Çok haklısınız yazdığınız herşeyin altına imzamı atarım. Sadece bir ekleme yapmak istiyorum. Gırgırla balık avlayanlar bu işten çok zararlı çıkacak gibi görünebilir aslında ama 24 cm altındaki lüferin avlanmaması asıl onları karlı çıkaracak çünkü bu balık defne yaprağı iken sadece bir yılda lüfer oluyor. Gırgır tekneleri sadece bir yıl avlamadıkları defne yapraklarını bir sonraki yıl lüfer olarak yakalayabilecekler hemde bir kasaya en az 400 adet defne yaprağı sığarken ve kilosunu en fazla 15 liradan satarken sadece bir yıl avlamazlarsa bunlar lüfer olduğunda kasaya en fazla 8 tane girecek ve 400 gr civarında olan tanesi en az 15 liradan satılacak. Kaç sene lüferi tutmazsak altındakilerin durumu eski halini alır net olarak bilmiyorum ama çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum. Ancak sadece lüfer değil her balık için denetim şart , bilinçlendirme şart. Kasanın parası çıkmıyor diye 30 ton hamsinin denize döküldüğünü gördüm. 50 gr ancak eti çıkacak yavru kalkanların katledildiğini gördüm. Parmak kadar kraçelerin köprüde katliamını hepimiz görüyoruz. Kofananın ne olduğunu unuttuk , torik artık tezgahlarda bile nadiren görünüyor (tombikleri torik diye satıyorlar) , boyu 70 cm. i bulabilen mezgit balığı tezgahlarda satılıyor ama 20 cm i bulmuyor satılanlar. Bunlar saymakla bitmez. Eskiden sarıkanat dediğimize şimdi lüfer , lüfer dediğimize şimdi kofana denmesi , eşek istavriti diye yakaladığımız istavritlerin eskiden kiloluklarının yakalandığında eşek istavriti olarak değerlendirilmesi bile aslında denizlerimizin acıklı durumunu ortaya koymakta.
Ne olursa olsun ben bu kampanyaya da katıldım. Balıkçılığın sahipsiz olmadığını herkes görsün. Bu mücadeleyi hiçbir zaman bırakmamalıyız.
Alıntı: Emir Şengezer´isimli üyeden Alıntı 20 cm nin altındakileri bırakıp sadece 20 cm ve üstündekileri alabilecek bir gırgır modeli varmı ki ? Tabii ki lüfer soyunun devamı için çevremizi bilinçlendirmeliyiz. Zaten son zamanlarda yazılı ve görsel basında konuyla ilgili çok güzel haberler yayınlandı. Bu sayede vatandaş tezgahta istavrit kadar yaprakları gördüğünde "bunlar çok küçük yazık günah değil mi" diye sorabilecek. En azından bir kısmı... Lüfere destek olalım olmasına ama amatör oltacının sezonda tutacağı çinekopa sarıkanata da laf etmeyelim. Bu iş jig işine dönmesin. Toplumca gaza gelmeye çok elverişliyiz maalesef. Yarın öbür gün çinekop raporu yazıldığında " naptın sen rapalamı attın? yazık değil mi çinekoplara tüh sana" gibi tepkiler olsun istemem. Öncelikle bunu bilelim, limit dahilinde yapılan amatör avcılıkla lüfer soyu tükenmez. Bu işin sorumluları zaten bellidir, bunun önüne geçecek kurum ve kuruluşlar da bellidir. Önemli olan sesimizi oraya duyurmak. Aşağıdaki gibi birşeyle bir amatörün çeşitli usullerde sezon boyu avlayabileceği çinekop/ sarıkanat sayısını bir kıyaslamaya çalışın isterim. Emir Bey kendince haklı olabilir ancak lüfer için yanlış bir limit belirlenmiş yani 14 cm. olarak belirlenmiş. Elbette yazılı kural bu ancak amatör avcınında lüferin yok olmaması için sadece 24 cm. ve üstündekilerinin tutulması gerektiğini bildiği halde ''limit 14 cm. yazıyor o yüzden ben tutarım zaten amatör avcının tuttuğundan ne olacak ki '' gibi bir yaklaşım beni vicdanen rahatsız edeceği için deniz kenarında avlananlara soracağım gibi bu paylaşım platformunda da ''yazık değil mi?'' diye sorarım.
Bana göre yanlış bir yaklaşım değil. Emir beyin demek istedikleri biz amatörler tutarız balığımızı ancak önemli olan gırgırların 24 cm nin altında avlanmamalı şekinde, bence mantıklı resme bakınca zaten herşey belli oluyor . biz burdaki tüm amatörlerin tuttuğunu o gırgırlar bir gecede tutar
Karar elbette sizin kararınız ancak üreme dönemini geçmemiş ve üstüne üstlük soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir balığı tutmak ne seviyede olursa olsun onun yokolmasına yardımcı olmak anlamına gelir bana göre. Bence ''biz az tutuyoruz gırgırlar çok tutuyor öyleyse balığı gırgırlar yok ediyor'' diye düşünmek doğrudur ama '' bu balığı gırgırlar yok etti madem o zaman onlar tutmasınlar biz yine yavruları yakalamaya devam edelim'' yaklaşımı yanlış. Herkes doğru olanı yani 24 cm. altındaki üreme boyutunu geçmemiş balığı geri salmalı. Tabi bu arada biz salalım gırgırlar devam etsin olmaz , denetim sıkılaşmalı , ağır yaptırımlar getirilmeli v.s. Kısacası herkes elinden geleni yapmalı. Bir günde amatör olarak 10 tane 24 cm. altında çinekop yakaladığını ve bu balıkların bir seferinde 80.000 yumurta bıraktığını düşünürsen 800.000 yumurtayı yoketmiş oluruz. Tabi bunlar benim düşüncelerim.
Verdiğim cevaba inanacaksanız eğer geçen sene Ekim ayında 24 cm den küçüklerinin üreyemediğini öğrendiğimden beri 24 cm altındaki çinekopların hepsini geri saldım ve tezgahtan da almadım. Sizi anlamadığımı sanmayın inanın o çinekopları salarken , akşam ızgaraya atıp yanına bir sarı zeybek açıp arkadaşlarımla sohbet ederken afiyetle yiyerek rakımdan yudumlamayı düşündükçe içimden ''offf'' çekmedim değil ama ben çocuğum büyüdüğünde onunla lüfer tutmak istiyorum. Ayrıca saldıktan bir süre sonra iyi birşey yapmanın nesli tükenen ve amatör balıkçının gözbebeği olan bir canlının hayatını kurtarmış olmanın verdiği ferahlık hissi az önce bahsettiğim o ''offf'' dedirten duyguları tamamen yokediyor. Burada bana inanılır yada inanılmaz bilemem , benim bütün sülalem balıkçıdır , arkadaşlarımın çoğuda balıkçıdır , kimisi amatör , kimisi profesyonel , kimisi hala gırgırlarla yavru yaprakları avlar , kimiside benim gibi günde tuttuğu 3-5 çinekobu limit altıysa geri salar ama herkesin söylediği şey aynı ''denizler kurudu!!'' Burada bana düşen bir görev varsa bunu sonuna kadar yerine getireceğim, o şöyle konuşuyor ama acaba kendi yapıyor mu diye düşünmeden bu görevi yerine getireceğim çünkü benim için yapmasa da konuşması bile birşeydir en azından birilerini bilnçlendirir ,bilgilendirir. Belki bu tür konuşmaları duygusal bulabilirsiniz ancak ''hayvanları sevmeyen insanları hiç sevemez'' diyen , kışın kuşlar aç kalmasın diye camın önüne ekmek kırıntısı bırakacak kadar duygusal bir milletin çocuğu olarak ben kendime bu vazifeyi çıkarttım ve uyguluyorum. Umarım ''kaç defa ekmek kırıntısı bıraktın camın önüne?'' diye sormazsınız.
Ortak duyguları paylaşıyoruz. Bu işin bir tek çözümü vardır katı kurallar ve ceza. Aksi halde hiç bir ilerleme kaydedilemez. Olta ile balık tutanlar tüm tuttukları balığı geri salsalar değişen hiç bir şey olmaz. Bakın ben ne diyorum gittikçe balıkların üreme sezonlarında av yasakları kalkıyor. Bu işin sonunu getiren asla amatör balıkçı değildir. Balıkların üreme mevsimlerinde av yasaklarını kaldıranlardır. Sezon açıldığında da 10 cm den küçük defne yapraklarını tonlarca yakalayanlardır.
Haklısınız kesinlikle katı kurallar gerekli. Hatta bu cezaların sadece para cezası olarak değil hapis cezası olarak uygulanması gerekli çünkü sözkonusu olan bence sadece balık değil bir kültürün yokoluşudur. Bu kültürü yokeden de kesinlikle amatör balıkçı değil sizin dediğiniz gibi 10 cm den küçük defne yapraklarını tonlarca yakalayanlardır. Ancak benimde demek istediğim her ne kadar bu yokoluşun sebebi gırgırlar olsa bile amatör balıkçının bu canlıların kurtarılmasında payı olmalı. Sadece amatör balıkçı da değil konu hakkında bilgi sahibi herkesin bunu yapması lazım diye düşünüyorum. Ancak bazen umutsuzluğa kapılmıyor değilim hele de geçen gün İstanbul Kıyı Raporlarında okuduğum tırıvırı hakkında birçok bilgisi olduğu halde kullanmaya devam kişi ile ilgili raporu okuduktan sonra. Hayırlısı artık biz elimizden geleni yapalım da...