçelere bakmaya başlar.. İşte bu noktada, lüferin saldırganlığı azalır, yemlere vs. pek yüz vermez olur.. Şimdi bu kadar şeyi yazdık, bize ne faydası var? Faydası şu.. Bizim derdimiz lüferi beslemek değil, onu yakalamak. Öncelikle bunu bir böyle düşünün. Lüfer beslemeyi planlayan, küçük yemlerle daha iyi netice alacağını buradan görebilir. Ama biz onu yakalamaya çalışıyoruz, beslemeye değil.. Şimdi bu bir sürü keçiboynuzundan şunu çıkarabiliyoruz. Birincisi, lüfer yeminin boyuna posuna bakarak yemini seçiyor. Büyük mü, küçük mü, cinsi ne, ne değil v.s bunları ince eleyip sık dokuyor. Karnı doymadan büyüklere pek bakmıyor (diyelim).. O zaman bizim klasik yemci anlayışıyla pek bir yere varmamız zor.. İlla lüferin o ara bulaştığı balığı vs. bulmak gerekiyor. Ama en önemlisi, lüferin gözleri dört dönerek, etrafta yiyecek arıyor.. İşte bizim için faydalı olacak olan bilgi bu başta.. Toparlarsak, bir, lüfer belli bir türe bulaşıyor, onu arıyor, küçüklerini arıyor önce. Ve onları gözleriyle arıyor, seçiyor.. Şimdi, bu durumda işimiz zor.. Ama bir şeyler yapmak lazım, yoksa Alico'nun resimlerinden başka yerde lüferi zor göreceğiz... O zaman durun hele diyoruz, başka şeylere bakıyoruz.. Lüfer yakalamaya çıkınca, ya yemli yaparız, yada kaşık veya rapala atar, hatta bazen çapari sallarız. Çapari olsun, kaşık olsun, hiç bir balığa benzemez, ama gayet güzel lüfer tutar. O zaman bu ne demek oluyor? Bu şu demek oluyor. Lüfer, gördüğü yerdeki lüferin boyu posyula olduğu gibi, başka güdüleriyle de avına saldırıyor, bilhassa hareket edene, kaçana, koşana.. Eğer lüfer sadece boyu, türü, rengi vs. işine gelene saldırıyor olsaydı, bizim kaşıkla filan ancak çarptırma denk gelirse lüfer yakalıyor olmamız gerekirdi. Ama ne güzel lüfer alınır kaşıkla, di mi? Şimdi elimizde üç bilgi oldu, ama bize ikisi lazım.. Lüfer avını görerek seçiyor, seçmek için boyuna fırıl fırıl her tarafa bakınıyor. Hareket eden, kaçıp beni yakala diyen şeylere saldırıyor. O zaman bize ne lazım? Bize bu durumda, öncelikle lüferin göreceği ve itraz etmeyeceği, hadi sizin dediğiniz olsun diyebileceği bir şey lazım.. Ne, daha iyi görünür? Elbette büyük olan.. Ama siz gereğinden fazla büyük olan yemi takarsanız, küçükler varken çıtır çıtır gelip sizin yeminize bakar mı lüfer? Bu yüzden büyük yem seçeceğiz ki, lüfer görsün.. ama çok büyük seçmeyeceğiz ki, nefis bir lokma desin.. Fakat, lüfer o ara tekir yiyor, bizim yem tekir değil.. Bakmayacak yüzüne.. O zaman şunu yapacağız. O yeme hareket katacağız. Böylece, lüferin kaşığa atlamasını sağlayan içgüdüsünü tetiklemeye çalışacağız. İşte yemimizde gerek özellikler.. Ne çok büyük olacak, ne çok küçük.. Çok iyi göürünecek kadar büyük, lüferin tembel damarını kabartmayacak kadar küçük olacak. Yem hareketli olacak, olacakki, lüferin "atıl kurt" güdüsünü ayağa kaldıracak. Yoksa.. Lüferin bol, saldırgan vs. olduğu bir yerde/zamanda iseniz, hiç farketmez.. Duruma göre her şeye atlar, duruma göre de en azından eli ayağı düzgün duran her yeme atlar.. Ama lüferin kıtipyoz, hasis olduğu zamana denk gelirseniz, güzelim zargananıza bakmaz, istavrit ister, tırsi ister, izmarit ister.. Ama siz, rahat görünen ve hareket edebilen bir yem kullanırsanız, daha doğrusu, lüferin ilkel güdülerini tetikleyecek bir yem.. Lüferin tür seçimi artık çok kritik olmayacak, şansınız çok artacaktır.. İşte "boyunun yarısı kadar yem" deme sebebimiz, bilindiği kadarıyla, tecrübe ettiğimiz kadarıyla, lüferin boyunun yarısı kadar olan yemlere en fazla itibar ettiği.. Ama siz bu yemi, sadece yem olmasına güvenerek kullanırsanız, ancak lüferin konsantre olduğu türdense iyi iş yapacaktır.. Yapmanız gereken, bu yeme hareket eklemektir. Bunu yaparsanız, lüferi baştan kolayca çıkarırsınız.. Yem seçimi işini, bu şekilde izah ediyoruz.. Fakat, bu gerekleri sağlamak için, herhnagi bir yemi alıp, herhangi bir şekilde takıma bağlayıp salmak kafi gelmeyecektir. Yemlerin hazırlanışı, takımlar, düzenekler vs. vs. bu gerekleri karşılayacak şekilde olmalıdır.. Ancak o zaman, bu bahsettiğimiz yemler sizi lüfer avında makul bir başarı garantisine götürebilir.. Ya, bu gerekleri sağlayacak takım kullanacaksınız. Ya da lüferin ne bulsam yerim halinde olduğu bir yer ve zamanı kollayacaksınız.. Yer ve zaman imkanları kısıtlı olan biz amatörlerin bence ilkini yapmaları menfaatleri icabı olacaktır.. Biraz vakit vs. bulup, takımlar, hangi yemi nasıl takmalıyız, ne yapmalıyız, etmeliyiz gibi konulara tekrar döneriz umuyorum.. Arada biraz Alcio ile atışırız ne güzel, sonra da bunlar bakarız.. Mesela, alico gene "Offf, of.. Yahu ahanda güzel güzel tutuyoruz" diyecek.. Olay şu.. Lüfer bir canlı.. Kullanılan takımlar, hareket açısından zayıf. Öyle olsada, yem takıp atınca, suda o an yenen şeylere benziyor elbette.. Aşağıda bir yem sürüsü olmuyor, yemler karışık oluyor, su biraz bulanık oluyor vs. Lüfer yeme bakınca, yenecek bir şey görüyor ve o anın karambolünde gelip atlıyor. Bu takım ve yemlerin hareket kabiliyetleri, görüntü verme, yemi sunma kabiliyetleri düşük. Bu yüzden lüfere doğru yemi tam bulmadan pek fazla avcı olamıyor. Dorğu yem, izmarit.. Zargana takılı.. Lüfer ben buna atlamam demez çoğu zaman. Ama gören lüferin saldırma güdüsünü tetiklemez. Lüfer nazlı olur, bir saate 10 vuruş olacaksa, 2 vuruş olur.. Ama öyle bir zaman gelirki, lüfer dorğu yeminiz yoksa, bu takımlara (hepsine) hiç yüz vermez.. Çoğu kez yaşanan şey budur. Ama bahane hazırdır: Balık yok..
Bak sevgili Alico, sen o 8/0 iğneyi alacaksın, bir halada bağlayacaksın.. Bende 2/O olan iğneyi alıp bir halada bağlayacağım.. Birbirine geçirip sen bri yandan, ben bir yandna çekeceğiz.. Bakalım hangisi açılacak, kırılacak.. Senin 9142'nin 100 tanesi 10 TL, benim 9255'in 50 tanesi 15 TL.. Tanesi.. Biri 10 kuruş, diğeri 30 kuruş. Sence aradaki bu üç misli fiyat farkı neden ödeniyordur? Rapalayı salıyorsun, salıp gidiyorsun, nasıl torik geliyorsa, aynen öyle..
Arkadaşlar. Aklıma geldi sorayım dedim. Hem konuda biraz değişmiş ve herkes bir nebze soluk almış olur. Malum bu mübarek sadece Marmara ve Karadeniz'de yok. Tamam , Biz Türk'ler bu şekilde yakalıyoruz da. Acaba Yurtdışında uzunoltayı ,zarganayı kaşık arkasını vesair biliyorlarmı? Acaba oralarda nasıl avlanıyorlar?.
Avrupa kıyılarında az bir kıymeti var. Kıyıdan surf oltayla, tekneden pilker vs. ile bazen mezgit diplisiyle avlıyorlar. Amerika'da kıraça muamelesi görüyor. Eline olta alan 3 kiloluk kofana tutuyor, sonra da köpek balığı avı için yem yapıyor. Her türlü oltayla da avlanıyor.
Serdar Bey resmen Teknecileri kötüler gibi oluyorsunuz böyle yok paramız yok yok mazotumuz yok diyerek fakir edebiyatına gerek yok.Teknesiz Lüfer avlamak istiyorsanız zaten Sarayburnu'na hiç gitmeyin Bir sürü mera var bir sürü yer.Zaten forumda tutulan balıklar rapor olarak veriliyor ertesi günüde gidin siz teknesizler gidin kandırıcılar atın kaşık atın yemli atın illa ki biraz işi biliyorsanız alırsınız Lüferi.Kıyıcılar için konuşuyorum. 2.olarak mantık olarak denizin ortasında 1 tekne ve siz kıyıdasınız zaten dogal olarak tekneci daha çok tutacakdır çünkü imkanları daha çoktur. Şimdi diyeceksiniz -Ohooooo ben benim yöntemlerimle sen denizde ol ben senden daha fazla Lüfer tutarım diyeceksin. Kıyıdan avlanmanın zevki de apayrıdır.Bazı günler teknemle bile çıkmayıp kıyıdan atarım oltamı.Kıyıdaysan da çaresiz değilsin.Al 200gr kurşununu fırlat son gücünle yap asansörünü al balığını
Eğer raporu burada yazılmışsa, dikilecek yer bulursan, gidersin.. Millet avlak saklıyor harıl harıl... İlgin için çok teşekkürler.. Ama sorun değil.. Sarayburnu'na giderim mesela, lüferi tutar dönerim.. Sorun etmem.. Lüfer kıyamet gibi değil ama var.. Belli bazı bölgeleri yokluyorsun, lüferi alıyorsun, bu sorun değil.. Sorun, lüferi, piyasadaki knowhow ve malzeme ile alamıyor olmak.. Soruyoruz Galata'da vatandaşa.. Lüfer alabilir miyiz ki? Cevap: Alırsın, alırsın.. Geceye kalıyoruz ve görüyoruz, cidden alınıyormuş, ama yem, zoka filan hepsi hikaye, çaprtırma ile geliyor İşte bunun gibi mert.. Nerde yapacaksın onu mert? Bunun netice verdiği mesela Üsküdar var.. Radarın salacak tarafı, şantiyenin duvarının dibine doğru.. Bir git bakalım, adamlar parsellemiş, 24 saat ordalar, sokul sokulabilirsen.. Başka? Lüferin olacağı yer, yeminin olduğu yer.. Bir git bakalım, çapariciden fırsatın olacak mı? Olay şu.. Yerimiz, imkanımız kısıtlı.. Bu nedenle mevcut imkanlar içinde en iyi neticeyi alabilecek şeyi bulmaya ve uygulamaya çalışıyoruz.. Biraz, muhalefet lideri şapkanızı çıkarıp okuyun.. Aslında sizin bugüne kadar yaptıklarınızdan çokta farklı olmadığını göreceksiniz..
istisna... ayrıca o kısım Serdar Bey in kısmıydı ben zarganayı ekledim. hamsi daha bol olabilir ortamınızda o sıralar. veya daha yağlı bulunuyor olabilir...
külliyen yanlış ve ters anlamışsın böyle bir şey diyeceğimi nasıl düşünürsün? az çok bir şeyler bellemiş olman lazım hakkımda
