Bence denizaltıyı karıştırmayın. Geçenlerde bayramlık maytaplar bulmuşlardı... Lüfergiller de bu maytaplardan pek hoşlanmaz
Üstadlar, Hayatımda hiç Lüfer tutmamış biri olarak Lüfer mevzusundaki atışmalarınızı satırı satırına okumaktayım; burda tek sorun ben konudan çıktıktan sonra siz yazışmaya devam ediyorsunuz ve ben bir sonraki siteyi ziyaretimde konunun hangi sayfasında en son hangi mesajı okuduğumu hatırlamıyor olmam neticesinde aynı mesajları tekrar tekrar okumak zorunda kalmam... E şimdi bundan bize ne diyeceksiniz; bir mesaj geçeyim dedim ki nerede kaldığımı kolaylıkla bulabileyim
Yaa Alico, hala aynı yerde takıldın.. Lüfer gelip geçmez.. Yem arar.. Yem bulursa, orada kalır, yem biter, dağılır, lüfer başka tarafa bakar, gider.. Haliçte çok lüfer avladın. Büyük ihtimalle, lüks ve zokayla avladın ve yemleme yaptın zaten Hala şunu anlamadın.. Başka bir şekilde bir kere daha anlatayım: Lüfer != Lüfer.. Yani, lüfer lüfere eşit değildir.. Senin o yemini beğenip atlayacak olan lüfer, sürüde çok çok az oranda var olan lüfer.. Sen o sürüde, var olan o bir lüferi kandırdın, aklını çeldin, geldi ısırdı, amanin bu ne yav dedi ve topukladı gitti.. Eh, sürüde ondan başka zaten o yeme atlayacak enayi yoktu ki.. Gelip öbürü atlasın? Ama benim başıma söylediğin şey bir kaç kez geldi.. Aynı takımda iki lüfer, çinekop filan değil, bildiğin 35 cm iki lüfer aldığım oldu.. Lüferin vurduğu, kaçırdığım ama çekerken küt diye bir kere daha yapıştığı da ara ara oldu.. Hep oluyor mu, hayır, ama nadirde olsa denk geliyor. Takımlarınıza ayar diyoruz.. Şöyle yapın diyoruz. Bunları söylerken, bu tecrübelere dayanarak söylüyoruz. Zira, evet, lüfer gelir, küt keser, alamazsın gider.. Kitapta bunun böyle olduğu, olacağı yazar. Çünkü lüferi cezbeden kuyruk tarafı gitmiştir artık, bunuda benim kafam yazar.. Neyse.. Şimdi hal böyleyken, lüfer vurdu, çektin aha geliyor, hoop, o da ne kurtuldu.. Ulan, püf, senin... diyerek başladın takımı toplamaya, o da ne, küt küt, bir daha vurdu ve çektin bu defa tekneye.. Ne yaparsın? Yüzün güler, dişlerin görünür, keh keh diyen bir sırıtma peydahlanır yüzünde.. Yaa, kaçarmısın, bak işte böyle alırım der, livara atar, malum sigarayı yakarsın bir tane.. Marifet sende ya.. Ben neymişim be abi dedin.. Yada, ballıyım valla bugün dedin yanındakine.. Ama acaba, yeme vs. bakıp, bu işte bir iş var mı acaba diye göz atar mısın? Neden istisnai oldu da lüfer bu kez kesik yeme atladı der misin? Yada, olmadı böyle, suratını asıp, miçoya "evladım ordan bir yem daha uzat.." diyerek takımı toplar, yemleyip, dağılmadan atmanın telaşına mı düşersin? Ben her iki durumda da bunu yapmama Alico.. Evet, geldi, kesik yeme de atladı lüfer.. Ne yaptım.. Olayı simüle ettim, yemi kestim, tekrar suya sokup baktım.. Ne oluyor, ne olmuyor, iyice göz attım.. Bak ne oluyor? Eğer iğnelerini benim tarif ettiğim gibi bağlarsan, telle filan, kısa pala iğne kullanırsan, takım düzgünse, lüfer geliyor, kuyruğa küt, sonra gidiyor, sen çekiyorsun. ya.. İşte o durumda, yemin ön tarafını salınmayı kesmiyor. Sanki kuyrukmuş gibi güze güzel salınıyor. Takım çekerken dönmüyor. Ve iğneler çok serbest takılmış olduğu, rahatça hareket ettiği için, o salınımı tamamlıyor.. Yem kuyruğu gitsede etkin olarak iş yapmaya devam ediyor. En azından %100 değilse de, %70 ve yakındaki bir diğer lüferin atlamasına zemin hazırlıyor.. Peki, lüfer kesik yeme atlamazsa.. Geri dönüp, parça olan yeme bile dalan lüferin, neden senin takımına vurmadığını düşünür müsün? bunu düşünmektense, "benim takımım, ilahi bir vahiyle, en mükemmel şekilde yaratıldı, dedem onu bir kutsal gibi bana teslim etti.." dersin tahminen.. Kimde görülmüş başka türlü takım dersin, eksiğini kusurunu aramaz, kabahati lüfere bulursun: "Asil balık canım, yarım yeme atlar mı hiç?" Senle aramızdaki fark burada Alico.. Ben yarım yemede balığıa atlatacak takım yapmayı tercih ediyorum, sen ise takımının, ustalığının süper olduğunu kabul etmeyi.. Benim tarif ettiğim takımlar, benim gözümde eksiktir, yarımdır, yanlıştır.. Arazlıdır, marazlıdır.. Eğer bir gün çıkar, tamam artık bu mükemmel oldu, bitti bu olay dersem, kendimi kandırır, asla daha iyi iş yapacak olanı bulamam.. Sende şimdi aynısını yapıyorsun sevgili dostum.. Yaladık yuttuk biz lüfer yakalama işini, varacağı son nokta budur diyorsun.. Bu yüzden, eksiklerini göremiyorsun.. İşte eksiğin bak: Kesik yemede balık çekecek takım yok elinde.. Kendini bilinecek her şeyi bilen olarak gördüğün için, bunun senni takımından gelen bir sorun olduğunu değil, balıktan gelen bir mesele olduğunu düşünüp, bu eksiği kapatmayı düşünmüyorsun... Aslında buradaki mesele şu.. Senin takım eksik mi? Bunun bir terazisi mı var ki koyup tartalım? Sorun şu mantalite meselesi.. Sen "takımım tam, eksiksiz ve olabilecek en mükemmel takım" gibi düşünüyorsun. Böyle düşündüğün için, eksiği var mı diye bakmadığın için, eksiğini ince eleyip sık dokuyup arayıp bulmaya çalışmadığın için, varsa da göremiyorsun.. Belki gerçekten yoktur eksiği, ama bunu görebilmek için, öncelikle benim takımım süper, balıklar hain demeyi bırakıp, balık yakalayamıyorsan, tasmayı vuramıyorsan, vuruş alamıyorsan vs. kabahati mutlak kendinde ve takımında bulup, buna bir çare araman gereği.. Demokrasilerde çareler tükenmez Alico.. Ararsan hepsini çaresi var.. En onmaz dertlerin bile.. Ama hekime gidince nasıl ki, herkese aynı ilacı yazmıyor, demekki her ilaç her kele merhem olmuyor. Senin yazdıklarından gördüğüm ve üstüne basıp durduğun şey, boğazda nerde yemleme yapıcam? Ben sana ilacın tarifini veriyorum saygıdeğer dostum. Sadece sana değil, merak eden herkese.. Alırsın bakarsın, bu ilaç bendim derdime çare değil, zaten benim bir derdim yokki dersin.. Ama bu ilaca, yemlemeye ihtiyacı olan varsa, oturur terkibini yapar, devasını arar.. Ben yaptım Alico.. Belki uzaklarda ama yapanı da çok gördüm. Ve Haliçten gece geçerken, mevsiminde gene çok görüyorum yemleme yapanları ama farkında olmayanları.. Bu hayvancıklar, canlıya koşana filan gelmiyor alico.. Kaç kere anlattım, hala aynısını diyorsun.. Eğer öyle olsaydı, emin ol ki biz karadan asla ve kata lüfer tutamazdık, hiç bir şekilde.. Bu hayvancıklar sürü.. Git, onların sürü güdülerini tatmin et, işte sana söylediğimiz bu..
Valla Serdar Abi ,atların hepsini bizim Surdibinde sucuk yaptılar Senin anlıcan misina bulmak at kılı bulmaktan daha kolay
Serdar sana ben lüfer nasıl tutulur gösterecem merak etme. Bizim takımlarımızda eksik yanlış olmaz arkadaşım olamaz. bizim işimiz bu diyorum hala bana anlatıyorsun. olamaz. bizde sürekli güncelliyoruz takımlarımızı senin deyimlerinle update ediyoruz. Burda sadece bizmi yakalayıroz lüferi yada lüfer hakkında bilgimiz var allah aşkına başka kimse yokmu şurda nacizane bilgilerini verebilecek. hayır böyledir şöyledir katılırım katılmam yanlışsınız şöyle olsa böyle olsa diyecek.. Serdarcım bu sene tüm avları senin için yapacağım. herkes görecek sende burdasın bende burdayım...... (Sennurda burda.)
At kılımı siz teknolojinin neresinde yaşıyorsunuz arkadaşım. bu ülkede 60 lı senelerden sonra olta kullanılmaya başlandı.
Sevgili Alico, ben lüfer tutmamış, tutamamışta tutucam diye çılgınca arayışta olan biri değilim.. Ben çokca lüfer tuttum, eminim dahada tutacağım.. Elbette gaybı bilmemiz mümkün değil ama, elimiz kolumuz sağlam, denizde lüfer var oldukça onları yakalayacağımıza güvenim tamdır.. Ve eminim ki, sende tonla lüfer tutacaksın, tutmaya devam edeceksin.. Geçmişte, veya her neyse X tarihinde, ustan, deden vs. vardı, lüferi yakalayan onlardı, bilgilerini veriyorlardı Alico.. Geçen sen vardın, sende bilgilerini veriyordun.. Şimdi ben varım, bende bilgilerimi veriyorum. Yarın Mehmet gelir, o da kendi bilgilerini verir... Bilgi, paylaştıkça büyüyen yeğane şeydir.. O yüzden paylaşıyoruz bizde.. Avlarında sana başarılar.. Ama bu sence neyi ispat edecek? Sanki biz kör gözün biri, salağın teki, Hawking gibi boynundan altı felçli biriyiz, evde yattığımzı yerden rüya görüp, göz hareketiyle klavyeden size yazıyoruz.. Senin kullandığın takımlar biliyoruz, üç aşşağı, beş yukarı hangi balıkçı teknesine binsek, ondan bir tanesi var. Bizde de var.. Kime baksa o takım hazır.. Sarayburnunda (Yeniköy'de, umuryeri'nde vs. aklına neresi geliyorsa) brunumuzun dibinde uzun oltaya dönen tekne salkımını da görüyoruz.. Kimsenin de bir kasa hamsi çıkarıp yemleme yapmadığını da görüyoruz.. Hal böyleyken, bakıyoruz, lüfere nasıl mazmuz yapılır bu konu eksik kalmış, bu kondua bir bilgi yok.. Bizde bu bilgiyi ekliyoruz işte ortadaki aşureye.. Şimdi bu, "Amanda yemleme yapmadan kati surette lüfer tutulmaz" demek değil elbette.. "ahada bu takımı kullanmayan lüfer filan tutamaz" demekde değil.. Sen gideceksin, elin alışmıştır, yemi daha güzel takarsın vs. alırsın 10 lüfer, biraz acemi olan alır 5 lüfer, her halükarda hepiniz lüfer tutar gelirsiniz.. Sen, etkinliği öyle yada böyle belli olan bir teknikle, stille vs. bir ömür boyu daha lüfer tutsan bu ne anlama gelecek? Benim söylediğime etkisi ne olacak? Ben senin takımın tutmaz demiyorum ki.. Yemleme yapmadan tutulmazda demiyorum.. Kör değiliz, görüyoruz işte, millet yemleme yapmadan, klasik takımlarla vs. harıl harıl lüfer tutuyor.. Biz, sizin bu iş yaptığı malum olan sisteminizin geliştirilmiş halini anlatıyoruz.. Mantara iki iğne takıyorsun, bir yem alıyorsun, içten dışta içten iğneye yemi geçiriyorsun, atıyorsun, lüfer tutuyor işte.. Biz ne yapıyoruz, bu takımdaki yemin kazık gibi durmasını engelleyip bu yeme daha falza cazibe katan bir geliştirmeyi ortaya koyuyoruz.. Mantar suya girince eziliyor, ezilmeyen türdeki bir geliştirmeyi ortaya koyuyoruz.. Bunun gibi şeyler işte.. Senin gidip bir ton tutman önemli değil.. Şahsen umurumda da değil.. Ben kendi tuttuğuma bakıyorum, bakarım sevgili alico.. Sizin takımlarla, tekniklerle ben bu balığı tutmayı beceremiyorum.. Tamam ben acemiyim, angutun biriyim de ondan beceremiyorum.. Ama bu benim.. Sen orada gidip her hafta bir kamyon lüfer tutsan, bunun bana faydası yok.. Senin kadar usta veya akıllı da olamıyorum.. O halde, bir şeyler yapmam lazım ve bende bunları yapıyorum.. O gibi takımlar yapıp, atıp kullanınca, lüferi yakalıyorum.. Yemleme yapıp, lüfer tutulması vakıa olmayan yerden lüferde alıyorum.. Ne yapayım, ben acemi, beceriksiz biriyim ve sizin süper takımlarınız ve taktiklerinizi kullanmayı beceremiyorum.. Eh, belki diyorum ben kadar acemiler vardır.. Bir faydam olsun.. Bildiğimi buraya yazıyorum, hepsi bu..
Sevgili serdar sen benim takımlarımı hiç gördünmü? Şunlar bunlar dıye ahkam kesiyorsun benim kullandığım takımlarımı 2 kişi biliyor Boğaç ve Tarkan. yani şudur budur demeden önce karşındaki adamın meziyetlerine bir bak arkadaşım. bu adam kimdir googleda bir arattır bakalım karşına neler çıkacak en basitinden. Arkadaşım sen bizi çok cahil görüyorsun ama bu çocuklarda akademik kariyer almış insanlar hemde çifter çifter. sen düşünüyorsun biz düşünemiyoruz değilmi balığı cezbetmenın yollarını ama sen olmayanı düşünüyorsun olmayan misinalar olmayan iğneler olmayan takımlar olmayan yemler ile daha fazla bana neler ifşa ettireceksin. ne anlatayım neler koyyım buraya resimleri ile berabermi aktaralımç. ne istiyorsun serdar. Şimdi bir soru yarın karadenize çıkıp palamutmu tutmak Yoksa. Ambarlıda lüfermi sence hangisi ? sen bana bu konuda yardımcı ol. Yoksa ben çıkar zarganamı süzerim o takıma 5 sanıyede iğne bağlarım gerekeni ben yaparım sen bana sadece şuraya git de ben balığı tutarım bu arada bugün 2 tane çapari donattım palamut ve lüfere renkler: Turuncu-Yeşil-beyaz- kırmızı. bu kadar çalışırken sana laf anlatıyorum ben dua et ki benım gibi bir dostun var. Acemılıkle ne alakası var herkes nasibini yer kısmetten ötesi yok.
Boğazı sardalya basmış.. Tahminim arkasına bir şeyleri takmıştır o.. Karadenize doğru, yani boğazın üst tarafına gider, lüfer / palamut ortaya karışık bir bakardım.. Palamut olsa, ahırkapı civarına, Halice filan vururdu gerçi genelde ama.. Sardalya olunca, bolda olunca, onun peşinden gitmeyecek balık pek olmaz sanıyorum..
Bakalım birazdan biz zarganamızı süzeriz ufak ufak yola çıkarız. sabah karanlığını yenıkoyde karşılar ilk ağız balığna bakar ordan yuksek yolla beraber doğru yukarı doğru geceriz. keçilikte salarız çaparımızı kısmete ondan sonrası
av biraz uzun birazdan yem süzmeye çıkacağız ordan saatte 8-8,5 mil gibi bir suratle tırmanışa geçeceiz ve bakalım artık kım uykusu gelırse uyuyacak diğeri dümen tutacak. kısacası imece usulu ama ben uyudummu once vay halıne dumendekı arkadaşların. sabah olta salayacağız ya dınç olmak lazım herhalde 14 gibi sona erdiririz.
bekleriz üstadım . bu bir yatırım olayı bizler yatırımlarımızı sağlam yapıyoruz yılın 9 ayı güzelce herkesin gönlü yapılır. ama 3 ay süresince geceli gündüzlü balık özgürlüğü o süreçte hanımlar bizlere destek olur. tamamen bizlere bırakırlar balık olayını. ama gei kalan aylardada biz uyarız olayın moduna.Kısaca sürekli anlayış çerçecesınde devam eder gider olay. ben bu balığı tutacakmıyım evet tutmak zorundamıyım evet. tutamazsam bunalım yapacakmıyım onada evet. o zaman Balık özgürlüğümüzü sonuna kadar kullanacağız bu süreçte. onun için izni alacaksan üstadım yatırımlara 9 ay önceden başlamak lazım....
Aynen üstadım bak bize kimse birşey diyormu yok. gidiyoruz gidiyoruz geliyoruz geliyoruz. tamam neden 1 EYlül-30 kasım arasında bizim dukkan tamamen kapalı offline durumda.