Sevgili Kardeşim çok basit kalıplaşmış zihniyetleri aşıp her sandıga gidişimizde aynı görüşteki eskilere veya uzantılarına oy verecegimize yepyeni birilerini denesek yeni bir simayı denesek o zaman belki sonuç farklı olur.. bu yazdıklarımı lütfen siyasi olarak algılamayın 40 numara uymaz ise 41 denersin yani bu kadara basit.. X markayı denersin çürük çıktı Y markasına geçersin..gibi..
Kadem yasaklamadan ziyade en önemli sorun göç ve üreme zamanları yanındada esnafı zarara sokmayacak çözüm üretilebilir. Örnek av yasakları zamanı 1 Nisan ile 15 kasım aralığına çekilirse sorun tamamen boyut değiştirir. Çinekopun yayılma yerleri haritada mevcut o bölgelerden itibaren genel yasaklar ile hem küçük balıklarında kırılması yok olması engellenmiş olacaktır. herşey elimizde Serdarın belirttiği kota meselesi ise olayın mihenk taşı yanında Zaman olayını çözülürse, arkasından verim olayı devreye girer yanında av yerleri ve bölge yasakları olay kökten çözüme dönüşür. hemen akebınde senın daha kotan yokki denize çıkan bir tekne 100 000 balık alsa kim ne diyor kimse çunku bunu engelleyecek bir yasaklama yok. kota ile Tekne başı av limiti düzenlersek o zaman tamamen kotanı nasıl kullanırsan kullan limitin budur. ister sar ister sarma bana sen x teknesi olarak bu kadar balık verebilirsin. bak bakalım o zaman şimdi ayıramayız dediğimiz balıklar ağı açamayız denilen balıklar sarılıyormu? Şunuda düşünmek lazım. Hangi balıkçı hamsiye sarıcam diyipte içinden Lüfer ayıklamış. Hangi balıkçı palamuta sarıpta içinen başka balık çıkarmış herşey bilindiğine göre Avlanma Kotan budur. denildiği takdirde herkes ona çok güzel bir şekılde uyacaktır Amatörede tabiiki uygulanacak kota yanında KG dan adete dönülecek Lüfer Amatöre limit günlük adete dönülecek Kotanız 10 adetttir. ne tutarsanız tutun 10 adettir (İstavriti Şusu busu kapsam dışı KG devam edebilir)
İşte o zaman hep beraber kapısına makama gidip, - kardeşim bak ben sana oy verdim seni seçtim sen hepsinden farklısın diye seni seçtik hiç denemedik seni. eskilerlede bir bagın yok.. ozaman bak şu denizlerimize iç sularımıza hayat bitiyor..gel bu işe bir çözüm bulalım.. Bir filimi 2-3 defa üst üste seyredip -yahu neden bu sahne yok bu filmde der gibiyiz..
Muvaffak abi bu işi bizden birisini meclise sokarak yapabiliriz. Bu işe gönül vermiş kişilerden bir fayda var. Yoksa mevcut siyasi kadroların A partisi B partisi bu konulara eğilip bir şeyler yapması çok zor. Rant olan yerlerde karar alıcıların siyasi eğilimleri farklı da olsa aldıkları kararlar pek farklı değil.
Yakup hocam sizi yeniden aramizda görmekten mutlu oldum,ayni diger arkadaslarida sitede tekrardan katilimci olmalarini görüp sevindigim gibi.. Affiniza siginarak bilmedigim bir konuda sizin yazmis oldugunuz yazidaki bir yere kafam takildi,söyleki yukarida alinti yapmis oldugum yerde,lüferin yumurta biraktiktan sonra hizli bir sekilde büyümesinden bahsetmissiniz,yazinizi dogrumu anladim,yani balik yumurtadan sonra bes veya alti ayda 15-20cm büyümemi gösteriyor,bu tamamen benim bilincsizligimden kaynaklanarak sordugum bir sorudur sakin yanlis anlamayin,saygilar hocam...
Sevgili Kadem Abi; Alınan her hangi bir verginin, herhangi bir şey için harcanması teknik olarak imkansızdır. Vergi usulune aykırı bir işlem olur bu. Basitçe vergiler toplanır sonra devletin ihtiyaç kalemleri önem sırasına göre sıralanır ve bu sıraya göre harcama yapılır. Bu sistemde salınan bir verginin bir iş için kullanılması mümkün değildir. Lakin yinede vergi sistemi bir çözüm olabilir. Ben Marmarada lüfer avlıyacağım diyen kişiden avladığı lüfer adetiyle orantılı bir artan vergi salınabilir. Bir çok şeyden alınan özel tüketim vergisi gibi. Bunun artan oranlı olmasıda Belli miktarda lüferin karlı olması sonrasının kardan çok zarar olmasını sağlayacağından, belli miktardan fazla Lüferi kimse tutmak istemeyecektir.Buda lüfer avlamanın cazibesini yitirmesine sebep olur. İşte o zaman balıkçı otomatikman lüfer avlamaktansa hamsi avlamayı tercih eder.
Hepimiz bu bitişe karşı birşeylerin düzelmesi isteğini taşıyoruz. Bunun siyasi iradeyi etkilemesi için yapılan bireysel etkilerin zayıf olduğunu her zaman görmekteyiz. Balık varlığının artırılması hakkında çok fazla bilinmezlik yok. Ancak methodun uygulanabilirliği konusunda sorun var. Tepkilerin dikkate alınabilmesi için güçlü kurumlar oluşturulmalıdır. Yapılması gereken güçlerin birleştirilmesi-birlikteliği ilkesini harekete geçirmek. Yani kurum oluşturmak Bu vakıf olur, dernek olur. tüm alt yapısı bu forum vasıtası ile düşünülür. Tüzük vb kısımlar burada tartışılır Afaki olarak 20.000 kişiden oluşan bir dernek veya vakıf vs kuralım. Her üyeden ayda 5 TL aldığınızı düşünün 20.000 üyeden alacağınız tutar 100.000 TL olacaktır. Ayda 100.000 TL geliri olan bir dernek veya vakıf çok ses getiren projelere imza atabilir ve bu vakfın idari yöneticilerinin forumda olması ile sanal ortamda yapılacak işler ve siyasilere sesimizi duyuracak yöntemler geliştirilebilir, mesela çok büyük toplantılar yapılabilir. Maddi gücün sağlayacağı büyük ölçekli toplantılar sesin duyurulmasında çok önemli etken olacaktır. Hatta bir güç unsuru olacaktır diye düşünüyorum.
Bilgilendirme için teşekkür ederim aydın . Bu gün gazetede okudum sanırım 28milyon lira ne oldu gibi bir yazı yazmıştı hıncal uluç. 12 dev adam 2. olunca bi fondan verilmiş. Benimde aklıma oradan geldi böyle bir fondan yararlanılamazmı gibisinden. Lüfer de 1. olsun
Kadem Abi; yapmak isterse devlet elbetteki bir yolunu bulur. Teşvik gibi bir kapsama alır. fon kurar, vs. vs. Ama bu balıkçının dahada iştahını kabartır gibime geliyor. Benzer bi uygulama var mesela. Tekneler mazotu çok daha ucuz alıyorlar malüm ama bu tip şeyler yeni bir rant kapısı oluşturuyor. Bu tip olaylar bana balıkçı adetini artırmaktan başka işe yaramaz gibime geliyor. Ama tam tersine vergi ödüllendirmek için değil de ceza benzeri uygulanırsa, Serdar Abi'nin bahsettiği kotalar otomatikleşmiş olur fikrimde ısrarcıyım.
Olay belli bir safhaya geldiği zaman . ne şiş yansın ne kebab politikası ile bana göre işleri halledemeyiz.. çürük belli bir yerde ise tedavi edilir ama köke dayanmışsa sinir alınır .onuda etkilemişse diş çekilir ama bu arada dişin sahibi acı çeker.. burda çözüm aranıyor ise devletin de birşey yapacagı varsa (ki inanmıyorum) topyekün agcı teknelerin canı yanacak - lüferden başlamak üzre her yıl azalan türlerin birer yıllık av yasagı konulacak.. bu yasaklar her tür için 3 yılda bir tekrarlanacak işte o zaman onca yılın kaybını 5-7 sene zarfında belirgin şekilde geri kazanacagız. bu arada da kültür balıgına yönelimi destekliyecek gerek iç suda gerekse denizde.. yüzlerce sufak lı genç boş geziyor yada başka iş yapıyor.. her aileye en az 3 çocuk öğüdü verilen bu ülkede.. herhalde heryıl çok daha fazla talep olur ..herşeye ...değil balık bu zihniyete ne ekmek dayanır ne peynir.. buna siyaset demeyin.. ülkeye yukardan bakın..çelişen her şey negatif demektir..bu negatif ortamda ki forum elemanları çırpınışları ise bir kamyon dolusu çürük elma arasında ki saglam elmalar gibi görünüyor.. bana göre.. Bu ülkede bir sürü dernek kuruldu şu veya bu şekilde kendi çaplarında birşeyler yaptılar. hernekadar tartışılır isede sonuçta birşeyler yaptılar.. en son bir federasyon kuruldu.. ve ben şu an bakıyorumda bu federasyona verilen destek nedir ? katılım vs olmasada avcılarımız bu konuda ne yaptı.. Bu başlık altında Yabancı ülkelerde yaşamış özellikle avrupada daha sonra buraya gelmiş üyelerin oradaki uygulamalar hakkındaki aktarımlarıde önemlidir..acaba orası ile bizim farklarımız nelerdir?? En basiti , bizim katlettiğimiz carassius lar polonyada limit dahili oldugunu yazmıştı..bir kardeşim .. kısaca binanın zeminini su basarsa kapatırsın suyu kurumasını beklesin..komple yasaklandıgı zaman millette bilecek yasak oldugunu kaçak dahi görse ihbar edeni daha fazla olacaktır.. ama bu şartlarda vatandaş pazarda tezgahta elinde cetvel balıgı ölçerekmi alacagını zannediyoruz.. bölgesel yasaklar da çözüm getirmez..takip edeni olmadıgı için harita üzerindeki mil mesafelerini enlem boylamı takmazlar..hangi birini hangi teknik ve personel ile kontrol edeceksin.. 6 tane çocugu olan ailede baba işte - ana evde ise hangisini takip etsin nerededir ne eder çocuklar..öldümü kaldımı bizim durum bu.. kolay gelsin
Aynen katılıyorum. Ayrıca ilave edeceğim bir iki noktada şu olacak yine daha önce defalarca kez yazdım nisan-mayıs ayı gibi vay efendim biz yeterli para kazanamadık diyerek av yasağı başlangıcını uzatabilirler.? Tabi balıklar da buna göre havyar zamanını ileri atarmı bilemem. Elimde cetvel belki tezgahları gezmem ama fotoğraf makinası ile gördüğüm yerde defne yapraklarını yayınlayacağım. Cetvel işi mayısta havyarlı balıkların ölçüsüne artık.
hala ısrarcıyım; Kadem yasaklamadan ziyade en önemli sorun göç ve üreme zamanları yanındada esnafı zarara sokmayacak çözüm üretilebilir. Örnek av yasakları zamanı 1 Nisan ile 15 kasım aralığına çekilirse sorun tamamen boyut değiştirir. Çinekopun yayılma yerleri haritada mevcut o bölgelerden itibaren genel yasaklar ile hem küçük balıklarında kırılması yok olması engellenmiş olacaktır. herşey elimizde Serdarın belirttiği kota meselesi ise olayın mihenk taşı yanında Zaman olayını çözülürse, arkasından verim olayı devreye girer yanında av yerleri ve bölge yasakları olay kökten çözüme dönüşür. hemen akebınde senın daha kotan yokki denize çıkan bir tekne 100 000 balık alsa kim ne diyor kimse çunku bunu engelleyecek bir yasaklama yok. kota ile Tekne başı av limiti düzenlersek o zaman tamamen kotanı nasıl kullanırsan kullan limitin budur. ister sar ister sarma bana sen x teknesi olarak bu kadar balık verebilirsin. bak bakalım o zaman şimdi ayıramayız dediğimiz balıklar ağı açamayız denilen balıklar sarılıyormu? Şunuda düşünmek lazım. Hangi balıkçı hamsiye sarıcam diyipte içinden Lüfer ayıklamış. Hangi balıkçı palamuta sarıpta içinen başka balık çıkarmış herşey bilindiğine göre Avlanma Kotan budur. denildiği takdirde herkes ona çok güzel bir şekılde uyacaktır Amatörede tabiiki uygulanacak kota yanında KG dan adete dönülecek Lüfer Amatöre limit günlük adete dönülecek Kotanız 10 adetttir. ne tutarsanız tutun 10 adettir (İstavriti Şusu busu kapsam dışı KG devam edebilir)
aliço reis kota konusuna da av yasakları konusunda da her türlü bilimsel veriye dayalı öneriye bende katılıyorum. Siz bu işin bizden çok daha içindesiniz. Ben nihayetinde bir kıyı balıkçısıyım. Muvaffak abi ile dile getirmek istediğimiz bunları ortaya koyacak irade yok. Değil 1 nisan -15 kasımı yasaklamak mevcut yasağı kısaltacak adımlar atılıyor geçmişte atıldı bakın bu senede atılabilir. Şimdi size bir portre çizeceğim hatırlayın bir ara kültür balıkçılığı ile ilgili bir takım yönlendirmeli yayınlar yapıldı sonra iktidar muhalefet partisi mensubları gidip yerinde incelediler olayı . Sonuç > bagajlarına 1 er kasa levrek çupra.
Kadem kaç yıldır tanışıyoruz yaklaşık 6 yıl olmuştur sanırım. dün yok artık bugunde kalmadı mesai bitmek üzere yarına bakıyoruz cümleten.. Çupra olsada yesek....şu an canımı çektirdin bak.....
Lüferin ortalama ömrü ne kadardır 8-10 yıl diyor bazı kaynaklar bazıları ise 12 yıl boylarının 90 cm ulaştığı bilinir ancak 110 cm bir balıkta tutulmamış değildir.
Aslında olay tamamen Endüstriyel Balıkçılığın kazandığı parayla ilgili. Yani adamların balıktan kazandıkları para bir şekilde sübvanse edilebilse, çöüzm konusunda çok büyük bir adım atılabilecek. Şimdi vereceğim örnek Almanyada'ki inşaat sektöründen. Alakasız gibi görünebilir ama kanımca işleyiş bakımından çok alakalı. Bildiğiniz gibi Almanya soğuk memleket ve inşaat yapabilmeleri için 5 ay gibi çok kısa bir süreleri var. O da meteoroloji tahminleri yerinde olursa. İnşaat sektöründe işçi statüsüyle çalışanlar, inşaat da çalıştıkları süre içerisinde maaşlarını işverenden, çalışamadıkları soğuk hava dönemlerinde de Devlet'ten alıyorlar. Küçük firma sahipleri çalışamadıkları dönem ne kadarsa, para kazandıkları dönem için ödedikleri vergi miktarını az ödüyorlar. Yani mesela bit yıl içinde sadece 5 ay çalışabilmişlerse ona göre vergi ödüyorlar ve madur edilmiyorlar. Büyük, uluslararası firmalar için ise böyle bir uygulama yok. Buna benzer bir uygulama işe yarayabilir. Mesela denir ki; önümüzdeki 3 yıl boyunca kıyıdan asgari 10 km ötede derin su balıkçılığı yapabilirsin. Kıyıya gelemezsin. Bende bunun karşılığında senden şu kadar vergiyi almam. 10 km kafadan attığım bir rakam tabi. Balığın kırılmayacağı bir mesafe olsun kısaca. Bu 3 yıl zarfında da gerekli olan önlemlerin çalışmaları yapılsın. Kota uygulanacaksa çalışmaları yapılsın falan.
Herkes söylediklerinde haklı diyelim. Bence esas sorun, kanunla, kendisine, balık stoklarını koruma görevi verilenleri nasıl harekete geçireceğimizdir. Sakatlıklar temelde başlıyor, yaz bir sirküler, sonra adına tebliğ de, ondan sonra sen hiçbir denetim yapma ve herkesin buna uymasını bekle. Olur mu böyle şey? Kanuna, devlete, ekmeğine ve öteki meslektaşlarına saygısı olanlar, kurallara uyuyor, uymayanlara gün doğuyor. Tam bir haksız rekabet. Uygulayamayacaksan hiç kural koyma daha iyi. Her derecedeki balıkçının kendine göre sıkıntıları ve haklı tarafları var. Konu çok karmaşık ve uzun, burada yazarak ne anlatabiliriz ne de çözebiliriz. Kanaatimce, mevcut kuralları bile uygulamayan yönetimi harekete geçirmek lazım önce. Belediyeye gidelim, bakın 1380 sayılı yasa size görev veriyor ama sizin yönetiminizdeki balıkhanede limit altı balıklar resmen satılıyor, diyelim. Belediye Zabıtası, balık satıcılarını denetlesin, denetleyecek bilgiye sahip elemanınız yoksa, öncelikle birkaç Su Ürünleri Mühendisinı kadronuza alın, diyelim. Emniyete gidelim, 1380 sayılı yasa size görev veriyor, görevinizi yapın diyelim. Tebliğe göre asgari avlanma boyu 13 cm. olan istavrit yavrularını tutan ister gırgır olsun, ister bir amatör balıkçı, denetleyin, gereğini yapın diyelim. Tarım İl Müdürlüğüne gidelim, bu sizin asli vazifeniz, niçin ilgilenmiyorsunuz, sizi göreve davet ediyoruz diyelim, bir süre takip edeceğiz, aynı ilgisizlik devam ederse hakkınızda suç duyurusunda bulunacağız diyelim. İşte buna benzer şeyler yapalım, mevcut tebliğle bile (harfiyen uygulansa )epey fayda sağlanır. Daha sonra, endüstriyel takımların, balıkların akış, göç yollarını kesmemesini,yani boğaziçinde avcılığın yasaklanmasını isteyelim. Bunları yapabilirsek, önce biraz sıkıntı çekseler de sonradan yine balıkçılar bu işten karlı çıkacak, çocuklarımız, torunlarımız da balık görecek ve yiyebilecektir. Konunun özeti bu, detayını yazmaya benim gücüm, okumaya da sizin sabrınız yetmez. Selam ve sevgiler.
Mahir Baba Her zamanki güzel uslupla konuyu değerlendirmişsiniz. adımları hızlıca atar durumdayız. Durum raporları elimize bir ulaşsın o zaman hep beraber toplanıp konuyu enine boyuna yatıracağız masaya. Belge olarak önümüze koyabilecğimiz materyeller toparlanıyor. araştırmalar ve sonuçlarıda. Olacak diyoruz. olmak zorunda. herkesin ana hedefi bu.biz yapamazsak tabiat yapacak gerekeni 4000 ton olan balık bu sene 1000 ton derse şaşırmamak lazım. gelecek senede 500 Ton deriz arkasından oturup teknelerimizin kğpeştelerinden kemirmeye başlarız...