Umarım anlamışsındır, benim ne hissettiğimi, neyin nasıl anlaşılabileceğin, niyet başka olmasa.. Şöyle bakıyorum.. Olmaz, etmez, tutmaz, yok öyle, şöyle böyle.. Ama ortada hiç bir şey yok.. Basitçe bir şey sorayım.. Gitseniz, zarganayı yem yapsanız, kimse size neden yaptın, yanlış yaptın der mi? Bulamadınız, koca bir istavrit yem yaptınız..Kimse size olmaz diye çıkışır mı, en azından zargana yok n'apalım dedikten sonra?
Uzun oltanın bizden başka yerde kullanımını görmedim.. Genelde bir downrigger kullanılır, kimse boşuna 500 gr kurşunun hamallığını yapmaz.. Bilmiyorum, belki kullanan vardır, ama ben görmedim.. Kaşık arkası yok ama, benzer bir şeyler var. Zarganayı ise, genelde lüfer için harcamazlar, kılıç filan tutarlar onunla.. Bilhassa amerika'da, lüfercilik, yada sırtıkaracılık çok yaygındır. Ama cidden çok yaygındır. Amatörlerin yakaladığı lüfer, ticarilerin yakaladığını 4'e, 5'e katlar.. Boy değil ton olarak... Tekneciler vardır, bu işten geçinir. Götürür sizi ve yakalatır mutlaka.. Hep bir yarışma, turnuva filan olur sağda solda.. Bedava sahte, misina vs. dağıtırlar.. Tam bir ekonomi, tam bir düzen kurulmuş halde lüfer, pardon sırtıkara ekseninde..
Aynen öyle; değer verilmediğinden livara atma gereği bile duyulmaz. Güvertede güneşin anlında kurur, kıyıda "bak ne kadar balık avladım" havası atıldıktan sonra da kimse sahip çıkıp değerlendirmez. Bunda sanırım lüferin Karadeniz, Boğazlar ve Marmara'daki lezzete sahip olmaması etkili.
Aklıma bir çok şey gelirdi de böylesine bir fantazi aslaa gelemezdi... Karayel Hocam sağolasın. Serdar teşekkürler.
Bunu göreceli düşünmek lazım.. Karadenizde yakalanmış lüferi yiyoruz ve damak tadımız ona alışmış.. Bunların yakalandığı yerde, lezzeti bundan daha iyi olan pek fazla tür yok.. Menhaden, fluke filan işte.. Yenmeyecek gibide değil aslında, mevsiminde yakalanırsa, gayette güzel olurlar. Severekte yenir.. Makbul bir balıktır.. Ama bunları yakalamaya gelen, macera için gelir oralarda, mangal niyetiyle gelmez. Yakalaması kolay, ama zordur. Şöyleki, civiye filan saldırır, o kadar aç gözlü olurlar. Kefali, palamut dilimler gibi dilim dilim keser, takarsın, atarsın, havada kaptıkları olur. Bizim burada güzelim zarganayı beğenmeyen meretler orada hiç yem ayırmaya gitmezler. Ama olay, zokayı yutturunca başlar.. Pek güzel güreşir, pek zevkli olur uğraşması.. Ve çok iyi güreşsede, öyle aşırı zorlamaz. Gücü hızınadır, taksi gibi, kamyon gibi yüküne olmaz. O yüzden yakalaması, yani çekip çıkarması pek zevkli olur. Pek iş çıkarmaz, uğraşırsınız ama çekersiniz. Millette, aha işte şöyle güreştim, böyle güreştim diye anlatacak, sivri dişler ve bolca libre ile süslenmiş bir av hikayesine sahip olmak için balığa gider.
Aslında bakılıp, sonra bir daha bakılarak dönüp tekrar bakılması gereken resim şu: Takıma bakın, yeme bakın, birde balığa bakın.. Böyle tüyle filan yakalanan bir şeye yem beğendirmenin başında, koca koca adamlar birbirimizi yiyoruz, şu balığın kafası kadar olanının bile tutamıyoruz.. Güleyim mi, ağlayım mı, bilmiyorum ötesini..
lüfer yakalamak keşke bu kadar kolay olsa. kalama vererek, gezdire gezdire video çok ilginç... http://www.metacafe.com/watch/yt-Fxv1-OIU_64/blue_fish_fishing/
her çeşidinden eklemiştim, siz farkettiniz. Değneğe dizen surf tekniğiyle kumsalda avlamış, bu foto ise alabalıktan başka balıkta işe yaramaz (mış) diye düşündüğümüz fly ile, diğerleri trolling vs. ile... ben şeytan oltasıyla, siz her türlü hileyi kapsayan mantarlıyla, Aliço uzun oltayla, Mehmet efendi çapariyle, bir diğeri 1.5 tl ye satılan dandik sahteyle... Bu mu zor balık Sultan, başımızın tacı, gırgırla, trolle bebeklerini katlettiğimiz ulu balık... Orada (Alaska'dan Baja'ya kadar) millet hanilerin (grouper), marlinlerin ve bilhassa somonların peşinde... Teknede Teksas bifteğini ızgara yapar, bir iki parça marine balık yer, lüferi yine de nedense yemez. Buna dayanarak lezzetsiz herhalde demiştim.
Kaan bey merhabalar, Tekneler ada olmuş haldeyiz. Açık suda merada en üstte istavrit, hemen altında izmarit ve çinekop, en altta ise lüfer var. Lüferi alman çok büyük şansa kalmış zaten Serdar Beyle bunu tartışmak istedim hep. Nasıl kandırırım? Sabah gün ışımadan başlayan av aydınlanmayla beraber yavaşlıyor ve av sabah 8 gibi lüfer bitiyor. Arkadan çinekop başlıyor. İzmaritten fırsat kalırsa çinekop alıyorsun. Peki bu lüfere ne oldu. Derine mi gidiyor, yoksa tamam benden bu kadar istediğini at ama gelmem mi diyor. Yoksa lüfer orda ama takımı mı değiştirmek doğru olur. Şimdi yem olacak olanlar o anda kim, istavrit ve izmarit öyle değil mi? Ve ortamda ne hamsi ne de gümüş var. İstavrit takıyorsan vuruş yok. İzmariti takıyorsun vuruş yok. Gümüşü takıyorsun tamam vurmaya başladı. Yalnız burda şuna dikkat edelim. 10 teknenin hepsinde de gümüş var. Sonradan bir tekne daha geliyor ve size bağlanıyor. Yalnız bir farkla onda hamsi var. Diğer 10 tekneden homurtular başlıyor. Hadi arkadaşlar kıyıya dönelim, neden mi çinekop hamsinin suya değmesiyle artık gümüşe bir vuruş bile yapmıyor, ne kadar taze olsa da. Burda şuna dikkat etmenizi istiyorum. Ortamda kesinlikle ne gümüş ne de hamsi var... Bu konu başlığı altında bir kaç kişi soru soruyor. Onlardan biri de benim. Sorduğum sorular lüfer balığı hakkında bilgisizliğimden değil. Ama öğrenmeye doyamıyorum. Ama 'senin takımın işe yaramaz' 'Benim takımım şöyle güzel, böyle güzel' demekle soruların cevapları da atlanıyor. Yazık oluyor. Tahmin etmeye gerek yok, lüfer başlıklı bir yazımı var, hemen herkes önce ona bakıyor, diğer konular arka planda kalıyor sonra bakılıyor. Benim için teknenin hiç bir önemi yok. Hiç mi hiç ilgilendirmiyor sizin tekneniz ne kadar mazot alır veya ne kadar hız yapar. Siz bana lüfer tuttuğunuz takımı fotoğraflayın, şöyle yapın böyle kullanın diye bana tavsiyelerde bulunun. Atlamışımdır veya görmemişimdir lüfer hakkında yazdıklarınızı, o zaman bana daha önce yazdığınız lüferde yem konusunu hangi linkte yazdığınızı bana burda yazın. Diyeyim ki evet bu aklıma daha yattı, daha bir kullanışlı ve hızlı ben bununla bu lüferi alırım diyebileyim. Her fikir her düşünce değerlidir. Yalnışta olsa o an benim için değerlidir. Düzeltilmeye ve geliştirmeye değer mi değmez mi buna sadece ben karar veririm. Denerim olmuyor mu? 'Ey ahali bu takımdan performans alamadım' derim. Kestirip atmam. Kim farklı bir şey yapar ise önce inceler, olup olmayacağını suda denerim. Ön yargılı olmam. Sıra geliyor mu bir şey sormaya ve onun cevabını almaya. HAYIR... Daha sorulacak neler var. Binbir zorlukla inmişsin kıyıya, mantarlı takımı hazırlamışsın ki o da ne yan taraftan bir tekne uzatma ağıyla bir metre önünden salıyor ağları. 'Ya arkadaşım görmüyor musun burda olta atıyoruz.' 'Abi sorma geçim kaynağı'. İyi tamam bana söylesinize ben ağdan kaç metre sağa sola kayayım. Ya da ne kadar uzaklıktaki ağ benim tutacağım balığı ürkütmez. Merayı mı terk edeyim? Cevabı olan var mı? Teknedeyken birden bir koku duyduğunuz oldu mu? Balık kokusu, şöyle ekşimsi bir koku ve arkasından lüfere olta yetiştiremediğiniz zamanlar... Lüfer geçerken koku yapar... Peki lüfer neden başını kuma gömer ve bekler. Uyur mu? Sizler nerdesiniz? Uyudunuz mu?
Lüfer başını havanın şimşekli olduğu günlerde kuma gömer ve ürker ve bekler hava geçince çıkar. Lüfer kokusu değil palamut yapar kokuyu.yağlı zamanında birde deniz üzerinden sürü halde geçen kuşları takip ediniz sürüler denizden 1 kulaç yukarıda geçiyorsa o zaman palamut oynayacak derler. Lüfer evet güneşin derece olarak kalkmaya başladığı anda derine gider. yemi derinlemiştir çünkü. kıyıdan ağ takımı atma limitleride yasal ölçülerde belirlenmiştir hiç bir yere hareket etmenede gerek yok. Ne sorusu sorupta cevap almak istiyorsun Volkan?
Hiç bir yere hareket etmene gerek yok derken neyi kaskediyorsun pek anlamadım. Balık o ağdan çıkmaya çalışırken zannetmiyorum ki yeme atlasın. Ülkemizde neyin limiti var ki. Adam taşı kaldırıp altına bakacak nerdeyse balık var mı diye. Bu başlıkta daha önceki sayfalarda sorduğum sorular AliCo. Lüfer ağzındaki balığı diliyle dışarı çıkarıp tekrar ağzına geri alır, bir nevi geviş getirmek gibi bir şey. Bu hareketi neden yapar bilmiyorum ama bu balık kokusuna sebep oluyor. Lüfer geçtiği yerden çoğu kez koku salarak geçer pek çok kez şahit oldum.
Burası bir hukuk devleti ve yasalar var. herkesin uyduğu üzere o yüzden istisnalar bizi nasıl bozmuyorsa senide bozmasın o zaman orada müdahale edeceksin şahsa. bu ekmek parası edebiyatı demode oldu diyemıyorsak biz hiçbirşeyi çözememişiz demektir. Lüfer ağzındaki balığı dışarı çıkartıp ağına almaz. iğne dahil herşeyi kusar. ve tükürür. ve eğer lüfer livarınızda ve elinizde ise içindeki balık paçalarının kokması kadar doğal birşey olamaz. Lüferin geçtiği yerlerde ise ben bugüne akdar hiç koku duymadım bilmiyorum. sorularını göremedim ben soru olarak sorulmuş olanlarını?
Peki ben birşey sorayım o zaman ; Lüfer avını nasıl keser. istavrit olur canlı zargana olur kısaca ağız hareketi nasıldır? hiç gören deneyen bilen varmı?
Bir fener var ki alt tarafı kayalıklarla dolu (doğal olarak) abiler ağ atamıyorlar ve lüferin uğrak yeri ama olta atıldığı zamanda malum takılma olasılığı %90. Bunun için öneriniz nedir. Nasıl bir kurşun kullanmalı ki takılmayı önleyebiliriz.
Nasıl bir kurşun kullandığına bağlı dik kurşun kullanıyorsan ve geri almak istiyorsan dibini çekiçle iyice düzleştireceksin. altı dümdüz olacak. eğer ben top kurşun kullanıyorum diyorsankı lüferde gnenelde top kurşun kullanılır takılmaz ihtimali %10 dur. Bizler kurşun takılırsa takımı kaybetmemek adına kurşun bedenını 0,28 e donatırız. ve klipsli bir fırdondu ile kurşuna bağlarız bu şekilde olunca en kötü ihtimal kurşun bedenden kopar gider. onu yapmak 2 dakıka surer ama ya takım giderse o işte 10-15 dak bence bırak kurşun gitsin takılırsa.
Hüseyin evet avına arkadan gelir her zaman. kuyruk kısmından. ve ağzını kendi boyunun yarısı kadar açabılır. yeme darbeyi vurduğu anda dişleri şu şekilde hareket eder. alt çene sağa üst çene sola ama bu saniyeler içinde defalarca ve sürekli. ustura gibi. Bunu kesin olarak nasıl anladım. Birgün bir lüfer geldi oltama aldım içeri. balığı tuttum o arada ne olduysa oldu. dümene bak şunu yap bunu yap derken başparmağım lüferin ağzının içinde. ve o an hissettim. lüfer ağzını sol ve sağa harket ettiriyor hemen öbür elimle açtım ağzını galsemasından kavrayarak baktım parmağımın hem altı hem üstü bir sürü kesik ve çalışıyor arkadaş sola sağa.