Lüferi nasıl mazmuzlarsınız (yemlersiniz)?

Konu, 'Yemler ve Yemleme' kısmında skoylu tarafından paylaşıldı.

  1. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    59
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    :)
    Bu konuda çok şey söylendi, bir iki kelam da ben edeyim. Önce şurdan başlıyayım,

    Misinanın yakamozunu kesen lüx ışığına gelen balıkların yakamoz yapmasının mantıksızlığını Serdar reis te bilir diye yukarıdaki cümleyi sarfettim.

    Yemleme ve ışık konusuna gelince;

    Dünyada Lüfer ve akrabalarının cezbedilmesi ve bir yere toplanması amacıyla kullanılan en yaygın yöntem FAD (Balık çekici yapılar) lerdir.

    Boğazda kıyıdan avlanan bir kişinin klasik anlamda FAD kullanmasına olanak yok tabi ki. FAD'de ilke; yem balığını toplamak, onların da avcı balığı avlağa çekmesine dayanır.

    Işık ta bir cezbedicidir. Geleneksel orkinos gırgırcılığında; sardalya avı için lamba teknesi kullanılır. Sardalya ışığa toplanmasına rağmen başlangıçta orkinoz gelmez, ne zamanki sardalya ağı toplanan sardalya sürüsü etrafına sarılır ve çevreye sardalya pulu ve yaralı balıklar yayılmaya başlar... orkinos sürüleri o zaman bölgeye gelir. Orkinos ağı ile hem orkinoslar hem de çevresine toplandıkları sardalya gırgırının etrafı sarılarak orkinozlara ulaşılır.

    Yem ve yağ bohçaları da bir tür cezbedicilerdir, duruma ve şarta göre lüferde de işe yarar.

    AMA TÜM BUNLARI SÖYLERKEN BİR ŞEYİ UNUTMAMAK LAZIM.

    Lüfer yada diğer balıkları uygun olmayan su koşullarında hiç bir yöntemle bir yere toplayamazsınız.

    Zaten Aliço Reis ile Serdar arasındaki bakış açısı farkı da bundan kaynaklanmaktadır.

    Her balık kendine uygun bir su sıcaklığı, tuzluluk ve çözünmüş oksijen isteğine sahiptir.

    Oksijence kıt, belli akıntılardan mahrum yerlere ne yemleme yaparsanız yapın hiç bir balık gelmez. Etrafta 15-20 derece sıcaklıkta su alanları varken, 27 derece yada 5 derece sıcaklıktaki bir alana hiç bir yöntemle balık çekemezsiniz.

    Büyük su alanlarında uygun su şartlarının nerede ve ne zaman oluşacağını rüzgarlar ve onlara bağlı olarak oluşan akıntılar yönlendirir.

    İstanbul Boğazı ve yakın çevresinde çok sert çizgilerle birbirinden ayrılan olumlu ve olumsuz su kütleleri yanyana bulunur.

    İstanbul balıkçıları bu su kütlelerini çok iyi takip edebilir. Bunu rüzgar yönleri ve şiddetlerini izleyerek bilirler.

    Bizim on kasa hamsiyle yemlediğimiz yere gelen balığın 100 katı, bu uygun su alanlarında toplanıverir.

    İki farklı ekol, iki faklı bakış açısı var burada...

    Aliço atlar teknesine, bakar havaya, doğru balığın üstüne ya da az sonra geleceği yere gider, balığını tutar. Balık yoksa marşa basar 5 kulaç derine, 3 kulaç sığa gider balığın yuvasını bulur.

    Serdar'ın hareket kabiliyeti sınırlıdır. O bulunduğu yerde daha fazla balık tutmak için her çareyi denemelidir.

    Suya termometre, salinometre, oksimetre salıp ölçecek zamanı ve imkanı da olmadığından olta atmaya karar verdiği yerde eğer balık yok yada nazlı ise onu avlağa çekmenin çarelerine bakar.

    Kullanmayı önerdiği yöntemler, amatör ve ticari balıkçılıkta ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde değişik balıkları avlakta toplamak amacıyla yaygın kullanılan yöntemlerdir.

    İstanbul bu açıdan çok uygun sayılmasa da özellikle mutedil ve geniş (akıntı sistemlerinin karmaşık olmadığı) denizlerde yemleme, ışık ve FAD sistemleri çok iyi balık toplar.

    Benim görüşlerim bundan ibarettir.
     
    Son düzenleme: 10 Eylül 2009
  2. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Bu konu hiç ciddi şekilde masaya yatırılmamış, sanırım size/asistanlara vs. iyi bir makale/tez konusu çıkabilir.

    Acaba, lux ışığı, yakamozu kesiyor mu?

    Bir alet var elimizde. Adına kromotograf deniyor. Herhangi bir noktadaki ışığı, süre, frekans genlik olarak ölçüp spektrumunu çıkarabiliyor. Ben bununla yürüdüm bu olayın üstüne. Çünkü, lez basınca bizim buraları, lüks lambasının filan faydası olmuyor. gördüğüm sonuç şu oldu. Lüks ışığı yakamozların lusiferin mekanizması üzerinde etkili değil, onlar gene mekanik etmene tepki vermeye devam ediyorlar. Fakat, ortamdaki ışık fazla olduğu için, onların ışıldamasını seçemiyoruz. Tıpkı, yanan sigaranın gündüz hiç görünmezken, gece bilmem kaç km'den görülmesi gibi.

    Fakat, lüferin görüş sistemi... Basitçe özetlersek, saniye 55 karenin üzerinde görüş hızı var. Sadece yeşil ışığı görebiliyorlar ama bu hücrelerin spektrumu bir hayli geniş, kırmızı ve bilhassa maviye doğru gittikçe kayıyor. Benim gözlemlerimde, lüks ışığı latındaki yakamozun tepki anından 5 ms kadar sonra lusiferaz salgısını başlattığı, ilk flaş için, yaklaşık 35 ms'den 100 ms'ye kadar varan, ağrılığı 55 ms civarına tekabül eden bir parlamanın olduğunu gördüm. İkinci ve müteakip flaşlar için, latency yükseliyor, biraz daha geç çakıyor ama süre ve ışık şiddeti bir miktar düşüyor. Fakat bu genel durum, bazen ikinci ve müteakip çakmalar daha şiddetli, daha uzun süreli de olabiliyor, ama gecikmenin artışı nerdeyse standart.

    Bu süre, lüferin 55 Hz görebilen gözleri için yeterince uzun. Lüfer bu yanıp sönmeleri rahatlıkla farkedebiliyor olması kuvvetle muhtemel. Elbette, bu zamanlamadan fazla şeye bakmayı gerektiriyor. Ve ben biyolog değilim, kendi çapında amatör bir balıkçıyım sadece, bir şeyler tutmaya çalışan.. Ölçümlerim vs. hatalı olabilir.

    Peki ne oldu hocam? Olanı şu oldu. Bizim işimizi görecek bir şey çıkmadı. O zaman dedim, dyneema misina üzerine jel ile biraz izolu florlu bir azot oksidi sürdüm. Bu veterinerlerde bulunuyor, sizde de belki vardır. Sonuç, yakamoz ışığına en azından 25 dk kadar etkili şekilde üflemiş olduk. Misina suda yok sanki, ne yakamoz kaldı ne bir şey. İzofloranın tehlikeleri malum. O yüzden herhalde başlık açıp, amanda işte "yakamoza son veren mucize" demek millete bomba tarifi vermek gibi olacak.

    Peki asıl sonuç: Yakamozda yok ama lüferde yok, hiç bir şeye yaramadı, uyuşuk parmaklardan başka. Benim gözlemim bu, yakamozu kesmenin lüfere ciddi bir katkısı yok. Ama ışığın var. O halde, bu olsa olsa, ışığın yemleme etkisidir gibime geliyor. Srıadna bir balıkçı olarak, yakamoz ve lüfer üzerine tecrübelerim böyle.

    Boğaz için, şöyle bir hipotezim oldu hocam:

    http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=28562&page=5

    47. mesaj, vaktiniz uygun olunca, bir göz atıp eleştirebilirseniz, mutlu olurum.
     
  3. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    59
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    Tekrar belirteyim yakamoz ve ışık konusunda sadece çelişkiye dikkat çektim.
    Ya vardır ya yoktur kabilinden.

    Bu topikle bağlı olarak diğer konuya gelecek olursak;
    Siz de farketmişsinizdir ki, tartışma akademik seviyede ilerledi ve anlaşılabilmesi için kişinin bazı temel / spesifik bilimsel ilkeleri bilmesi gerekiyor. Amatör balıkçılık forumu için ağır hale geldi, konu iki sözüne değer verilen kişinin tez ve antitezleriyle ilerleyince de ilgi çekti, ama belirli bir seviyede okuyucu koptu.

    Bir araştırma makalesi yazarken o konuyla ilgili yapılmış önceki çalışmalar elden geçirilir, yöntem ve sonuçları irdelenerek makaleye temel oluşturulur.

    Sonuçta bizi alakadar eden faktörler ardarda sıralandığında; önceki çalışmaların çoğunda olayı %1-5 arasında etkileyenlerin çoğunlukta olduğu, %50-90 atkileyen faktörler ise zaten genel kabul gördüğü için hiç irdelenmediği görülür.

    Oysa yerine göre; olayı %1-5 etkileyen 10 faktörü üst üste eklediğimizde toplamda %50 lik bir etki ortaya çıkabilmektedir.

    Herşeye rağmen; aslında o metinde sizin de dikkat çektiğiniz gibi; su sıcaklığı, tuzluluk ve çözünmüş oksijen gibi suyun fiziksel ve kimyasal parametrelerinin uygun olduğu ortamı bulduğunuzda %90 başarıyı sağlamış oluyorsunuz.

    Boğaz hatta Karadeniz ağzı ve Kuzey Marmara'da bu çok etkili faktör olduğundan, tecrübeler balığı bir yere yönlendirmenin mümkün olmadığını söylüyor. Sadece aynı ideal şartlara sahip geniş alanlarda balığı yönlendirebileceğimizi sanıyorum.

    Bu ideal şartların derinliğinin havaya göre değişebildiğini ve 18-22 metre nin sadece sezonun belli (belki de o mevsim için dönemin uzun) bir bölümü için geçerli olduğunu ilave etmekte yarar var.

    Ne şiş yansın ne kebap pozisyonuna düşmek istemiyorum, ama kişisel görüşüm budur.


     
  4. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Aslında, benim aklımdakini benden iyi ifade etmiş oldunuz. Ben düşünmüştüm demek istemiyorum, ama boğazı düşününce, zaten belli noktalarda kendiliğindne toplanan bu balıklar için, neden böyle uğraşalım ki? O noktalarda av verimini artıracak bir şeylere uğraşmak daha makul geliyor bana.

    Ama şu da geçmiyor değil aklımdan. Kabul görmüş bilgiye göre, lüferler karadenizden gelir, bahse konu avlaklarda oyalanır, marmaraya doğru iner. Burada iki dala ayırlan akıntıyla birlikte adalara veya kuzey marmaraya akar gider.

    Beni işkillendiren şurası: Karadenizden gelip marmarya gitmek. Diyorum acaba, bu yola pusu atsak, bunlar buradan geçiyor, geçecek zaten.

    Şimdi marmarada olduğumuzu düşünürsek, o anki hava+su şartlarına göre bir şekilde akmış gitmiş ve bir yerlerde gezinen bri takım lüferler var. Bir koca samanlık ve bir avuç topluiğne, ayıklaması zor. O yüzden bahsettiğiniz şekilde parametrelerin uygun olmasını gözetmek elzem. Ama boğazda alan çok dar ve belli. Eğer bunları, bir şekilde bu dar alanda cezbedebilirsek. Acaba olabilir mi? Yani bir yerlerdeki balığı buraya çağırmak gibi değilde, az öteden geçen balığa "Bir bakarmısınız?" diyebilir miyiz?

    Buna göre, sesimizi duyurabileceğimiz bir yer bulmak, uygun ve cazip bir ses bulmak vs.. Yada boşverip kıymetli sezon zamanını Sarayburnu'nda dolu kovalarla değerlendirmek mi?

    Bilmiyorum, mümkün müdür? Biraz yüksek sesle düşünmek gibi oldu.
     
  5. draco

    draco Kaan

    Mesajlar:
    1.854
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Vercelli Alba Surf, Yamaga Blanks EARLY 94MHR
    Favori Makine:
    JDM Shimano Stella SW8000PG, Daiwa Certate 3012H
    En İyi Avı:
    Tuttuğum ilk ispari. o olmasa burada olmazdım.
    beklediğim cevap. :) doğru...
     
  6. draco

    draco Kaan

    Mesajlar:
    1.854
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Vercelli Alba Surf, Yamaga Blanks EARLY 94MHR
    Favori Makine:
    JDM Shimano Stella SW8000PG, Daiwa Certate 3012H
    En İyi Avı:
    Tuttuğum ilk ispari. o olmasa burada olmazdım.
    hatta sardalyaya ateş balığı denmesinin sebebi de eskiden teknelerde ateş yakılarak balığın kabartılmasıymış. bunun üzerine söyleyecek pek söz kalmıyor sanırım... değil mi hocam? :p
     
  7. ORKİNOS61

    ORKİNOS61 MUSTAFA

    Mesajlar:
    5
    Şehir:
    İSTANBUL
    skoylu arkadasıma sonuna kadar katılıyorum.tekneden avlanıyorsan zaten kestiğin flotonun kalan bölümünü denize atarak yemleme yapmış olmuyormusun.buda balığı teknenin altında tutar.lüxs veya lamba her neyse yakamozu keser küçük balıkların ışığın altına toplanmasını sağlar.hiç dikkatinizi çekmedimi arkadaşlar nerde olursa olsun denize yansıyan en ufak bır ışık hüzmesi bile balıkların oraya toplanmasını sağlar.HANGİ BALIK OLURSA OLSUN YEMLEME YAPMAK ÇOK İŞE YARAR.
     
  8. YAŞAR TAŞKIN

    YAŞAR TAŞKIN yaşar taşkın

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    230
    Şehir:
    MERSİN/ÇANAKKALELİ
    Favori Kamış:
    OLTA
    lüks yakmak balığı toplar sardalyayı bi araya toplamak için lüks yakarlar veya büyük gırgırlar jenaratör kullanır ışığa sardalyanın kolyosun uskumrunun lüferin velevreğin toplandığını gördüm kesin ışığın faydası var yeme gerek yok fakat ışık yakmak yasakkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk