Alico reis kalemine sağlık.... Eğer kota konusu gündeme gelirse, bu teknelerin bir sezonda ne kadar süreyle denize çıktıkları ve lüfer çevirdiklerini hesap etmek lazım... Görünen o ki şuanki şartlarda lüferin nesli bariz olarak yok oluyor... Bu tekneler bir sezonda ortalama ne kadar lüfer yakalayıp, denize açılıyorlarsa.... (balık yakalasın yakalamasın) ortalaması çıkartılıp, lüfere yaşama şansı tanıyacak kadar sezona kota limiti ve denize açılma izni tanınabilir... Örneğin bir tekne sezonda 150 ton balık avlıyorsa, 100 tona veya 75 tona limitlensin ki dışarıda balık kalsın ve üreme şansı yakalasınlar... Bu hesaba göre bir handikap var... uzun vade de yeni gırgır teknelerinin denizlere tahsis edileceğini düşünürsek, her yıl bu avlanma kotası yeniden tekne sayısına göre düzenlenmeli... Takibi yapılırsa hemen değil ama uzun vade de sonuç alınabileceğini düşünüyorum... Balık boyunun takibini yapmaları çok zor... denetim olduğunu var sayalım... bahane hazır... ağda üst üste balıkların arasında ezildi, preslendi, öldü... denize mi atalım?
Bu konuda şöyle bir çalışma yapılabilir: Balık için toplam bir rakam belirlenir. Bu 1000 ton olsun mesela. Sonra bu rakam, tekneler arasında büyüklükleri, çalıştırdıkları işçi sayısı gözetilerek bölüştürülür. Yani filoya yeni katılan tekneler olursa bu 1000 ton üzerinde bir etkisi olmaz.
Kayit alti ekonomide kota güzel fikir fakat kayit disilik oldugu sürece kesin çözüm getirmeyecektir kanaatindeyim. Yine dönüp dolasip denetime gelmis gibi oldum fakat 2ton baligi 1ton gösteren , 10 isçiyi 2 isçi diye gösteren tekneler için ne kadar çözüm olur ?
Mevcut yasayı yürütemiyen , denetimi yaptıramıyan , memuruna sahip çıkamıyan , bir yasama makamı,,,, 50 tane daha kanun çıkarsa ne olur?? yere izmarit atan adamın cebine o izmariti sokabiliyormuyuz ??? sorun burda.. kısa vadede 1- önce adam gibi adamlar seçilecek (doğaya ,insan yaşamına hayvanlara saygısı olan sevgisi olan onları bir nevi yeryüzünün devamı için kutsal varlık gibi gören insanlar) 2- bunlarında adam gibi deneticileri olacak ( dürüst , helal süt emmiş çalışanlar deneticiler) 3- ardından sıra dışı insanları yola getirmek için yasalar çıkartacaksın.. (hemde çok agır yasalar ) uzun vadede : 1- ilk öğretim devresinde - orta öğretimde , doğmatik mecburi dersler yerine insan felsefesi, insan nedir? neden varız? amacımız nedir? dünya insanları nasıl yaşıyor? dogru nedir yanlış nedir.? uygulamalı dersler.. çocukları götürüp fidan ektirecekssin hayvanat bahçesini gezdireceksin..çok basit yönüyle canlılar dünyasını anlatacaksın.. izlettireceksin..cd ler den vs.. işin içine din-iman sokmadan farklı felsefi yönüyle eğitim..
Çok haklısın abi ve çok güzel olur . Ama öyle bir sistemin , düzenin ülkemize gelmesi için Yüce Atatürk gibi bir lider gerekli değil mi?
Sn Muvaffak Bey Sizin mesajınızın hemen önünde Karayel Hocam bir mesaj yazmıştı. ancak Konuya bilimsel bakmaya çalıştıkça maalesef olayın yönleri değişiyor bu durumdada eldeki değerler maalesef uzaklaşıyor. Aliço reis; herkes konuya bildiği kadarıyla bakıyor. Hep bir şeyler eksik kalıyor. Bence esas baskıyı bilim çevrelerine ve bakanlığa; Boğazdan geçen göçmen balıkların üreme göçünün tamamlanması için alınacak tedbirlerin bir an önce belirlenmesi konusunda yapmak lazım. Sizin bahsettiğiniz bu saha sınırlaması lüferi kurtarmaz. Çinekop'un esas kırıldığı bölgeyi kapsamıyor. * Karadenizde Batıda Podima'dan Doğuda Şile'ye kadar olan kıyı şeridindeki tüm karasularımızda * İstanbul Boğazının tamamında * Marmarada Güneyde Çınarcık'tan Kuzeyde Bakırköy'e çizilen hattın kuzey ve doğusu ile * tüm Marmarada kıyıdan 2 mil mesafede boyu 15 metreyi geçen gırgırlar ve her türlü ve her boydaki trol ve karides algarnası adı altındaki teknenin Nisan -Aralık ayları arasında avlanması yasaklanmalı. Karadenizde çinekop avcılığı yönünden Ortasu trolüyle avcılığa da sıkı denetim getirilmeli. Aksi taktirde balık birinden kaçar, ötekine peşkeş çekilmiş olur. ====- Bir de amatöre yasak getirmek lazım Her amatör balıkçı bir günde sadece 10 adet avlayabilir. Amatör balıkçı bu kotasını defne yaprağıyla yada kofanayla doldurmakta serbesttir. Amatör balıkçıya boy limiti yoktur."demek lazım" demişti ve kendi şahsında özür dileyerek ve alıntılayarak buraya tekrar yapıştırıyorum arkasından da Hocamla görüştüm ve hemen arkasından dediğim gibi İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlanma ve İşleme Teknolojisi bölümüne balık göçleri ile ilgili çalışmaları konusunda yazdım arkasındanda bugun gideceğim randevulu olarak. kendisininde bildiği ve yıllardır yazdığım üzere Boğaz balıkçısı ve Oltacısı olarak meralarım sadece marmara ve boğazlar bölgesidir. gerçekte mevcut alanın dahada büyüyerek yenikoy kıyılarından potim den başlayarak olması gerektiğini düşündüğünü belirtti. Dahada enteresanı hiç gündeme gelmeyen konu Nisan-Aralık dönemi dedi ki çok önemli konuya parmak basmıştır. Bende ilave olarak Kasım 20 dedim. ortaya bazı sonuçlar çıkıyor. Madem göçün süreci Nisan-Kasım veya Aralık dönemlerinde olduğunu biliyoruz o zaman göç sürecinin yasak dahiline alınması ile bugüne kadar yazılanların tersine sadece göç türlerinin korunması ve ilgili bölgeler yasaklanması ile sorunların tamamı aşılabilir nitelikte duruyor. o zaman çalışma alanının göç yolları-göç zamanları-üreme verim etkinliği gibi konulara dayanması gerekiyor. Karides algarnası gibi konularda daha iyimser olunabilirmi diye bakıyorum belki diyorumki çünkü o takım trakomozdan dahi etkilenebilir. ve her an takım bırakılabilir kayıplar çok günler olabilir. Benim savunduğum bölge rezervler adına 10 yıldı arkasından Marmara ile ilgili düşüncem 50 yıla ulaşmıştı. Ancak hocamın dediği yolda düşünecek olursak. bence hiç sıkıntısız. göç zamanlarında balık kırılmayacak ve her zaman balıkçılık devam edecektir. Yalıköy kıyıları dediğimiz bölgelerde zaten gırgırların çalışabileceklerine fazlaca inanmamakla dip yapısı gereği konuya gerçekten nihaı ve somut yaklaşımda bulunmuştur. Hatta Amatörü dahi sokarsak devreye o zaman ne profesyonel ne amatör hiçbir şey demeyecektir. uyulabilir öncelikle haklı bilimsel alanda çalışanlara arkasından Üniversitelerin ilgili bölümlerine arkasından ilçe müdürlükleri arkasından bakanlıklara durum iletilmeli ve çalışmalar bu düzenlenmelidir. Benim çizdiğim sınırların dahada güzelini ve detaylısını anlatan hocam ellerin dert görmesin.
Alico kardeşim ben fikrimi söyledim .. öncesini sonrasını bilemem,, tekrar edeyin bir başka örnekle , genel müdür uymaz ise çalışanlarıda uymaz.. patron istediği kadar kural koysun.. önemli olan onu isikrarlı bir şekilde takip etmek yürütmek.. - Olmalıdır -yapılmalıdır - vs..vs.. geç bunları.. havande su dövmek.. herşeyden önce yürütme merciinde yürek olacak..gerisi kolay.. balıkların nerden nereye gittiğini ne zaman kaç santimde yumurta attıgını vs ..vs..bunları yüzlerce insan biliyor bu ülkede..alimide amatörüde.. yaptırım gücü ??? ........ yok..... sistemi en başından biz seçmişiz beğenmişiz.. burada yapılacak şey bireysel olarak kendimize düşen görevi yaparak..kendi içimizin rahat olması bilmem anlaşıldımı..
Aslında işi şu şekilde yapabilsek kanımca sorun kısa sürede çözülecektir; 1- Gerekli kanunların çıkarılması, 2- Ceza uygulamalarının çok sert olması, Bunu açmak isterim. Kanun dışı avlanan kayık, tekne, gemi, her ne kadar yüzen cisim varsa geri vermemecesine el koymak ve o güne kadar zarar verdiği denize yapay resif olarak geri yollamak. Kanun dışı avlandığı tespit edilen kişilerin ki aynı teknede çalışan aşçı da buna dahil, bir daha denize çıkamamalarını sağlamak. aksi davranışlarda ağır hapis cezasına çarptırmak. 3- Bütün bunların denetimini sağlayacak Muvaffak Ağabey'in de dediği gibi namuslu ve çalışkan kişilerden oluşan bir ekip ağı kurmak. Ama bir taraftan da ülkenin öyle önemli sorunları var ki! Aslında Hukuk Devleti olabilsek, bugün bizi üzen bütün sorunlar tek tek ortadan kalkmaya başlayacak ama bugüne kadar gelen hükümetlerin öyle bir amacı olmadı ve bu gidişle de olmayacak. Eğer bir hükümet gelir de ilk yaptığı iş bütün dokunulmazlıkları kaldırmak olursa işte o zaman sevinelim arkadaşlar, çünkü işte ancak o zaman Atatürk'ten sonra gerçekten bu ülkeye iyi birşeyler yapma amacıyla iş başına gelmiş demektir.
Alıntısız yazacağım mesajı. Seçilmişler konusunda, seçenler konusunda yorum yapmaktan ziyade konu lüfer..
bu konuda ben oldukça ümitsizim. Bırakın o bölgelerin yasaklanmasını tahminimce bu sezon balık tutamadık diye av yasağı sezonunun uzatılması talep edilecektir. Mayısta hep beraber göreceğiz. Daha vahim bir durum aslında çanakkalede kendini gösteriyor. Üreme mevisiminde gece ışıklarla gırgırlar havyarlı balığı dipten kaldırıp tutuyor. Yakında o bölgede kolyoz - uskumruda kalmaz.
Kademcim kadim dostum. Olay yasaklama değil göç yolları ve göçün etkisinden kaçırmak. zamanlama süre değişikliği sadece ama döneme dikkat edersen süper ötesi
Ben de alıntısız mesaj yazayım.. agaç yaş iken eğilir.. elalem bu yaştaki çocuguna hayvan sevgisi ögretirken biz.. bizim zihniyet başka şeyler ögretir..bilenler bilir..
Alico reis nezdinde Yakup hocama teşekkürler... Eğer ciddi bir girişim isteniyorsa bu işaretli bölgeler yasaklanıp, sahil güvenliğin bir ya da birkaç adamı için buralara geceli-gündüzlü nöbet tutulabilecek, kulübeler inşaa edilebilir.. Bu yapılırsa, bu bölgede yaşayan kişilerce herhangi bir olumsuz durumda ihbar yapıldığında derhal tekneye müdahale yapılabilir... Yani sahil güvenliğin oraya teknesiyle gelmesini beklemeye gerek kalmaz böylece.... Sahil güvenlik ekipleride, olayı görmedik-duymadık-yetişemedik gibi söylemlerle de geçiştiremezler..
Edit: Silinen bir mesaj yüzünden, kendi üstüme aldığım için yazmıştım bu cevabı. Öyle olmadığını öğrendim. O yüzden bu mesajın tek başına bir mesaj olarak algılanmasını istiyorum siz değerli forum üyelerinden. Çünkü son zamanlarda, yazdığım her mesajın altında siyasi bir karalama olduğunu düşünen birkaç arkadaşımız var. Bugüne kadar işini yapmayan ve benim yaşımın müsade ettiği ölçüde muhattap olduğum her hükümet için ne hakettilerse onu söyledim ve söyleyeceğim. Teşekkür ederim. ............................................................ Lüfer'in geleceği için karar alması gereken kurum Gereksiz İsim Kullanarak Tartışmaya Yol Açmayan Kenti Yardımlaşma Derneği mi? Ortada tek bir gerçek var: Medeni ülkeler bunu nasıl halletmiş? Biz nasıl hallederiz. Belki farkında değilsiniz ama o ülkelerde de kanun çıkaran, uygulayan Devlet Kurumu. Devlet Kurumu'nu yönetenler de hükümetler. Durmadan konu şu konu bu diye atıfta bulunuyorsunuz. Bu ülkede yaşamıyor musunuz? Olta satın alırken bile, o an hangi hükümet!!! dikkat çekiyorum hangi hükümet olursa olsun onunla muhattapsınız. Vergi ödüyorsunuz. Bir ülkede yaşarken, ülke yönetimiyle nasıl bu kadar uzak kalmaya çalışırsınız anlamıyorum. Ayrıca çok sıkıldım her mesajımın bir nevi siyasi içerik ile ilglili olduğunu ima eden gereksiz ve manasız cevaplardan. Okuduğunu anlama dersi İlkokul müfredatı. Dİkkatli okuyun. Gerçekler, eğer canınızı sıkıyorsa ne yazık ki o konuda yapabileceğim birşey yok. Seversiniz, sevmezsiniz ama bir gerçek var ki o da ne yazık ki Atatürk'ten sonra gelen hiçbir HÜKÜMET! Dikkat! HİÇBİR HÜKÜMET bu ülke için iyi şeyler yapmaya çalışmadı, veya bu konuda ehliyetsizdi veya kafalarına taş düştü yapamadılar, dış mihraklar müsade etmedi vs. Sonuç: Medeni ülkeler üzerinde yaşam olma olasılığı yüksek olan yeni gezegenler peşine düşmüşken biz hala Lüfer'i kurtarmaya çalışıyoruz. Hepimize bol şanslar...
ne kadar güzel boy limiti uzatıldı demek. hala nerdeyiz lüfer boy limiti uzatıldıda alınan ölçümler maalesef yerindemi lüfer ne zaman üreme dönemine girer 26 cm değilmidir. hatta 26,5 lar 27 ler değilmidir. sağolun bilgi için....