Aslına bakarsan, 2-3 yıl evvel o çatlakkapı civarında, temmuz ayı gibi baya bir kofana almıştik. Kıbrısla, gece vakti.
Serdar gündüz vakti haplanıyormusun yada keyif verici başka şeylermi içiyorsun Allah aşkına sen kıbrısla kefalmi tutuyorsun ne kofanası. yok yok kesin sende gündüzleri bişeyler var kesin kafandumanlı ben artık buna kanaat getirdim. Hay Allahım ya sen nelere kadirsin....
Bunu o kofanalara soracaksın, bilmiyorum denizde ne çektiler, ama kıbrıslara patır patır atlıyorlardı. Bak kaç yere kaç çeşit şey yazmışımdır, ama demem ki, amanda lüfere/kofanaya kıbrıs atın. Bir şekilde denk geldi o ara, ne yiyeceğini bilmeyen bir sürü. Böyle sürüler Akdeniz'de sık görülür, ama boğazda görülmesi enteresan olsada olası. Fakat kuşbaşına atlayacak lüferi sanmıyorum boğazda görelim. Aksaz'daki gözlemlerimden, lüferin ekmeğe toplanan kefaller ile ilgilenirken karambole kıbrısla tanıştığını biliyorum. Boğaz ve karadenizde de, nerde sabit duran, pek gezmeyen kefal sürüsü varsa, altında tek tük bir kaç lüfer oluyor genellikle.
Kıbrıs takımmı atacaz Kadem abi. Küçükçekmece de dere varya hani köprüsü var orda kefal kaynıyor lüfer kofana girer mi o tarafa
kıbrısı ekmeğe sar iğneleri batırma iğneyi görürse kuyruk vurur dağıtır kofana bekle biraz ekmek şişince iğneler kaybolur o zaman şansı yok.
Ne kızıyon abi yese fenamı olur. Zarganalar bana kalır işte ne güzel. Balığa giderken dumanı üstünde 2 pide sardırırsın birini sen yersin öbürünü lüfer oooh mis gibi işte. Uğraşmazsın zargana süzmeyle filan. :laughing: :laughing:
Dalga geçmeyi bırakırsanız, belki faydanıza bir şeyler çıkarabilirsiniz. Eski ustalar der ki, istrongilos lüferin bir numaralı yemidir. Nedir istrongilos, bilen var mı? Ama eskiler biliyordu elbette, ne demişler: Yani, istrongilos lüferin tercih edilen en iyi yemlerinden biridir. Peki nedir bu istrongilos? Pek çokları bunu izmarit sanacaktır. Ama lüfer izmaritle bunu ayırmayı gayet iyi bilir. Peki bu acaba ne demektir? Biraz daha eşeleyelim. Lüfer, karadenize neden gelir? Dünyada başka nerelerde sık görülür? Biraz araştırırsanız, lüferin yumurtlamak için tuzlu su, yaşamak içinse tatlı su aradığını, haliçlerde, dere ağızlarında vs. çok sık olduğunu, hatta sık sık acı sulara girip oraları haraca kestiğini görürsünüz. Yani, lüfer, dere ağızlarını vs. sever. Oralarda lüfer bulmak gayet mümkündür. Ve oralara has balıklar olan kefal, istrongilos gibi avlarda, lüferin en sevdiği yemlerdir. Yani, eğer bahse konu küçükçekmece civarındaki dere ağzında, bilhassa tuzluluğun 10ppm'in üstüne çıktığı noktalarda lüferi bulmak mümkündür. Şunlara dikkat etmek gerekir. Temel olarak lüfer 2 kulaçtan sığ yere girmez (bir sürüyü çevirip kovalamadıktan filan sonra). Demekki, bundan daha derin olacak. Tuzluluk 10ppm gibi olacak. Elbette lüferi o tarafa doğru getirecek bir akıntı koridoruna da bakmak lazım. Boğaz civarı dereleri bu açıdan genelde şanssızdır. Çünkü boğazın üst suyu genelde gayet tatlıdır zaten. Bu yüzden lüferi cezbedecek kadar fark yaratmaz dere ağızları. Peki kıbrısla ekmekle tutulur mu? Mümkündür, fakat bu yol hiç makbul değildir. Ekmeği, mantarsız kıbrısla koyarsanız, biraz uzunca tutarsanız alttan bakınca kefal gibi duracaktır. Etrafında da bir sürü canlı kefal gezinirken, lüfer bunu ayırdedemeyebilir elbette. Ama işi gayet büyük oranda şansa bırakmaktır bu. Lüfer tutacak adamın, adam gibi bir lüfer takımı atması icap eder, kaide budur. Elbette bu bilgilere burun kıvırabilirsiniz. O size kalmış.
Konuyu dağıtma.istrangilos ile lufer tutulmaz diyenmi oldu? Ekmekle lufer tutmaktan daha fazla dalga geçilecek ne var?
Kadem abi işin gırgırı bir tarafa Antalya bölgesinde bildiğimiz kıbrısla ve ekmekle alanlar var. Ama boğazda hiç iş yapacağını zannetmiyorum. Karagözüde bazı bölgelerde ekmekle avlıyorlar biz burda kurtla kandıramıyoruz. Muhtemelen bölgesel bir durum yada ekmek çevresine doluşan kefale saldırıp yakalanıyor da olabilir.
Kıbrısa, kefal, lüfer, levrek ve çupra gelebilir. Yani kıbrısla bunlardan birini yaklayabilirsin. Ama lüfer, levrek veya çupra yakalamak istiyorsan, kıbrıs atmazsın. Aradaki farkı anlayamıyorsan, oturup güleceğine, farkı anlayacak kadar akıl fikir için dua etsen, kendine daha büyük iyilik edersin.
Üstad bende bi laf vardır. Şu deniz işinde olmaz diye birşey yok. İllaki her türlü mucize bi anda beklenmedik birşekilde çıkıp olabiliyor insanı şaşırtabiliyor. Ancak garip olan bütün bu mucizevi olayların Serdar abide birleşiyor olması. Ne hikmetse bütün bu mucizeler kendisinin potföyünde mevcut. Ve işin garip yanı yıllardır ve birçok kere birçok yerde bir araya gelmemize rağmen bu kadar mucizelere gebe birinin mucizesini bir türlü insanların önunce sergileyememiş olması. Yada şahit olan çokta bir tek ben şahit olmadım bilemiyorum..
Yok ben peynirli poğaça yaptırıcam giderken hatta kıymalı börekte olur neden olmasın. deveciyanın kitabını hiç mi hiç tasvib etmem demiştim daha önceleri halada aynı kanıdayım. ama dersenki gancur ile lüfer tutulurmu evet heme resim çektirir. konuyu sapıtmayalım kıbrıs olta ve ekmekle dedik nerden çıktı yine istrangaloslar vs vs nerden çıkıyor bıu işler konu nerden nereye gitti yine kıbrıs oltayla kofana demiştik ben orda kaldım hala ama gerisi maalesef bir tutlu ilerlemiyor konunun bize bunu anlat... Biz daha çok la havle çekeriz gibime geliyor....
Bak sevgili Aliço üstadım, önce bir şuna dikkat et... 2-3 yıl kadar evvel, cankurtaran civarında, kıbrısla patır kütür kofana aldık diyorum. Birde, Aksaz'da, Antalya, tam olarak finike, silifke vs. civarında kıbrısla lüfer aldık diyorum. Ama demiyorum ki: "amanda ne zaman, nerde kıbrıs atsak salkım salkım lüfer tutuyoruz, tutmaya yetişemiyoruz." Yani, boğaz civarı için, sadece bir defa, bir şekilde, lüferi kıbrısla tutabilmişiz. İstisnai bir durum olmuş. Ama bu, aksaz vs. civarında sıradan bir durummuş. Siz ise, nerenizle anlıyorsanız artık, sanki amanda lüfer tutacak kıbrısa ekmek sarsın diyormuşuz gibi anlıyorsunuz. Sonra da olay kaynayıp gidiyor. Biz, boğaz için istisnai olarak böyle bir durumun olduğunu, olabileceğini, ama bunun kaideyi bozmayan bir istisna olacağını söylüyoruz. Nasıl? Çünkü tek bir zaman ve yer gösteriyoruz. Bunu her zaman ve her yere yaymıyoruz. Kıbrısa lüfer ve levrek gibi saldırgan balıkların geldiği sık olur. Şaşırmamak gerekir. Ama bu kıbrısla onlar tutulur demek değil, bunlar ancak bir istisnadır demek için verilmiş örnekler. Çünkü, biz özellikle akdeniz civarında kıbrısa lüferin bolca dadandığını biliyoruz. Ve okuyucu o kaynaklara ulaşırsa, kafası karışmasın, burada, boğaz civarı için bunun istisnai bir durum olduğunu görsün istiyoruz.
Serdar herşeye tamam da bu nihai sonuçlar olayın neresinde kalıyor bizler hala bunun bilincine varamadık. Kimseye kızma arada kral çıplak diyenlerde çıkacak. şimdi muratla 2 gün üstüste lüfer avları yaptık bizlerden KM lerce uzakta güzel avlar gerçeklerştirdik. ama hala bizler bir sonuç göremedik. bizim tuttuklarımızıda bir şekilde şurda burda resimledik iyide bu kadar çalışma bu kadar verimlilik bu kadar güzellik sonuçlarını hala bizlere yansıtamamaman biraz absürt kalıyor yada Ben alacağımı alıyorum sizide bağlamaza grliyor ki bu da bizi haliyle üzüyor sanki
Evet, olay kaynadı biraz.. Bak ben sana bir şey göstereyim Aliço: Eğer böyle kocaman ve ufak tefek şeyleri yemeye çok meraklı gözü dönmüş lüferler varsa ortada, kuşbaşı et lüfer yakalayabilir. Balığın ağzına dikkat. Bu streamer, en dandik stream modellerinden biridir, öyle cazip değildir zaten. Hah işte, kuşbaşı et, tüy, çıplak iğne, pipet vs. ne varsa yiyecek azgın blaıklar varsa ortada, o zaman kuşbaşı et anlamlı olurda.. Zaten o durumda o eti kavurur kendim yerim, niye lüfere yedireyim ki, tüyün suyu mu çıktı, resimdeki üzere? Kıbrısla yakalama olayına gelince. kıbrısın sudaki duruşu, rengi vs. alttan bakınca yem balığa bir hayli benzer. Hele birde iyi bir yem balık olan kefaller etrafındaysa, pek çok avcı ortadaki kaçmayan kıbırısı kolayca o kefallerle karıştırıp saldırabilir. O yüzden kıbrısla böyle avcı balıkların yakalanması olağan üstü bir şey değildir. Fakat bu, lüfer tutmak isteyen kıbrıs atsın demek hiç değildir. Bunlar istisnai durumlardır. O resim, lüferin en ana anavatanı olan atlantikte çekilme. Orada değilseniz, boğazdaysanız, yolunuz bellidir: malum lüfer takımları. Velakin, ek olarak bir şey söyleyebilirim. Yazın boğaz/marmara/karadeniz, sıklıkla iri kofanalara ev sahipliği yapıyor. bunlar büyük zargana ile filan yakalanamıyor. Nasıl yani? Mevsim yaz. Havyardan çıkıp ufacık ufacık olan ilarya, yaprak, kıraça, doğal göçlerini yapan ufak çaçalar filan büyük sürüler halinde geziniyor oluyor. İşte o kocaman kofanalarda, bu sürülerin peşinde oluyor. O yüzden de, yem alışkanlıkları küçük şeyleri yemek üzerine kurulu. 5 cm kadarcık, küçük ve düzgün kesilmiş yemlere ancak itibar ediyorlar. Bunu söyleyebilirim sadece şu ara... Gene dağıtmayalım. Bizzat kendim, kıbrısla lüfer tutmuş biriyim. Bazıları inanmıyormuş, keyifleri bilir, dediğim gibi umrumda değil. Ve kastettiğim şey şudur, tekrar söyleyeyim. Kıbrısla lüfer denk gelebilir, olur öyle şeyler. Ama bu istisnadır. Eğer bunun geçerli bir yöntem olduğunu düşünseydim, bunu böyle söylemezdim zaten.